Erdoğan: Bölgedeki gelişmeleri çok yakından izliyoruz

TBMM (A.A) - 22.02.2011 - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ortadoğu ve b&ouml;lgedeki olayları değerlendirirken, Gelişmeleri 24 saat &ccedil;ok yakından ve t&uuml;m boyutlarıyla izliyoruz. gereken temasları sağlıyor, gereken adımları da atıyoruz. T&uuml;rkiye Cumhuriyeti Devleti, b&ouml;yle bir durumda yapılması gereken neyse hepsini değerlendirir, gereğini yapar ve yapmaktadır dedi.Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, T&uuml;rkiye nin, b&ouml;lgesinde &ccedil;ok &ouml;nemli gelişmelerin yaşandığı bir s&uuml;re&ccedil;ten ge&ccedil;tiğine dikkati &ccedil;ekti.Se&ccedil;ime 110 g&uuml;n kala i&ccedil; siyasetin hareket kazandığı bir d&ouml;neme girildiğini belirten Erdoğan, Yakın &ccedil;evremizde bir s&uuml;redir yaşanan halk hareketlerinin dalga dalga yayıldığını, Tunus ta başlayan olayların &ouml;nce Mısır a ardından da Yemen, Bahreyn, Libya, Fas ve Cezayir e sı&ccedil;radığını g&ouml;r&uuml;yoruz diye konuştu.Tunus ve Mısır daki olaylarla ilgili samimi tavsiyelerinin kimi siyaset&ccedil;iler ve yazarlar tarafından farklı şekilde eleştirildiğini ifade eden Erdoğan, ş&ouml;yle devam etti: &Ouml;zellikle anamuhalefet partisinin genel başkanı, Mısır ın eski devlet başkanına yaptığımız tavsiyeleri, erken olarak nitelendirdi. Ancak Mısır da ortaya &ccedil;ıkan sonu&ccedil; karşısında bir kez daha mahkum oldu. Aynı genel başkan, bug&uuml;n Libya ile ilgili acele a&ccedil;ıklamalar yapmamızı bekleyerek, bir yandan kendisiyle &ccedil;elişiyor bir yandan da dış politika alanında en k&uuml;&ccedil;&uuml;k bir vizyona sahip olmadığın aleni olarak ortaya koyuyor. CHP Genel Başkanı, maalesef daha da ileriye giderek, kendisine sorulan &ccedil;anak bir soru karşısında &ouml;d&uuml;l&uuml;n hakkını veriyor Sayın Başbakan diyecek kadar sorumsuzca bir a&ccedil;ıklama yapıyor. Son d&ouml;nemde ismi ge&ccedil;en &uuml;lkelerin haritada yerini g&ouml;ster deseniz inanın belki de yerini g&ouml;steremez. O &uuml;lkelerdeki toplumsal yapı nedir, T&uuml;rkiye nin bu &uuml;lkelerle ilişkileri hangi aşamadadır? Oralarda ne kadar T&uuml;rk vatandaşı yaşıyor, Ne kadar T&uuml;rk işadamı yatırım yapıyor? diye sorsanız, bunların &ccedil;oğunu da bilmez. Ne T&uuml;rkiye nin bu b&ouml;lgedeki yatırımlarından, imkanlarından oradaki insanlarından veya hassasiyetlerinden haberi var ne de bu &uuml;lkelerin i&ccedil; yapıları hakkında bir kanaate sahip ama sırf h&uuml;k&uuml;meti, sırf AK Parti yi eleştirmek uğruna kendi &uuml;lkesinin uluslararası vizyonunu g&ouml;zardı ederek, Libya da T&uuml;rk vatandaşlarının g&uuml;venliğini &ccedil;iğneyecek kadar ileri gidebiliyor. - HARİ&Ccedil;TEN GAZEL OKUYARAK DEĞERLENDİRİLEMEZ -Libya da asgari 25 bin civarında T&uuml;rk vatandaşı, 200 &uuml; aşkın yatırımcı bulunduğunu anlatan Erdoğan, Muhalefet partileri, gazeteciler, k&ouml;şe yazarları ve medya kuruluşları şu ger&ccedil;eği artık g&ouml;rmek durumundadırlar; T&uuml;rkiye hi&ccedil; kimsenin keyfi i&ccedil;in aceleyle, duygusallıkla &ouml;zellikle de ısmarlama beyanat veren, dış politikasını g&uuml;ndelik gelişmelere g&ouml;re belirleyen bir &uuml;lke