Bloomberght
Bloomberg HT Haberler Bozdağ:Yargıtay ve Danıştay üyeliklerini 12 yılla sınırlandırıyoruz

Bozdağ:Yargıtay ve Danıştay üyeliklerini 12 yılla sınırlandırıyoruz

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Yargıtay ve Danıştay üyeliklerini 12 yıllık bir süreyle sınırlı hale getiriyoruz" dedi

Giriş: 05 Mayıs 2016, Perşembe 13:30
Güncelleme: 05 Mayıs 2016, Perşembe 13:31

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Yargıtay ve Danıştay üyelik süresini 12 yıl ile sınırlandıracaklarını belirterek, "Şu anda seçilen üyeler 65 yaşını doldurana kadar görev yapıyor. Bunun yasalaşması halinde Yargıtay ve Danıştay'a seçilen üyeler 12 yıl görev yapacak." dedi.

Bozdağ, Bursa'da bir otelde düzenlenen Uluslararası Savcılık Sempozyumu'nun açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ve iç hukukta ortaya konulan kurallara azami derecede riayet edilmesi halinde ülkede insan hakları tartışmalarının gündemde olmayacağını belirtti.

Uygulamadan kaynaklı sorunların, yasalardan kaynaklanan sorunlardan daha fazla olduğunu anlatan Bozdağ, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun esasında delilden şüpheliye, sanığa ulaşan bir felsefeyi benimsediğini vurguladı.

Bozdağ, şöyle devam etti:

"Önce delil toplayacak, sonra şüpheliye soracaksınız. İşin başında şüpheliyi çağırıp ona sorduğunuzda delilleri toplama imkanınız da kayıyor. Sorduğunuz sorulara göre sizin niyetinizi, hedefinizi gören şüpheli yanınızdan çıktıktan sonra delilleri kaybedebiliyor veya ulaşacağınız kişilere daha önce ulaşıp gerçeğin ortaya çıkmasına engel olabiliyor. Onun için soruşturma sürecinde madem ki delilden şüpheliye giden bir müessese, o zaman bunun doğru bir şekilde uygulanması ve son tahlilde şüpheli veya sanığın ifadesinin alınması daha önemli. Böylelikle kişilerin damgalanmasının, lekelenmesin de önüne geçmiş oluruz. Belki elde edeceğimiz deliller şüpheliyi hiç çağırmamamızı gerektiren bir sonuç ortaya çıkarabilir. O zaman hiç çağırmadan o dosyayı kapatabilmeliyiz."

Herhangi bir suç isnadıyla savcılığa çağrılan kişinin daha sonra berat dahi etse bile çok ciddi lekenlenme sorununun ortaya çıktığını ifade eden Bozdağ, soruşturmaları yürüten cumhuriyet savcılarının, insanların lekelenmeme hakkına azami saygı göstermesi gerektiğine işaret etti.

"2015 yılında 790 bin 639 beraat kararı"

Bakan Bozdağ, geçen sene 3 milyon 542 bin 162 dosyanın ilk kez cumhuriyet savcılıklarına itikal ettiği bilgisini verdi.

Bunlardan 43 bin 691'inde dava açılmasının ertelendiğini, 1 milyon 723 bin 268'inde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini vurgulayan Bozdağ, kovuşturmaya yer olmadığına dair verilen kararlara itirazın ise 75 bin olduğunu aktardı.

Bozdağ, bunun büyük bir başarı olduğuna işaret ederek, "1 milyon 723 bin 268 dosyada takipsizlik kararı veriyorsunuz, bunun sadece 75 binine itiraz var. Bu itirazlardan da 8 bin 848'i kabul ediliyor. Demek ki kovuşturmaya yer olmadığı kararlarındaki isabet oranı çok çok yüksek. Bu noktada bütün cumhuriyet savcılarını tebrik ediyorum. İddianame düzenlenen dosya sayısı 1 milyon 102 bin 724. İade edilen iddianamelerde, 27 bin 403 dosya var. Bin 74 dosyanın ikiden fazla iddianamesi iade edilmiş. Bu, iyi bir şey değil." dedi.

