Analiz: Teşviklerin cari açık odaklı olması bekleniyor
Bloomberg HT Araştırma Bölümü, yeni Teşvik Yasası'na yönelik beklentileri inceledi
Yeni Teşvik yasasında son viraja girildi. Dışarıdan ithal etmek zorunda kalınan ürünleri Türkiye’de üretecek yeni bir teşvik sistemi oluşumu bugün açıklanmayı bekliyor. Yeni Teşvik sisteminin 4 önemli bacağı şu şekilde;
1-Genel Teşvik Sistemi
2-Bölgesel Teşvik Sistemi – Bölgeler arası gelişmişlik farkını ortadan kaldırmayı amaçlıyor.
3-Büyük Projeler-Süregelen sistemde de olan 12 sektörde verilecek teşviklerin yoğunluklarının yeniden düzenlenmesi.
4-Stratejik Yatırımlar- Cari açık noktasında önemli olan nokta
Daha önceki sistem; Genel Teşvik Uygulaması (gümrük vergisi muafiyeti ve KDV istisnası da dâhil) ,Bölgesel ve Sektörel Teşvik Uygulaması ve Büyük Yatırımlara Yönelik Teşvik Uygulaması olarak 3 grupta sınıflandırılıyordu. Yerli yatırımcıların yanı sıra yabancı yatırımcılarında yeni teşvik yasasını takip edildiği belirtiliyor. Şirketlerin yatırım yaptıkları süreçte bazı masrafları teşvik kapsamına alabilecekler. Bu kapsamda da vergi indirimleri yatırım sırasında uygulanabilecek. 1913’ten bu yana uygulanan teşvik sisteminde bugün uygulanan teşvik sistemi en son 2009 yılında düzenlenmişti. Teşvik yönetimi en sık kullanılan vergi indiriminin yanı sıra, SGK işveren primi, faiz desteği, yatırım veri tahsisi ve gümrük muafiyeti şeklinde olabilir.
Yeni düzenlemeye göre, sosyo ekonomik gelişmişlik endeksleri bölge ve şehir bazlı yenilenerek yeni bir endeks oluşturuluyor. Böylelikle sağ taraftaki gördüğümüz grafikteki teşvik bölgelerinin sayısı 4’ün üzerine çıktı. Oluşturulan yeni endekse göre teşvik alacak şehirler ve bölgeler belirlenecek. Cari açık yaratan ithalata bağlı 6 sektör: demir-çelik, makine, otomotiv, kimya, tekstil ve tarım sektörleri öncelikli olarak stratejik yatırım olarak değerlendirilecek. Ayrıca stratejik ve ileri teknoloji sektörler adı altında yeni alanlarda yer alacak.
Teşvik Yasası 2009’daki bölgesel dağılım
Cari açığı tetikleyen 6 sektöre 50 milyon liranın üzerinde yatırım yapacak yatırımcılara belli süreyle sınırlayıp üretim sonrası %90’a varan Kurumlar Vergisi indirimi planlanıyor. %50–90 arasındaki öngörülen indirim oranı Bakanlar Kurulunda netleşecek. İş dünyası temsilcilerinin teşvik yasası ile ilgili istekleri şu şekilde;
1-Bölge belirlemesinde il ve ilçe işsizlik oranlarının belirleyici kriter olması
2-Yatırım indirimi istisnası ve fabrika bina inşaatlarında KDV muafiyeti sağlanması
3-Sigorta primi teşvikinin miktar ve süre sınırlamasının revize edilmesi
4-Organize Sanayi Bölgelerinde yapılacak yatırımlar için ilave desteklerin sağlanması
5-Maden cevher ocaklarının işletilmesi yatırımlarına ayrıca destek verilmesi
6-Ar-Ge desteğinden Ür-Ge'nin de yararlanması
Son yıllar içerisinde verilen desteklerin miktarı ve yarattığı istihdam yandaki şekilde görülmektedir.
Tarım ve Enerji Sektörlerine verilen teşviklerin son dönemdeki dikkat çekici artışı, Türkiye’nin bu iki sektördeki potansiyeli göz önünde bulundurulduğunda olumlu bir gelişme olarak değerlendirilebilir.
