Ekonomistler TCMB'nin hamlesini değerlendirdi
-
Ekonomistler TCMB'nin, bankaların gecelik borç alma limitini sıfıra indirmesini değerlendirdi
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), bankaların gecelik borç alma limitini sıfıra indirerek ağırlıklı ortalama fonlama maliyetini 26 baz puan artıracak adım attı.
TCMB'den Türk Lirası likidite yönetimine ilişkin yapılan duyuruya göre, bankalararası para piyasasında bankaların borç alabilme limitleri, yarından itibaren gecelik vadede yapılan işlemler için sıfıra düşürüldü.
Bu hamlesiyle TCMB, bankalar için tüm fonlamayı geç likidite penceresinden yapmış olacak.
TCMB'nin Geç Likidite Penceresi (GLP) çerçevesinde, Bankalararası Para Piyasası'nda gecelik vadede uygulanan Merkez Bankası borç verme faiz oranı yüzde 12,25 düzeyinde bulunuyor. Ağırlıklı ortalama maliyeti ise dün yüzde 11,99 seviyesinde oluşmuştu.
TCMB'nin bu adımı, ağırlıklı ortalama fonlama maliyetini 26 baz puan artırırken, bankanın sıkılaştırma adımlarına devam ettiğini de gösterdi.
"TCMB ağırlıklı ortalama fonlama maliyetini olabilecek en yüksek seviyeye çekti"
AA muhabirine konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan AA Finans Analisti ve ekonomist Haluk Bürümcekçi, TCMB'nin daha önce bankaları 10,5 milyar lira tutarında fonladığı para piyasasından yüzde 9,25'le verdiği borçlanma imkanının, bugünkü adımla tamamen sıfırlandığını kaydetti.
Bu adımın, 10,5 milyar liralık paranın GLP'ye yönlenmesini getireceğine dikkati çeken Bürümcekçi, "Zaten bankaları fonlama anlamında o kanal da kapanınca GLP'den başka kanal kalmadı. Yani bankalara tüm para yüzde 12,25 faizle verilecek ve dolayısıyla dün yüzde 11,99 olan ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti yüzde 12,25'e çıkacak." diye konuştu.
Bürümcekçi, TCMB'nin ağırlıklı ortalama fonlama maliyetini şu anki faiz patikasına göre olabilecek en yüksek seviyeye çektiğini vurgulayarak, piyasadaki hareketliliğe ve volatiliteye bakınca bu adımın yeterli olmayabileceğini ancak hamle olarak arkasının gelebileceğini söyledi.
Bu hamlenin arkasından gelebilecek adımın, aralık ayındaki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında faiz artışı olabileceği değerlendirmesinde bulunan Bürümcekçi, şunları ifade etti:
"Manşet enflasyonun da kasımda yüzde 12'yi aşabileceği, tahvil piyasasında işlemler ve gecelik faizin yüzde 13 ve üzerini fiyatlaması da dikkate alındığında Merkez Bankası'nın bu adımını faiz artışı öncesinde bir sinyal olarak görebiliriz. PPK'da faiz artışının nasıl olacağını bilmek zor. GLP faizi mutlaka yükselecektir. Bu da koridorun çok fazla genişlemesine neden olur. Dolayısıyla faiz koridorunun alttan ve yüzde 8 olan politika faizinin GLP'deki olası artışa paralel şekilde yükseltilmesi durumunda bu adımın daha büyük bir olumlu etki yapabileceğini düşünüyoruz."
"TCMB örtülü faiz artırımı yaptı"
DenizBank Yatırım Hizmetleri Grubu Strateji Yönetmeni Orkun Gödek de mevcutta TCMB'nin iki tane TL fonlama kanalıbulunduğunu belirterek, bunların kotasyon yöntemi ile gerçekleştirilen TL depo işlemleri ve GLP üzerinden verilen borç olduğu bilgisini verdi.
Yapılan duyuru ile kotasyon kanalındaki borçlanma limitinin sıfıra indirildiğine işaret eden Gödek, "Anlamı şu; bankaların bu kanal üzerinden gerçekleştirdikleri borçlanma rakamı olan yaklaşık 10,5 milyar TL artık 16.00-17.00 arasında GLP'den sağlanacak. Ya da bankalar kendileri ayrı bir kanal bulacak." dedi.