Temyiz yoluna giden dosyaların da önemli olduğuna değinen Bozdağ, ceza mahkemelerinin yargılaması sonucu verilen beraat kararları bakımından 284 bin 762 dosyanın, beraat verilmiş olmasına rağmen temyiz edildiğini belirtti.

Bozdağ, 505 bin 877 dosyanın ise temyiz edilmediğine dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şu demektir; temyiz edilmeyen kararlarda isabet oranı daha yüksek. Mahkemeler karar vermiş ve taraflar bunu temyize taşımamış. Bu son derece önemli ama baktığınızda 284 bin 762 dosyanın beraat kararı verilmesini de cumhuriyet savcılarımızın değerlendirmesi lazım. Normalde dava konusu olmayacak konular dava konusu edilmiştir. Toplamda tam 790 bin 639 beraat kararı var. 1 milyon 102 bin 724 iddianame var. Bu iddianamelerden 790 bin 639'u beraat. Bu iyi bir karne değil. Beraat oranlarının yüksek olması son derece önemli bir husus. Öte yandan, mahkumiyet kararlarında da ayrı sonuçlar var. İddianamede vasıflandırılan suçtan değil de başka bir suçtan mahkumiyet, daha sonra mahkumiyet bozma ve beraatla neticelenme oranlarına baktığımızda buralardaki sonuçların olumlu kanaatler ortaya koymamızı engellediğini görüyoruz."

Beraat oranlarının yüksek olmasının, soruşturma süreçlerindeki etkili bütün delillerin toplanmasını kapsayan bir soruşturmanın tam anlamıyla yapılmamasından veya açılmaması gereken bir davanın iddianameye dönüştürülüp açılmasından kaynaklandığını belirten Bozdağ, "(Nasılsa delillerin takdiri mahkemeye aittir) diyerek gönderiyorsunuz. Şüpheli yaptığınız insanı sonra da sanık yapıyorsunuz, sonra da beraat ediyor. Bu fevkalade yanlış bir durum. Onun için cumhuriyet savcılarımızın bu konudaki lekelenmeme hakkına saygı ve buna riayet konusuna azami dikkat etmeleri, son derece önemli." ifadesini kullandı.

"Masumiyet ilkesi karnesi iyi değil"

Bozdağ, esasa kaydedilir ya da etmez, insanları şüpheli noktasına koyan sakat uygulamaya son veren bir adımın atılması gerektiğini anlattı.

Lekelenmeme hakkının yanı sıra masumiyet ilkesini koruma ve kollamanın da temel vazifelerden biri olduğunu, açılmaması gereken bir davayı açmanın masumiyet ilkesini çiğnemek anlamına geldiğini vurgulayan Bozdağ, şu görüşlere yer verdi:

"İnsan onurunu korumak, anayasadaki masumiyet ilkesine riayet etmek, en önemli vazifemiz. Türkiye'de açılan iddianamelerle verilen mahkumiyet kararlarının birbirine yakın olması fotoğrafı ortaya çıkarsa o zaman 'Lekelenmeme hakkına da masumiyet ilkesine de tam uyuluyor' diyebiliriz. Şu anda bu konularda karnemizin iyi olmadığını ifade edebilirim. Bu karneyi ancak cumhuriyet savcıları iyileştirebilir. Bizim bunları iyileştirme noktasında hükümet olarak yapacağımız ne varsa biz, sizin emrinizdeyiz. Savcılar hakim değil; hakim savcı değil. Savcı, 'Bu, şu suçu işlemiştir, delilleri budur. Şu maddelere göre cezalandırılır' diyor. Bu iddiada bulunan kişi tarafsız olabilir mi? Resmen suçluyor, cezalandırmayı talep ediyor. Cezalandırılması için bütün delilleri toplayıp dosyaya koyuyor. Yargılama sürecinde de ceza alması için mahkemeyi takip ediyor. Mahkemede sanık avukatların savunmasına karşı delilleri ve ilave görüşlerini ileri sürüyor. Sonra diyoruz ki 'Savcı bağımsız.' Bu konudaki bağımsızlık tartışmamızı herkesin şapkasını önüne koyup ciddi bir şekilde yapması gerektiğine inanıyorum."

