Advertisement
PİYASALAR ABONE OL

Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkanı Vahdettin Ertaş, geçen hafta Türkiye'nin AB'ye katılımı için açılan yeni fasıla işaret ederek, "Ülkemizin AB ile müzakere süreci ile eş zamanlı olarak sermaye piyasalarımızın da küresel sermaye piyasalarına entegrasyonu için kapsamlı bir çalışma yürütüyoruz, kısa sürede tamamlanacak" dedi.

Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği (TSPB) tarafından düzenlenen "Halka Arz: Sorunlar ve Çözümler" konferansı, SPK Başkanı Vahdettin Ertaş, Borsa İstanbul Genel Müdürü Tuncay Dinç ve TSPB Başkanı İlhami Koç'un katılımıyla gerçekleştirildi.

Ertaş konferansın açılışında yaptığı konuşmada, finans tarihinde başarılı halka arzlar olduğu gibi, bir o kadar da başarısızlık hikayelerinin mevcut olduğunu söyledi.

Halka arzın bir defalık bir işlem değil, şirketin hayatta olduğu sürece adeta tüm paydaşlarla bir evlilik olduğuna işaret eden Ertaş, bu nedenle de finans literatürünün en tartışmalı alanlarından ve üzerinde en çok akademik araştırma yapılan konularından birisi olduğunu aktardı.

Ertaş, SPK olarak bir süredir halka arzları teşvik etmek, yaygınlaştırmak ve finans sistemi içinde kalıcı bir yere yerleştirmek için yaptıkları çalışmalardan bahsederek, şunları anlattı:

"Bu amaçla hazırlanan yeni SPK Kanunu 2012 yılının son gününde yürürlüğe girmiştir. Yeni kanunumuz halka arzlarda, yatırımcının korunması ve kamunun aydınlatılması ilkesi çerçevesinde yeni bir anlayışı benimsemiştir. Yeni kanunun yürürlüğe girmesi sonrasında, İstanbul'u dünyanın önemli bir finans merkezi yapma hedefimiz var. Bu hedef çerçevesinde tüm ikincil mevzuatı, genelde de AB direktiflerini esas alarak yeniledik.

Geçen hafta AB'ye katılım müzakereleri hızlandı ve Ekonomik ve Parasal Politikalar başlıklı 17'nci Fasıl açıldı. Biz de tam merkezindeyiz. Ülkemizin AB ile müzakere süreci ile eş zamanlı olarak sermaye piyasalarımızın da küresel sermaye piyasalarına entegrasyonu için kapsamlı bir çalışma yürütmekteyiz."

SPK Başkanı Ertaş, bu çerçevede SPK tarafından onaylanan ve pay ihraçlarında kullanılan izahname formatlarının, AB izahname düzenlemelerine eşdeğer olarak kabul edilmesi için Avrupa Menkul Kıymetler ve Piyasalar Otoritesi (European Securities and Markets Authority-ESMA) ile önemli bir proje yürüttüklerinin bilgisini verdi.

Projenin çok kısa bir sürede tamamlanacağını bildiren Ertaş, proje tamamlandığında Avrupa otoritelerinin Türk şirketlerinin izahnamelerini kabul eder hale geleceğini ve projenin Türk şirketlerinin AB üyesi ülkelerden fon sağlamalarını kolaylaştıracağını söyledi.

"Küresel borç 2014 yılına geldiğimizde 199 trilyon dolara çıktı"

Başkan Ertaş, katılımcılara 7 Aralık 2015 tarihinde tanıtımını yaptıkları SPK'nın kurumsal kapasitesinin artırılmasını amaçlayan bir başka AB projesi hakkında da bilgi verdi.

Söz konusu projenin yaklaşık 1,8 milyon avro bütçeli olduğunu, finansmanın AB tarafından karşılandığını ve Şubat 2017'de tamamlanmasının hedeflendiğini belirten Ertaş, konuşmasına şöyle devam etti:

"Bu projemizin de tamamlanması ile birlikte yüzde 100 AB uyumlu bir mevzuat ve muadil kurumlarımız AB'de nasıl çalışıyorsa bizim de o prensiplerle çalışan bir SPK'mız olacak. Halka arzların gerçekleşmesi için mevzuat yönünden piyasanın önünde herhangi bir engel bulunmadığına inanıyoruz ancak halka arzın bir hukuki süreci var, bir de piyasa dinamikleri süreci var.

Halka arz bir finansman kaynağı olmanın ötesinde bir değer oluşturma sürecidir. Şirketlerin hayatında yeni bir doğuş, yeni bir dönemdir. Bu süreçte başta, şirket sahip ve yöneticileri, halka arz aracılık eden aracı kuruluşlar, düzenleyici ve denetleyici otorite, borsa, yatırımcılar ve medyanın hukukla birlikte etik değerlere de bağlı kalması, tüm tarafların adil, dürüst, şeffaf, hesap verebilir ve yatırımcıların da yatırım saikiyle hareket etmesi gerekir."

