Analiz - Kredi artışı 9 ayın zirvesinde
22-29 Haziran haftasında kredi arzı %1.38 artış kaydederek 9 ayın zirvesine işaret etti
BDDK’nin periyodik olarak Pazartesi günleri yayınladığı “Haftalık Bankacılık Sektörü Verileri”ne göre, 22-29 Haziran haftasında kredi arzı %1,38 artış gösterdi. Kredi arzındaki bu haftalık artış Eylül 2011’den bu yana olan değişimleri en yükseğiydi. Tüketici kredilerindeki geriden gelme eğilimi yine devam etti. Tüketici kredileri söz konusu haftada %0,55 yükseliş kaydetti. Mevduatlarda görülen haftalık değişim ise %0,66 oldu.
Esasında 22-29 Haziran haftasındaki yüksek artışın en büyük nedeni, haftanın 2. çeyrek bilanço döneminin son haftası olmasından kaynaklandı. Ancak yine önceki dönemlerde son haftaki yükselişler dikkate alındığında, Nisan ayı ile başlayan kredi arzındaki ivmelenmenin, ikinci çeyreğin geneline yayıldığı görüldü. Kredi arzı TL bazında geçtiğimiz yıla göre %19,3 artış gösterdi. Yılbaşından bu yana baktığımızda ise yükseliş %11’i geçti. Tüketici kredileri ise toplam kredi artışını geriden takip ederek yılbaşından bu yana %6,3 değişim gösterdi.
Kredi artışında ikinci çeyrekte ivmelenmenin arkasında yatan nedenlere bakarken, durumu biraz geniş kapsamda değerlendirmekte fayda var. Geçtiğimiz yılın son döneminde bu seneye ilişkin özellikle sendikasyon kredilerinin yenilenmesine dair soru işaretleri vardı. Dolayısı ile bankalar Merkez Bankası’nın sıkılaştırıcı tedbirlerin tüm hızı ile devam etmesinin etkisi ile kredi arzında biraz geri durdu. Ayrıca artan fonlama maliyetlerini kredi faizlerine yansıtma amacıyla kredilerdeki yeniden fiyatlama ile faizlerdeki yükseliş talep tarafını da baskıladı. Bu gelişme potansiyel taleplerin de ertelemesine neden oldu.
Ancak gerek sendikasyon kredilerinin döndürülmesinde 35 baz puanlık faiz artışına rağmen sorun yaşanmaması, fonlama tarafında bankaları rahatlattı ve Nisan ayı ile birlikte kredi arzı yeniden ivmelendi. Yine geçtiğimiz senenin korkularından olan aktif kalitesindeki bozulmanın, hiç de korkulduğu gibi olmaması bankaları bu anlamda cesaretlendirdi. Ayrıca Merkez Bankası’nın TL’yi desteklemek amacı ile uyguladığı istisnai günlerin olumlu sonuçlar vermesi ve TL’nin güçlü kalması ile Merkez Bankası’nın yeniden elinin rahatlaması yine kredi tarafına olumlu yansıdı. Hem istisnai günlerden normal günlere geçişin kısa vadeli fonlama maliyetine pozitif etkisi hem de enflasyon konusunda rahatlayan Merkez Bankası’nın zorunlu karşılıklardaki YP’nin ağırlığını artırarak piyasaya kalıcı TL vermesi ile gelen likidite rahatlığı kredi olarak ekonomiye döndü. Faizlerdeki düşüşün etkisi ile ertelenen talebin de sisteme dahil olması anında haftalık artışlara artı olarak yansıdı. Şöyle ki, Ocak ayında nakit kredilerde %20 faizden söz edilirken, Haziran sonu ile %18’in altına inildi bile.
Temmuz ayına girdiğimizde kredi arzının devamı için hem iyi hem de kötü haberler var. Kötü ile karışık iyi haber, 6 aylık artış %11 ile Merkez Bankası’nın yılsonu %14 beklentisinden hayli yüksek. Ancak cari açık ve enflasyondaki gerileme ile MB şimdilik bundan pek rahatsız değil. Ayrıca tüketici kredilerinin geriden gelmesi MB’nin rahatsızlığını giderici bir unsur. Kötü haber; kredi/ mevduat oranı sistemde %100’ü çoktan aştı. Kamu bankaları hariç tutulduğunda oran %111’e ulaştı. İyi haber; menkul kıymet getirilerinin azalması, ek fonlama olmadan kredi tarafına kayışı getirebilir, aktif kalitesindeki iyi seyir bu seçeneğe cesaret verici. Diğer bir iyi haber Temmuz ayı ile yürürlüğe konan BASEL-II’de BDDK, YP zorunlu karşılığın risk ağırlığı %100 yerine %0 olarak kabul etti. Bu gelişme de sermaye yeterliliği konusunda eli rahatlayan bankaların kredilerini portföyünü daha da artırması demek.
Cihan Başkal (cbaskal@bloomberght.com)
Bloomberg HT Araştırma Bölümü