ATO Başkanı Aygün: Türkiye, kesintisiz büyüme sürecine girebilir
Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün, dünyada bir olumsuzluk yaşanmaması halinde Türkiye'nin kesintisiz büyüme sürecine girebileceğini söyledi
ANKARA (A.A) - 24.12.2010 - Halide Özkul - Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün, 2010 yılında ekonomideki gelişmeleri değerlendirirken dünyada bir olumsuzluk yaşanmaması halinde Türkiye'nin kesintisiz büyüme sürecine girebileceğini kaydederken, Ankara Ticaret Borsası (ATB) Başkanı Faik Yavuz da ''2010'da beklentilerimiz yüzde yüz karşılanmasa da beklemediğimiz kadar büyüme gerçekleşti'' dedi.
ATO Başkanı Sinan Aygün ile ATB Başkanı Faik Yavuz A.A muhabirine 2010 yılını değerlendirerek, 2011 yılı beklentilerini anlattı.
ATO Başkanı Aygün, Türkiye'nin, 2010 yılına uluslararası krizin etkilerinden çıkma eğilimiyle girdiğini, 2009 yılının son çeyreğinde ekonomide başlayan büyümenin ilerleyen çeyreklerde hızlanarak devam ettiğini, Türkiye bu yıl yüzde 8'e yakın bir oranda büyüyeceğini kaydetti. 2011 yılında da büyümenin bu yılki kadar yüksek olmasa da devam edeceği yönünde tahminde bulunan Aygün, ''Türkiye, dışarıda bir olumsuzluk yaşanmazsa, kesintisiz büyüme sürecine girebilir'' dedi.
Kamu alacaklarının yeniden yapılandırılmasının 2011 için psikolojik bir destek sağladığını ifade eden Aygün, ekonominin birçok alanında 2010 yılında, 2009 yılına göre önemli iyileşmeler yaşandığını, sanayi üretiminde geçen yıla göre yüzde 13 civarında bir artış olduğunu, ihracatın düşük bir hızla da olsa yeniden artmaya başladığını, kriz sırasında yüzde 14-16 arasında seyreden işsizlik oranının yüzde 11-14 bandına gerilediğini, yeterli olmasa da istihdamda artış yaşanmaya başlandığını ve bütçe açığının geçen yıla göre azaldığını anlattı. Ancak cari işlemler açığında riskli bir büyüme yaşanmaya başlandığını ifade eden Aygün, enflasyonun da önceki yılın üzerine çıktığını kaydetti. Aygün, şunları söyledi:
-AİLELERİN VE ŞİRKETLERİN BORÇLANMASI RİSKLİ ŞEKİLDE ARTTI-
''Ekonomide toparlanmanın beklenenden hızlı gerçekleşmesi, yoğun sıcak para girişi, Türk parasının değerlenmesi, kamuda mali disipline geri dönülmesi, Türkiye'nin kredi notunun yükselmesi, reel faizlerin kriz öncesine göre düşük seyretmesi gibi nedenlerle Türkiye ekonomisinde iyimser bir hava esiyor. Bu iyimser havanın tüketimi ve yatırımları uyarması hem sanayi üretimini hem de ithalatı kamçıladı. Tüketim artışına ve yatırım artışına bağlı olarak ailelerin ve şirketlerin borçlanmaları da bana göre riskli bir şekilde arttı.
Türkiye'nin ihracat yaptığı gelişmiş ülkelerin krizden çıkışının yavaş bir tempoda seyretmesi dış talebin büyümeye katkısını azalttı. Bu yüzden de ithalatın yüzde 30,5 oranında arttığı 2010 yılında ihracatımızdaki artış yüzde 11'de kaldı. Dolayısıyla dış ticaret açığı da yüzde 83 oranında bir patlama yaptı. Türkiye ekonomisi bu yıl yurt içi talebe bağlı olarak büyüdüğü için cari işlemler açığı arttı. Dünyadaki para bolluğunun etkisiyle Türkiye'ye sıcak para girişinin hızlanması cari işlemler açığının finanse edilmesini şimdilik kolaylaştırdı. Sıcak para ayrıca Türk lirası faiz oranlarının düşük kalmasına, Borsadaki hisse senedi fiyatlarının yükselmesine ve Türk parasının değerlenmesine de yol açtı.''
-HEDEF İLERİ EKONOMİ OLMALI-
2011 yılında Türkiye'nin hedefinin 'ileri ekonomi' olması gerektiğini belirten Aygün, 2011'in yapılacak genel seçim nedeniyle ekonomi için kritik bir yıl olacağını söyledi. Aygün, ''Bu kritik önem nedeniyle gelecek yıl sıcak para akımlarının ve cari işlemler açığının kontrol altında tutulması gerektiğini düşünüyorum. Türkiye ekonomisinin istikrarı açısından cari işlemler açığının ve sıcak paranın yakından takip edilmesi gerektiğine inanıyorum'' dedi.