Otomotiv Sektörü
İthal araç oranındaki artışla nasıl dış açık verdiğimiz, sektörel teşvikler için iyi bir örnek olabilir. Aşağıdaki tabloda geçtiğimiz dönemde Türkiye’de satılan yerli ve ithal binek araçların sayıları görülmektedir. İçerde üretilen araçların daha çok ihraç edildiği, içerde tüketilen araçların ise ithal edildiği gibi bir resim çıkıyor ortaya. Bu noktada amaç: üretilen ve ihraç edilen araçlarda yerli girdi(motor vs.) oranının artırılması, öte yandan da doğrudan yatırımla ithal edilen araçların Türkiye’de üretilmesi olmalıdır. Otomotiv sektöründe ‘ilk’ in yapılmasının, öğrenme yeteneği ve stratejik olarak da katkısı bulunuyor.
Girişimcilerin teşvik yasasındaki yeri
Çıkan haberlere göre, yeni teşvik yasasının daha çok yabancı stratejik ve büyük sektörlere odaklanacak olması konuşuluyor. Sadece cari açığı hedef alan bir teşvik politikasının uygulanması öngörülmüyor. Bu açıdan bakıldığında, teşvik politikası maliyet avantajları nedeniyle ithal ürünlere mi yoksa yenilikçi ve genç sektörlere mi verilecek konusu önemli. TÜİK rakamlarına göre, 2010 yılında Türkiye’nin ihracatının %60,1’inin 250 kişiden az çalışanı olan KOBİler tarafından yapıldığını görüyoruz. Ölçek sebebiyle, küçük ve yeni firmalar göz ardı edilecek mi konusu da bir başka önemli konu.
Bölgesel Teşvikler
Firmaların yatırımlarını halen göreceli olarak gelişmiş olan ve altyapı ve coğrafi avantajları olan 1. ve 2. Bölgelere yönlendirildiği görülüyor. 3. Ve 4. Bölgelere yatırım çekilebilmesi için daha fazla alt yapı çalışması ve güvenliğin sağlanması gerekli olarak görülüyor. Yeni yasa tasarısı içinde Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri için planlanan Özel Asgari Ücret uygulaması yer alıyor.
Kurumlar arasındaki koordinasyon
Teşvikleri veren kurumlar; Hazine, Dış Ticaret Müsteşarlığı, KOSGEB ve TÜBİTAK arasındaki koordinasyonun üst düzeyde olması, teşviklerin amacına ulaşmasında büyük önem taşıyor.
İl bazında derecelendirme
Bölgesel teşvik sisteminin komşu iller arasında haksız rekabete yol açmaması nedeniyle, bölgesel teşvikler 5 dereceye ayrılırken, il bazında teşvikte 7 derece olacak. Birinci kademedeki iller vergi ve sigorta şirketlerinden en az, 7. Kademedekiler ise en fazla yararlanacak iller arasında yer alacak. Mevcut sistemdeki Gaziantep, Kilis ve Adıyaman illeri aynı teşvik bölgesinde olmalarına rağmen Antep’in diğer iki ilden daha fazla yatırım alması haksız rekabete yol açtığı söyleniyordu.
Teşviklerden en öne çıkanlar arasında küresel enerji teşvikleri, kömür madenciliği ve bunların tersine yenilenebilir enerjiler üzerine gerçekleşiyor. Bu 3 maddenin dünya genelinde teşviklerdeki payı toplam her yıl 100 milyar $. Sadece 50 milyar $ İran tarafından gerçekleştiriliyor. Kriz dönemleri sektör spesifik teşvikler öne çıkıyor. Örnek olarak; 2008 yılında otomotiv sektörü için dünya çapında( gelişmiş ve gelişen ülkeler dâhilinde) verilen teşvikler 48 milyar $ tutarında. Bunlara ek olarak yine aynı dönemde, ABD’nin ülkenin en büyük 3 otomotiv devine yapmış olduğu 17,4 milyar $ tutarındaki teşvik, Kanada, Fransa, Almanya, İngiltere, Çin, Güney Kore, Arjantin, Brezilya ve İsveç gibi ülkeler otomotiv sektörüne doğrudan veya dolaylı olarak sağlamış olduğu teşviklerle öne çıkan ülkeler arasında. Gemi yapımı ve havayolu gibi diğer sektörlerde düzenli teşvik alıcı sektörler arasında yer alır. Devlet teşvikleri özellikle gelişmekte olan ülkelerde ‘defansif’ sanayi politikası ve yeni sanayilerin gelişmesine öncü olma amaçları üstlenir.
