BM: Küresel talep düşüşte, fiyatlarda deflasyon yaşanabilir

Birleşmiş Milletler den (BM), k&uuml;resel ekonominin ge&ccedil;en yıl olduğu gibi 2015 te de y&uuml;zde 2,5 b&uuml;y&uuml;yeceği, k&uuml;resel talepteki azalmadan dolayı fiyatlarda deflasyon yaşanma ihtimalinin artabileceği bildirildi. BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı tarafından hazırlanan 2015 Ticaret ve Kalkınma Raporu, BM Mukim Koordinat&ouml;r&uuml; Kamal Malhotra nın katılımıyla Ankara da tanıtıldı. Raporda yer alan tespitlere g&ouml;re, gelişmekte olan &uuml;lkelerdeki b&uuml;y&uuml;me hızı y&uuml;zde 4,1 seviyesinde g&ouml;r&uuml;lecek. K&uuml;resel ekonomi ge&ccedil;en yıl olduğu gibi 2015 te de y&uuml;zde 2,5 b&uuml;y&uuml;yecek. Bunun sebebi ise gelişmiş, gelişmekte olan &uuml;lkeler ile ge&ccedil;iş ekonomilerinin b&uuml;y&uuml;me hızlarındaki yavaşlama olacak. Gelişmiş &uuml;lkelerde ise b&uuml;y&uuml;me hızı 1,6 dan y&uuml;zde 1,9 a y&uuml;kselecek. H&uuml;k&uuml;metlerin harekete ge&ccedil;mesi gerekiyor D&uuml;nyada likiditenin b&uuml;y&uuml;k oranda mevcut, kredi maliyetlerinin ise hi&ccedil; olmadığı kadar d&uuml;ş&uuml;k olduğuna işaret edilen raporda, buna rağmen hala bir&ccedil;ok kalkınmakta olan &uuml;lkenin uluslararası finans birimlerinden &uuml;retime y&ouml;nelik yatırım i&ccedil;in uzun vadeli kaynak bulmakta zorlandığına vurgu yapıldı. Raporda, S&ouml;z konusu eksikliğin giderilmesi amacıyla h&uuml;k&uuml;metlerin harekete ge&ccedil;mesi gerekir. 2015 sonrası g&uuml;ndemin ger&ccedil;eğe d&ouml;n&uuml;şebilmesi i&ccedil;in var olan mali kurallara ve para uygulamalarına sadece r&ouml;tuşlar yapmak yeterli olmayacak. S&ouml;z konusu sistemi d&ouml;n&uuml;şt&uuml;rmek gerekir denildi. Raporda, kısa vadeli &ouml;zel sermaye girişleri i&ccedil;in kalkınma bankalarının g&uuml;&ccedil;lendirilmesi gerektiği belirtilerek, Kalkınma bankaları altyapı, sosyal yatırımlar, k&uuml;&ccedil;&uuml;k ve orta &ouml;l&ccedil;ekli işletmeler, tarım gibi sekt&ouml;rler ve yaratıcılık gibi olumlu &ccedil;ıktıları, uzun vadeli ekonomik ve sosyal getirileri olan faaliyetler konusundaki projelere yoğunlaşmalıdır ifadesi kullanıldı. Fonlarda 7 trilyon dolar var D&uuml;nyadaki &uuml;lke fonlarının 7 trilyon dolardan fazla varlığa sahip olduğunun altı &ccedil;izilen raporda, şu değerlendirmelere yer verildi: Bunların 6 trilyon dolarlık kısmı kalkınmış &uuml;lkelere ait. S&ouml;z konusu fonlar da uzun vadeli finansmanı g&uuml;&ccedil;lendirebilir. Ancak bu fonların &ccedil;oğunluğu &ouml;zel kurumsal yatırımcılarla aynı portfolyo kararlarını alıyor. Ulusal refah fonlarının yarıdan fazlası (&ccedil;oğunlukla enerji, ulaşım ve telekom&uuml;nikasyon gibi) alt yapı &ccedil;alışmalarına yatırım yaparken hedef &uuml;lke olarak genellikle gelişmekte olan yerine gelişmiş ekonomiler se&ccedil;iliyor. Bu t&uuml;r fonların daha iyi kullanılabilmesi i&ccedil;in kalkınmakta olan &uuml;lkelerde proje y&ouml;netimi kapasitesinin geliştirilmesine y&ouml;nelik &ouml;nlemlerin alınmasının s&ouml;z konusu &uuml;lkeler i&ccedil;in ulusal refah fonlarını &ccedil;ekecek &ouml;l&ccedil;ekte b&uuml;y&uuml;k proje olmadığına y&ouml;nelik eleştiriye de &ccedil;&ouml;z&uuml;m bulunmasına yardımcı olabilir. Raporda, hem h&uuml;k&uuml;metlerin hem de yatırımcıların