Başçı: Yumuşak inişin bedeli enflasyonda 4 puanlık artış

Merkez Bankası Başkanı Erdem Baş&ccedil;ı, 2012 yılının para politikası esnekliğinin devam ettiği ancak aynı zamanda para politikasının &ouml;ng&ouml;r&uuml;lebilirliğinin hızla arttığı bir yıl olacağını belirtti.Baş&ccedil;ı, Merkez Bankası Konferans Salonunda 2012 Yılında Para ve Kur Politikası konulu basın toplantısında, 2011 yılının d&uuml;nya ekonomisi i&ccedil;in beklenmeyen gelişmelerle dolu bir yıl olduğunu, 2012 yılının da d&uuml;nya ekonomisi i&ccedil;in alışılmadık derecede y&uuml;ksek d&uuml;zeyde belirsizlikleri i&ccedil;inde barındıran bir yıl olmaya aday g&ouml;r&uuml;nd&uuml;ğ&uuml;n&uuml; bildirdi.Baş&ccedil;ı, 2011 yılı para politikası a&ccedil;ısından hem esnekliğin hem de belirsizliğin bilin&ccedil;li olarak artırıldığı bir yıl olduğunu, 2012 yılının ise para politikası esnekliğinin devam ettiği ancak aynı zamanda para politikasının &ouml;ng&ouml;r&uuml;lebilirliğinin hızla arttığı bir yıl olacağını s&ouml;yledi.&Ouml;n&uuml;m&uuml;zdeki d&ouml;nemde uygulanacak para politikasının hem esnek hem de &ouml;ng&ouml;r&uuml;lebilir olabilir mi sorusunun yanıtının bir a&ccedil;ıdan hayır, bir a&ccedil;ıdan evet olduğunu ifade eden Baş&ccedil;ı, ş&ouml;yle konuştu: Sorunun yanıtı mutlak anlamda bakarsanız net bir hayırdır, bağıl anlamda ise net bir evettir. K&uuml;resel koşullar herhangi bir y&ouml;nde hızla değiştiğinde para politikası da gereken dengeleyici y&ouml;ndeki tedbirleri anlaşılabilir bir şekilde hızla alabiliyorsa bu durum politika esnekliği a&ccedil;ısından bir avantajdır ancak mutlak anlamda politika &ouml;ng&ouml;r&uuml;lebilirliği a&ccedil;ısından bir olumsuzluktur. Yani mutlak anlamda para politikası hem esnek hem de &ouml;ng&ouml;r&uuml;lebilir olamaz. Esneklik ve &ouml;ng&ouml;r&uuml;lebilirlik arasındaki bu ikilemi azaltmanın tek yolu her bir olası şoka karşı para politikası kararının ne olacağı hakkında kamuoyunu &ouml;nceden bilgilendirmektir. Yani bağıl anlamda para politikası hem esnek hem &ouml;ng&ouml;r&uuml;lebilir olabilir. Bu nedenle 2012 yılı boyunca esnek ve &ouml;ng&ouml;r&uuml;lebilir bir para politikası a&ccedil;ısından iletişim politikası, en az uygulanan politikanın kendisi kadar &ouml;nem taşıyacaktır. Baş&ccedil;ı, 2012 yılı para ve kur politikalı metninin daha ziyade olabildiğince y&uuml;ksek d&uuml;zeylere &ccedil;ıkardıkları para politikası esnekliğini ortaya koyduğunu, politikada &ouml;ng&ouml;r&uuml;lebilirliğin ise diğer politika metinleri ve iletişim ara&ccedil;ları aracılığıyla sağlanmaya devam edeceğini kaydetti. Baş&ccedil;ı, bu doğrultuda 2012 yılında iletişim politikalarının etkinliğini artıracak bazı yenilikler getirmeye planladıklarını kaydetti.Merkez Bankası Başkanı Erdem Başcı, Merkez Bankasının 2001 yılında yeniden d&uuml;zenlenen Merkez Bankası Kanunu ile fiyat istikrarı temel amacına ilave olarak finansal sistemde istikrarı sağlayan tedbirler almakla da g&ouml;revlendirdiğini anımsatarak, Bu doğrultuda k&uuml;resel dengesizliklerin bir yansıması olarak ortaya &ccedil;ıkan makro k&uuml;resel riskleri kontrol altında tutabilmek amacıyla ge&ccedil;tiğimiz 1 yıl i&ccedil;inde enflasyon hedeflemesi rejimini geliştirerek, yeni bir para politikası stratejisi oluşturmuş bulunuyoruz dedi.Merkez Bankası Başkanı Erdem Baş&ccedil;ı, d&ouml;viz kuru hareketlerinin birikimli etkileri nedeniyle yıllık enflasyonun bir m&uuml;ddet daha y&uuml;ksek seviyelerde seyredeceğini, bu yıl sonu itibarıyla d&ouml;viz kuru ve emtia fiyatlarındaki gelişmelerin enflasyon &uuml;zerindeki etkisinin yaklaşık 5 puana ulaşacağını tahmin ettiklerini s&ouml;yledi.Baş&ccedil;ı, Merkez Bankası Konferans Salonunda 2012 Yılında Para ve Kur Politikası konulu basın toplantısında, her yılın sonunda, bir sonraki yıl uygulamayı planladıkları politika &ccedil;er&ccedil;evesinin ana hatlarını kamuoyuna duyurduklarını anımsatarak, bu toplantıda da 2012 yılı i&ccedil;in &ouml;ng&ouml;rd&uuml;kleri &ccedil;er&ccedil;eveyi &ouml;zetleyeceklerini s&ouml;yledi.&Ouml;ncelikle, para politikası uygulamaları kapsamında 2011 yılının genel bir değerlendirmesini yapan Baş&ccedil;ı, k&uuml;resel finans krizi sonrasında bir&ccedil;ok &uuml;lkede merkez bankalarının, fiyat istikrarına ilave olarak finansal istikrarı da dikkate almaya başladığını, bu yaklaşımla birlikte geleneksel para politikası ara&ccedil;larına ilave olarak makro riskleri azaltıcı ara&ccedil;ların da yaygın şekilde kullanılmaya başladığını belirtti. Baş&ccedil;ı, gelişmiş &uuml;lkelerin krizle birlikte ortaya &ccedil;ıkan bilan&ccedil;o sorunlarını &ccedil;&ouml;zmeye odaklanırken, gelişmekte olan &uuml;lkelerin sermaye akımlarını ve bununla ilişkili makro finansal riskleri y&ouml;netmeye y&ouml;nelik olarak daha kapsamlı politika &ccedil;er&ccedil;eveleri tasarlamaya başladığını kaydetti.T&uuml;rkiye de 2001 yılında yeniden d&uuml;zenlenen Merkez Bankası Kanunu ile Merkez Bankasının, fiyat istikrarı temel amacına ilave olarak finansal sistemde istikrarı sağlayıcı tedbirleri almakla g&ouml;revlendirildiğini hatırlatan Baş&ccedil;ı, bu doğrultuda, k&uuml;resel dengesizliklerin bir yansıması olarak ortaya &ccedil;ıkan makro finansal riskleri kontrol altında tutabilmek amacıyla, ge&ccedil;tiğimiz bir yıl i&ccedil;inde enflasyon hedeflemesi rejimini geliştirerek yeni bir para politikası stratejisi oluşturduklarını anlattı. Baş&ccedil;ı, bu &ccedil;er&ccedil;evede, fiyat istikrarını sağlamayı temel ama&ccedil; olarak muhafaza ederken, makro finansal istikrarı da koşulların elverdiği &ouml;l&ccedil;&uuml;de dikkate almaya başladıklarını vurguladı.-K&uuml;resel Kriz-K&uuml;resel finans krizi sonrasında gelişmiş &uuml;lkelerin merkez bankalarının krizin etkilerini sınırlamak amacıyla uyguladıkları parasal genişleme politikalarının bir&ccedil;ok gelişmekte olan &uuml;lke &uuml;zerinde olduğu gibi T&uuml;rkiye de de &ouml;nemli yansımaları olduğuna işaret eden Baş&ccedil;ı, bu d&ouml;nemde kısa vadeli yurt dışı finansman imkanlarının bol ve d&uuml;ş&uuml;k maliyetli olarak sağlanabilmesinin, hızlı kredi genişlemesine ve T&uuml;rk lirasının giderek değerlenmesine yol a&ccedil;tığını, bu durumun, 2010 yılının ikinci yarısından itibaren makro finansal risklerin ve dış dengesizliklerin birikmesine neden olduğunu s&ouml;yledi.2010 yılının son &ccedil;eyreğinden itibaren uygulamaya başladıkları yeni strateji &ccedil;er&ccedil;evesinde, o d&ouml;nemde enflasyon g&ouml;r&uuml;n&uuml;m&uuml;n&uuml;n olumlu seyretmesinin de sağladığı imkan dahilinde, makro finansal risklerin azaltılabilmesine y&ouml;nelik politikalar geliştirdiklerini anlatan Baş&ccedil;ı, bu doğrultuda, geleneksel politika aracı olan bir hafta vadeli repo ihalelerine ek olarak zorunlu karşılıkları, faiz koridorunu ve diğer likidite politikalarını aktif bir şekilde kullanmaya başladıklarını ifade etti.Yeni politika &ccedil;er&ccedil;evesine ge&ccedil;tikleri 2010 yılının Kasım ayından Avrupa ekonomisindeki belirsizliklerin hızla yoğunlaştığı bu yılın Ağustos ayına kadar olan d&ouml;nemde politikalarını iki eksen doğrultusunda belirlediklerini kaydeden Baş&ccedil;ı, bir