Başbakan Erdoğan'a Arap Bankalar Birliği'nden "2010 Liderlik Ödülü"
Başbakan Erdoğan, Arap Bankalar Birliğinin düzenlediği "2010 Liderlik Ödülü" töreninde yaptığı konuşmada, mali disiplinden taviz vermeyeceklerini söyledi
BEYRUT (A.A) - 25.11.2010 - Bilal Yakınbaş - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, mali disiplinden taviz vermeyeceklerini ve seçim ekonomisi uygulamayacaklarını söyledi.
Başbakan Erdoğan, Arap Bankalar Birliğinin Phoenicia İntercontinental Otel'de düzenlediği ''2010 Liderlik Ödülü'' töreninde yaptığı konuşmada, Türk ekonomisine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
AK Parti hükümetinden önce faizlerin yüksek düzeyde olduğunu belirten Erdoğan, enflasyon ve faiz konularındaki tezini anlattı. Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Enflasyon faizin sebebi değildir. Tam aksine faiz enflasyonun sebebidir. Faizi ne kadar yükseltirseniz enflasyonu o kadar artırırsınız. Faizi ne kadar aşağı çekerseniz enflasyonu da o kadar aşağı düşürürsünüz. Şimdi biz bunun neticelerini alıyoruz. Çünkü maliyet girdileri içerisinde en önemli girdi faizdir. Bu belki bankacıların zaman zaman işine de gelmeyebilir ama ben bir siyasetçi olarak gerçeği söylemek zorundayım. Bunun bedelini zengin ödemez. Onu da söyleyeyim. Bunun bedelini de fakir öder. Dünyada da bunun bedelini hep fakire ödetmişlerdir.
Şu anda 2009 yılı son çeyreğinde başlayan büyüme eğilimi, ülkemizde 2010 yılı ilk yarısında da güçlenerek devam etti. 2010 yılı ilk çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 11,7 oranında artan GSYH, ikinci çeyrekte ise yüzde 10,3 oranında büyüdü. Böylece 2010 yılının ilk yarısında GSYH büyüme hızı yüzde 11 olarak gerçekleşti. Bu oran, Türkiye ekonomisinin küresel krizden çıkış sürecinde dünyada en hızlı büyüyen ekonomilerden birisi olduğunu ortaya koyuyor. Şu anda dünyada üçüncü, Avrupa'da birinci durumdayız.
Dün, kredi derecelendirme kuruluşlarından olan Fitch Türkiye'yi BB 'ya yükseltti. Devamlı bir yükseliş var. Niye? Mali disiplinden taviz yok, veremeyiz. Başbakanlığım döneminde 5 seçim geçirdik. Hiçbir zaman seçim ekonomisi uygulamadık, uygulamayız. Niye? Çünkü seçim ekonomisini uyguladığımız zaman, bu halkıma zulmetmektir. Şimdi bakıyorum bazıları çıkıyor, 'biz şu kadar vereceğiz, şu kadar size söz veriyoruz, öğretmene şu kadar, emekliye bu kadar vereceğiz.' Dürüst ol, dürüst. Her zaman siyasetin de dürüst olanını yapacaksın. Yoksa altında sadece sen ezilmezsin, halkı da ezersin. Bu bütün dünya için geçerlidir.''
-ARAP İŞ ADAMLARINA TÜRKİYE'DE YATIRIM ÇAĞRISI-
Aynı şekilde kriz sürecinde artan işsizliği de hızlı şekilde düşürmeye başladıklarını belirten Erdoğan, 2010 yılı ilk yarısında işsizlik oranının geçen yılın aynı dönemine göre hızla gerilediğini ve Ağustos ayında kriz öncesi seviyesine yaklaşarak yüzde 11,4 oranında gerçekleştiğini ifade etti. Başbakan Erdoğan, gelecek dönemde de bu eğilimin ekonomik büyümeye paralel olarak devam edeceğini öngördüklerini de dile getirdi.
Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
''2008 yılı küresel finansal krizinin ana merkezi bankacılık ve finans sektörü. Bu açıdan, Türk bankacılık sektörünün güçlü sermaye yapısı, düşük kredi, kur ve likidite riski, krizin ekonomi üzerindeki olumsuz yansımalarını sınırlandırdı. Sıcak para akışını kontrol altına almak şart. Yani bunu kontrol dışı tutarsanız ondan sonra siz kontrole girersiniz. Sizin durumunuz daha felaket olur.
Birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülke bankalarının sermaye yapıları küresel krizin etkisiyle bozuldu. Birçok banka iflas etti veya kamunun desteğiyle ayakta kalabildi. Ancak, küresel olumsuzluklara rağmen ülkemizde bankacılık sektörü herhangi bir devlet yardımı almadan güçlü sermaye yapısını devam ettirdi. Ülkelerin bankacılık sistemlerindeki sermaye yeterlilik oranı sıralamasında, Türkiye yüzde yirminin üzerinde sermaye yeterliliğiyle ilk sıralarda yer alıyor. Diğer yandan, bankacılık sektörünün verdiği krediler hızla büyüyor, karlılığı artıyor ve bankacılık sektörümüzün döviz kur riski şu anda bulunmuyor. Hiçbir bankanın döviz kur riski yoktur.
Türkiye'ye inanan ve güvenen birçok yabancı yatırımcı gerek bankacılık gerek reel sektörde krize rağmen kar oranlarını korudular. Türkiye, uyguladığımız sağlam ekonomi politikaları sayesinde, yatırım ve iş imkanları açısından ciddi bir alternatif olduğunu bu süreçte göstermiştir. Özellikle uluslararası yatırımcılar, iç ve dış piyasalarda arz edilen ülkemiz varlıklarına artan şekilde talep gösteriyorlar. Ekonominin sağlam temellerinin bir sonucu olan bu artan talep, ülkemizin risk priminin de tarihi en düşük seviyelere inmesini sağladı.
Kredi derecelendirme kuruluşlarının son değerlendirmeleri önem arz ediyor. Artık Türkiye ekonomisi özellikle bu krize karşı dayanıklı olduğunu göstermiştir, ispat etmiştir.
Küresel krizin Türkiye ekonomisi üzerindeki etkilerinin kısa soluklu olmasında 2002-2008 dönemindeki reformlarımız etkili oldu. Krize güçlü bir bankacılık sistemi ile giren Türkiye, finans sisteminde zafiyet yaşamamış ve bu yolla özel sektörün üzerine kurulabilecek ilave baskı önlenmiştir. Bu noktada, ben Arap sermayesine, gerek doğrudan yatırım gerek portföy yatırım olmak üzere davetimi burada bir kez daha yinelemek istiyorum. Küresel krizi başarıyla ve hızla atlatan Türkiye, önümüzdeki dönemde yatırımlar noktasında cazibesini daha da artırmış olacaktır. Özellikle fırsatı erken değerlendirenler ise bu süreçten mutlaka kazançlı çıkacaktır. Yatırım noktasında her türlü desteği, her türlü kolaylığı göreceğinizi ben sizlere garanti ediyorum.''
Arap iş adamlarını Türkiye'ye yatırım yapmaya davet eden Erdoğan, Başbakanlık'a bağlı olarak faaliyet gösteren Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı'nın iş adamlarına her aşamada rehberlik etmekten çekinmeyeceğini ifade etti.