Bankacılar, grev yasağının kalkmasını istiyor
-
BASİSEN Genel Başkanı Tiryakioğlu, Çalışma Bakanı Çelik'e mektup göndererek, bankacılık sektöründeki grev yasağının kaldırılmasını istedi
Banka ve Sigorta İşçileri Sendikası (BASİSEN) Genel Başkanı Metin Tiryakioğlu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik'e mektup göndererek, bankacılık sektöründeki grev yasağının kaldırılmasını istedi.
2822 Sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu'nda yapılacak değişikliklere ilişkin, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ile sosyal taraflar Türk-İş, Hak-İş, DİSK ve TİSK arasında yapılan görüşmelerin son turu yarın gerçekleştirilecek.
AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, görüşmelerde sona gelinirken grev yasağı olan iş kolları konusunda bakanlık ve sosyal taraflar henüz bir mutabakata varamadı. Bunun üzerine BASİSEN Genel Başkanı Metin Tiryakioğlu, Bakan Çelik'in yanı sıra Türk-İş, Hak-İş, DİSK ve TİSK yöneticilerine bankacılık sektöründeki grev yasağına ilişkin görüş ve taleplerini içeren birer mektup gönderdi.
Tiryakioğlu mektubunda, Türkiye'de demokrasinin gelişememesinin, güç ve derinlik kazanamamasının en önemli nedenlerinden birinin darbe ve müdahalelerle yerleşen vesayet rejimi olduğunu ifade etti. Askeri darbelerin ve demokratik siyasi sürece karşı gerçekleştirilen müdahalelerin sendikal hak ve özgürlüklere de zarar verdiğine dikkati çeken Tiryakioğlu, sendikal anlamda en büyük olumsuzluğu yaşayan kesimlerin başında da bankacılığın geldiğini belirtti.
Tiryakioğlu, şunları kaydetti:
''12 Eylül askeri darbesi öncesi, 275 sayılı Toplu iş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu ile grev hakkına sahip olan banka çalışanları, 1983 yılında yürürlüğe giren darbeci ve yasakçı vesayet rejiminin ürünü olan 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu ile hiçbir haklı gerekçe gösterilmeden grevin yasak olduğu işler kapsamına alınarak, grev hakkından mahrum bırakılmıştır.
Bütün demokratik rejimlerde grev hakkı, çalışanların hak ve çıkarlarını korumak ve geliştirmek, çalışma ve yaşam koşullarını daha insanca ve adil bir yapıya kavuşturmak ve toplu pazarlık sürecinde işveren karşısında daha zayıf bir konumda olan işçilerin eşit pazarlık gücüne sahip olmasını sağlamak amacıyla tanınmıştır.''
-''Yasağının kalkması ekonomiye zarar vermez''-
Hükümetin 12 Eylül Anayasası ve demokratik olmayan yasaların değiştirilmesi yönünde çalışmaları olduğunu belirten Tiryakioğlu, Sendikalar Kanunu ile Toplu iş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanununun değiştirilmesi için yapılan çalışmalarda, Bakanlık ve Bilim Kurulunun ''banka çalışanlarına grev hakkının yeniden verilmesi'' görüşünü benimsenmesinin kendilerini umutlandırdığını ifade etti.
''Bazı büyük bankaların Türkiye Bankalar Birliği çatısı altında işbirliği yaparak, sektörde grev yasağının devam etmesi yönünde yoğun bir lobi faaliyeti içerisinde olduğunu'' öne süren Tiryakioğlu, şöyle devam etti:
''Bunların grev yasağının devamı yönünde sürdürdüğü kampanya ve ileri sürdüğü görüşler, inandırıcı olmaktan çok uzaktır. Sektörümüzde bu konu çok tartışılmış ve grev yasağının kalkması gerektiği görüşü hukuk doktrininde de ifade edilmiştir. O nedenle bazı banka işverenlerince öne sürülen; yasağının kalkması durumunda grevin tasarruf sahiplerine ve ekonomiye zarar verebileceği, finans sektörüne olan güveni sarsabileceği, bankalardan kitlesel para çekilişlerin yaşanabileceği ve bu durumda diğer bankalara domino etkisi yaratacağı görüşü doğru değildir.''