yandan kısa vadeli sermaye akımlarını sınırlamayı ve d&ouml;viz kurunun aşırı değerlenmesini &ouml;nlemeyi hedeflediklerini, diğer taraftan da yurt i&ccedil;inde krediler ve talebin daha kontroll&uuml; bi&ccedil;imde b&uuml;y&uuml;mesini sağlamaya ve i&ccedil; taleple dış talep arasındaki ayrışmayı dengelemeye odaklandıklarını s&ouml;yledi. Bu d&ouml;nemde, risk iştahının g&uuml;&ccedil;l&uuml; olması ve sermaye akımlarının kısa vadede yoğunlaşması nedeniyle, faiz koridorunu aşağı doğru genişlettiklerini ifade eden baş&ccedil;ı, b&ouml;ylelikle gecelik piyasada oluşan faiz oranlarının politika faiz oranından daha d&uuml;ş&uuml;k seviyede oluşmasına izin vererek gecelik piyasa faizlerinde aşağı y&ouml;nl&uuml; oynaklığı artırmaları ve &ccedil;ok kısa vadeli sermaye girişlerini azaltmalarının m&uuml;mk&uuml;n olduğunu belirtti.Diğer taraftan, aynı d&ouml;nemde aşırı kredi genişlemesini engellemek ve i&ccedil; talebi kontrol altında tutabilmek amacıyla zorunlu karşılık oranlarında g&uuml;&ccedil;l&uuml; bir artışa gittiklerini belirten Baş&ccedil;ı, ayrıca, bu d&ouml;nemde a&ccedil;tıkları d&uuml;zenli d&ouml;viz alım ihaleleriyle kısa vadeli sermaye akımlarını m&uuml;mk&uuml;n olduğunca rezervleri g&uuml;&ccedil;lendirmek amacıyla kullandıklarını kaydetti.Baş&ccedil;ı, aldıkları bu tedbirlerin T&uuml;rk Lirası &uuml;zerindeki aşırı değerlenme baskısının giderilmesine &ouml;nemli katkıda bulunduğunu, ayrıca, başta Bankacılık D&uuml;zenleme ve Denetleme Kurumu olmak &uuml;zere diğer kurumların aldığı tedbirlerin de katkısıyla kredilerde 2011 yılının ortasından itibaren belirgin bir yavaşlamaya şahit olduklarını, bu gelişmelere bağlı olarak talep kompozisyonunun ve sermaye akımlarının arzu ettikleri y&ouml;nde değişmeye başladığını ve ekonominin 2011 yılının ortalarından itibaren dengelenme s&uuml;recine girdiğini g&ouml;zlemlediklerini s&ouml;yledi.-Euro B&ouml;lgesi nde Artan Sorunlar ve Para Politikası-2011 yılının Ağustos ayından itibaren k&uuml;resel b&uuml;y&uuml;meye ve bazı Avrupa &uuml;lkelerindeki kamu borcu sorununa ilişkin endişelerin derinleşmesi nedeniyle k&uuml;resel &ouml;l&ccedil;ekte riskten ka&ccedil;ınma eğiliminin arttığına ve risk iştahındaki oynaklığın tarihsel olarak y&uuml;ksek seviyelere geldiğine şahit olduklarını ifade eden Baş&ccedil;ı, bu d&ouml;nemde gelişmekte olan &uuml;lkelerden sermaye &ccedil;ıkışlarının hızlanması &uuml;zerine, uyguladıkları yeni politika &ccedil;er&ccedil;evesi dahilinde politika ara&ccedil;larını sermaye girişlerinin hızlı olduğu d&ouml;nemdekinin tersi y&ouml;nde kullandıklarını s&ouml;yledi. Gecelik bor&ccedil; alma faizini y&uuml;kselterek faiz koridorunu daralttıklarını ve bankacılık sisteminin likidite ihtiyacını azaltmaya y&ouml;nelik olarak T&uuml;rk lirası zorunlu karşılıklarda bazı d&uuml;zenlemeler yaptıklarını hatırlatan Baş&ccedil;ı, ayrıca, d&ouml;viz piyasasındaki dalgalanmaları sınırlamak amacıyla da bir dizi likidite tedbiri aldıklarını kaydetti.Baş&ccedil;ı, k&uuml;resel ekonomiye dair giderek artan sorunların yurt i&ccedil;i iktisadi faaliyet &uuml;zerinde durgunluğa yol a&ccedil;ma riskini azaltmak i&ccedil;in de politika faizinde &ouml;l&ccedil;&uuml;l&uuml; bir indirime gittiklerini s&ouml;yledi.T&uuml;rk lirasında Ağustos ayından itibaren k&uuml;resel risk iştahının bozulmasıyla ortaya &ccedil;ıkan aşırı değer kaybı ve yılın son &ccedil;eyreğinde fiyatı y&ouml;netilen, y&ouml;nlendirilen &uuml;r&uuml;nlerdeki ayarlamalar nedeniyle, enflasyondaki y&uuml;kselişin &ouml;ng&ouml;r&uuml;lenden daha hızlı olduğunu belirten Baş&ccedil;ı, bu durumun orta vadeli enflasyon beklentilerini ve g&ouml;r&uuml;n&uuml;m&uuml;n&uuml; etkilemesini engellemek amacıyla, Ekim ayında bor&ccedil; verme faizlerini &ouml;nemli &ouml;l&ccedil;&uuml;de artırarak faiz koridorunu yukarı doğru genişlettiklerini anlattı. Bu &ccedil;er&ccedil;evede, piyasaya yapılan fonlamayı ayarlayarak para piyasasındaki gecelik faiz oranlarının politika faizinden daha y&uuml;ksekte oluşmasına izin verdiklerini ifade eden Baş&ccedil;ı, diğer taraftan, gecelik faiz oranlarındaki artışın likidite koşullarında arzu etmedikleri bir sıkılaşmaya yol a&ccedil;maması i&ccedil;in de zorunlu karşılık oranlarını bir miktar d&uuml;ş&uuml;rd&uuml;klerini kaydetti.Ağustos ayından itibaren aldıkları &ouml;nlemlerin, Avrupa ekonomisindeki belirsizliklere paralel olarak ortaya &ccedil;ıkan dalgalanmaların T&uuml;rkiye ekonomisi &uuml;zerindeki olumsuz yansımalarının azaltılmasına &ouml;nemli katkıda bulunduğunu ifade eden Baş&ccedil;ı, d&ouml;viz piyasasına y&ouml;nelik yaptıkları d&uuml;zenlemeler ve faiz koridoruna ilişkin Ağustos ve Ekim aylarında aldıkları kararlar neticesinde d&ouml;viz kurlarındaki oynaklığın diğer gelişmekte olan &uuml;lkelere kıyasla daha sınırlı kaldığını bildirdi.Ekim ayından itibaren uyguladıkları parasal sıkılaştırmanın olduk&ccedil;a etkili olduğunu anlatan Baş&ccedil;ı, Faiz koridorunu yukarı doğru genişletmemiz ve likidite koşullarını sıkılaştırmamız gecelik piyasada oluşan faizleri &ouml;nemli &ouml;l&ccedil;&uuml;de artırdı. Getiri eğrisi kısa vadelerde daha belirgin olmak &uuml;zere t&uuml;m vadelerde yukarı kaymış bulunuyor. Ayrıca, yine aynı d&ouml;nemde kredi faizlerinin de &ouml;nemli &ouml;l&ccedil;&uuml;de y&uuml;kselmiş olduğunu g&ouml;r&uuml;yoruz. Dolayısıyla, &ouml;n&uuml;m&uuml;zdeki d&ouml;nemde kredilerdeki artışın makul oranlarda seyredeceğini ve i&ccedil; talebin de ılımlı bir seyir izleyeceğini &ouml;ng&ouml;rmekteyiz dedi.-2012 Yılında Enflasyon G&ouml;r&uuml;n&uuml;m&uuml;-2011 yılında makro finansal riskleri azaltmak amacıyla uyguladıkları politikaların sonu&ccedil; verdiğini ve ekonomide dengelenme s&uuml;recinin başladığını g&ouml;rd&uuml;klerini anlatan Baş&ccedil;ı, ş&ouml;yle konuştu: Bununla birlikte, Ağustos ayından itibaren k&uuml;resel risk iştahının zayıflaması sonucunda T&uuml;rk Lirasında g&ouml;zlenen aşırı değer kaybı ve y&ouml;netilen, y&ouml;nlendirilen fiyatlarda yılın son &ccedil;eyreğinde yapılan ayarlamalar nedeniyle enflasyon hedefin belirgin olarak &uuml;zerine &ccedil;ıkmış bulunuyor. Enflasyon beklentilerini kontrol altına almak ve orta vadeli enflasyon risklerini dengelemek amacıyla ge&ccedil;tiğimiz Ekim ayında g&uuml;&ccedil;l&uuml; bir parasal sıkılaştırmaya gittik. Bu sıkılaştırmanın enflasyon &uuml;zerindeki etkilerini yılın ilk aylarından itibaren g&ouml;rmeye başlayacağız. Ancak, d&ouml;viz kuru hareketlerinin birikimli etkileri nedeniyle yıllık enflasyon bir m&uuml;ddet daha y&uuml;ksek seviyelerde seyredecek. Bu yıl sonu itibarıyla d&ouml;viz kuru ve emtia fiyatlarındaki gelişmelerin enflasyon &uuml;zerindeki etkisinin yaklaşık 5 puana ulaşacağını tahmin ediyoruz. Y&ouml;netilen/y&ouml;nlendirilen fiyat ayarlamalarının etkisini ise aynı d&ouml;nem i&ccedil;in 1,6 puan olarak hesapladık. 