Bloomberght
Bloomberg HT Haberler Babacan: Kontrolü yabancılarda olan yerli bankaların sektördeki aktif payı % 15,1

Babacan: Kontrolü yabancılarda olan yerli bankaların sektördeki aktif payı % 15,1

  • Babacan, kontrolün uluslararası sermayeli bankalarda olduğu yerli bankaların toplam aktif tutarının sektördeki payının % 15,1 olduğunu kaydetti

Giriş: 26 Kasım 2010, Cuma 08:03
Güncelleme: 26 Kasım 2010, Cuma 08:03

TBMM (A.A) - 26.11.2010 - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, kontrolün uluslararası sermayeli bankalarda olduğu yerli bankaların toplam aktif tutarının bankacılık sektöründeki payının yüzde 15,1 olduğunu kaydetti.

Babacan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Hazine Müsteşarlığı, BDDK, SPK, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumunun 2011 bütçeleri üzerinde milletvekillerinin sorularını yanıtladı.

Ülke içinde ve uluslararası toplantılarda, ''eğer bir gün ülkenin kamu borç stoku, piyasalar açısından endişe kaynağı ise o ülkenin kamu açıklarını artırmak suretiyle büyümeyi elde etmesi pek kolay bir netice değil'' dediklerini belirterek, ''Çünkü borcun büyümesi ile gelen güven sarsıntısı ve endişeler, ilave harcanan para ile elde edebileceğiniz büyümeden çok daha fazlasını alıp götürüyor. Bunun örneklerini Yunanistan'da ve pek çok Avrupa ülkesinde gördük ve görmeye devam ediyoruz'' dedi.

Ali Babacan, son G-20 zirve bildirisinde, ''Artık gelişmiş ülkeler orta vadeli programlarını hazırlasınlar'' denildiğini ifade ederek, ''Bizim bir kaç ay gecikmeyle açıkladığımız orta vadeli programı, bir çok gelişmiş ülke hala açıklayabilmiş değil. O yüzden bir kaç ay gecikmeyle açıklamamızı çok da garip karşılamamak lazım'' diye konuştu.

Büyümenin bu yıl Türkiye'de beklenenin üzerinde olduğunu ifade eden Babacan, şöyle konuştu:

''OECD yılda iki defa tahmin yapıyor. OECD'nin 2009 yılı güz tahmini, OECD bölgesinde -3,5. 2010 için de 'bunu 1,9 olarak bekliyoruz' diyor. Arkasından 2010 yılının baharında, 2009'un gerçekleşme rakamını 2,7 olarak revize ediyor, 2010'u ise 2,8 olarak belirliyor. Geçtiğimiz dönem tahmin yapmanın zor olduğu bir dönemdi. Çünkü beklenmeyen olaylar oldu.

Biz büyüme rakamlarında hep ihtiyatlı oluyoruz. Çünkü, büyüme ne de olsa bir tahmin çalışmasıdır. Biz hem kendi tahminlerimizi yaparız, hem de uluslararası kuruluşların tahminlerine bakarız. Bunu yaparken de ihtiyatlı davranıyoruz. Çünkü, artık Türkiye'nin olumsuz sürprizlere yeri yok. Sürpriz olacaksa da olumlu yönde olsun. Büyümeyi ne kadar yüksek tahmin yazarsanız, bütçede de o kadar daha riskli bir tutum almanız gerekecek. Dolayısıyla büyümede ihtiyatlı olmak, bütçede ihtiyatlı olmayı da beraberinde getiriyor. Biz işimizi sağlama bağlayalım, sürpriz olacaksa Türkiye güzel sürprizlerle karşı karşıya kalsın istiyoruz.''

-''BİZDEN DAHA ÇOK DARALAN ÜLKELER VAR''-

Başbakan Yardımcısı Babacan, muhalefet milletvekillerinin, ''Türkiye'nin krizde en çok daralan ülke olduğu'' yönündeki eleştirilerine de yanıt verdi.

