CHP Lideri Taksim Meydanı'nda konuştu
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu Taksim Meydanı'nda CHP'nin darbe girişimine karşı dev 'Barış ve Demokrasi Mitingi'nde konuşma yaptı
CHP'nin çağrısıyla Taksim Meydanı'nda düzenlenen "Cumhuriyet ve Demokrasi" mitingi başladı.
Ellerinde Türk bayraklarıyla Taksim Meydanı'nda toplanan vatandaşlar, "Türkiye laiktir, laik kalacak", "Mustafa Kemal'in askerleriyiz", "Yağma yok Cumhuriyet var" şeklinde sloganlar attı.
Programda, sanatçı Menderes Samancılar ve Atahol Behramoğlu kısa bir selamlara konuşması yaptı, Onur Akın mini bir konser verdi.
Miting, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başladı.
Taksim Meydanı'na gelen ve platforma eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile çıkan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 10 maddelik Taksim Manifestosu'nu okudu.
İşte Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları:
Gün halkın sesini dinleme günüdür. Bugün Taksim'deyiz, birlikteyiz. Bizim için hepimizin tarih yazdığı bir gündür bugün. Biz Taksim'e niçin geldik? Ne yapacağız? Hedefimiz ne? Bütün bunlara yanıt vermek için bir Taksim Manifestosu hazırladım.
Taksim Bildirisi 24 Temmuz 2016
1- 15 Temmuz darbe girişmi parlamenter demokrasimize karşı yapılmıştır. TBMM bombalanmış ama bombalar altında parlamento darbeyi püskürtmüştür. Bu girişimin sorumlularını kınıyor ve lanetliyoruz.
2- Bütün siyasal partiler darbe girişimine karşı çıkmış, demokrasi konusunda Türkiye'de tartışmasız bir ortak payda oluşmuştur.
3- Her türlü darbeye karşı çıkmak tüm demokratların demokrasiden yana olanların bu ülkeye namus borcudur. Hep birlikte ve her zaman ne darbe, ne dikta, yaşasın tam demokrasi demeliyiz.
4- Darbe girişimi, halkın direnme hakkını kullanmasıyla ayrı bir anlam kazanmıştır.
5- Demokrasimizin teminatı olan demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti ilkesinin ne kadar yaşamsal olduğu bir kez daha kanıtlanmıştır.
6- Bu darbe girişimi anayasada, yasama, yürütme ve yargı olarak yer alan güçler ayrılığı ilkesinin, demokrasideki denetleme işlevinin güvencesi olduğunu ortaya koymuştur.
7- Balyoz, ergenekon gibi davalarda mağdur edilen insanların itibarlarının iadesi bütün siyasal partilerin gündeminde olmak zorundadır.
8- Girişim, devlet yönetiminin liyakata dayanması gerektiğini ortaya koymuştur. Devletin yapılanmasında, bilgi, birikim ve deneyim gibi ilkeler esas alınmalıdır. Devleti ele geçirme anlayışını tarihe gömmeliyiz.
9- İnancı, kimliği, yaşam tarzı ne olursa olsun, bu ülkenin güzel insanları, bu ülkenin meydanlarında özgürce gezebilmelidir. 15 Temmuz darbe girişimi, 3. sınıf demokrasinin ortaya çıkardığı bir tablodur. Bu ülkenin insanları özgürlükçü demokrasiye layıktır. Türkiye darbe hukukundan arınmalıdır.
10- Devlet kinle, öfkeyle, ön yargıya yönetilmez. Girişimde bulunanlar, hukukun üstünlüğü ilkesine bağlı kalınarak yargılanmalıdır. İşkence, kötü muamele, tehdit, devleti darbecilerle aynı duruma düşürür. Buna izin verilmemelidir.
10 maddeyi Taksim Manifestosu olarak oylarınıza sunuyorum. Bütün medya mensubu arkadaşlarıma, dünya tarihine geçecek olan Türkiye'nin demokratik anlayışını çekmelerini istiyorum. Artık çocuklarınıza diyeceksiniz ki 24 Temmuz 2016'da Taksim Meydanı'nda demokrasiye bağlılığımızı, M. Kemal Atatürk ve arkadaşlarına bağlılığımızı el kaldırarak onayladık diyeceksiniz.
Hep birlikte bir tarih yazdık. Hep birlikte demokrasiye sahip çıktık. Taksim Manifestosu Türkiye Cumhuriyeti'nin demokrasi tarihinde yerini alacaktır. 100 binlerin oyuyla kabul edilen bir manifesto dünyada ilk kez kabul ediliyor.
Demokrasiye gönül veren vatandaşlarım, tarih yazan bir kentteyiz. 3 büyük imparatorluğa başkentlik yapmış İstanbul'dayız. Taksim Meydanı bizim demokrasi tarihimizde yer alan önemli bir meydandır. 3 Haziran 1977, Ecevit'e suikast düzenleneceği söylendiğinde Ecevit "yarın tek başıma Taksim'e gideceğim" dedi, arkasında bugün olduğu gibi 100 binler vardı.