2012 yılında bu bahsettiğim etkilerin kademeli olarak ortadan kalkmasıyla beraber enflasyonun y&uuml;zde 5 hedefine doğru yaklaşacağını tahmin ediyoruz. Merkez Bankası Başkanı Erdem Baş&ccedil;ı, 2012-2013 yılları i&ccedil;in olduğu gibi 2014 yılı enflasyon hedefinin de Orta Vadeli Program hazırlık s&uuml;recinde h&uuml;k&uuml;met ile varılan mutabakata paralel olarak y&uuml;zde 5 olarak belirlendiğini bildirdi. Baş&ccedil;ı, Merkez Bankası Konferans Salonunda 2012 Yılında Para ve Kur Politikası konulu basın toplantısında, &ouml;n&uuml;m&uuml;zdeki d&ouml;nemde fiyat istikrarına odaklanırken finansal istikrarı da g&ouml;zetmeye devam edeceklerini belirterek, mevcut konjonkt&uuml;rde k&uuml;resel ekonomiye dair belirsizliklerin y&uuml;ksek seviyelerde seyretmesi ve risk iştahındaki aşırı oynaklık nedeniyle para politikasındaki esnek yapıyı korumaları gerektiğini s&ouml;yledi.Baş&ccedil;ı, uyguladıkları faiz koridoru sisteminin, sermaye akımlarındaki dalgalanmaların d&ouml;viz kuru ve ekonominin geneli &uuml;zerinde yarattığı olumsuz yansımaların yumuşatılmasına katkıda bulunduğunu ifade ederek, Bu doğrultuda, k&uuml;resel g&ouml;r&uuml;n&uuml;mdeki belirsizlik ve sermaye akımlarındaki oynaklık devam ettiği s&uuml;rece faiz koridorunu aktif bir politika aracı olarak kullanmaya devam edeceğiz. Diğer bir ifadeyle, likidite miktarını ve gecelik piyasada oluşan faiz oranlarını iktisadi ve finansal gelişmelerin seyrine bağlı olarak g&ouml;zden ge&ccedil;irmemiz s&ouml;z konusu olabilecek. Bunun yanı sıra, bir haftalık repo ihaleleri, zorunlu karşılıklar ve diğer likidite ara&ccedil;larını da fiyat istikrarı ve finansal istikrara y&ouml;nelik riskleri dengelemek amacıyla kullanmaya devam edeceğiz diye konuştu.Enflasyon hedeflerini h&uuml;k&uuml;metle birlikte nokta hedef olarak belirlediklerini anımsatan Baş&ccedil;ı, şunları kaydetti: &Uuml;lkemizde son yıllarda yaşanan yapısal d&ouml;n&uuml;ş&uuml;m, ge&ccedil;mişte uzun yıllar y&uuml;ksek enflasyonla yaşamanın getirdiği katılıklar, kalite artışından kaynaklanan &ouml;l&ccedil;&uuml;m yanlışlıkları ve Avrupa Birliği ne yakınsama s&uuml;reci gibi nedenlerden dolayı, bu aşamada gelişmiş &uuml;lkelere kıyasla g&ouml;rece y&uuml;ksek bir enflasyon oranının hedeflenmesini uygun buluyoruz. Bu &ccedil;er&ccedil;evede, 2012-2013 yılları i&ccedil;in olduğu gibi 2014 yılı enflasyon hedefi de Orta Vadeli Program hazırlık s&uuml;recinde h&uuml;k&uuml;met ile varılan mutabakata paralel olarak y&uuml;zde 5 olarak belirlendi. Baş&ccedil;ı, belirsizlik aralığının &ouml;nceki yıllarda olduğu gibi &ouml;n&uuml;m&uuml;zdeki d&ouml;nemde de her iki y&ouml;nde 2 y&uuml;zdelik puan olarak korunacağını bildirerek, enflasyonun yıl i&ccedil;inde &uuml;&ccedil;er aylık d&ouml;nemlerin sonu itibarıyla yıl sonu hedefinden 2 y&uuml;zdelik puandan fazla farklılaşması durumunda, bu sapmaya nelerin yol a&ccedil;tığının ve hedefe ulaşabilmek i&ccedil;in almış oldukları ve alınması gereken &ouml;nlemleri Enflasyon Raporu aracılığıyla kamuoyuna a&ccedil;ıklayacaklarını duyurdu.Enflasyonun yıl sonunda belirsizlik aralığının dışında kalması durumunda h&uuml;k&uuml;mete a&ccedil;ık mektup yazacaklarını dile getiren Baş&ccedil;ı, 2011 yılı enflasyonunun, hedefin belirgin &uuml;zerinde ger&ccedil;ekleşecek olması nedeniyle Ocak ayı sonunda h&uuml;k&uuml;mete a&ccedil;ık mektup g&ouml;ndereceklerini s&ouml;yledi.Para politikasının temel iletişim ara&ccedil;ları olarak Enflasyon Raporunu ve Para Politikası Kurulu duyurularını kullanmayı s&uuml;rd&uuml;receklerini belirten Baş&ccedil;ı, ş&ouml;yle devam etti: Para Politikası Kurulu, aylık olarak toplanmaya devam edecek. Toplantının hemen ardından para politikası kararı ve kısa gerek&ccedil;esi, ge&ccedil;tiğimiz yıl olduğu internet sitemizde a&ccedil;ıklanacak. Kurulun ayrıntılı değerlendirmelerini i&ccedil;eren toplantı &ouml;zetini ise toplantıyı takip eden 5 iş g&uuml;n&uuml; i&ccedil;inde İngilizce &ccedil;evirisiyle aynı anda internet sayfamızda yayımlayacağız. Enflasyon Raporu yılda d&ouml;rt defa yayımlanmaya devam edecek. Kamuoyu ile iletişimimizin daha etkili şekilde yapılabilmesi amacıyla, Raporun tanıtımını yılda iki defa Ankara da, iki defa da İstanbul da basın toplantılarıyla yapacağız. Bunun yanı sıra, yılda iki kez yayımladığımız Finansal İstikrar Raporu , para ve kur politikası &ccedil;er&ccedil;evesine ilişkin kamuoyuyla paylaştığımız duyurular, Bankanın faaliyetleri ve para politikası uygulamaları hakkında Bakanlar Kurulu ile TBMM Plan ve B&uuml;t&ccedil;e Komisyonu na yılda ikişer defa yaptığımız sunumlar, her ay enflasyon verilerinin a&ccedil;ıklanmasını takip eden iş g&uuml;n&uuml; i&ccedil;inde yayımladığımız Aylık Fiyat Gelişmeleri raporu, banka ekonomistleriyle yaptığımız toplantılar &ouml;nceki yıllarda olduğu gibi 2012 de de kamuoyunun bilgilendirilmesinde &ouml;nemli rol oynayacak. Merkez Bankası Başkanı Erdem Baş&ccedil;ı, Merkez Bankası 2002 yılından itibaren toplam 76,2 milyar ABD doları net d&ouml;viz alımı ger&ccedil;ekleştirdi. Bu d&ouml;nemde Merkez Bankasının d&ouml;viz rezervleri de 73,3 milyar ABD doları artış g&ouml;stererek 93,2 milyar ABD dolarına ulaşmış bulunuyor dedi.Baş&ccedil;ı, Merkez Bankası Konferans Salonunda 2012 Yılında Para ve Kur Politikası konulu basın toplantısında, 2012 yılında da enflasyon hedeflemesinin yanı sıra dalgalı d&ouml;viz kuru rejimi uygulamasına devam edeceklerini belirterek, uyguladıkları bu kur rejiminde d&ouml;viz kurunu bir politika aracı olarak kullanmadıkları gibi nominal ya da reel herhangi bir kur hedeflerinin de bulunmadığını dile getirdi.Dalgalı kur rejimi uygulamalarına rağmen T&uuml;rkiye gibi gelişmekte olan ekonomilerde g&uuml;&ccedil;l&uuml; d&ouml;viz rezerv pozisyonuna sahip olmanın i&ccedil; ve dış şokların olumsuz etkilerinin giderilmesine ve &uuml;lkeye duyulan g&uuml;venin artırılmasına b&uuml;y&uuml;k katkı sağladığını vurgulayan Baş&ccedil;ı, şunları kaydetti: D&ouml;viz arzının d&ouml;viz talebine kıyasla arttığı d&ouml;nemlerde rezerv biriktirmek amacıyla d&ouml;viz alım ihaleleri d&uuml;zenliyoruz. 2011 yılı i&ccedil;inde k&uuml;resel piyasalardaki dalgalanmalar nedeniyle d&ouml;viz piyasasına ilişkin aldığımız kararları sık&ccedil;a g&ouml;zden ge&ccedil;irmek durumunda kaldık. Ge&ccedil;tiğimiz Temmuz ayında ger&ccedil;ekleştirilen Avrupa Birliği liderler zirvesinde alınan &ouml;nemli kararların uygulanmasını ve piyasalara yansımasını yakından izleyeceğimizi belirterek, 25 Temmuz 2011 tarihinde d&ouml;viz alım ihalelerini durdurduk. 