Enerjide finansman sorunu öngörülmüyor
Deniz Yatırım, Ziraat Yatırım ve İş Yatırım analistleri enerji sektöründe finansman sorunu öngörmüyor
Deniz Yatırım Hisse Senedi Araştırma Bölüm Müdürü Selim Kunter, enerji sektöründe son dönemde artan borçlanmalara rağmen, şirketlerin finansman sorunu bulunmadığını belirterek, "Enerji sektöründe birçok büyük oyuncunun arkasında güçlü holdingler var. Bunlar da gerektiği durumlarda finansman sağlamada garantör olarak duracaklardır, bu yüzden sektörde finansman açısından dar boğaz yaşanacağını düşünmüyorum." dedi.
Kunter, enerji sektöründe dolar bazında borçlanan şirketlerin kurdaki dalgalanmalar nedeniyle yaşayabileceği sıkıntıları ve bu durumun nasıl aşılacağına ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Son iki yıl içerisinde, halka açık şirketlerin borçlarını yeniden yapılandırmada sıkıntı yaşamadıklarını belirten Kunter, orta ve uzun vadede kredilerin yapılandırılmasında ve yeni projelere finansman bulmada sorun yaşanmayacağını ifade etti.
Son iki yılda enerji şirketlerinin finansal maliyetlerinin TL'nin, dolar ve avro karşısındaki değer kaybı nedeniyle yükseldiğini anlatan Kunter, "Enerji yatırımları uzun vadeli projeler. Bankalar da dönemsel dalgalanmaları göze alarak finansman sağlıyor. Ayrıca, enerji sektöründe birçok büyük oyuncunun arkasında güçlü holdingler var. Bunlar da gerektiği durumlarda finansman sağlamada garantör olarak duracaklardır, bu yüzden sektörde finansman açısından dar boğaz yaşanacağını düşünmüyorum." diye konuştu.
"Enerjinin zor durumda kalmasına izin verilmez"
Ziraat Yatırım Ekonomisti Bora Tamer Yılmaz da Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişiminin ardından, Türkiye’ye fon akımlarının sürmesinin, enerjide finansmanın sürdürülebilirliği açısından olumlu bir gelişme yarattığını kaydetti.
Yılmaz, fon akımlarının yanı sıra Merkez Bankasının sadeleşme politikası dahilinde faizlerinin düşürme eğiliminin, şirketlerin borçlarını çevirebilmeleri açısından pozitif bir sinyal olduğunu belirtti.
Bu koşullar dahilinde önümüzdeki dönemde, Dolar/TL kurunda yeni bir dalga beklenmediğini anlatan Yılmaz, "Kurdaki istikrarlı eğilim ve düşük oynaklığın döviz bazında borçlanmış enerji şirketlerinin işini kolaylaştıracağını düşünüyorum." dedi.
Yılmaz, şirketlerin finansman yapılarını kendi stratejileri dahilinde gerçekleştirdiği için mevcut konjonktürün her şirketi aynı ölçüde etkilemeyeceğini ifade etti.
"Yenilenebilir yatırımları olanlar avantajlı"
Son dönemde şirketlerin finansal maliyetlerinin yükseldiğini vurgulayan İş Yatırım Kıdemli Araştırma Analisti Uğursel Önder de "Elektrik fiyatlarının 2013 yılından beri düşüşte olması, şirketlerin net karı açısından olumsuz bir faktör oluşturdu." diye konuştu.
Enerji şirketlerinin gelirlerinin TL cinsinden, borçlarının ise yabancı para cinsinden olmasının operasyonel risk yarattığını belirten Önder, bu durumda oluşan yüksek finansal giderler nedeniyle şirketlerin net karının eriyebileceğini vurguladı.
Bu dönemde yenilenebilir enerji yatırımları olan şirketlerin daha avantajlı olduğuna dikkati çeken Önder, şu görüşlerini paylaştı:
"Yenilenebilir Enerji Kaynaklarını Destekleme Mekanizması’ndan (YEKDEM) yararlanan şirketler, rüzgar, hidroelektrik, jeotermal, biyokütle ve güneş enerjisi kaynaklarından elektrik üretiminde kilovatsaat başına alım garantisine sahip. Bu garanti rüzgar ve hidroelektrik için 7,3 dolar cent, jeotermal için 10,5 dolar cent, biyokütle ve güneş için de 13,3 dolar cent olarak uygulanıyor. Yerli ekipman kullanan şirketler için bu rakam daha da yukarı gidebiliyor. Yenilebilir enerji portföyü bulunan şirketler, böylece kısmen de olsa, kur riskine karşı doğal bir hedge elde ediyor."
"TÜFE’ye endeksli tahvil yatırımcıyı enflasyona karşı koruyor"
Önder, enerji sektörünün ciddi yatırım gereksinimi içinde bulunduğuna işaret ederek, "Sektör açışından şu an riskler bulunabilir. Buna rağmen, enerji sektörünün zor durumda kalmasına izin verilmeyeceği için şirketlerin bir şekilde borçlarını refinanse etmeye devam edeceklerine inanıyorum." dedi.
Başkent EDAŞ’ın, Tüketici Fiyat Endeksi'ne (TÜFE) endeksli ilk özel sektör tahvilini ihraç etmesinin sektör açısından önemli bir gelişme olduğunu vurgulayan Önder, aynı zamanda bunun diğer şirketler için örnek teşkil edeceğini kaydetti.
Önder, enflasyon ve tahvil satışının birbiriyle ilişkili olduğu ifade ederek, "Enflasyon tarafında risklerin yukarı yönlü olduğu dönemlerde bu risklerden korunmak amacıyla enflasyona endeksli kıymetlerde pozisyon almak cazip oluyor. Dolayısıyla böyle bir yapıda TÜFE’ye endeksli tahvil yatırımcıya enflasyona karşı korunma sağlıyor. Türkiye’de şimdiye dek Hazine, TÜFE’ye endeksli kıymet ihraç ediyordu. Dolayısıyla bu şirket bacağında yeni bir gelişmedir. Şu anda konjonktür de elverişli olduğu için başka enerji şirketlerinin de TÜFE’ye endeksli tahvil ihracı yapabileceğini düşünüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
AA