1 Mayıs 1977, Kanlı 1 Mayıs olarak tarihe geçen bir gün. Bizim tarihimizde yer alan ve henüz aydınlığa kavuşmamış olan bu olay yine bu meydanda geldi. Ama bu meydan bugün cumhuriyetin meydanı oldu. Hepinize yürekten şükranlarımı sunuyorum. Ve Taksim Meydanı, ulu çınarları ile bize gülümseyen meydan, ağaçların kesilmemesi için gençlerin doğaya sahip çıktığı bir meydan. Bu meydanda Gezi olayları yaşandı ve o olayda ellerinde karanfillerle gençlerimiz, bu ülkenin umudu hep beraber ayağa kalktı.
Ülkemizi seviyoruz, insanlarımızla beraber bir arada yaşamak istiyoruz. Az önce söyledim, bugün tarihi bir gün. Bugün Lozan Antlaşması'nın kabul edildiği bir gün. Türkiye Cumhuriyeti'nin Türkiye Cumhuriyeti'ne ait olduğunu egemen devletlere kabul ettirdiğimiz gün. Lozan'ı hayata geçiren bütün dostlara, bütün tarihe, M. Kemal ve arkadaşlarına şükranlarımızı sunuyor ve onları saygıyla anıyoruz. Cumhuriyeti emekle kurduk, alın teriyle, göz yaşıyla kurduk, binlerce şehidimizin kanı var. Bizim ayakkabımız yoktu, çarıklarımızı giydik. Yiyeceğimiz yoktu, kara ekmeği bölüştük. Ama bir şey vardı, birlik ve beraberlik vardı. İnşallah yine birlik ve beraberlik içinde Türkiye'yi çağdaş uygarlığa ulaştıracağız. Babalarımız ve dedelerimiz bize cumhuriyeti kurdular ama o cumhuriyeti özgürlükçü bir demokrasiyle taçlandırmak bizim görevimizdir.
Her bir vatandaşımız, yaşam tarzı ne olursa olsun, özgürlükçü demokrasiyi getirmekle görevlidir. Bu görevi ben dahil 79 milyon her yurttaşın yerine getirmesi gerekir ve bizim namus borcumuzdur. Söz verdik dedelerimize, babalarımıza, Türkiye'yi özgürlükçü demokrasiyle barıştıracağız dedik. Bu görevi yerine getirmek hepimizin namus borcudur.
Bugün Basın Bayramı. Tam 108 yıl önce medyaya vurulan zincirleri kırdık ve basın bayramı bu ülkede 108 yıldır kutlanmaya çalışılıyor. Dönemin devlet adamı Ali Paşa diyor ki, basın özgürlüğü ancak hatalarını düzeltmek istemeyen hükümetler için tehdittir. Basın özgürlüğünü hep beraber savunacağız, madem ki özgürlükçü demokrasi diyoruz, birinci adım medya özgürlüğüdür. 15 Temmuz darbe girişiminin yenilgiye uğramasının ana unsurlarından biri kesinlikle medya özgürlüğüdür. Medyanın açık ve net darbeye karşı olmasıdır.
Dün medya özgürlüğüne karşı çıkanlar, bugün yaptıkları hatanın inşallah farkına varırlar. Basın mensuplarının bayramını kutluyorum. Basını özgür olmayan bir toplumun kendisi de özgür değildir. O nedenle biz hep birlikte basın özgürlüğünü savunacağız.
Biz özgürlük için, demorkasi için, hep birlikte yaşamak için büyük bedeller ödemiş bir milletiz. Türkiye'nin aydınları, düşünürleri, demokrasi sevdalıları bugün sahip olduğumuz haklar için zindanlarda bedel ödediler. Aynı bedeli artık ödememeliyiz.
15 Temmuz akşamında darbeye karşı direnmek, darbeyi dışlamak Türkiye'den hepimizin ortak görevi oldu. Darbeye karşı çıkan bütün siyasal partilerin genel başkanlarını, onlara destek veren bütün vatandaşlarımı yürekten kutluyorum veonlara şükranlarımı sunuyorum.
Darbe üzerinde neden bu kadar duruyoruz? Türkiye Cumhuriyeti'nin darbeler tarihine baktığınızda, en ağır bedeli ödeyen CHP'dir. Her darbeden sonra genel başkanlarımız hapse atıldı, biz kanla dişle tırnakla kazandığımız demokrasinin kıymetini de, darbecilerin ne mal olduğunu da en iyi bilen partiyiz. Biz bize emanet edilen cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmak için gerekirse canımızı, malımızı ortaya koyduk. 15 Temmuz darbesi Türkiye'nin sosyal hukuk devletine karşı yapılmış girişimdir. TBMM'ye o bombalar yağarken parlamentoda görev yapan tüm milletvekili arkadaşlarım direnmiş ve dik durmuştur. Milletvekilleri dik durdu ve bu meydanda olan yüz binler dik durdu ve demokrasi kazandı.
Habertürk