4 Ağustos 2011 tarihinde yaptığımız Para Politikası Kurulu ara toplantısında, bazı Avrupa &uuml;lkelerindeki kamu borcu sorununa ve k&uuml;resel b&uuml;y&uuml;meye ilişkin endişelerin giderek g&uuml;&ccedil;lendiğini ve Temmuz ayındaki Kurul toplantısında işaret etmiş olduğumuz risklerin belirginleştiğini belirtmiştik. Para Politikası Kurulu olarak, gelişmelerin yakından izlenmesi ve gerek duyulması halinde uygun g&ouml;r&uuml;lecek ara&ccedil; ve y&ouml;ntemlerle piyasaya d&ouml;viz likiditesi sağlanması konusunda mutabık kalmıştık. Baş&ccedil;ı, 5 Ağustos 2011 tarihinden itibaren gerekli olan g&uuml;nlerde d&ouml;viz satım ihaleleri yoluyla piyasaya d&ouml;viz likiditesi sağlamaya başladıklarını anımsatarak, 9 Ağustos tan ge&ccedil;erli olmak &uuml;zere D&ouml;viz ve Efektif Piyasaları d&ouml;viz depo piyasasında Merkez Bankası taraflı işlemlerde bor&ccedil; verme faiz oranını ABD doları i&ccedil;in y&uuml;zde 5,5 ten y&uuml;zde 4,5 e, euro i&ccedil;in y&uuml;zde 6,5 ten y&uuml;zde 5,5 e d&uuml;ş&uuml;rd&uuml;klerini s&ouml;yledi. Bankalararası d&ouml;viz piyasasında d&ouml;viz likiditesinin akışkanlığının artırılmasına katkıda bulunmak amacıyla, uluslararası piyasalarda artan belirsizliklerin ortadan kalkmasına kadar, Merkez Bankası nın D&ouml;viz ve Efektif Piyasaları d&ouml;viz depo piyasasındaki aracılık faaliyetlerini 10 Kasım 2011 tarihinden itibaren yeniden başladık diyen Baş&ccedil;ı, ş&ouml;yle devam etti: Ayrıca, k&uuml;resel krizin reel sekt&ouml;r &uuml;zerindeki olumsuz etkilerini azaltmak amacıyla ihracat reeskont kredileri uygulamasına y&ouml;nelik olarak yeni d&uuml;zenlemeler yaparak kredilerin limitini, 2,5 milyar ABD doları Eximbank a tahsis edilmek &uuml;zere, 3 milyar ABD dolarına y&uuml;kselttik. Reeskont kredileri, T&uuml;rk lirası kullandırılması ve geri d&ouml;n&uuml;şlerinin d&ouml;viz cinsinden yapılması nedeniyle Merkez Bankası nın d&ouml;viz rezervlerini desteklemekte. Kredilerin bu niteliğini ve artan kullanım talebini dikkate alarak s&ouml;z konusu kredilerin mevcut limitini 2012 yılının ilk &uuml;&ccedil; aylık d&ouml;neminde (4 milyar ABD doları Eximbank aracılığı ile olmak &uuml;zere) 4,5 milyar ABD dolarına &ccedil;ıkarmamız s&ouml;z konusu olabilecek. Baş&ccedil;ı, Merkez Bankasının 2002 yılından itibaren toplam 76,2 milyar ABD doları net d&ouml;viz alımı ger&ccedil;ekleştirdiğini, s&ouml;z konusu d&ouml;nemde bankanın d&ouml;viz rezervinin 73,3 milyar ABD doları artış g&ouml;stererek 93,2 milyar ABD dolarına ulaştığını bildirdi.Ge&ccedil;mişte olduğu gibi 2012 de de d&ouml;viz piyasasının sağlıklı &ccedil;alışması ve d&ouml;viz likiditesinin desteklenmesi amacıyla, d&ouml;viz arz ve talep gelişmelerini yakından takip ederek gerekli &ouml;nlemleri imkanlar &ouml;l&ccedil;&uuml;s&uuml;nde ve basiretli bir şekilde almaya devam edeceklerini vurgulayan Baş&ccedil;ı, konuşmasını ş&ouml;yle s&uuml;rd&uuml;rd&uuml;: &Ouml;n&uuml;m&uuml;zdeki yılda da 4 Ağustos ta aldığımız kararlar &ccedil;er&ccedil;evesinde k&uuml;resel risk iştahına y&ouml;n veren gelişmeleri yakından izleyerek gerek duyulması halinde uygun g&ouml;r&uuml;lecek ara&ccedil; ve y&ouml;ntemlerle piyasaya d&ouml;viz likiditesi sağlamayı s&uuml;rd&uuml;receğiz. Bu &ccedil;er&ccedil;evede, gerektiği g&uuml;nlerde d&ouml;viz satım ihaleleri d&uuml;zenlemeye devam edeceğiz. Bu noktada, son d&ouml;nemlerde piyasanın d&ouml;viz ihtiyacının azalması nedeniyle &ouml;n&uuml;m&uuml;zdeki g&uuml;nlerde d&ouml;viz satım tutarlarını daha d&uuml;ş&uuml;k d&uuml;zeylerde ger&ccedil;ekleştirmeyi &ouml;ng&ouml;rd&uuml;ğ&uuml;m&uuml;z&uuml; de ifade etmek isterim. A&ccedil;ılacak g&uuml;nl&uuml;k d&ouml;viz ihaleleri ile takip eden iki g&uuml;nde satılabilecek en y&uuml;ksek tutarlar ve istisnai durumlar haricinde satımı yapılacak tutar, &ouml;ng&ouml;r&uuml;lebilirliğin artırılmasına katkıda bulunmak amacıyla Para Politikası Kurulu toplantılarının ardından g&uuml;ncellenecek. - D&ouml;viz depolarının vadesi 1 haftadan 1 aya y&uuml;kseltildi -Bug&uuml;n yayımladıkları basın duyurusuyla, k&uuml;resel koşullardaki gelişmelere paralel olarak bankacılık sisteminin ihtiya&ccedil; duyabileceği d&ouml;viz likiditesinin sağlanabilmesine destek olmak &uuml;zere aldıkları kararları kamuoyula paylaştıklarını anımsatan Baş&ccedil;ı, 2 Ocak tan itibaren bankaların D&ouml;viz ve Efektif Piyasaları D&ouml;viz Depo Piyasası nda kendilerine tanınan bor&ccedil;lanma limitleri &ccedil;er&ccedil;evesinde Merkez Bankası ndan alabilecekleri d&ouml;viz depolarının vadesini 1 haftadan 1 aya y&uuml;kseltiklerini bildirdi.İleri d&ouml;nemde k&uuml;resel kredi piyasalarında derinleşebilecek sorunların bankacılık sisteminin d&ouml;viz likiditesinde doğurabileceği olumsuz etkileri hafifletmek amacıyla, d&ouml;viz depo piyasasında kendilerine tanınan bor&ccedil;lanma limitleri &ccedil;er&ccedil;evesinde Merkez Bankasından alabilecekleri d&ouml;viz depolarının vadesini kademeli olarak 3 aya kadar artırabileceklerini kaydeden Baş&ccedil;ı, d&ouml;viz kurlarındaki gelişmeleri her zaman olduğu gibi yakından izlemeye devam edeceklerini, piyasa derinliğinin kaybolmasına bağlı olarak spek&uuml;latif davranışlar sonucunda kurlarda sağlıksız fiyat oluşumlarının tespit edilmesi halinde ise piyasaya alım ya da satım y&ouml;n&uuml;nde doğrudan m&uuml;dahale edebileceklerinin altını &ccedil;izdi. Merkez Bankası Başkanı Erdem Baş&ccedil;ı, 2012 yılında piyasadaki likidite koşullarını etkileyecek en &ouml;nemli fakt&ouml;rlerin; para tabanı değişimi, Hazinenin TL cinsi Devlet İ&ccedil; Bor&ccedil;lanma Senedi (DİBS) itfa-ihra&ccedil; farkı ve Merkez Bankasının piyasa ile ger&ccedil;ekleştireceği TL karşılığı d&ouml;viz alış/satış işlemlerinin miktarı olacağını bildirdi.Baş&ccedil;ı, Merkez Bankası Konferans Salonunda 2012 Yılında Para ve Kur Politikası konulu basın toplantısında, para politikası aracı olarak bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yanı sıra zorunlu karşılık uygulamaları ve likidite y&ouml;netimi stratejisini de para politikasının etkinliğini ve esnekliğini artırabilmek amacıyla aktif olarak kullanıma soktuklarını hatırlatarak, zorunlu karşılıklara ilişkin d&uuml;zenlemeleri ve likidite y&ouml;netiminin operasyonel &ccedil;er&ccedil;evesini 2010 yılının son &ccedil;eyreğinden bu yana para politikasının destekleyici ara&ccedil;ları olarak etkin şekilde kullandıklarını s&ouml;yledi.Merkez Bankası Başkanı Baş&ccedil;ı, likidite y&ouml;netiminin genel &ccedil;er&ccedil;evesini belirlerken; kısa vadeli faiz oranlarının belirlenen faiz koridoru i&ccedil;erisinde uygun g&ouml;r&uuml;len d&uuml;zey civarında oluşmasının sağlanması, uygulanan likidite y&ouml;netimi stratejisi ile uyumlu şekilde para piyasalarının etkin ve istikrarlı &ccedil;alışmasının sağlanması, &ouml;demeler sisteminin kesintisiz &ccedil;alışmasının temini, kullanılan ara&ccedil;ların para politikasının etkinliğini desteklemesi, operasyonel yapının piyasalardaki olağandışı gelişmelere karşı yeterli esnekliğe sahip olması gibi ama&ccedil;ları hedeflediklerini kaydetti. Bu ama&ccedil;lara ulaşmak ve para politikasının etkinliğini artırmak i&ccedil;in likidite y&ouml;netiminin genel &ccedil;er&ccedil;evesini oluştururken, piyasadaki likidite d&uuml;zeyini ve likiditenin sistem i&ccedil;indeki dağılımını da dikkate aldıklarını anlatan Baş&ccedil;ı, kullanılacak likidite y&ouml;netimi ara&ccedil;larının &ccedil;eşitlerini ve vadelerini piyasadaki likidite d&uuml;zeyi ve ekonomik konjonkt&uuml;r&uuml; g&ouml;z &ouml;n&uuml;ne alarak belirlediklerini anlattı.