Gödek, TCMB tarafından 20 Kasım itibarıyla yaklaşık 120 milyar TL fonlamanın günlük bazda sağlandığını aktararak, bunun yüzde 91'lik kısmının GLP'den oluştuğunu, yarından itibaren bu oranın yüzde 100'e çıkacağını anlattı.
Böylece, yüzde 12'nin hemen alt sınırında oluşan ağırlıklı ortalama fonlama maliyetinin yüzde 12,25'e yükseleceğine değinen Gödek, şunları söyledi:
"Bunun anlamı TCMB örtülü faiz artırımı yapmıştır. Rakamsal ifadesi de 26 baz puandır. 10 yıl vadeli göstergede 5 günlük ortalama faizin yüzde 12,65'e yükseldiği ortamda TCMB'nin daha fazla adım atmamasını beklemek mantıklı sınırlar içerisinde değildi. Üstelik 12-24 aylık vadelerde bozulan enflasyon görünümü ve kur şoku nedeniyle yeni geçişkenliği de düşündüğümüzde... Mevcutta fiyatlamalar TCMB'nin 100 baz puan faiz artışına gitmesi yönünde bulunmakta. En yakın PPK toplantısı 14 Aralık'ta gerçekleştirilecek. Mevcut sepet kur seviyeleri ile PPK'ya girmemiz durumunda GLP'nin borç verme faiz oranında güncelleme yapılması olasılığı arttı. Bu düşünce ise yüzde 13-14 aralığında bir noktada güncelleme yapılabileceği senaryosunu masaya getiriyor. Zira mevcut para politikası seti ve faiz oranları ile TCMB'nin atabileceği adımların en azından fonlama tarafında tamamı kullanılmış durumda."
"TCMB kur oynaklığını düşürmeye çalışıyor"
Ziraat Bankası ekonomisti Bora Tamer Yılmaz ise TCMB'nin kur oynaklığını düşürmeye çalıştığını, kurdaki hareketin ekonomik temellerden tamamen kopuk olduğunu söyledi.
Avro/dolar paritesinde de oynaklığın arttığına işaret eden Yılmaz, bunun gelişmekte olan ülke para birimlerindeki hareketliliğe katkı sağladığını kaydetti.
Yılmaz, TCMB'nin duyurusu ile ağırlıklı ortalama fonlama maliyetinin 26 baz puan artacağını vurgulayarak, şunları ifade etti:
"Fonlamanın tamamı yüzde 12,25'ten yapılacak ve hepsi geç likidite penceresinden verilecek. Türkiye'nin risk primi yukarı çıktı ama bu tamamen ekonomi dışı haber akışına bağlı bir durum. Açıklanan verilere göre şu anda mal ticareti iyiye gidiyor. İhracata dönük bir sanayi yapımız var. Bunlar iyi durumda. Cuma günü açıklanan veriye göre, ihracat kasım ayının ilk 15 gününde yüzde 9,4 oranında artış kaydetti. Dolayısıyla dış talepte hiçbir sıkıntı görünmüyor. Dış talep iyiye gittikçe Türkiye'deki sanayi de iyiye gidecektir. Yani dış talepten iç talebe katkı sağlayan yansımadan bahsedebiliriz.
Ancak Türkiye'ye yönelik çeşitli spesifik riskler nedeniyle CDS'ler 215'in üzerine yükseldi. Bunun üzerine bir de avro/dolardaki volitilite artışı, oradaki siyasi riskler, de zaten oynak bir kur olan dolar/TL üzerinde etkili oldu ve Merkez Bankası böyle bir adım attı. Oynaklığı sakinleştirmeye çalışıyor. TCMB izlemede olduğunu gösterdi. Piyasadaki fiyatlama dolar kurunu yoracak bir noktaya gelirse demek ki kayıtsız kalmayacak, bu adım bunu gösteriyor. Merkez bankasının temel ekonomiden uzak piyasa hareketlerinin, temel ekonomiye olası olumsuz etkilerine karşı kayıtsız kalmayacaklarını görüyoruz."