Bloomberght
Bloomberg HT Haberler Erdoğan: Biz engel olsaydık siz NATO'ya giremezdiniz

Erdoğan: Biz engel olsaydık siz NATO'ya giremezdiniz

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yunanistan ziyareti sırasında yaptığı açıklamada, "Eğer biz engel olsaydık siz NATO'ya giremezdiniz" dedi

Giriş: 07 Aralık 2017, Perşembe 13:53
Güncelleme: 07 Aralık 2017, Perşembe 14:01

Yunanistan'a 65 yıl sonra gerçekleştirilen en üst düzey ikinci ziyarette Eleutherios Venizelos Havaalanında Yunan Dışişleri Bakanı Nikos Kotzias tarafından karşılanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Meçhul Asker Anıtına çelenk sunduktan sonra Cumhurbaşkanlık Binasında mevkidaşı Prokopis Pavlopulos ile bir araya geldi.

Görüşmenin basına açık yapılan ilk bölümünde iki lider açıklamalarda bulundu.

Pavlopulos'un açıklamaları:

"Lozan Antlaşması'ndan bahsetmek istiyorum. Antlaşma ikili ilişkilerimizi belirlemektedir ve sınırlarımızı belirlemektedir. İkili ilşkiler açısından hiçbir boşluk bırakmayan, muğlak bölge taşımayan bir anlaşmadır. Bunun tartışılacak, gözden geçirilecek bir antlaşma olduğuna inanmıyoruz. Bu anlaşmada iki ülkede yaşayan azınlıklar belirlenmiştir. Bu anlaşmayla Yunanistan'daki azınlıklar dini temelde belirlenmiştir. Yunanistan bu anlaşmadan doğan tüm haklarını korumaktadır."

"İkili ilişkilerden söz ederken, ikimizin de ortak meselesi olan Kıbrıs meselesine değinmeden de geçemeyeceğim. Bu konuda Yunanistan'ın çözüm arayışında olduğunu ve adil çözümün en kısa zamanda gerçekleşmesini umuyoruz. Kıbrıs meselesine değinirken, her bir AB üyesinin başka bir AB üyesinin egemenlik hakkına giremeyeceğini unutmamız gerekiyor."

"Bu ziyaretinizin altın harflerle tarihe geçmesini umuyoruz. Aramızda hemfikir olmadığımız hususlar olabilir. Ancak o hususlara samimiyetle eğilerek çözüm bulabiliriz. Sizler için de çok iyi bir ziyaret olmasını diliyorum, bunun böyle olacağına inanıyorum"

Erdoğan'ın sözlerinden satır başları:

Bugün ülkelerimiz adına çok çok önemli bir gün. Son olarak Celal Bayar'ın ziyareti, sonrasında ilk defa böyle bir ziyareti gerçekleştiriyoruz. Bunun bana nasip olması dolayısıyla mutluyum. Bu anlamlı ziyaretin iki ülke arasında yeni bir dönemin başlangıcı olmasını ayrıca diliyorum.

Bazı gerçekleri sizler ortaya koydunuz, ben de ortaya koyacağım. Özellikle hala anlaşılmayan bazı incelikler var. 94 yıl önce yapılmış bir anlaşma ve bu anlaşma sadece Türkiye ile Yunanistan arasında yapılmış bir anlaşma değil. Bu anlaşmada Japonya, İngiltere, Portekiz bile var. Hepsini kapsayan bir anlaşma. 94 yıl içerisinde dünya adeta yeniden inşaa edildi. Türkiye ile Yunanistan arasında da bu arada birçok şey gelişti, değişti. Mesela Lozan'da, buradaki Türklerle ilgili Müslüman ifadesinin geçtiğinden bahsediyorsunuz. Doğrudur, aynı zaman AİHM'de Türk ifadesi orada geçmektedir. Bu kararlarla orada vardır. Mesela bir başka özelliğe geleceğim. Oradaki insanların yaşam koşullarının ne noktada olduğu konusuna da iyice bir göz atmak lazım. Batı Trakya'da yaşayan Müslümanlar inandıklarını Lozan'a göre yaşayabiliyorlar mı? Batı Trakya'daki Müslümanlar bugün, kendi seçtikleri başmüftüyle değil atanan bir başmüftüyle yönetilme gayreti var. Türkiye'de patrik, atanan bir patrik değil, seçilen bir patrik. Sensinot meclisi tarafından seçilir, meclis üyelerinin Türk vatandaşı olması gerekir. Sayı azaldığı için, biz patrikin bize verdiği isimleri meclis üyeleri olması için vatandaş yaptık. Patrik'i bu meclisi üyeleri seçmektedir. Ama Yunanistan'da, Batı Trakya'da Müslümanların başmüftüsünü hala oradaki din adamları seçememiştir. Bu nasıl oluyor da Lozan'ın uygulamada olduğunu söylüyoruz. Demek ki Lozan uygulamada değil. Lozan'ın uygulanabilirliğini bu şekilde ortaya koymamız lazım. Bunu birçok Yunan başbakanıyla görüşmüşümdür.