-Zorunlu karşılık oranları-Baş&ccedil;ı, 2011 yılının ilk yarısında hem fiyat istikrarına hem de finansal istikrara ilişkin riskleri azaltabilmek amacıyla zorunlu karşılık oranlarını &ouml;nemli &ouml;l&ccedil;&uuml;de artırarak, bankacılık sisteminden yaklaşık 40 milyar lira likidite &ccedil;ektiklerini hatırlattı.Ağustos ayından itibaren T&uuml;rk lirası zorunlu karşılık oranlarında yaptıkları indirimlerle bankacılık sistemine yaklaşık 14 milyar lira kalıcı likidite sağlamış olduklarını anlatan Baş&ccedil;ı, ayrıca T&uuml;rk lirası y&uuml;k&uuml;ml&uuml;l&uuml;kler i&ccedil;in tesis edilmesi gereken zorunlu karşılıkların ABD doları, avro ve altın cinsinden tutulabilmesi imkanının bankalarca &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k &ouml;l&ccedil;&uuml;de kullanılması ile bankacılık sisteminin likidite ihtiyacının 23 Aralık 2011 itibarıyla yaklaşık 24 milyar lira azaldığını kaydetti.Baş&ccedil;ı, 2012 yılında piyasadaki likidite koşullarını etkileyecek en &ouml;nemli fakt&ouml;rlerin; para tabanı değişimi, Hazinenin TL cinsi DİBS itfa-ihra&ccedil; farkı ve Merkez Bankasının piyasa ile ger&ccedil;ekleştireceği TL karşılığı d&ouml;viz alış/satış işlemlerinin miktarı olacağını s&ouml;yledi. K&uuml;resel piyasaların g&ouml;r&uuml;n&uuml;m&uuml;n&uuml;n ve risk iştahının &ccedil;ok hızlı değişebilmesi nedeniyle T&uuml;rkiye nin de i&ccedil;inde bulunduğu gelişmekte olan &uuml;lkelere y&ouml;nelik sermaye akımlarında b&uuml;y&uuml;k dalgalanmalar olabildiğini ge&ccedil;mişte de tecr&uuml;be ettiklerini anlatan Baş&ccedil;ı, bu nedenle, Merkez Bankasının piyasayla ger&ccedil;ekleştireceği TL karşılığı d&ouml;viz alım ve satım işlemlerinin miktarına ilişkin belirsizliklerin, 2012 yılı i&ccedil;in likidite koşullarına dair net bir &ouml;ng&ouml;r&uuml;de bulunmalarını zorlaştırdığını belirtti. Baş&ccedil;ı, Merkez Bankasının 2012 yılı boyunca d&uuml;zenli d&ouml;viz alım veya satım ihalesi yapmaması halinde piyasadaki likidite a&ccedil;ığının y&ouml;netilebilir d&uuml;zeylerde seyretmeye devam edeceğini &ouml;ng&ouml;rd&uuml;klerini bildirdi.Ge&ccedil;en yıl oluşturdukları, 2011 yılında vadesi gelen kısmını yeniledikleri Merkez Bankası a&ccedil;ık piyasa işlemleri portf&ouml;y&uuml; kıymetlerinin toplam nominal 4,3 milyar liralık kısmının vadesinin 2012 yılında geleceğini anlatan Baş&ccedil;ı, s&ouml;z konusu DİBS lerin vadesi gelecek olanlarını 2012 yılında uygun g&ouml;r&uuml;len aylarda aylık DİBS alım ihale programları ile yenilemeyi planladıklarını s&ouml;yledi. Baş&ccedil;ı, bu işlemler dışında DİBS alımı yapmayı planlamadıklarını ancak elbette aşırı d&uuml;zeyde likidite sıkışıklığı koşullarının yaşanması halinde ilave DİBS alımı se&ccedil;eneğini saklı tuttuklarını s&ouml;yledi.-Likidite Y&ouml;netimi Operasyonel &Ccedil;er&ccedil;evesi-Baş&ccedil;ı, Merkez Bankası b&uuml;nyesindeki Bankalararası Para Piyasasında gecelik vadede bor&ccedil;lanma ve bor&ccedil; verme faiz oranlarını ilan etmeye devam ederken Ge&ccedil; Likidite Penceresi imkanını da s&uuml;rd&uuml;receklerini belirtti.Bir hafta vadeli repo ihalelerine piyasada likidite ihtiyacı olduğu s&uuml;rece devam edeceklerini, bununla birlikte 2011 yılında aktif olarak kullandıkları faiz koridoru uygulamasını 2012 yılında da aktif olarak kullanacaklarını ifade eden Baş&ccedil;ı, bu &ccedil;er&ccedil;evede bir hafta vadeli repo ihalesi ile yapacakları T&uuml;rk lirası fonlama miktarını gerekli g&ouml;rd&uuml;kleri aşağı veya yukarı y&ouml;nl&uuml; ayarlayabileceklerini kaydetti.Bir hafta vadeli repo ihalelerini, tespit edecekleri faiz oranından miktar ihalesi y&ouml;ntemine g&ouml;re ger&ccedil;ekleştirmeye devam edeceklerini anlatan Baş&ccedil;ı, mevcut uygulamada olduğu gibi, her bir kuruluşun ihalelere verebileceği toplam teklif tutarını, ilan edilen ihale tutarının en fazla y&uuml;zde 20 si ile sınırlandıracaklarını belirtti. Baş&ccedil;ı, bankaların likidite y&ouml;netimlerini kolaylaştırmak ve toplam fonlama maliyetlerini &ouml;ng&ouml;rebilmelerine yardımcı olmak amacıyla, halen uygulanmakta olduğu gibi, bir hafta vadeli repo ihalesi ile sağlamayı planladıkları asgari fonlama miktarı hakkında kamuoyunu d&uuml;zenli olarak bilgilendireceklerini s&ouml;yledi.Bir hafta vadeli repo ihalelerine ek olarak, k&uuml;resel ekonomik gelişmeleri dengelemek ve likiditenin daha etkin dağılmasına katkıda bulunmak amacı ile her hafta Cuma g&uuml;n&uuml; bir ay vadeli repo ihalesi d&uuml;zenleyeceklerini a&ccedil;ıkladıklarını anımsatan Baş&ccedil;ı, bir ay vadeli repo ihalelerinin geleneksel y&ouml;ntemle ger&ccedil;ekleştirileceğini, bankaların ihalelere g&ouml;nderebilecekleri toplam teklif miktarının ilan edilen ihale miktarı ile sınırlı olacağını belirtti. Baş&ccedil;ı, ayrıca aylık vadede yapmayı planladıkları azami toplam fonlama miktarı ile her bir ihale i&ccedil;in ilan edilecek ihale miktarının &uuml;st sınırına ilişkin kamuoyunu d&uuml;zenli olarak bilgilendireceklerini, k&uuml;resel koşulların gerektirmesi halinde bir ay olan fonlama vadesini &uuml;&ccedil; aya kadar uzatabileceklerini bildirdi.Baş&ccedil;ı, g&uuml;n i&ccedil;inde likiditenin &ouml;ng&ouml;r&uuml;lemeyen nedenlerle aşırı şekilde azalması ve bu durumun para piyasası faiz oranları &uuml;zerinde aşırı baskı yaratması halinde, gerek g&ouml;r&uuml;l&uuml;rse, saat 11.00 de ger&ccedil;ekleştirdikleri olağan repo ihalesine ilave olarak daha sonra geleneksel ihale y&ouml;ntemiyle bir hafta vadeli G&uuml;n İ&ccedil;i Repo İhalesi de a&ccedil;abileceklerini s&ouml;yledi.- Finansal istikrarı g&ouml;zetmeye devam edeceğiz -Finansal istikrarı g&ouml;zetmeye devam edeceklerini, bu ama&ccedil;la para politikası ve likidite y&ouml;netimini etkinleştirmeye y&ouml;nelik uygulamaları s&uuml;rd&uuml;receklerini, şimdiye kadar olduğu gibi gelecek d&ouml;nemde de likidite y&ouml;netimi stratejisinde ortaya &ccedil;ıkacak ihtiya&ccedil;lara g&ouml;re değişikliklere gidebileceklerini ifade eden Baş&ccedil;ı, bu kapsamda bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yanı sıra faiz koridoru ile zorunlu karşılık uygulaması gibi diğer ara&ccedil;ları da kullanmaya devam edeceklerini kaydetti.Baş&ccedil;ı, zorunlu karşılıkları, k&uuml;resel konjonkt&uuml;rde yaşanan hızlı değişimlerin devam etmesi halinde 2012 de de kullanmaya devam edeceklerini, k&uuml;resel ekonomideki sorunların derinleşmesi ve yurt i&ccedil;i iktisadi faaliyetteki yavaşlamanın belirginleşmesi halinde zorunlu karşılıkların genişletici y&ouml;nde kullanılabileceği gibi sermaye akımlarının tekrar hızlanması halinde zorunlu karşılık uygulamasında sıkılaştırıcı d&uuml;zenlemeler yapılabileceğini belirtti.Son k&uuml;resel ekonomik krizden &ccedil;ıkarılan en &ouml;nemli dersin, finansal sistemin y&uuml;ksek kaldıra&ccedil;la &ccedil;alışmasının orta ve uzun vadede ekonomik tahribata yol a&ccedil;abileceği olduğunu anlatan Baş&ccedil;ı, y&uuml;ksek kaldıra&ccedil;la &ccedil;alışmaktan kaynaklanabilecek risklerin ortaya &ccedil;ıkmadan &ouml;nlenebilmesi i&ccedil;in mevcut duruma kıyasla kaldıra&ccedil; oranlarını aşırı d&uuml;zeylere &ccedil;ıkaran bankalara ek zorunlu karşılık uygulanmasının s&ouml;z konusu olabileceğini s&ouml;zlerine ekledi. Merkez Bankası Başkanı Erdem Baş&ccedil;ı, Avrupa da finansal krizin &ccedil;&ouml;z&uuml;m&uuml;yle ilgili &ccedil;alışmalar yapıldığını, fakat bunların biraz uzun s&uuml;rd&uuml;ğ&uuml;n&uuml; belirterek, Dolayısıyla ge&ccedil; &ccedil;&ouml;z&uuml;m senaryosu şu anda g&uuml;ndemde dedi. Baş&ccedil;ı, bu ge&ccedil; &ccedil;&ouml;z&uuml;m&uuml;n