Çin piyasasında "finansal panik" endişesi
-
Çin piyasalarında yılbaşından bu yana yaklaşık 2 trilyon dolarlık kayıp yaşanırken, ekonomistler bu durumun devamı halinde "finansal panik" havasının görülebileceği konusunda uyarıyor
Ticaret savaşı endişeleri ve yuandaki değer kayıplarıyla baskı altında kalan Çin piyasalarında, yılbaşından bu yana yaklaşık 2 trilyon dolarlık kayıp yaşanırken, ekonomistler bu durumun devamı halinde "finansal panik" havasının görülebileceği konusunda uyarıyor.
Gümrük vergilerinin artırılmasına ilişkin ABD ve Çin tarafından gelen karşılıklı hamlelerin ticaret savaşı endişelerini tetiklemesi, ekonomide ani yavaşlamaya işaret eden veriler ve borçla mücadele kapsamında likiditenin baskılanması Şanghay bileşik endeksinde düşüşleri beraberinde getirirken, yuandaki değer kayıpları da yatırımcıların risk iştahının azaltan bir diğer unsur olarak öne çıktı.
Çin'de Şanghay bileşik endeksi yıl başında bu yana yaklaşık yüzde 16 değer kaybederken, bu süreçte endeksin değerinin yaklaşık 2 trilyon dolar eridiği tahmin ediliyor. Özellikle 15 Mayıs'tan bu yana düşüşü ivme kazanan endeks, arka arkaya 6 hafta değer kaybederek 3.200 puan seviyelerinden 2.775 puan seviyelerine kadar indi.
Offshore yuanda ise dolar karşısında yıl başından bu yana yüzde 2,2'lik, haziran ortasından bu yana da yüzde 3,3'lük düşüş görüldü.
Ekonomistler, dünyanın en büyük ikinci ekonomisi Çin'de, hem döviz hem de hisse senedi tarafında görülen bu düşüşlerin devam etmesi halinde "finansal panik" havasının görülebileceğini belirterek, böyle bir durumda panik havasının diğer ülkelere de sıçrayabileceği konusunda uyarıyor.
"Çin endeksleri 2015'te yaşanan balondan hala kurtulamadı"
AA muhabirine konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan İş Yatırım Uluslararası Piyasalar Müdürü Şant Manukyan, uzun vadeli bakıldığında Çin endekslerinin 2015'te yaşanan balondan kendisini hala kurtaramadığını vurguladı.
Bir süredir hükümet ve Çin Merkez Bankası'nın (PBoC) aldığı ekonomiyi soğutma ve kredi hacmini yavaşlatma kararlarının, endekslerin bu yıl da zayıf bir seyir izlemesine neden olduğunu anlatan Manukyan, şunları kaydetti:
"Uzun süredir bankacılık sisteminin sağlığı tartışılırken bir de ABD ile ticaret savaşı riskinin artması yatırımcıları daha temkinli olmaya itiyor. Teknik anlamda Şanghay bileşik endeksi için 2.780 ve 2.640 seviyeleri düşüşün uzanabileceği seviyeler. Satışlar hala kredili hisse taşıyan yatırımcıları da zor duruma sokarak satışa yönlendiriyor, yani kendi kendisini besliyor. Ekonomide yaşanan tüm dönüşümlere rağmen Çin yeterli büyüklükte bir iç pazara sahip değil. Bu nedenle ABD pazarının kapanması veya girişin zorlaşması şirketler açısından son derece kötü bir gelişme. Öte yandan yuanın da değer kaybediyor olması, bir noktada para çıkışlarını tetikleyebilir ve 2015 döneminde yaşadığımız gibi tüm piyasaları etkileyecek bir belirsizliğe yol açabilir."
"Yuandaki değer kaybı yatırımcıları huzursuz ediyor"
DenizBank Yatırım Hizmetleri Grubu Stratejisti Orkun Gödek de ABD ve Çin arasında 2018'in ilk çeyreğinden bu yana süregelen ticarete dayalı kaygıların, haziran ayıyla birlikte fiyatlamalar üzerinde iyice etkisini artırdığını söyledi.
Çin'in ticarette fazla veren taraf olması nedeniyle bariyer hamlesiyle ABD'ye verebileceği tepkinin sınırlı düzeyde bulunduğuna işaret eden Gödek, bu durumun farklı yöntemlerin de etkinleştirilebileceği düşüncesini öne çıkardığını, son dönemde yuandaki değer kaybının da bu kapsamda değerlendirildiğini kaydetti.
Gödek, offshore yuanın dolar karşısında 2018'de ilk kez 6,60 seviyesini aştığını, 13 Haziran sonrasında değer kayıplarının hızlandığını aktararak, bu durumun gerek Asya'daki, gerekse globaldeki yatırımcıları huzursuz ettiğini dile getirdi.
Döviz tarafındakine benzer eğilimin hisse senedi piyasası işlemleri için de geçerli olduğuna değinen Gödek, şunları ifade etti:
"Piyasa değeri açısından kayıp 2018'de 2 trilyon dolar seviyesine ulaşırken, doğal olarak herkesin aklına Ağustos 2015'te yapılan ve panik havası yaratan sert kur ayarlaması geliyor. O dönem hisse piyasasındaki kayıp 5 trilyon doların üzerinde gerçekleşmişti. Henüz hem hisseler, hem de yuan açısından o noktada değiliz ancak, Çin yönetiminin PBoC üzerinden ABD'ye vermek istediği mesajı da göz ardı etmemek gerek. Yuanın merkez bankası tarafından günlük bazda ayarlanan değerinin bu kadar kısa bir süre içerisinde ciddiye alınacak ölçekte değer kaybetmesinin etkisi ülkeye ihracat yapan ticaret partnerlerini de maliyet kanalı üzerinden etkileyecektir. Hikayenin diğer tarafında ise gözden kaçırılan en önemli husus, Çin'deki gelişmelerin zaten algı yönetimi bozulma eğilimi içerisindeki gelişmekte olan ülke varlıklarına yönelik negatif yaklaşım sürecini daha da ivmelendirme riski. Arjantin ve Türkiye ile nisan sonrası dönemde başlayan satış dalgası, Endonezya, Hindistan, Brezilya, Güney Afrika ve Macaristan şeklinde devam ediyor. Biz yerel varlıklarda bozulmayı çok önceden sert bir şekilde fiyatladığımız için etkilenme boyutumuz da son günlerde bir miktar sınırlı oluyor."
Gödek, ticaret kaygılarının gelecek dönemde Çin ekonomisine negatif etkilerini azaltmak ve nakit enjeksiyonu sağlamak için hafta sonu PBoC cephesinden 700 milyar yuan büyüklüğünde karşılık indirimi geldiğini anımsattı.
Dolayısıyla Çin tarafının mevcut ve potansiyel risklerin farkında olduğunu vurgulayan Gödek, "Çin tansiyonu yükselten taraf olarak sivrilmeden, ABD'ye gereken tepkiyi vermek istiyor, ancak bu süreçte gerek panik satışları gerekse mevcut duruma tepki olarak varlıkları da baskı altında kalıyor." diye konuştu.