Türkiye'nin krizde yüzde 4,7'lik bir daralmasının gerçekleştiğini belirten Babacan, geçen yıl Finlandiya'nın yüzde 8, Rusya'nın yüzde 7,9, Romanya'nın yüzde 20,1, Macaristan'ın yüzde 6,3 daraldığını söyledi. Babacan, ''Tamam, biz de çok daralan ülkelere yakın bir noktadayız, ama bizden daha çok daralan ülkeler var. Değerlendirmeleri daha doğru bir perspektifte yaparsak daha isabetli olacaktır'' dedi.

Türk lirasının değerinden bahsedildiğini anımsatan Babacan, ''Lehmann Brothers olayından bu yana kurlar ne yönde gelişmiş? Türk lirası o güne göre, dolar karşısında yüzde 24 değer kaybetti. Çin parası o güne göre yüzde 3 değer kazandı. Çek kronu yüzde 9 kaybetti. Biz gelişmekte olan ülkeler içerisinde, parası en çok değer kaybedenler arasındayız. Aslında sorun bizim para birimimizden çok dolarda. Doların bütün para birimlerine karşı değer kaybetmesi genel anlamda sözkonusu'' diye konuştu.

-BANKACILIKTAKİ YABANCI PAYI-

Bankacılık sektöründeki yabancı payı hakkında bilgi veren Babacan, kontrolün uluslararası sermayeli bankalarda olduğu yerli bankaların toplam aktif tutarının bankacılık sektöründeki payının yüzde 15,1 olduğunu bildirdi.

Halka açık bankaların da olduğunu belirten Babacan, ''Türk ortakların hakim olduğu ancak halka açık ya da azınlık hissesi olan bankaları da dikkate aldığımız zaman, o tür bankalarda ise yüzde 25'lik bir yabancı görüyoruz. Toplamda 40,6'lık bir oran görüyoruz. Bizim bankacılık sektöründe, uluslararası sermaye konusunda kısıtlamamız, ayırımımız yok'' dedi.

Başbakan Yardımcısı Babacan, ''Türk lirası cinsinden neden borçlanıldığı'' sorusunu yanıtlarken, bunun tamamen, Hazine'deki 'orta ofis' denilen birimin yaptığı, risk getiri analizi sonucunda ortaya çıkan stratejiler olduğunu söyledi. Babacan, ''Vergi gelirleri içerisinde TL'nin çok büyük ağırlığı var ise, o zaman borcumuzun da TL cinsinden olması, ileriye doğru daha emniyetli bir duruştur'' diye konuştu.

Türkiye'de gelir dağılımında adaletsizlik olup olmadığını anlamak için, bunun uluslararası kuruluşlarla karşılaştırılması gerektiğine işaret eden Babacan, şöyle konuştu:

''Günlük geliri 1,25 doların ya da 2 doların altındaki nüfus, toplam nüfusun kaçta kaçı? Buna bakmak lazım. Meksika'da 1,25 doların altındaki nüfus yüzde 1,8; 2 doların altındaki nüfus yüzde 3,3. Türkiye'de ise 1,25 doların altında nüfus yok, 2 doların altındaki nüfus yüzde 0,47. Hindistan'da nüfusun yüzde 10,8'i 1,25 doların altında, yüzde 30'u 2 doların altında. Çin'de emeklilik sistemi yok. O yüzden orada insanlar sağlığı yerindeyken çalışıp kenarda ne biriktiriyorsa, çalışamadığı zaman o parayı kullanıyor. Sağlık sigortası diye bir kavram da yok.''

Ali Babacan, Türkiye'nin IMF'ye taksit ödemesinin 2012 yılının mayıs ayında yapılacakken, IMF'in yaptığı bir yıl öteleme sonucunda 2013 yılının mayıs ayında ödeneceğini belirterek, ''Ödeyeceğimiz rakam 562 milyon SDR, o da 1 milyar doların altında bir rakam'' dedi.