değildir dedi.T&uuml;rkiye nin, ge&ccedil;mişte olduğu gibi dış politikasında birilerinin peşine takılıp giden, gelişmeleri trib&uuml;nlerden izleyen, akıntıya g&ouml;re yol alan, en &ouml;nemlisi g&uuml;ndemi belirlenen bir &uuml;lke de olmadığını vurgulayan Erdoğan, s&ouml;zlerini ş&ouml;yle s&uuml;rd&uuml;rd&uuml;: Biz ne zaman, nerede ve nasıl a&ccedil;ıklama yapacağımızı gayet iyi biliriz. Bunu zamanlamasını kimseden alacağımız talimatla değil, kendi ilgili arkadaşlarımızla, ilgili birimlerimizle en geniş şekilde yapar, anı vakti geldiğinde bu a&ccedil;ıklamaları yaparız. Bu a&ccedil;ıklamalar yapılırken de boş duran bir T&uuml;rkiye Cumhuriyeti y&ouml;netimi yok artık. Bu arada yapılan bir&ccedil;ok şey, atılan bir&ccedil;ok adım var. Bu konuda hi&ccedil;bir bilgiye sahip olmadığı halde akıl verenlerin y&ouml;nlendirmesine ihtiyacımız yok. Biz her konuda ilkesel duruşumuzu, samimi kanaatimizi ortaya koyar, tarihi mesuliyetimizin bilincinde olarak gereken mesajı t&uuml;m d&uuml;nyaya veririz ama biz aynı zamanda T&uuml;rkiye nin ve T&uuml;rk milletinin menfaatlerini de en &uuml;st d&uuml;zeyde g&ouml;zetir bunlara kesinlikle halel gelmemesi i&ccedil;in gayret sarf ederiz. Eğer bug&uuml;n batılı kimi &uuml;lkelerin ne s&ouml;yleyeceği nasıl tavır alacağı değil de T&uuml;rkiye nin ne s&ouml;yleyeceği, nasıl tavır takınacağı merak ediliyorsa, T&uuml;rkiye nin alacağı tavır olayların seyrini etkiliyorsa &ouml;ncelikle bu durumu iyi anlamalı, bunun sorumluluğuyla hareket etmeliyiz. Bu konularda hari&ccedil;ten gazel okuyarak, desteksiz atarak, fantezi yaparak değerlendirilemez. Milletlerin kaderini, halkların geleceğini, insanları yaşamını ilgilendiren konularda b&uuml;y&uuml;k bir hassasiyet g&ouml;stermek, meselenin her y&ouml;n&uuml;n&uuml; ele almak gerektiğini belirten Erdoğan, B&uuml;y&uuml;k devletlere yakışan nasıl kenarda durup seyretmek değilse kenarda laf &uuml;retmek de değildir. Gelişmeleri, 24 saat &ccedil;ok yakından ve t&uuml;m boyutlarıyla izliyoruz. Gereken temasları sağlıyor, gereken adımları da atıyoruz dedi. Diplomasinin sadece medya karşısına &ccedil;ıkıp konuşmakla, s&ouml;ylem &uuml;retmekle yapılamayacağını ifade eden Erdoğan, T&uuml;rkiye Cumhuriyeti Devleti, b&ouml;yle bir durumda yapılması gereken neyse hepsini değerlendirir, gereğini yapar ve yapmaktadır. Biz ne ilkesel duruşumuzdan taviz veririz ne kardeş halkların haykırışlarına kulak tıkarız ne de T&uuml;rkiye nin &ccedil;ıkarlarına zarar veririz. B&ouml;yle hassas ve &ouml;nemli bir konunun i&ccedil; politika polemiği haline d&ouml;n&uuml;şt&uuml;r&uuml;lmesi son derece yanlıştır, &uuml;lkemizin milli &ccedil;ıkarlara zarar verir diye konuştu. AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Libya da durum bu kadar hassasken, buradan siyasi rant elde etme &ccedil;abalarına girişmek, en hafif tabiriyle fırsat&ccedil;ılıktır, sorumsuzluktur, seviyesizliktir. Libya da olaylar vuku bulur bulmaz, birilerinin işi g&uuml;c&uuml; bırakıp &ouml;d&uuml;l meselesine takılması bu kadar k&uuml;&ccedil;&uuml;k hesapların i&ccedil;ine girmesi dikkat &ccedil;ekicidir dedi. Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada Libya daki olaylara değindi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılı&ccedil;daroğlu nun, aldığı &ouml;d&uuml;lle ilgili s&ouml;zlerini hatırlatan Erdoğan, Libya dan aldığımız &ouml;d&uuml;l, Filistin halkı i&ccedil;in &ccedil;ırpınışımız nedeniyle tevdi edilmiştir. Bu &ouml;d&uuml;l, bir y&ouml;netimin değil, Orta Doğu halklarının T&uuml;rkiye sevdasının tezah&uuml;r&uuml;d&uuml;r. Nitekim bug&uuml;n Orta Doğu nun neresine giderseniz gidin, kardeş halklar T&uuml;rkiye nin politikalarını g&ouml;n&uuml;lden desteklemekte, bağrına basmaktadır. Libya da şahsımız nezdinde T&uuml;rkiye ye verilen &ouml;d&uuml;l, Filistin davasına yaptığımız katkılar sebebiyle halkların sevgisinin bir sonucu olarak verilmiştir diye konuştu. Kasım ayında Libya da &ouml;d&uuml;l alırken bir konuşma yaptığını ifade eden Erdoğan, Bu &ouml;d&uuml;l alırken ne konuştum, ne dedim. Bunun değerlendirmesini yapmayıp, kalkıp da bu &ouml;d&uuml;l&uuml; geri ver diyenler, bununla hangi maksada hizmet ettiklerini acaba d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yorlar mı? B&ouml;yle bir dertleri yok dedi. Libya da &ouml;d&uuml;l alırken yaptığı konuşmadan bir b&ouml;l&uuml;m&uuml; aktaran Erdoğan, &Ccedil;atışmalar, afetler, zul&uuml;mler gizli kalmadığı gibi, insan hakları, evrensel değerler, demokratik haklar da artık gizli kalmıyor, yerele sıkışmıyor. Bize d&uuml;şen tarihimizden, medeniyetimizden, inan&ccedil;larımızdan aldığımız ilhamla evrensel inan haklarını herkesten, her &uuml;lkeden &ouml;nce bizim kendimizin hayata ge&ccedil;irmesidir. Bu noktada kendimizi &ouml;zeleştiriye tabi tutmayı hayati derecede &ouml;nemli g&ouml;r&uuml;yorum. İslam coğrafyasının yoksulluk, ter&ouml;r, ayrımcılık, insan hakları ihlalleriyle anılıyor olması, aynı şekilde inan&ccedil;larımıza y&ouml;nelik a&ccedil;ık bir haksızlıktır. Bu sorunları gidermek hepimize d&uuml;ş&uuml;n ahlaki ve siyasi bir g&ouml;revdir. Bu ger&ccedil;ekleri g&ouml;r&uuml;p &uuml;zerine cesaretle ve kararlılıkla gitmek zorundayız. Yery&uuml;z&uuml;ndeki her t&uuml;rl&uuml; haksızlığa, hukuksuzluğa karşı onurlu bir duruş sergilerken, gerektiğinde kendimizi ve &ccedil;evremizi sorgulama olgunluğunu g&ouml;stermek durumundayız dediğini ifade etti.Bu s&ouml;z ve d&uuml;ş&uuml;ncelerini bulunduğu her platformda dile getirdiği gibi Libya da &ouml;d&uuml;l alırken de samimiyetle ifade ettiğini kaydeden Erdoğan, konuşmasını ş&ouml;yle s&uuml;rd&uuml;rd&uuml;: Biz Libya daki vatandaşlarımızın tahliyesi i&ccedil;in gece g&uuml;nd&uuml;z uğraşırken, &ouml;zelikle diplomatik kanallardan vatandaşlarımızı buraya getirmek i&ccedil;in g&ouml;r&uuml;şmeler yaparken, vatandaşlarımızın oradaki g&uuml;venliğini en &uuml;st seviyede g&ouml;zetirken, birilerinin &ccedil;ıkıp H&uuml;k&uuml;meti sıkıştırma gayretine girmesi, a&ccedil;ıklama, &ouml;d&uuml;l gibi k&uuml;&ccedil;&uuml;k meselelere takılması; sorumsuzca olduğu kadar tehlikelidir. Libya da durum bu kadar hassasken, buradan siyasi rant elde etme &ccedil;abalarına girişmek, en hafif tabiriyle fırsat&ccedil;ılıktır, sorumsuzluktur, seviyesizliktir. Libya da olaylar vuku bulur bulmaz, birilerinin işi g&uuml;c&uuml; bırakıp &ouml;d&uuml;l