"İddianamenin iadesi müessesi işletilse pek çok sorun çözülebilir"

Adalet Bakanı Bozdağ, Türkiye'nin adli kolluk ile savcılar arasındaki ilişkileri yeniden dizayn etmesi, savcıların gerçek sahibi olarak bütün soruşturma süreçlerine hakim ve egemen olması ve kolluğun savcının talimatı dışında iş yapmamasının hukuk devletini güçlendirme bakımından çok önemli olduğunu aktardı.

Hükümet olarak, adli kolluk müessesinin dünyadaki örnekler incelenmek suretiyle Türkiye'de geniş anlamda hayata geçirilmesinin gerekliliğine inandıklarına işaret eden Bozdağ, şu ifadeleri kullandı:

"Hukukta yer alan iddianamenin iadesi müessesesi fazlaca işletilmiyor. Bu müesseseyi iyi işletebilmiş olsak pek çok sorun çözülebilir. Maalesef Yargıtayın verdiği bazı kararlar, iddianamenin iadesi müessesini doğmadan öldürmüş. Yargıtayın kanunun amacına uygun bir içtihat değişimine gitmesi son derece önemli. Yargıtayın iddianamenin iadesine ilişkin verdiği kararlarda ortaya koyduğu kıstaslar, Ceza Mahkemesi Kanunu'nun ortaya koyduğu kıstaslara hiç şek şüphem yok, aykırı. Bunun değişmesi, son derece önemli. 'Aykırı' dediğim için hemen 'Bakan yargıya müdahale ediyor' demeyin. Aykırı olan bir şeye 'aykırı' demek, yanlış olan bir şeyin düzeltilmesini talep etmek, herhangi bir müdahale anlamına kesinlikle gelmez."

Bozdağ, uzlaşma müessesinin de iyileştirilmesi gerektiğini, bu müessesenin etkin ve başarılı bir şekilde uygulanmasının önündeki engelleri çözme kararı aldıklarını ve hukuktaki yeni müesseseleri uygulama konusunda çekingen davranmamak gerektiğini bildirdi.

İstinaf Mahkemelerinin 20 Temmuz'da 7 yerde hayata geçeceğini ve bu sayının daha sonra 15'e çıkarılacağını hatırlatan Bozdağ, bu mahkemelerin adaletin hızlı ve doğru tecellisine katkı sağlayacağına ve vatandaşın yargıya güvenini artıracağına dikkati çekti.

"Yargıtay ve Danıştayın dosyaları karara bağlamaları için iki yıl"

Yargıtay ve Danıştaydaki üye ve daire sayısını azaltma kanun çalışmasını tamamladıklarını belirten Bozdağ, "Yargıtay ve Danıştay üyeliklerini 12 yıllık bir süreyle sınırlı hale getiriyoruz. Şu anda seçilen üyeler 65 yaşını doldurana kadar görev yapıyor. Bunun yasalaşması halinde Yargıtay ve Danıştay'a seçilen üyeler 12 yıl görev yapacak. Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilenler de 12 yıl görev yapmaktadır. Dolayısıyla yüksek yargıda uyum sağlamak maksadıyla böyle bir adım atma kararı aldık." diye konuştu.

Bozdağ, İstinaf Mahkemeleri faaliyete geçene kadar Yargıtay ve Danıştayın ellerindeki dosyaları karara bağlamaları için iki yıllık geçiş süresi öngördüklerini bildirdi. Bu sürede daire sayılarının mevcut haliyle devam edeceğine değinen Bozdağ, "Bunlarla ilgili kararı Yargıtay ve Danıştay'ın başkanlık kurulu verecektir. Dosyalar azaldıkça kararları kendileri alacak ama iki yılın sonunda daire sayıları, yeni kanunda belirtilen rakama gelmiş olacak. Üye sayıları için de ayrıca tedrici bir geçişi bu yasada öngördük." ifadesini kullandı.