Dış ticarette bu yıl yaşanan ithalatın ihracattan daha hızlı artma eğiliminin daha fazla sürdürülemez olduğunu belirten Aygün, Türkiye'nin 2011 yılında ihracatı artıracak ve ithalat artışı hızını düşürecek politikalara ihtiyacı olacağını bu durumun Türk parasının aşırı değerlenmesinin önüne geçmeyi zorunluluk haline getirdiğini anlattı. Aygün, istihdamın artması ve çift haneli oranlarda gezinen işsizlik oranının aşağı çekilmesi için de bu türden önlemlere ihtiyaç bulunduğunu kaydetti.
Başta Avrupa olmak üzere son zamanlarda gelişmiş ülkelerin ekonomilerinden gelen olumsuz haberlerin ekonomik belirsizliği önemli ölçüde artırdığının göz ardı edilmemesi gerektiğine işaret eden Aygün, bu nedenle ekonomide şu anda esen iyimser havanın gelişmekte olan risklere karşı önlem alınmasını engellememesini umduğunu söyledi.
-MAHŞERİN 5 ATLISI-
Özellikle ailelerin ve firmaların aşırıya kaçmaya başlayan borçlanma eğiliminin bir şekilde önüne geçmek, firmaları borçlanma yerine öz kaynak kullanmaya teşvik etmek gerektiğine inandığını da belirten Aygün, 2011 yılı için en büyük riskler, sıcak para, cari açık, işsizlik, enflasyon ve AB'deki ekonomik sorunlardır. Bu sorunlar 'Mahşerin 5 atlısı' gibi tehdit edecektir'' dedi.
-ATB BAŞKANI YAVUZ-
ATB Başkanı Faik Yavuz da A.A muhabirine yaptığı değerlendirmede, 2010 yılında kriz sonrası Türkiye'de büyümeye ilişkin beklentilerin yüzde 3-3,5'lar civarında olduğunu hatırlatarak, bunun önce yüzde 5'in biraz üzerine revize edildiğini, bu yıl sonu için ise yüzde 8 oranında bir büyüme beklendiğini kaydetti. Yavuz, bunun da Türkiye'yi krizden sonra en hızlı toparlanan ülkeler arasına soktuğunu kaydetti.
2011 yılında milletvekili seçimlerinin yapılacağınız ve 2015 yılına kadar Türkiye'de her yıl seçim bulunduğunu belirten Yavuz, seçim dönemlerinde radikal reformlar yapılmasının mümkün olmadığını söyledi. Bu yüzden 2011 için kesin bir öngörüde bulunmanın zorluğuna işaret eden Yavuz, Türkiye'nin AB ülkelerine yetişebilmesi için 2015 yılına kadar her yıl ortalama yüzde 5 ile 8 arasında büyümesi gerektiğini öne sürdü.
2010'da beklentilerinin yüzde 100 karşılamasa da beklemedikleri kadar büyümenin gerçekleştiğine vurgu yapan Yavuz, bunun ise çok iyi ve önemli bir gösterge olduğunu söyledi. Türkiye'de işsizliğin halen önemli bir boyutta olduğunu belirten Yavuz, ancak Japonya gibi teknoloji devi bir ülkede de bile işsizliğin yüzde 10 civarında bulunduğunu Türkiye'deki işsizliğin ise yüzde 10,5 olduğunu anlattı.
2011'den itibaren seçimler bir tarafa bırakılarak mikro reformlar yapılır, insanlar yatırımlara yönlendirilirse işsizliğin 4-5 yıl içerisinde yüzde 7-8'lere gerileyebileceğini belirten Yavuz, ''Son bir yıl içinde 1 milyon 100 bin kişiye yeni iş tedarik etmişiz. Bu kriz döneminde büyük bir olay. Krizden çıkan bir ülkede eğer siz yatırımcının önünü, özel sektörün önünü açarsanız bu demektir ki bu trend artarak devam edecektir. Onun için bu mikro reformların muhakkak yapılması lazım'' diye konuştu.
-SEÇİM EKONOMİSİ UYGULANMAMALI-
2011 ile 2015 arasında her yıl seçim yapılacak olması nedeniyle bir seçim ekonomisinin uygulanmamasını isteyen Yavuz, herkesin ekonomiye kitlenmesi gerektiğini söyledi. Yavuz, ''Yeni bir kriz atlattık, krizden çabuk çıktık. Bu çok büyük başarı bizim için. Bu başarının devam edebilmesi için seçimin bir yana bırakılarak, gündemin birinci maddesinin ekonomi yapılması gerekir. Ekonomiye odaklanmalıyız ki dünya ülkeleriyle rekabet edebilir duruma gelebilelim'' dedi.