meselesine takılması bu kadar k&uuml;&ccedil;&uuml;k hesapların i&ccedil;ine girmesi dikkat &ccedil;ekicidir. Bu k&uuml;&ccedil;&uuml;k hesapları da ben milletimin hakemliğine havale ediyorum. AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Libya daki olayları değerlendirirken, İnsanımızın g&uuml;venliğini ve kardeş halkların esenliğini ilgilendiren b&ouml;yle hassas bir konuda ortak bir ulusal duruş ortaya koymalıyız. &Uuml;lkemizin, milletimizin menfaatlerini tek ses olarak savunmalıyız. D&uuml;ş&uuml;n&uuml;n burada bile tek ses olamıyoruz dedi. Partisinin TBMM Grup toplantısında konuşan Erdoğan, Libya daki olaylarla ilgili olarak T&uuml;rkiye ve b&uuml;t&uuml;n b&ouml;lgeyi kaygılandıran haberler aldıklarını, Tunus ve Mısır dakinin tersine bu &uuml;lkede g&ouml;stericilere y&ouml;nelik sert &ouml;nlemlere başvurulduğu, &ouml;l&uuml; sayısının y&uuml;zlerce kişiye ulaştığı y&ouml;n&uuml;nde bilgiler geldiğini anlattı. Libya da 25 binin &uuml;zerinde T&uuml;rk vatandaşı bulunduğuna işaret eden Erdoğan, şu ana kadar s&uuml;rekli olarak u&ccedil;aklarla oradaki vatandaşları T&uuml;rkiye ye geri getirmenin &ccedil;abası i&ccedil;inde olduklarını bildirdi. Erdoğan, binden fazla T&uuml;rk vatandaşının tahliye edildiğini, gerek tarifeli u&ccedil;aklarla gerek tahliye u&ccedil;aklarıyla, hatta bir Libya u&ccedil;ağıyla bu tahliyeyi ger&ccedil;ekleştirdiklerini kaydetti. Bug&uuml;n TSK nın İskenderun gemisi ile İstanbul B&uuml;y&uuml;kşehir Belediyesi nin İDO dan 2 deniz otob&uuml;s&uuml;n&uuml;n de b&ouml;lgeye &ouml;ğleden sonra ulaşacağını, bunun yanında b&uuml;t&uuml;n tedbirleri aldıklarını, h&uuml;cum botlar, fırkateynler ve b&uuml;t&uuml;n alternatifler d&uuml;ş&uuml;n&uuml;lerek adım atıldığını belirten Erdoğan, ş&ouml;yle konuştu: Orada bizim bir vatandaşımızın burnunun kanaması ve Allah g&ouml;stermesin beklenmeyen bir durumun olması, herhalde bu &ccedil;ığırtkanları &ccedil;ok daha farklı bir hale getirir. Biz bunları d&uuml;ş&uuml;nerek bu adımı atıyoruz. Mısır da da aynı hassasiyeti g&ouml;sterdik. Fakat Mısır daki sayı hem &ccedil;ok azdı hem onları s&uuml;ratle tahliye edebildik. Ama burada ilk andan itibaren, benim Kaddafi ile iki kez g&ouml;r&uuml;şmem oldu, oradaki vatandaşlarımızın tahliyesine y&ouml;nelik... U&ccedil;akları g&ouml;nderin dediler. Biz u&ccedil;akları g&ouml;nderdik ama maalesef u&ccedil;aklarımıza, kulede kimse olmadığı i&ccedil;in inişe y&ouml;nelik izin verilmedi. Hatta hatta yedek havaalanı olarak Tripoli ye de iniş yapmak istedik, o da m&uuml;mk&uuml;n olamadı. U&ccedil;aklarımızı mecburen sabah 6 da geri &ccedil;ekmek durumunda kaldık ve u&ccedil;aklarımız geri d&ouml;nd&uuml;. Bu kadar hassasiyetle bunlar devam ettiriliyor. Aynı şekilde denizden de İskenderun ve iki deniz otob&uuml;s&uuml; de bug&uuml;n orada olacaklar. Denizden &ccedil;ok daha b&uuml;y&uuml;k sayıda tahliyeyi yapalım istiyoruz. Gıda, su, ila&ccedil; noktasında ilişkilerimiz devam ediyor. Bazı şeyler &ccedil;ok farklı, bilinir, bilinmez konuşuluyor. Şu ana kadar sıkıntılar yok değil, var tabii... Nasıl bir tablo i&ccedil;inde olduğumuz belli, ama buna rağmen gıda noktasında a&ccedil;, susuz