Analiz- Köy Enstitüleri ve İmam Hatipler'i anlamak
Köy Enstitüleri ve İmam Hatipler üzerine Ali Çağatay'ın analizi
(Bu yazı, “bir sosyal sınıfın, diğer sosyal sınıflar üzerinde baskı kurma biçimi” üzerinedir)
Türkiye’de “eğitim sisteminin iki kutbu” veya “iki kutuplu eğitim” üzerine çokça değini yazılagelmiştir. Ve yine; kendini “sol”a konumlandıranlar “Köy Enstitüleri”nin; “İslami kesim”le ilişkilendirenler ise “İmam Hatipler”in bayraktarlığını yapagelmiştir. “Köy enstitüleri bir kesimin, İmam Hatipler ise ‘öteki’ kesimin eğitim modeli” diye anlatılagelmiştir. Oysa, “Beriki” ile “öteki” birbirinin aynıdır.
Daha açık söyleyelim: Birbirinin karşıtı gibi gözüken bu iki hipotez, aslında aynı kökten beslenen birer yanılsamadır. Yani, öyle düşünmenizi isteyenlerin kardığı bir “harç”tır aslında her ikisi de…
Hazırsanız şayet, birazdan bir “tabu”yu yıkacağız.
Soruyu ortaya atıyorum: Köy Enstitüleri’ni ortadan kaldıranlar kimlerdir?
Cevap veriyorum: İmam Hatipler’i tehlike gibi gösterenlerdir.
“Yok artık” demeyin; bu yazıyı sonuna kadar okuyun.
Önce Köy Enstitüleri:1940’larda okur-yazar oranı %10’larda gezinen Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin çareler arayan “elit”inin bulduğu “hızlandırılmış bir eğitim metodu”ndan başka şey değildir. Buluşun sahibi “Cumhuriyet Eliti”nin başında İsmet İnönü vardır. 17 Nisan 1940 tarihli yasa ile önce 2 bölgede kurulan Köy Enstitüleri, kapatıldıkları 1946 yılına ulaşıldığında Diyarbakır’dan Kırklareli’ne kadar Misak-ı Milli’yi bir uçtan diğerine bağlayan “yaygın temalı güçlü bir örgün eğitim ağı”na dönüşmüştür.
Köy Enstitüleri’nin başında “efsanevi” Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel vardır. Milli Şef İsmet Paşa’nın Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’i başka bir yerden hatırlıyor muyuz? “Ha gayret”; zorlayın belleğinizi: Türkçe’ye çevrilen Rus ve Batı klasiklerinden… Başka? Modern eğitim müfredatından... Başka? Güçlü çeviri eserlerinden... Başka? Başka yok mu?! Pekala, biraz yardımcı olmanın zamanı geldi: Milli Şef İsmet Paşa’nın Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel, aynı zamanda Atatürk’ün -İsmet Paşa ile bozuştuğu- son demlerinde, İsmet Paşa’nın başvekillik’ten, Dolmabahçe’den, Çankaya Köşkü’nden tard edildiği(uzaklaştırıldığı) 1938’de Celal Bayar başkanlığında kurulan hükümette de Milli Eğitim Bakanı’dır. Yani, “Daimi(değişmez) Milli Eğitim Bakanı”dır.
Hasan Ali Yücel’i burada bırakıyoruz; kaybetmeyin, yeniden döneceğiz.
Peki, Köy Enstitüleri hangi amaç ve gaye uğruna kuruldu?
Şaşırmayın ama projenin fikri babası Hasan Ali Yücel değil, İsmail Hakkı Tonguç’tur. Köy ahalisinin deyişiyle “Tonguç Baba”
İsmail Hakkı Tonguç, zeki ilkokul mezunu çocukların “leyli(yatılı) ve meccani(parasız) okullarda hızla; yarı doktor, yarı veteriner, yarı ziraat mühendisi, yarı inşaat mühendisi, yarı makine mühendisi ama “tam öğretmen” olarak eğitilmeleri için seferberlik başlatır. Fikir, Başvekil İsmet Paşa’nın da hoşuna gider. Nitekim, 1940-46 arası dönemde Türkiye’nin uzun dönem öğretmen ve eğitmen açığını kapatacak bir eğitim ordusu yetiştirilir. Köylüler mutludur; çünkü, ürünleri kurda-kuşa yem olmuyor, kene-süne belasından korunuyor, hayvanları gürbüz ve gümrah(gelişmiş) oluyor, elleri iş tutuyor, ocaklarında sıcak çorba kaynıyor, okur-yazarlık gelişiyor. Falan, filan…
Fakat, ne zaman ki, o topraklar bu cevval(çalışkan) köylüye yetmez oluyor; Tonguç Baba’nın aklına “toprak reformu” geliyor. Öyle ya, “ne de olsa; toprak işleyenin, su kullananın”
İşte, o gün kıyamet kopuyor. Toprak Reformu’nun lafı bile CHP içindeki “devlet eliti”ni rahatsız etmeye yetiyor. CHP, “orta bir yerinden” çatlıyor. Bunun adı “yeter söz milletindir” çatlağı değildir; düpedüz “toprak reformu” çatlağıdır.