arzu edilmeyen başka &uuml;lkelere bulaşma etkilerinin de g&ouml;zlemlendiğini vurguladı.Merkez Bankası Başkanı Erdem Baş&ccedil;ı, Banka Konferans Salonunda d&uuml;zenlediği 2012 Yılında Para ve Kur Politikası konulu basın toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.Avrupa daki finansal krizin atlatılıp atlatılmadığı y&ouml;n&uuml;ndeki bir soru &uuml;zerine Baş&ccedil;ı, Ağustos ayında Avrupa da liderler zirvesinde alınan kararlar ve &ccedil;izilen yol haritası konusunda erken &ccedil;&ouml;z&uuml;m senaryosu ve ge&ccedil; &ccedil;&ouml;z&uuml;m senaryosu olmak &uuml;zere iki senaryodan bahsettiğini hatırlatarak, Burada &ccedil;&ouml;z&uuml;m&uuml;n olmaması m&uuml;mk&uuml;n değil, mutlaka &ccedil;&ouml;z&uuml;m&uuml;n olması gerekiyor. Dolayısıyla ya erken olacak ya ge&ccedil; dedi.Aradan ge&ccedil;en aylar sonrasında hen&uuml;z &ccedil;&ouml;z&uuml;m&uuml;n tam olarak sağlanamadığını belirten Baş&ccedil;ı, dolayısıyla şu anda ge&ccedil; &ccedil;&ouml;z&uuml;m senaryosunun g&uuml;ndemde olduğunu s&ouml;yledi. Baş&ccedil;ı, şu değerlendirmelerde bulundu: Ama &ccedil;&ouml;z&uuml;m olacak, &ccedil;&uuml;nk&uuml; olmak zorunda. Ardı ardına yapılan liderler zirvesi sonrasında gelinen noktada g&ouml;ze &ccedil;arpan; bir takım ufak tefek eksiklikler bir yandan giderilirken, diğer yandan alınması gereken kararlar alınıyor, kurumsal yapı oluşturulmaya &ccedil;alışılıyor, sadece biraz uzun s&uuml;r&uuml;yor. Bunun da arzu edilmeyen bulaşma etkileri, diğer &uuml;lkelere bulaşma etkileri maalesef g&ouml;zlendi. İtalya konuşuluyor bug&uuml;n ve diğer bazı &uuml;lkeler konuşuluyor. Dolayısıyla ge&ccedil; &ccedil;&ouml;z&uuml;m senaryosu g&uuml;ndemde. Merkez Bankası ihalelerinde bir aylık faizlerin nerede oluşacağının sorulması &uuml;zerine Baş&ccedil;ı, miktar ihalesi ve geleneksel ihale olmak &uuml;zere iki ihale usul&uuml; bulunduğunu hatırlatarak, miktar ihalesinde 5,75 ten gelen teklifleri aldıklarını s&ouml;yledi. Geleneksel ihale usul&uuml;nde ise hem miktar hem de fiyat tekliflerinin toplandığını ve geleneksel bir şekilde likiditenin dağıtıldığını kaydeden Baş&ccedil;ı, dolayısıyla piyasa şartları nerede oluşursa, bir aylık faizin de orada oluşacağını kaydetti. Baş&ccedil;ı, Bir aylık faiz 5,75 in olduk&ccedil;a &uuml;zerinde oluşacak, cuma g&uuml;n&uuml; yaptığınız zaman onu g&ouml;receksiniz dedi.-Elimizde geniş bir hareket alanı-Şu anda ellerinde son derece geniş bir hareket alanı bulunduğunu ifade eden Baş&ccedil;ı, hem d&ouml;viz ihalelerinde şu anda uygulamakta oldukları yeni y&ouml;ntemin hem de faiz koridorunun kendilerine &ccedil;ok geniş bir hareket alanı sağladığını s&ouml;yledi. Baş&ccedil;ı, d&uuml;nyada şartların &ccedil;ok hızlı ve anlık değişebileceği i&ccedil;in bu t&uuml;r bir esnekliğe şu anda ihtiya&ccedil;ları bulunduğunu da vurguladı.Bankalarla ilgili son a&ccedil;ıklanan tedbirin tamamen &ouml;nleyici bir tedbir olduğunu ve hi&ccedil;bir bankaya maliyet getirmeyeceğini kaydeden Baş&ccedil;ı, 2019 yılında Basel 3 kaldıra&ccedil; oranlarının devreye gireceğini, fakat şu anda T&uuml;rk bankalarının hepsinin Basel 3 kaldıra&ccedil; oranlarıyla uyumlu olduğunu ve hi&ccedil;bir sıkıntının bulunmadığını bildirdi. Baş&ccedil;ı, Biz şunu şimdiden yapalım diyoruz; bu kaldıra&ccedil; oranlarının durumu gayet iyi, iyi kalmaya devam etsin. 2019 yılına kadar bu şekilde gayet sağlıklı d&uuml;zeylerde kalmaya devam etsin. Onun caydırıcı yanı var. Yani marjinal, aşırı u&ccedil;lara bir banka giderse ki şu anda gitmiyor, o zaman onlara şimdiden s&ouml;yleyelim ki o şekilde aşırı bor&ccedil;lanma, aşırı kaldıra&ccedil; davranışına hi&ccedil; kimse kimse girmesin. Bu uzun vadeli bir tedbir. Onun detayları &ccedil;alışılacak dedi.-Yurt dışından d&ouml;viz talebi yok-D&ouml;viz piyasalarıyla ilgili sorular &uuml;zerine Baş&ccedil;ı, şu anda piyasanın d&ouml;viz talebinin olduk&ccedil;a azalmış durumda olduğunu bildirdi. D&ouml;viz talebinin ağırlıklı olarak yurt i&ccedil;inden kaynaklandığını, bunun bir kısmıyla cari a&ccedil;ığın finanse edildiğini, bir kısmının da kurumsal talep olarak yine yurt i&ccedil;inden geldiğini kaydeden Baş&ccedil;ı, yurt dışından ise &ccedil;ok fazla d&ouml;viz talebi olmadığını vurguladı.Baş&ccedil;ı, O y&uuml;zden biz de ortalama d&ouml;viz satım miktarını kademeli bir şekilde aşağı &ccedil;ekiyoruz, ama tam da sıfırlamıyoruz. Orada pencereyi a&ccedil;ık tutuyoruz ki beklenmeyen, anormal bir gelişme olursa, hızlı bir şekilde orada d&ouml;viz talebine cevap verelim, eğer ihtiya&ccedil; g&ouml;r&uuml;rsek. &Ouml;yle esnek bir sisteme ge&ccedil;tik diye konuştu. -Yıl sonunda enflasyon ger&ccedil;ekten y&uuml;ksek olacak, &ccedil;ift haneye &ccedil;ıkma riski var, bu &ccedil;ok net bir şekilde g&ouml;r&uuml;l&uuml;yorMerkez Bankası Başkanı Erdem Baş&ccedil;ı, milletvekili maaşlarında artışa ilişkin tartışmalarla ilgili, Benim cevap vermem doğru olmaz &ccedil;&uuml;nk&uuml; orada enflasyonla ilgili bir atıf yok. Tamamen nispi bir ayarlama şeklinde, benim yorum yapmam doğru olmaz dedi.2012 yılında izlenecek para ve kur politikasını a&ccedil;ıkladığı toplantıda soruları yanıtlayan Baş&ccedil;ı, enflasyondaki sapmanın sapmanın hangi dışsal nedenlerle a&ccedil;ıklanacağına ilişkin bir soru &uuml;zerine, enflasyon raporlarında tahmin verdiklerini ve bunu yaparken de bu tahminin hedefin &uuml;zerinde olduğunu s&ouml;ylediklerini anlattı.Enflasyon hedefinin bu yıl i&ccedil;in y&uuml;zde 5,5 olduğuna işaret eden ve ilk defa yıllar itibariyle sabit hedefe ge&ccedil;tiklerini belirten Baş&ccedil;ı, 3 yıl arka arkaya y&uuml;zde 5 olacak. Burada hi&ccedil;bir revizyon ihtiyacı g&ouml;rm&uuml;yoruz ve y&uuml;zde 5 hedefinin ger&ccedil;ekten ulaşılabilir olduğunu d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yoruz dedi.Başkanlık g&ouml;revini devraldığında enflasyonun İngiltere den bile d&uuml;ş&uuml;k olduğunu s&ouml;ylediğini anımsatan, bunun &ouml;nceki başkan Durmuş Yılmaz ın başarısı olduğunu, arka arkaya 2-3 yıl hedefin olduk&ccedil;a &uuml;zerinde bir enflasyon olduktan sonra ısrarla uygulanan para politikaları ve maliye politikasının da desteğiyle enflasyonun ger&ccedil;ekten d&uuml;şt&uuml;ğ&uuml;n&uuml; belirten Baş&ccedil;ı, 5 li, 4 l&uuml; rakamların yapılabilir olduğunu herkes g&ouml;rd&uuml; dedi.Bu yılsa T&uuml;rkiye ekonomisinin yumuşak inişinin bedelinin enflasyondaki 4 puanlık ilave artış olarak g&ouml;r&uuml;ld&uuml;ğ&uuml;n&uuml;, bunun d&ouml;viz kurundan gelen ve bir seferlik, ge&ccedil;ici bir etki olduğunu vurgulayan Baş&ccedil;ı, Yeter ki TL trend şeklinde s&uuml;rekli değer kaybetmesin ki &ouml;yle bir senaryo hi&ccedil;bir gelişmekte olan &uuml;lke i&ccedil;in s&ouml;z konusu olmayacaktır, 2012 de trend şeklinde s&uuml;rekli bir değer kaybı g&ouml;rmeyeceğiz diye konuştu.Enflasyondaki artışın 1 puanlık kısmının da ithalat fiyatları, emtia fiyatları, petrol ve benzeri emtianın etkisi olarak hesaplandığını anlatan Baş&ccedil;ı, ş&ouml;yle devam etti: Onun ge&ccedil;ici olup olmayacağını g&ouml;receğiz. Kalan kısmı da başta t&uuml;t&uuml;n olmak &uuml;zere temelde cari a&ccedil;ığa