diye b&ouml;yle bir şey de yok. Kendilerine normal şartlarda değil, ama anormal şartlarda ulaşması gereken gıda ulaşıyor. Ben bizzat Bingazi Havaalanı nda olan vatandaşlarımızdan biriyle kendim g&ouml;r&uuml;şt&uuml;m. Oradaki vatandaşların durumunu bizzat kendisinden &ouml;ğrendim. Biz, şu anda oradaki yatırımcı firmalarımızın ilgilileriyle de bu s&uuml;reci yakından takip ediyoruz. Erdoğan, ilgili t&uuml;m kuruluşların şu anda teyakkuz halinde olduğunu ve tahliye &ccedil;alışmalarını y&uuml;r&uuml;tt&uuml;klerini belirterek, vatandaşların bulundukları ve toplandıkları yerleri tespit ettiklerini, Bug&uuml;n şu anda yine u&ccedil;aklarımız oraya hareket etmiş durumda ve her an yeni yeni bazı u&ccedil;aklarımızı gerekirse oraya hareket edecek durumda bekletiyoruz dedi. Libya ile gerekli diplomatik g&ouml;r&uuml;şmeleri s&uuml;rd&uuml;rd&uuml;klerini ifade eden Erdoğan, Bunlarla ilgili olarak, tabii işin i&ccedil;inde olmadan b&ouml;yle tahrik mekanizmasını &ccedil;alıştırmayı bizler &ccedil;ok &ccedil;ok sıkıntılı buluyoruz diye konuştu. Bingazi de 700 vatandaşı tahliye &ccedil;alışmalarının s&uuml;rd&uuml;ğ&uuml;n&uuml;, İDO ya ait bin 200 yolcu kapasiteyi iki feribotun d&uuml;n saat 16.00 da hareket ettiğini, bug&uuml;n aynı saatte varmak &uuml;zere olduğunu, Deniz Kuvvetleri Komutanlığının fırkateynlerinin İskenderun gemisi ve gemilere refakat ettiğini, Dış Ticaretten sorumlu Devlet Bakanlığının işadamları, iş&ccedil;iler ve yakınları ile s&uuml;rekli irtibat halinde olduğunu anlattı. &Ouml;nceliğimiz Libya daki T&uuml;rkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının tahliyesidir diyen Erdoğan, vatandaşları sağlıklı şekilde tahliye etmenin kendileri i&ccedil;in en &ouml;nemli ve &ouml;ncelikli g&ouml;rev olduğunu vurguladı. Erdoğan, Libya otoritelerine ve muhaliflere de &uuml;lkelerindeki yabancıların can g&uuml;venliğinin sağlanması konusunda azami &ouml;l&ccedil;&uuml;de hassas olmaları gerektiğini hatırlatmak istiyoruz dedi. - ŞİDDET SARMALINI B&Uuml;Y&Uuml;T&Uuml;R -Demokratik taleplerini dile getirenlere karşı insaf dışı m&uuml;dahalelerin yapılmasının şiddet sarmalını b&uuml;y&uuml;teceğini kaydeden Erdoğan, şiddetin daha b&uuml;y&uuml;k, gelişerek, artarak &uuml;lkenin geneline yayılması tehlikesinin endişeleri olduğunu ifade etti. Libya bizim i&ccedil;in dost olmanın &ouml;tesinde kardeş bir &uuml;lkedir diyen Erdoğan, ş&ouml;yle devam etti: Kardeş bir &uuml;lkede, halkların kendi i&ccedil;inde kardeşin kardeşi &ouml;ld&uuml;rmesi, kan d&ouml;kmesi bizim en b&uuml;y&uuml;k ıstırabımızdır. Buna batılı farklı bakabilir ama biz &ccedil;ok daha farklı bakıyoruz. Onun i&ccedil;in de halkların demokratik ve &ouml;zg&uuml;rl&uuml;kler noktasındaki taleplerini g&ouml;zardı etme yanlışına d&uuml;ş&uuml;lmemesi gerekir. Libya y&ouml;netiminin b&ouml;yle bir yanlışın i&ccedil;inde olmaması gerekir. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; biz Libya da akan kanı, kendi v&uuml;cudumuzun bir par&ccedil;asından akan kan olarak g&ouml;r&uuml;r&uuml;z. İnsanların hayatını kaybetmesinden, yaralanmasından b&uuml;y&uuml;k &uuml;z&uuml;nt&uuml; duyarız. Libya da bulunan T&uuml;rklerin hayatları ve hakları, kardeş Libya halkına emanettir. Y&ouml;netimin ve g&ouml;stericilerin bu hassasiyetimizi &ccedil;ok iyi anlamalarını, azami &ouml;zen g&ouml;stermelerini bekliyoruz. - HEPSİNDE FARKLI YAPI... Tunus ve Mısır daki olaylar sırasında bir rol yapmak, şov yapmak, buradan rant elde etmek i&ccedil;in değil, tamamen insani kaygılarla, ilkeleriyle hareket ettiklerine işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti: Tunus ta, Mısır da bir yandan oradaki kardeşlerimizin g&uuml;venliği i&ccedil;in kaygılanırken, o &uuml;lkelerin i&ccedil; barışı, huzuru i&ccedil;in kaygılanırken bir yandan da taleplere kulak verilmesini tavsiye ettik. Ne kimsenin i&ccedil;işlerine karıştık ne de bazı &uuml;lkelerin yaptığı gibi susmayı tepkisiz kalmayı, g&uuml;n&uuml; kurtaran a&ccedil;ıklamalar yapmayı tercih ettik. Bug&uuml;n Libya, Bahreyn, Yemen, Fas, &Uuml;rd&uuml;n, Cezayir, İran, ırak i&ccedil;in de aynı şeyi s&ouml;yl&uuml;yor, olaylara da aynı nazarla bakıyoruz. Bu &uuml;lkelerin hi&ccedil;birindeki olaylar diğerlerine benzemiyor. Bu &uuml;lke ve olayları tıpa tıp birbirinin aynı gibi g&ouml;r&uuml;p tamamen burada yanlış i&ccedil;inde d&ouml;nerek, tahrik edici a&ccedil;ıklamalar yapan &uuml;lkeler, bilesiniz ki &ouml;nyargı ve &ouml;nkabulleriyle buna yaklaşıyorlar. Biz &uuml;lkelerin i&ccedil; hesaplarıyla, siyasi m&uuml;cadeleleriyle, etnik veya mezhepsel &ccedil;ekişmeleriyle ilgili değiliz. Biz insanla ilgiliyiz, Canla, hayatla, haklarla ilgiliyiz. Zira bir &uuml;lkeye bakıyorsunuz, adeta kabile savaşlarından kaynaklanan bir yapı orada mevcut, bir diğerine bakıyorsunuz i&ccedil;erideki &ccedil;ıkar &ccedil;atışmaları, bir diğerine bakıyorsunuz &ouml;zg&uuml;rl&uuml;klerle, bir diğerine bakıyorsunuz haklarla ilgili, bir diğerine bakıyorsunuz d&uuml;nyadaki demokratik gelişmelerle ilgili...B&ouml;yle farklı farklı yapının olduğunu g&ouml;r&uuml;yoruz. - DUYARLILIĞIMIZ İNSANİ HASSASİYETTENDİR -D&uuml;nyanın neresinde olursa olsun hayatların son bulmasına, hakların esirgenmesine, &ouml;zg&uuml;rl&uuml;klerin ortadan kaldırılmasına karşı olduklarını belirten Erdoğan, Bizim duyarlılığımız tamamen insani hassasiyetlerdendir. Biz işte o nedenle, ilkeli bir duruş sergiliyor, &uuml;lkelere halklara ve halkların dinine mezhebine bakmadan evrensel değerleri savunuyoruz. B&uuml;t&uuml;n bu coğrafyadaki halkları biz kendimize kardeş olarak g&ouml;r&uuml;yor, kardeşlik hukukunun gereğini yerine getiriyoruz. Bir tek kişinin dahi artık burnu kanamasın. Devletler milletlerine kendi halklarına d&uuml;şman ve tehdit nazarıyla bakmasın. Ertelenemez değişim talepleri sağlıklı şekilde ger&ccedil;ekleşsin istiyoruz diye konuştu. Halkının taleplerine arzularına kulak tıkayan, halkının inan&ccedil;larına, beklentilerine duyarsız kalan, kendi halkını d&uuml;şman ve tehdit g&ouml;ren hi&ccedil;bir y&ouml;netimin uzun s&uuml;reli ayakta kalmasının m&uuml;mk&uuml;n olmadığını dile getiren Erdoğan, s&ouml;zlerini ş&ouml;yle s&uuml;rd&uuml;rd&uuml;: Hele halkına bu noktada şiddet uygulayan, gayriinsani y&ouml;ntemlerle talepleri bastırmak isteyen hi&ccedil;bir y&ouml;netim istikametini koruyamaz, istikrarı sağlayamaz. Biz b&ouml;lgede hem istikrar, barış, huzur, g&uuml;venlik istiyoruz hem de insani hakların, &ouml;zg&uuml;rl&uuml;klerin, demokratik taleplerin karşılanması gerektiğini savunuyoruz. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; istikrar bastırmakla, susturmakla, sindirmekle değil, adaletle, hoşg&ouml;r&uuml;yle, refahla sağlanabilir. Biz 8 yıldır bunu s&ouml;yl&uuml;yoruz. Bundan sonra da hakkı, hukuku, evrensel değerleri, demokrasiyi savunmaya devam edeceğiz. &Ouml;nceliğimiz vatandaşların, bu coğrafyadaki halkların g&uuml;venliğini bu şekilde anlaması ve bilmesidir. Bu g&uuml;venliği tesis etmek i&ccedil;in elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. Bu olaylar &uuml;zerinden siyasi rant elde etme &ccedil;abası, H&uuml;k&uuml;meti yıpratma &ccedil;abası, vatandaşlarımızın g&uuml;venliğini tehlikeye atacağı kadar, bir fırsat&ccedil;ılık, bir yangından mal ka&ccedil;ırma gayretinin tezah&uuml;r&uuml;d&uuml;r. Ama biz yangından mal ka&ccedil;ırma gayreti i&ccedil;inde olmayacağız. Biz oradan can ka&ccedil;ırma gayreti i&ccedil;indeyiz. İnsanımızın g&uuml;venliğini ve kardeş halkların esenliğini ilgilendiren b&ouml;yle hassas bir konuda ortak bir ulusal duruş ortaya koymalıyız. &Uuml;lkemizin, milletimizin menfaatlerini tek ses olarak savunmalıyız. D&uuml;ş&uuml;n&uuml;n burada bile tek ses olamıyoruz. Bu nasıl bir yaklaşım tarzı, nasıl bir anlayıştır? Hemen bunu bile acaba nasıl fırsata d&ouml;n&uuml;şt&uuml;rebiliriz? Bakıyorsunuz b&uuml;t&uuml;n muhalefetin mantığı bu. CHP ye bakıyorsun bu, MHP ye bakıyorsun bu, diğerlerine bakıyorsun bu. Muhalefeti b&ouml;yle bir fikri yapı i&ccedil;indeyken, yandaş ve candaş medyasına bakıyorsun, o da aynı. Sorumlu davranmak diye bir şey s&ouml;z konusu değil. B&uuml;y&uuml;k bir &uuml;lkenin muhalefeti, b&uuml;y&uuml;k &uuml;lkenin medyası ve aydınları gibi kendilerini davranmaya davet ediyorum. AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, siyasetin i&ccedil;inde doğanların siyaseti bırakmayacağını ifade ederek, Biz bunun i&ccedil;inden geldik, bu tezgahın i&ccedil;inden geldik. Biz bunlar gibi gelmedik. Bunlar yukarıdan inme, paraş&uuml;tle geldiler dedi. Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, CHP yi eleştirerek, şunları kaydetti: Tabii, CHP zihniyetinin değişmesi ger&ccedil;ekten kolay değil. İşte, bakınız, normal şartlarda &ccedil;ok &ccedil;ok ciddiyetsiz bazı cevapları zaman zaman anamuhalefetin lideri veriyor. Tabii, verdiği bu cevapları biz kaale almıyoruz. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; biliyoruz ki siyasi acemiliği var ama bunları zaman i&ccedil;inde aşacak. Temenni ederiz ki İnşallah 12 Haziran dan &ouml;nce bunları aşar. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; bir&ccedil;ok şeyleri de kılavuzları kendisine yanlış veriyor.Benim 2012 de siyaseti bırakacağımı s&ouml;ylemişler kendisine. Halbuki, ben 2012 de siyaseti bırakacağımı s&ouml;ylemedim. Siyasetin i&ccedil;inde doğanlar siyaseti bırakmazlar, siyasete devam ederler ama siyasette nerede olman &ouml;nemli... İlla milletvekili olmak, illa bakan olmak; başbakan olmak, genel başkan olmak diye bir şey yok. Lokomotif olacağın gibi vagon da