Yapılan bir araştırma ise yoksul ve periferik bölgelere verilen bölgesel teşviklerin başarıya yeterince ulaşamadığına dikkat çekiyor. Masraflı olması, yer seçimleri açısından büyük verimsizlik yaratması gibi olumsuzlukları bakımından başka alternatif politikalar öneriliyor. Buna bir örnek, gelir transferleri.
Bölgesel teşvikler gelişen dünyada da farklı değil. Örneklere bakıldığında, son derece savurgan teşvik yarışı örnekleri federal ülke sistemlerinde birbirleri arasında açık artırmada daha fazla fiyat vererek yatırım çekmeleri sonuçlar ortaya çıkıyor. Hindistan’daki birçok bölge arasındaki Tata’nın iç pazara ucuz araç üretmek amaçlı bir fabrika inşa etmek istiyordu. Tesisin yerinin çekici bir teşvik paketiyle hükümet tarafından Batı Bengal eyaletinde olmasına karar verildi. Paketin içinde piyasa oranının %1’inin altında verilecek tercihli krediler, arazi ve vergi muafiyetleri yer alıyordu. Rekabetin yoğunluğu ortaya çıktı ve enteresan şekilde Batı Bengal eyaletinin benzeri koşullarını Uttarkand ve Himachal Pradesh eyaletleride vermesine rağmen tesisin konumu açısından kazanan Batı Bengal eyaleti oldu. Diğer bir deyişle Maliyet/ fayda dengesi bir ülkede değişir olduğu sürece teşvik yarışı verimsiz olarak gerçekleşiyor.
Brezilyada 90’lı yıllarda gerçekleşen otomotiv yatırımı için teşvik savaşlarında durum farksız. Parana ve Sao Jose eyaletleri Renault’a 300 milyon $ sermaye katılımı ve teşvik dâhilinde elektrik indirimi gibi maddeler içeren çarpıcı bir paket sunmuşlardı.
Asya'ya baktığımızda 96’daki Tayland ve Filipinler’in General Motors otomotiv fabrikası için gerçekleşen teşvik yarışında yine benzer bir durumu gözler önüne seriyor. Tayland bu yarışı kazanırken, paketin detaylarında; ham madde başına 100 centlik geri ödeme, General Motors Institute için 15 milyon $ lık hibe gibi maddeler içeriyordu. General Motors daha sora 500 milyon $ lık araba fabrikasını teşviklere bakmaksızın kuracağını açıkladı. Bu nedenle, tüm olasılıklar dâhilinde teşvikler her zaman yeni ekonomik faaliyetlerinin oluşturulmasında yardımcı olmuyor.
Bu şekildeki teşvik savaşları sadece otomotiv endüstrisi ile sınırlı değil. 1990’ların ortasından bu yana Doğu Asya ülkeleri , özellikle teknoloji yatırımlarına cömert vergi muafiyetleri içeren teşvik programları başlattılar. Bireysel düzeyde bu teşvikler, çoğunlukla yabancı yatırımcıyı çekmeye yönelik olurken ( Tata motors örneğindeki gibi). Görülen odur ki, doğrudan yabancı yatırımlar aynı sektördeki diğer firmalara fayda sağlıyor. (tedarikçiler ve müşteriler bazında) Bu örneği gelişmiş ülkeler örneklerinde daha boldur. Gelişen ülkelerde is yabancı sermayeli firmaların varlığı, tedarikçilerin yerel verimliliği artırmasında etkili olduğu görülmüştür.
Ayşe İyigündoğdu
BloombergHT Araştırma
aiyigundogdu@bloomberght.com