Batı Trakya'da ayrımcılık söz konusudur. Oradaki halka gerekli destek verilmemektedir. Türkiye'de benim Rum vatandaşlarıma yönelik böyle bir uygulama göremezsiniz. İbadethaneleri konusunda en ufak bir ayrımcılık göremezsiniz. Ancak Batı Trakya'da Türk kelimesini bile hazmedemiyorlar. Bence bizim bir defa bunları aşmamız lazım. Benim güncellenmesi gerekir dediğim konu, işte bunlardır. Tabi askeri konularda sıkıntılar yaşanıyor. NATO'dan siz çıktınız, tekrar NATO'ya girişinizi biz sağladık. Biz engel olsaydık siz NATO'Ya giremezdiniz. Ama biz öyle bakmadık, komşu diye baktık. Bugün de öyle bakıyoruz.

Kıbrıs'la ilgili görüşmede siz yoktunuz ben içerisindeydim. Yunanistan gibi Türkiye de garantör ülke. Final görüşmelerinin bizzat içerisinde oldum, Koffi Annan'la beraber süreci birlikte yürüttük. Oradaki görüşmelerde, çözüme gitmek gerekirken, orada alınan kararlar yürürlüğe girmedi. Kıbrıs'ta Türkler referandumda yüzde 60 evet oyu verdiler ancak Güney'de Rumlar hayır oyu verdiler. AB'nin verdiği sözler de yerine gelmedi. Verecekleri desteklerin hiçbirini uygulamaya sokmadılar. Bugün bile bunlar yerine gelmiş değil. Bizler bu noktadaki sadakatimizi aynen sürdürüyoruz. Bizim hedefimiz Kıbrıs'ta kalıcı, adil bir çözüm bulalım. Aynı şeyi Ege'de bulalım. Biz olması gerekenleri bir an önce yapalım. Kolay değil, Lozan'ın üzerinden 94 yıl geçti. 94 yılda birçok şey değişti.

Bizim özellikle arzu ettiğimiz şeylerin başında, Batı Trakya'daki soydaşlarımızın hakkının korunması gelmektedir. Biz 65 yıl sonra buraya farklı bir heyecanla geldik. Batı Trakya'ya bir ziyaret yapmayı da uygun gördüm. Birileri de bunu provoke etmeye çalıştı. Her toplumda artılar, eksiler vardır. Ama bunların 65 yıl sonra buraya bir Cumhurbaşkanı geliyorsa, bunun kontrol altında tutulması gerekir diye düşünüyor. Bunları aramızda çok daha detay görüşme şansımız da olabilir. Bu ziyaretimiz çok çok daha farklı, çok çok daha zengin, çok daha barışa yürümesi tarafların özel gayretlerini gerektiriyor. Aramızdaki tüm ilişkileri süratle yoğunlaştırıp, güçlendirmemiz lazım. Turizmdeki gelişmelere baktığımızda, sizden bize gelenler, bizden size gelenler hatrı sayılır şekilde çoğalıyor.

Aramızdaki yüksek düzeyli stratejik konseyi güçlendirerek devam ettirmemiz lazım. Benim arzum, biz bardağın boş tarafıyla uğraşmayalım. Bardağın dolu tarafına bakıp, münasebetlerimizi güçlendirelim. Bu ziyaretimizde inanıyorum ki 65 yılı bir kenara koyup, ileriye bakma ziyareti olacaktır.

Erdoğan'ın konuşmasının ardından Yunanistan Cumhurbaşkanı tekrar söze girdi:

"Sayın Cumhurbaşkanı Kıbrıs konusunda, cumhurbaşkanı kıyası yaptınız. Ancak Yunanistan'da anayasa gereği cumhurbaşkanı sizin yetkilerinze sahip değildir. O yüzden katılamadım görüşmelere. Bu karşılaştırma için şeref duydum tabiki. İlişkilerimizin samimiyet ilkesi üzerinde ilerleyeceğine inanıyorum. Dışişleri Bakanımızın da söyleyeceği gibi ben hukuk profesörüydüm. Bir anlaşmanın, hukuk ilkesinin güncellenmesi mümkün değildir. Var olan sözleşmeye yeni bir metin ekleyebiliriz fakat anlaşmayı güncellemek veya reform etme gibi bir kavramı kullanmıyoruz. Bu konuda da sizin samimiyetinize inanarak, bunun altını çizmeyi arzu ediyorum. Aynı zamanda bu ziyaretin tarihi öneminin altını çizmeden edemeyeceğim."

Pavlopulos'un sözlerine Erdoğan'ın cevabı:

Bunu cevapsız bırakmak da kendime saygısızlık olur. Ben tabi hukuk profesörü değilim ama siyaset hukukunu iyi bilirim. Siyaset hukukunda da, anlaşmaların güncellenmesi diye bir şart vardır ve bunu da biz yaparız. Yeterki ülkeler bu konuda mutabık kalsınlar, bunun dünyada çok örneği var. Sizler bu konuyu açtığını için bu konuya girdik. Açmamış olsaydınız, sayın Çipras'ın kabulünde bu konulara girerdik. Biz de çok sıkıntılar yaşadık, o yüzden sistem değişikliğine gidiyoruz. 2019'da Cumhurbaşkanlığı sistemine geçeceğiz.

Haberturk.com