Deloitte/Gürer: Yatırım için hukuka güven duyulması gerekiyor
Deloitte Türkiye CEO'su Hüseyin Gürer, Bloomberg HT'de katıldığı programda, yabancı yatırımcının gelmesi için hukuka güven duyulması gerektiğini belirtti
Deloitte Türkiye CEO'su Hüseyin Gürer, Bloomberg HT ekranlarında Didem Arslanoğlu'nun sunduğu Yatırım Kulübü programına konuk oldu.
Şeffaflık algısı ve hükümetin açıklayacağı şeffaflık paketine yönelik değerlendirmelerde bulunan Gürer, şeffaflığın tüm ülkeler için önemli olduğunu ve bu konuda sadece bir noktaya odaklanmamak gerektiğine dikkat çekerek, "Ülkenin, şirketlerin bütün konularda şeffaf olması gerekir. Bunun için de kurumların yönetimlerinin daha bağımsız, daha kurumsal yönetime uygun yapılara ulaşması gerekir" dedi.
Şirketlerimizin son on yılda çok ciddi gelişmeler kaydettiğini vurgulayan Gürer, "Şeffaf olmak için hesap verebilir olmak, hesap verebilmek için de denetim gerekiyor. İtibarınızı artırabilmek için mutlaka adil olmanız gerekiyor. Bütün bunların sonunda da sorumlulukla hareket etmek gerekiyor. Bunlar kurumsal yönetimin ilkeleri. Şirketler bunu kendi bünyelerinde içselleştirdikçe hem bankaların şirketlere bakış açısı yükselir, hem de ülkelerin trendlerine bakış açıları artar" dedi.
Gürer ayrıca Kore'nin ABD'de halka açık 16 şirketinin olduğuna dikkat çekerken, "Bu on altı adet dünya markası demektir. Türkiye'de sadece bir tane var. Bunun artması için şirketlerin hem sermaye açısından hem de itibarlarının yükselmesi açısından şeffaflık konusuna mutlaka ağırlık vermeleri gerekiyor. Şeffaflıkta tabii sadece bir paydaşımız yok, hükümet ya da Maliye Bakanlığı da şirketler için bir paydaştır, şirketin çalışanları bir paydaştır, alıcılar-satıcılar birer paydaştır, bütün o işletmenin ekonomik çevresi birer paydaştır. Şeffaflık arttıkça inanıyorum ki ticari hayat, harcama yapısı daha fazlalaşacaktır" ifadelerini kullandı.
Hukukun önemini vurgulayan Gürer, yabancı yatırımcının gelebilmesi için bir ülkede hukuka güven duyulması gerektiğini belirtti. Gürer ayrıca hukukun geriye doğru değil, ileriye doğru işlemesi gerektiğini ifade ederek, "Yabancı yatırımcılara baktığımız zaman en büyük problemin özellikle vergi kanunlarında geriye doğru işletilmesi olduğunu görüyoruz. Yatırımcının şirketleri satın aldığı tarihten sonraki mali sorumluluklarla ilgili olması lazım" dedi.
Son on yılda şeffaflık alanında çok büyük adımlar atıldığını da belirten Gürer, bu alanda derneklerin kurulduğunu, kanunların olduğunu hatırlattı. Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluklarını öğretmek ve atmaları gereken adımlarda özellikle risk alanını ön plana çıkarmanın önemine de değinen Gürer, "Her şirketin aşağı yukarı beş açıdan riskinin değerlendirilmesi lazım. Eğer şirketler topluluğu varsa bunların konsolide edilerek o riskin algılanması gerekir. Denetim komitelerinin çok büyük önemi var. Bunu yapan şirketler var ama yapmayan da büyük bir çoğunluk mevcut" şeklinde konuştu.
Türkiye'de şeffaflığı artırmak için kamuya düşen paya değinen Gürer, Türkiye'deki bankacılık sisteminin önemli bir algı unsuru olduğunu ifade etti. Yurt dışındaki bankaların Türkiye bankacılık sistemine baktıklarında bankaların aktiflerindeki kredi yapısının şeffaflığına çok önem verdiğini anlatan Gürer, ayrıca teknolojinin şeffaflık konusunda önemli bir rol oynadığını da belirtti.
Gürer son olarak şeffaflık paketinden daha farklı bir yapıya ulaşmamız için alınması gereken tedbirlerin çıkacağını umduğunu söylerken, "Türkiye'deki ticari hayatın gelişmesi bankacılık sisteminin gücüne bağlı. Dünyada ciddi bir rekabet var, biz dünya ticaretinden farklı bir yapıda olamayız. Belirli bir rekabete girebilmek için dünyaya uygun, paralel bir yapıda olmamız şart" ifadelerini kullandı.