desteğini alabilecek bir &uuml;lke borcu geri &ouml;deme mekanizması i&ccedil;in izlenebilecek pazar temelli, esnek hukuk ve yasal yolların artı ve eksileri de ele alındı. Finansal şokların etkisinin azaltılması, bor&ccedil;ların s&uuml;rd&uuml;r&uuml;lebilir olmasının sağlanması ve krizin başka yerlere sı&ccedil;ramasının &ouml;nlenmesi i&ccedil;in uluslararası seviyede kabul g&ouml;ren adil ve verimli bir &uuml;lke borcu geri &ouml;deme mekanizması kurulmasının b&uuml;y&uuml;k &ouml;nem taşıdığı ifade edildi. Bor&ccedil; krizlerinin, kalkınmakta ve ge&ccedil;iş s&uuml;recinde olan ekonomilerde gelirden &ccedil;ok harcama yapmaktan &ccedil;ok, &ouml;zel sekt&ouml;r&uuml; kurtarmak i&ccedil;in h&uuml;k&uuml;metlerin adım atmasından kaynaklandığının altı &ccedil;izilen raporda, Gelişmekte olan &uuml;lke ekonomilerinin para birimlerinin değer kaybetmesi, ihracatın artacağı ve b&ouml;ylece ekonomik iyileşmenin yaşanacağını g&ouml;stermiyor. Aksine k&uuml;resel talepteki azalmadan dolayı k&uuml;resel fiyatlarda deflasyon yaşanma ihtimali artıyor g&ouml;r&uuml;şleri yer aldı. Finansal sistem yeniden yapılanmaya odaklandı Rapora ilişkin değerlendirmelerde bulunan Malhotra, Rapor, ağırlıklı olarak k&uuml;resel ekonominin normale d&ouml;nmesi i&ccedil;in k&uuml;resel finansal sistemin yeniden yapılandırılmasına odaklandı ifadelerini kullandı. Raporun gelişmekte olan &uuml;lkelerin k&uuml;resel finans piyasalarına entegrasyonunun, bu &uuml;lkelerin uzun vadeli kalkınma planları ile &ccedil;ok zayıf bir bağa sahip olduğunu ifade ettiğini anlatan Malhotra, Son 20 yılda k&uuml;resel finans piyasalarındaki değişim, sermaye akımlarındaki b&uuml;y&uuml;k artış ve volatiliteyle birlikte, gelişmekte olan ekonomiler i&ccedil;in dış şoklara karşı &ouml;nemli g&uuml;venlik a&ccedil;ıkları &uuml;retti. Sonu&ccedil; olarak, ekonomik b&uuml;y&uuml;meye ve kalkınmaya adanmış politikaların bir&ccedil;oğu etkisiz hale geldi diye konuştu. Malhotra, IMF gibi uluslararası finans kuruluşlarının reformların da uzun zamandır g&uuml;ndemde olduğunu anımsatarak, konunun bu yılın kasım ayında Antalya da yapılması planlanan G-20 Liderler Zirvesi nde g&uuml;ndeme geleceğini kaydetti. K&uuml;resel bor&ccedil; 200 trilyona dayandı Raporda g&ouml;r&uuml;şlerine yer verilen BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı Genel Sekreteri Mukhisa Kituyi, K&uuml;resel ekonominin i&ccedil;inde bulunduğu kırılgan yapı, BM nin &uuml;lke borcu geri &ouml;deme mekanizmasının kurulması i&ccedil;in bu acil &ccedil;ağrısının gerekliğini ortaya koyuyor değerlendirmesinde bulundu. Kituyi, şunları kaydetti: Hala bor&ccedil; &uuml;zerine sağlıksız bir bağımlığı olan k&uuml;resel ekonominin kırılgan yapıya sahip olması şaşırtıcı değil. B&uuml;y&uuml;k moderasyon yıllarında (1985-2005) k&uuml;resel bor&ccedil; seviyeleri 1984 yılında 21 trilyon dolar iken, 2000 yılında 87 trilyon dolara, 2007 yılı sonu itibarıyla ise 142 trilyon doları gibi &ccedil;arpıcı bir seviyeye ulaştı. 2007-2008 finans krizinden bu yana bu miktara 57 trilyon doları daha eklendi. AA

BM: Küresel talep düşüşte, fiyatlarda deflasyon yaşanabilir

BM 2015 Ticaret ve Kalkınma Raporu'nda "Küresel talepteki azalmadan dolayı, fiyatlarda deflasyon yaşanma ihtimali artıyor" ifadesi yer aldı

Öne Çıkanlar