-''Geri kalmış birkaç ülke dışında...''-
Metin Tiryakioğlu, Bankacılık iş kolunda çalışanların grev hakkının bulunmamasının temel hak ve özgürlükler anlayışıyla uyuşmadığını ve uluslararası belgelere aykırı olduğunu öne sürdü.
Dünyada geri kalmış birkaç ülke dışında, demokrasiyle yönetilen hiçbir ülkede bankacılık sektöründe grev yasağı olmadığına işaret eden Tiryakioğlu, şunları kaydetti:
''Başta AB ülkeleri olmak üzere tüm demokratik ülkelerde bugüne kadar, grev hakkının var olması sebebiyle bankacılık sisteminin işleyişini olumsuz yönde etkileyen hiçbir olay yaşanmamıştır.
Banka sektöründeki işçi sendikalarının, kendi sektörlerine, kendi çalışanlarına ve kendi halkına zarar verecek kadar 'akıl tutulması' içinde olduklarını kesinlikle düşünmüyorum. Aksine, eğitim ve vasıf düzeyi son derece yüksek olan banka çalışanlarının da bu konularda son derece itidalli bir tutum içinde olduğunu özellikle belirtmek isterim.
Demokrasimizin vesayetçi anlayışlarından kurtarılarak demokratik hak ve özgürlüklerin genişletilmesi konusunda hükümetin ortaya koyduğu çalışmalardan cesaret alarak, grev hakkımızın geri verilmesini talep ediyoruz.''
-''Türk-İş, Hak-İş ve DİSK de kalksın diyor''-
Konuya ilişkin değerlendirme yapan Tiryakioğlu, bankacılık sektöründe çalışanlara grev hakkı verilmesinin savunulduğu gibi ''tehlikeli bir silah'' olmadığını belirterek, çalışana grev hakkı verilmesinin hiçbir bankanın itibarını yok etmesinin söz konusunu olmadığını söyledi.
Çalışanlara grev hakkı verilmesinin sektörde greve gidilmesi gibi bir anlam taşımadığını vurgulayan Tiryakioğlu, ''Biz işverenle masaya eşit koşullarda oturmak istiyoruz. Grev hakkımız olmadığı sürece toplu sözleşme masasına 1-0 yenik oturuyoruz'' dedi.
Tiryakioğlu, Üçlü Danışma Kuruluna katılan Türk-İş, Hak-İş ve Disk'in de bankacılık sektöründe grev yasağının kalkmasını istediklerini ancak TİSK'in bankacılık iş kolunda üyesi olmaması nedeniyle tarafsız olduğunu da kaydetti.
-Grev ve lokavt yapılamayan işler ile iş yerleri-
2822 Sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanununa göre, bankacılık ve noterlik işlerinin yanı sıra can ve mal kurtarma işlerinde; cenaze ve tekfin işlerinde; su, elektrik, havagazı, termik santrallarını besleyen linyit üretimi, tabii gaz ve petrol sondajı üretimi, tasfiyesi, dağıtımı, üretimi nafta veya tabii gazdan başlayan petrokimya işlerinde; kamu kuruluşlarınca yürütülen itfaiye, şehir içi deniz, kara ve demiryolu ve diğer raylı toplu yolcu ulaştırma hizmetlerinde grev ve lokavt yapılamıyor.
Ayrıca, grev ve lokavt yasağı bulunan iş yerleri de şöyle:
-İlaç imal eden iş yerleri hariç olmak üzere, aşı ve serum imal eden müesseselerle, hastane, klinik, sanatoryum, prevantoryum, dispanser ve eczane gibi sağlıkla ilgili iş yerlerinde
-Eğitim ve öğretim kurumlarında, çocuk bakım yerlerinde ve huzurevlerinde,
-Mezarlıklarda,
-Milli Savunma Bakanlığı ile Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığınca doğrudan işletilen iş yerlerinde.