karşı yapılan vergisel tedbirler, 1,5 puan kadar bir katkı yaptı bunda... T&uuml;t&uuml;nle ilgili olan kısmının 2012 de olmayacağını h&uuml;k&uuml;met şimdiden ilan etti. 2013 yılının başından itibaren t&uuml;t&uuml;n zammının ikinci kısmı devreye gireceği i&ccedil;in o da g&ouml;r&uuml;lmeyecek. Dolayısıyla bunlar dışsal fakt&ouml;rler onun dışında trend enflasyon konusuna baktığımızda şu anda hizmet enflasyonunda olsun &ccedil;ekirdek enflasyonda olsun &ccedil;ok fazla bir sorun g&ouml;rm&uuml;yoruz.Yıl sonunda enflasyon ger&ccedil;ekten y&uuml;ksek olacak, &ccedil;ift haneye &ccedil;ıkma riski var, bu &ccedil;ok net bir şekilde g&ouml;r&uuml;l&uuml;yor. Fakat şunu s&ouml;yleyebiliriz; &ccedil;ekirdek enflasyon g&ouml;stergelerinde yıllık enflasyon &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k ihtimalle Ocak ayında tepe noktayı g&ouml;rm&uuml;ş olacak, hatta &ccedil;ok hafif d&uuml;ş&uuml;şe başlayabilir. Yıllık bazda enflasyonunun kendisinin de tepe noktayı g&ouml;rm&uuml;ş olmasına &ccedil;alışacağız, en y&uuml;ksek noktanın Aralık sonu enflasyonu olmasını sağlamaya &ccedil;alışacağız. Enflasyonun sonraki bir iki ay daha belki y&uuml;ksek kalabileceğini ama Mayıs ayında tek haneye d&uuml;şeceğinin &ccedil;ok rahat g&ouml;r&uuml;ld&uuml;ğ&uuml;n&uuml; dile getiren Baş&ccedil;ı, daha sonra dalgalı bir seyrin geleceğini, son &ccedil;eyrekte de &ccedil;ok hızlı bir d&uuml;ş&uuml;ş olacağını, cari a&ccedil;ıkta olduğu gibi enflasyonda da gelecek senenin son 3 ayında keskin bir d&uuml;ş&uuml;ş g&ouml;zleneceğini, şu anki durumda rahatsız olmadıklarını, mevcut para politikası duruşunun yeterli g&ouml;r&uuml;nd&uuml;ğ&uuml;n&uuml; kaydetti.-İstanbul Erdem Baş&ccedil;ı, sorular i&ccedil;in s&uuml;reyi sınırlaması, enflasyon raporlarından ikisini de İstanbul da a&ccedil;ıklamasının nedeninin sorulması &uuml;zerine, s&uuml;re sınırının banka mensuplarından birinin oğlunun cenazesinin olması, enflasyon raporu toplantılarıyla ilgili değişikliğin nedeninin de banka ekonomistleri ve analistlerle yaptıkları toplantılarla enflasyon raporu toplantılarını birleştirme y&ouml;n&uuml;nde karar almaları olduğunu anlattı.Bankacılarla aylık frekansta s&uuml;rd&uuml;r&uuml;len toplantıları da kaldırdıklarını, sadece ocak ayında Ankara da yapılması planlanan toplantının ger&ccedil;ekleştirileceğini belirten Baş&ccedil;ı, bankaya gelen randevu taleplerini de farklı bir formatta karşılamaya, taleplere daha sık cevap vermeye &ccedil;alışacaklarını bildirdi.-Kendinize nasıl bir not verirsiniz?Bir gazetecinin 2011 yılı bitiyor siz kendinizi 2011 de başarılı buluyor musunuz bir karne verecek olsaydınız kendinize nasıl bir not verirdiniz şeklindeki sorusuna karşılık da Baş&ccedil;ı, kişinin kendi kendine karne vermesi uygulamasının olmadığını s&ouml;yledi ve Onu siz vereceksiniz dedi.TCMB Başkanı, milletvekillerine yapılan zammın memur ve emekli maaşlarına yapılacak zam noktasında b&uuml;y&uuml;k bir beklentiye yol a&ccedil;tığı belirtilerek, bunun enflasyonla m&uuml;cadelede bir risk oluşturup oluşturmayacağının sorulması &uuml;zerine de Buna benim cevap vermem doğru olmaz &ccedil;&uuml;nk&uuml; orada enflasyonla ilgili bir atıf yok. Basında enine boyuna herşeyiyle tartışılıyor bu konu ama gerek&ccedil;e olarak enflasyona (enflasyon şu kadar &ccedil;ıktı o y&uuml;zde zam yaptık) gibi bir atıf yok. Bu tamamen nispi bir ayarlama şeklinde, benim yorum yapmam doğru olmaz yanıtını verdi.-ABD değilizBaş&ccedil;ı, tasarruf oranlarının artırılması i&ccedil;in Merkez Bankası nın bir &ccedil;alışması olup olmadığının sorulması &uuml;zerine de şunları kaydetti: T&uuml;rkiye de ortalama tasarruf oranı olduk&ccedil;a d&uuml;ş&uuml;k. Şu anda ABD ile neredeyse aynı miktarda tasarruf ediyoruz ama ABD değiliz, daha y&uuml;ksek tasarruf yapmamız gerekir. Bunun yapısal ve konjonkt&uuml;rel tarafı var. Konjonkt&uuml;rel tarafı para politikası ara&ccedil;larıyla kısmen etkilenebilir ama yapısal tarafıyla ilgili yapısal tedbirlerin alınması gerekiyor. Burada en &ccedil;ok konuşulan konulardan birisi bireysel emeklilik sistemiyle ilgili yapılabilecek bir takım d&uuml;zenlemeler olabilir, onunla ilgili bir &ccedil;alışma zaten y&uuml;r&uuml;yor. Buna benzer bir takım yapısal unsurlar var bunlar &ouml;nemli. Bir de tercihlerle, k&uuml;lt&uuml;rle, demografiyle, gen&ccedil; n&uuml;fusla ilgili fiyat istikrarının ve makro ekonomik istikrarının sağlanmasıyla ilgili, yani vadelerin uzamasıyla ilgili, daha &ouml;nce alınamayan kredilerin alınabilir hale gelmesiyle ilgili tarafları var. Bunların hepsi enine boyuna &ccedil;alışılmalı ve &ccedil;alışılıyor ama Merkez Bankası na d&uuml;şen iş, konjonkt&uuml;rel olarak aşırı kredi b&uuml;y&uuml;mesi d&ouml;nemlerinde tasarruflardaki konjonkt&uuml;rel d&uuml;ş&uuml;ş&uuml; yumuşatmak olabilir ki o cari a&ccedil;ıkla birebir ilişkili. Erdem Baş&ccedil;ı, d&ouml;viz satım ihalelerde istisnai durumların neler olduğunun, BOTAŞ ve T&Uuml;PRAŞ alımlarının bu istisnai durumların i&ccedil;inde değerlendirilip değerlendirilemeyeceğinin sorulmasına karşılık da İstisnai durumla ilgili &ccedil;ok fazla konuşmayalım dedi.Baş&ccedil;ı, Enflasyon raporlarından ikisini İstanbul da a&ccedil;ıklayacak olmanız İstanbul a taşınmaya hazırladığınız şeklinde yorumlanabilir mi sorusuna karşılık da İstanbul a taşınmayı şu anda d&uuml;ş&uuml;nm&uuml;yoruz zaten g&uuml;ndemde de değil dedi. -D&ouml;viz kurları 2012 de inişli &ccedil;ıkışlı bir seyir izleyebilir Merkez Bankası Başkanı Erdem Baş&ccedil;ı, 2012 yılı i&ccedil;in risklerin aşağı yukarı malum olduğunu belirterek, Sonu&ccedil;ta bir Avrupa riski var. Onun dışında b&ouml;lgesel birtakım, jeopolitik risk unsurları halen devam ediyor. Bunlar &ouml;nemli riskler dedi. Baş&ccedil;ı, 2012 Yılında Para ve Kur Politikası konulu basın toplantısında, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Kredi kartlarına limite ilişkin soru &uuml;zerine Baş&ccedil;ı, kredi kartları ile ilgili limit konusunu BDDK nın &ccedil;alıştığını kaydederek, Onunla ilgili vakit alacak sanıyorum, &ccedil;ok acil bir şekilde devreye sokulacak bir durumu yok diye biliyorum ben. Finansal İstikrar Komitesi nde bu konu değerlendiriliyor yanıtını verdi.Baş&ccedil;ı, aylık toplantılara ilişkin soru &uuml;zerine de, aylık toplantıları yapma nedenlerinin, kendilerinden randevu isteyen &ouml;zellikle yurt dışından gelen veya yurt i&ccedil;inden gelen yatırımcılarla birebir g&ouml;r&uuml;şmek olarak a&ccedil;ıklarken, ş&ouml;yle konuştu: Toplu halde dinleyelim sorularını sorsunlar, cevaplarını alsınlar şeklinde d&uuml;ş&uuml;nm&uuml;şt&uuml;k. Fakat format biraz daha kaydı. Sanki i&ccedil; kamuoyuna bilgi verir toplantı haline geldi. Biz o niyetle bunu yapmıyoruz. İ&ccedil; kamuoyuna bilgi verme toplantısı değil onlar. O y&uuml;zden, ayda belli g&uuml;nlerde genel randevuları y&ouml;nlendirerek, siz buyurun şu g&uuml;n gelin, siz buyurun bug&uuml;n gelin şeklinde yapacağız. Başkan yardımcısı veya Para Politikası Kurulu &uuml;yesi d&uuml;zeyinde ve tekniker arkadaşlarla birlikte yapılacak. Sonu&ccedil;ları yine web sitesine koyabiliriz. Onda bir beis