“Toprak Reformu çatlağı”nı da buraya not ediyorum. Kalsın; yeniden döneceğim.
CHP karışır. İsmet Paşa, hâl çareleri düşünmeye başlar. Küçük bir istişare: Köy Enstitüleri’nin babası İsmail Hakkı Tonguç görevden alınır. Kim tarafından? İsmet Paşa’nın emri ile Hasan Ali Yücel tarafından. Hasan Ali Yücel’i yukarda bırakmıştık. Hoop, yerine(misyonuna) yerleştirdik mi? Hikayenin trajik kısmına devam edelim: Bir dönemin efsane eğitimcisi İsmail Hakkı Tonguç, öylesine zararlı bir eğitmen olarak görülür ki, görevden alınmakla kalmaz, sonraki yıllarda Türkiye’nin dört bir yanına sürgüne gönderilir. Bitti mi? Tabii ki bitmedi… İsmet Paşa, “Yetmez ama evet”çi olmadığı için durmuyor ve Köy Enstitüleri’nin kapatılması için talimat veriyor. Pat, pat, pat… Köy Enstitüleri iskambil kağıtları gibi düşüyor.
Şimdi, Toprak Reformu Çatlağı için açtığımız paragrafa bir göz atın, sonra bu satıra dönün. İsmet Paşa’nın, “aman, yaman” demesine bakmayan CHP içindeki “toprak ağası” grubu ayaklanıyor. Demokrat Parti’nin kuruluş manifestosu Meşhur “Dörtlü Takrir” yayımlanıyor. Herkes “Dörtlü Takrir”i doğrudan “Demokrasi” yönünden okuyor. Oysa, Dörtlü Takrir’in altında imzası olanlar ve destekçileri, aslında –ve esas itibariyle- toprak mülkiyetinin elden gitmesine engel olmak isteyenlerdir.(Bkz: İstiklal Savaşı’nda Anadolu’daki büyük çiftlik sahipleri/Emin Sazak’ın Anıları)
Köy Enstitüleri parantezini kapatıyorum. Bir ilave cümle: Köy Enstitüleri’nden yetişenler; “Cumhuriyet eliti”nin, toprağa bağlı feodallerin, Anadolu yerel burjuvazisinin geleceğini tehdit eden “aydınlanma ve buna bağlı olarak zenginleşmek isteyen“, “aşağı katman”ın çocukları idi; yok edildiler.
Gelelim İmam Hatipler’e: Dün, Köy Enstitüleri marifetiyle sınıf atlamaya çalışan “Anadolu aşağı katmanı”, bugün İmam Hatipler yoluyla, farklı bir sınıf atlama yolu(yordamı) buldu. Zeki, algısı güçlü çocuklar İmam Hatipler’in sağlam müfredatı sayesinde, “vali”, “Kaymakam”, “hakim”, “savcı”, “mülki yönetici” gibi makamlara uzanırlarken, yani “cumhuriyet eliti”nin “el koyduğu” makam ve mevkileri ele geçirmeye başlarken, tıpkı yarım asır önce cereyan eden “Köy enstitülü aşağı katmanın yukarı çıkma macerası”nda olduğu gibi önleri kesilmek istenmektedir.
Son tahlil: İki olgu arasında bir ton farkı “var gibi” gözükmektedir ilk bakışta. Yani, “beriki” “solcu”; “öteki” “İslamcı” gibi gözükmektedir. Aldanmayın. Bu, işin yaftasıdır.
Her ikisi de aynı kökten doğmaktadır. Sosyal bir sınıf olarak bir üst sınıfa geçme mücadelesidir, her ikisi de…Ama, her ikisinin de karşısında “bir sosyal üst sınıf olarak varlığını sürdürmek isteyen Cumhuriyet eliti” vardır.(Siz, “Osmanlı kalıntısı Cumhuriyet eliti” de diyebilirsiniz.)
Yani; dün Köy Enstitüleri’nden gelen sınıfı “çelme” takarak yıkan paradigma, yarım asır sonra İmam Hatipler’in arkasından dolanarak “puan” almaya çalışmıştır. Ama galiba, bu kez hakem(millet) “hileli puan”a engel olmayı başarıyor.
Sizce, ikisi arasında bir fark var mı? Köy Enstitülü olmakla, İmam Hatipli olmak arasında…
Bloomberg HT Yayın Koordinatörü
Ali Çağatay
acagatay@bloomberght.com