Ertaş, içinde bulunulan küresel konjonktürün, halka arzların artırılmasını zorunlu kıldığına işaret ederek, başta gelişmiş ekonomiler olmak üzere, küresel ekonominin bir borç yığını içinde bulunduğunu, 2007 yılında ABD'de başlayan finansal krizin, aslında bir mortgage krizi değil bir borç krizi olduğunu vurguladı.

Krizin dünyada sonlanmadığı, yakın zamanda da sonlanmayacağı yorumunda bulunan Ertaş, katılımcılarla şu verileri paylaştı:

"2000 yılında 87 trilyon dolar olan küresel borç, 2007'ye geldiğimizde 142 trilyon dolar, 2014 yılına geldiğimizde 199 trilyon dolara çıkıyor. Daha da önemlisi şirketler ve kamu daha hızlı borçlanıyor. 2000 yılında 26 trilyon olan küresel şirketler borç toplamı, her yıl ortalama yüzde 5,6 artarak 2007 yılında 38 trilyon dolara, 2014 yılında 56 trilyon dolara çıkmıştır.

14 yılda kümülatif artış yüzde 115,3, yani iki katından daha yüksek bir artış. Gelişmekte olan ülkelere baktığımızda, şirketlerin borçlanma oranlarının daha hızlı arttığını görüyoruz. Bu süreç küresel krizle birlikte giderek artıyor."

Ertaş, bu dönemde kamu borçlarının firma borçlarından daha yüksek oranda yükselmesinin, tehlikenin boyutlarını daha da artırdığına dikkati çekerek, Merkez bankalarının satın aldıkları milyar dolarlık toksik varlıklar ve Yunanistan hikayesinin herkesin hafızasında çok taze olduğunu anımsattı.

"Son 3 yılda BES'e 3 milyon vatandaşımız girdi, toplam 6 milyon katılımcıya ulaştık"

Milli gelirinin yüzde 100'ü, yüzde 200'ü oranında şirketleri borçlu ülkeler bulunduğuna dikkati çeken, Japonya, İrlanda, Singapur, Portekiz, Belçika, İsveç, Çin, Macaristan ve Güney Kore gibi ülkelerin bunlardan bazıları olduğunu dile getiren Ertaş, "Türkiye hamdolsun 47 ülke arasında şirketlerinin borcunun gayrisafi yurt içi hasılaya oranı en düşük ilk 10 ülke arasında" dedi.

Ertaş, yaptıkları araştırmalara göre, İSO 500 ve İkinci 500'de yer alan şirketlerde borç özkaynak oranında da artış eğilimi gözlediklerini belirterek, şunları kaydetti:

"Öyleyse çözüm ya şirketler çalışıp kazançlarının önemli bir kısmını kreditörlerine faiz olarak ödeyecekler ya da halka açılıp daha dengeli, daha güvenli yollarına devam edecekler. Tercih şirket sahiplerinin. Bize düşen görev, altyapıyı, otobanı hazırlamak ama o otobanı kullanıp kullanmamak şirket sahiplerinin kararı. Biz Türkiye olarak şirketlerimizi batının içine girdiği bu borç sarmalına sokmamak için radikal bir düzenleme yaptık, bir reform gerçekleştirdik."

Aracı kuruluşlara potansiyellerini tam olarak kullanmadıkları eleştirisi getiren Ertaş aracı kuruluşların performansından memnun olmadıklarını kaydetti.

Konuşmasında 1 Temmuz 2015 tarihi itibarıyla yürürlüğe giren kanun ve ilgili Bakanlar Kurulu kararının içeriğine ilişkin katılımcılara bilgi veren, bu kapsamda yaptıkları çalışmaları paylaşan Ertaş, Bireysel Emeklilik Sistemi'ne (BES) de değindi.

BES'te uygulanan devlet desteğini hatırlatan Ertaş, "Son 3 yılda 3 milyon vatandaşımız bu sisteme girdi ve toplam 6 milyon katılımcıya ulaştık. Burada biriken tasarruf tutarımız 50 milyar lirayı, toplam kurumsal tasarruflarımız 100 milyar lirayı aştı" ifadelerini kullandı.

Ertaş 10 Aralık 2015 tarihinde Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından açıklanan 2016 yılı Eylem Planı'nda 79 ve 80'inci eylemlerin Türkiye'de kurumsal yatırımcıların teşvik edilmesine yönelik önemli hükümler içerdiğine işaret ederek, konuşmasını şöyle tamamladı:

"79'uncu Eylem'de 'bireysel emeklilikte otomatik katılım sisteminin (auto enrollment) genele yaygınlaştırılması', 80'inci Eylem'de de 'sermaye piyasalarında kurumsal yatırımcıların teşvik edilmesi' yer almaktadır.

Yaptığımız hesaplamalara göre mevcut yapıyla bugünkü ivmeyi sürdürebilmemiz halinde 2023 yılına kadar yatırım fonları ve bireysel emeklilik sistemimizde toplam 150-200 milyar dolar arasında bir birikime ulaşmamız mümkün gözüküyor. Auto enrollmentunda hayata geçirilmesi ile birlikte bu rakamlar çok daha yukarılara taşınacaktır."