yok. Sonu&ccedil;ta yeni mesaj verme toplantısı değil bunlar, bilgilendirme toplantısı. Mevcut durumla ilgili bilmeyenlere T&uuml;rkiye yi, T&uuml;rkiye nin politikalarını anlatma toplantıları bunlar. O y&uuml;zden bunların sayısını artıracağız ama d&uuml;zeyini başkan d&uuml;zeyinin altına indirmeyi d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yoruz. Ekonomistler, analistler kamuoyunun &ouml;n&uuml;nde de soru sorabilmeli. Onu da enflasyon raporu ile birleştirmek gayet uygun olur diye d&uuml;ş&uuml;nd&uuml;k. Baş&ccedil;ı, kararların oy birliği ile alınıp alınmadığına ilişkin soru &uuml;zerine de, kararları oy birliği ile aldıklarını, oy birliği ile almaya gayret ettiklerini s&ouml;yledi. Aynı yaklaşımın Avrupa Merkez Bankası nın da yaklaşımı olduğunu kaydeden Baş&ccedil;ı, Avrupa Merkez Bankasında da konsensus sağlanmaya &ccedil;alışıldığını ve genelde konsensusla kararların alındığını s&ouml;yledi. -Faiz koridoruBaş&ccedil;ı, Faiz koridoru &ccedil;ok geniş burada belirsizlik var, neye g&ouml;re koridor i&ccedil;inde faizi oluşturuyorsunuz şeklindeki soruya da şu yanıtı verdi: Hem esnek, hem &ouml;ng&ouml;r&uuml;lebilir olmak. Daha ziyade kredi b&uuml;y&uuml;mesi ile ilişkilendiriyoruz. Şu an itibariyle en son duruma baktığınızda yaklaşık 25 milyar TL civarında 5,75 den, 10 k&uuml;s&uuml;r milyar TL civarında da y&uuml;zde 12 ler veriyoruz. Bu iki rakamın ağırlıklı ortalamasını alabilirsiniz. Herhalde 7 k&uuml;s&uuml;r civarında bir yere geliyor. Bu ağırlıklı ortalama, bankacılık sisteminin fonlama maliyetidir şu anda, likiditenin dağılımından bağımsız olarak sekt&ouml;r&uuml;n tamamını b&uuml;t&uuml;n olarak d&uuml;ş&uuml;n&uuml;rsek. 7 kusur civarında, 7 ile 8 arasında bir yerde ağırlıklı ortalama Merkez Bankasından fonlama maliyeti şu anda oluşmakta. Biz haftalık vadede fonlama miktarını artırarak, bu rakamı aşağı &ccedil;ekebiliriz, haftalık vadede fonlama miktarını azaltarak, bu rakamı yukarı &ccedil;ekebiliriz ve bunu kredi b&uuml;y&uuml;mesi ile ilişkilendirerek yapıyoruz. Orada bir bulanıklık yok o anlamda. Bankalar arası para piyasası faiz oranı var. O da marjinal bir oran diye d&uuml;ş&uuml;n&uuml;lebilir. Bankalararası para piyasası faiz oranından y&uuml;zde 12 ye daha yakın ger&ccedil;ekleşiyor şu anda. Ocak ayı Para Politikası Kurulu Toplantısının 24 Ocak ta yapılacağını kaydeden Baş&ccedil;ı, 2012 deki risklere y&ouml;nelik olarak, risklerin aşağı yukarı artık malum olduğunu s&ouml;yledi. Baş&ccedil;ı, sonu&ccedil;ta bir Avrupa riski bulunduğunu, onun dışında b&ouml;lgesel birtakım, jeopolitik risk unsurlarının halen devam ettiğini belirterek, bunların &ouml;nemli riskler olduğunu ifade etti. Baş&ccedil;ı, orta uzun vadeli k&uuml;resel ekonomiyle ilgili başka risklerin de bulunduğunu kaydederek, Ama onlar şu anda &ccedil;ok acil değil, en &ouml;ncelikli olanı avro b&ouml;lgesindeki problemlerin nasıl &ccedil;&ouml;z&uuml;leceği ve etrafımızdaki jeopolitik riskler nasıl şekillenecek onlar &ouml;nemli diye konuştu.-D&ouml;viz kurları2012 yılı d&ouml;viz kurlarıyla ilgili Orta Vadeli Program da &ouml;ng&ouml;r&uuml;len bir projeksiyonun bulunduğunu hatırlatan Baş&ccedil;ı, normal şartlar altında bu projeksiyonun, makul bir projeksiyon olduğunun s&ouml;ylenebileceğini ifade etti. Baş&ccedil;ı, ş&ouml;yle devam etti: Fakat bahsedilen risklerden dolayı d&ouml;viz kurları 2012 de de inişli &ccedil;ıkışlı bir seyir izleyebilir. Merkez Bankasının hi&ccedil;bir şekilde kur hedefi yok diye s&ouml;yl&uuml;yoruz. Fakat kurla ilgili bir g&ouml;r&uuml;ş&uuml; olabilir ve zaman zamanda kurla ilgili g&ouml;r&uuml;ş&uuml;m&uuml;z&uuml; ifade etmemizde bir beis yok. Uzun vadede olması gereken değerin &uuml;zerinde ya da altında denebilir. Şu anda &ccedil;eşitli nedenlerle olması gereken değerin &uuml;zerinde olduğunu d&ouml;viz kurlarının ama &ccedil;ok da fazla sık bunu dillendirmiyoruz. Ağustos ayında s&ouml;ylediğimiz şeyler şu anda ge&ccedil;erli. Elbette komşu &uuml;lkelerdeki bazı problemler ihracat ve cari a&ccedil;ık &uuml;zerinde, bazen artı, bazen eksi y&ouml;nde etki yapabiliyor. Bunlar h&uuml;k&uuml;metin ilgi alanında olan konular, Ekonomi Bakanlığı yoğun bir şekilde ilgileniyor.Ağustos ta T&uuml;rkiye nin &ouml;nc&uuml; g&ouml;stergesi 50 sınırına dayanmıştı. İ&ccedil; talebe bunun sirayet etme riski vardı ve biz 50 baz puan faiz indirimi yaptık ve &ccedil;ok etkili oldu. Dolayısıyla parasal anlamda Ağustos ayında alınan destek, yılın kalan kısmında i&ccedil; taleple ilgili aşağı y&ouml;nl&uuml; riskleri bertaraf etti. Şu an itibariyle ilave bir desteğe ihtiya&ccedil; g&ouml;r&uuml;nm&uuml;yor. T&uuml;rkiye de i&ccedil; talep halen gayet makul bir şekilde b&uuml;y&uuml;yor. Elbette politika faizi politika aracıdır ve burada aşağı yukarı y&ouml;nl&uuml; gereken şartlarda ayarlanabilir.Piyasa şartları i&ccedil;erisinde oluşan d&ouml;viz kurlarının olması gereken uzun vadeli değerin &uuml;zerinde ama arızi nedenlerle bug&uuml;n b&ouml;yle, yarın tekrar piyasa şartları i&ccedil;inde d&ouml;nebilir demekte herhangi bir sakınca yok. Onunla ilgili reel efektif d&ouml;viz kuru endeksleri var. Bizim tek tek ısrarla defalarca s&ouml;ylememize gerek yok, herkes bunu s&ouml;yleyebilir. 2012 kredi b&uuml;y&uuml;me hedefine y&ouml;nelik olarak, banka bazında sınırlama gelmeyeceğini belirten Baş&ccedil;ı, trend olarak bakıldığında bug&uuml;n toplam kredilerde y&uuml;zde 15-20 lerde, t&uuml;ketici kredilerinde ise y&uuml;zde 10 b&uuml;y&uuml;me eğiliminin bulunduğunu s&ouml;yledi. Baş&ccedil;ı, Biz bunları gayet makul, arzu edilen oranlar olarak g&ouml;r&uuml;yoruz. B&ouml;yle devam ederse de pek &ccedil;ok riski karşı bizi 2012 yılında koruyacağını d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yoruz. Dış dengede dahil olmak &uuml;zere olduk&ccedil;a olumlu olur bu şekilde devam ederse diye d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yoruz. Etmezse ne olur? Merkez Bankası bunu parasal ara&ccedil;larıyla reg&uuml;le etmeye, aşağı veya yukarı doğru etkilemeye &ccedil;alışır dedi.Başkan Baş&ccedil;ı, gelişmekte olan &uuml;lkelere yatırım iştahının tekrar başlayabileceğini kaydederek, bunun &ccedil;ok kuvvetli bir ihtimal olduğunu s&ouml;yledi. Baş&ccedil;ı, Yatırım iştahının geri gelme ihtimali &ccedil;ok y&uuml;ksek. Asyada tasarruflar halen devam ediyor ve Merkez Bankaları piyasayı olağan&uuml;st&uuml; d&uuml;zeylerde fon sağlamaya devam ediyorlar. Dolayısıyla bu olursa şaşırtıcı olmayacaktır. Gelişmekte olan &uuml;lkelerin tekrar ciddi miktarda sermaye &ccedil;ekmeleri s&ouml;z konusu olursa 2012 de &ccedil;ok şaşırtıcı bir senaryo olmayacaktır. Ama aksi senaryolar da d&uuml;ş&uuml;n&uuml;lebilir. Dolayısıyla tam olarak şu olur diye s&ouml;yleyemiyoruz. Trend şeklinde s&uuml;rekli değer kaybetme olma ihtimali sıfıra yakın gelişmekte olan &uuml;lkelerin para birimlerinin diye konuştu.Baş&ccedil;ı, Davos a gitmeyi planladığını da bildirdi.

Başçı: Yumuşak inişin bedeli enflasyonda 4 puanlık artış

MB Başkanı Başçı, ekonominin yumuşak inişinin bedelinin enflasyondaki 4 puanlık ilave artış olarak görüldüğünü söyledi

Öne Çıkanlar