olursun. B&uuml;t&uuml;n mesele orada... Gelirsin katkını ortaya koyarsın. Ben şunu s&ouml;yledim; Bizim t&uuml;z&uuml;ğ&uuml;m&uuml;z&uuml;n i&ccedil;in, &uuml;&ccedil; kez arka arkaya milletvekili olan d&ouml;rd&uuml;nc&uuml; kez ara vermek durumumdadır. Onun i&ccedil;in de 2011 benim milletvekilliği adaylığımda son adaylığımdır dedim. Bug&uuml;n de aynı şeyi s&ouml;yl&uuml;yorum. Son adaylığımdan sonra da ben aynı şekilde partimde hizmete, bana nerede ne g&ouml;rev vereceklerse aynı şekilde devam ederim. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; &ouml;nemli olan &uuml;lkeme hizmettir. Kalkıp, bana partimin i&ccedil;inde, şen şurada şu g&ouml;revi yap derler, orada da yaparım. Git Anadolu da konferanslar ver derler giderim, Anadolu yu il il dolaşırım. Biz bunun i&ccedil;inden geldik, bu tezgahın i&ccedil;inden geldik. Biz bunlar gibi gelmedik. Bunlar yukarıdan inme, paraş&uuml;tle geldiler... İşte bir CD harekatıyla geldi, partiye genel başkan oldu. Olay bu... Ama bizim gelişimiz b&ouml;yle değil, biz merdivenleri teker teker &ccedil;ıka &ccedil;ıka geldik. İşin farklı boyutu var. Bu inceliği o bakımdan anlamayabilirler. Aynı şekilde biz buna yine devam edeceğiz ama b&ouml;yle devam edeceğiz. Onların anladığı gibi değil. - OY VERECEĞİ SANDIĞI BULAMAYANLAR - Bunlar on yıllar boyunca var olanı değil, g&ouml;rmek istediklerini g&ouml;rd&uuml;ler diyen Erdoğan, s&ouml;zlerini ş&ouml;yle s&uuml;rd&uuml;rd&uuml;: Kahramanmaraş olaylarına baktılar, orada sadece sinema filmi g&ouml;rd&uuml;ler. Bunlar &Ccedil;orum olaylarına baktılar, orada sadece S&uuml;nnilik g&ouml;rd&uuml;ler. Gazi Mahallesi olaylarına baktılar, orada sadece Alevilik g&ouml;rd&uuml;ler. Taksim deki kanlı 1 Mayıs olaylarına baktılar, orada sadece izdiham g&ouml;rd&uuml;ler. Bunlar Abdi İpek&ccedil;i cinayetine; Uğur Mumcu, Bahriye &Uuml;&ccedil;ok, &Ccedil;etin Eme&ccedil;, Muammer Aksoy suikastlarına baktılar orada sadece dış mihrak g&ouml;rd&uuml;ler. Bunlar Danıştay saldırısına baktılar t&uuml;rban g&ouml;rd&uuml;ler. Baş&ouml;rt&uuml;s&uuml;ne baktılar, gerici g&ouml;rd&uuml;ler. Milletin inan&ccedil;larına baktılar irtica g&ouml;rd&uuml;ler. K&uuml;rt meselesine baktılar silah g&ouml;rd&uuml;ler. Doğu, G&uuml;neydoğu meselesine baktılar Et-Balık g&ouml;rd&uuml;ler. Bunlar faili me&ccedil;hullere baktılar hi&ccedil;bir şey g&ouml;remediler. Bunlar halka baktıklarında bidon kafa g&ouml;rd&uuml;ler, g&ouml;beğini kaşıyan adam g&ouml;rd&uuml;ler; y&uuml;zde 60 aptal g&ouml;rd&uuml;ler. İşte şimdi de Sivas a baktılar, g&ouml;re g&ouml;re Devlet Bakanımız Hayati Yazıcı yı g&ouml;rd&uuml;ler. Hata bizde ki ellerine adres tutuşturduk. Oy vereceği sandığı bulamayanlar bizim verdiğimiz adresleri, Taksim i, Sivas ı, Dersim i nereden bulacaklar. Zaten, on yıllardır, bunlar g&ouml;rmeleri gerekeni g&ouml;rselerdi T&uuml;rkiye inanın bug&uuml;n &ccedil;ok farklı yerlerde olurdu. O deliller karatılmasaydı; o suikastların, faili me&ccedil;hullerin, provokasyonların &uuml;zerine cesaretle gidilseydi; millete farklı adresler, farklı odaklar, mihraklar g&ouml;sterilmeseydi, T&uuml;rkiye nin yakın tarihinde b&ouml;yle karanlık delikler, b&ouml;yle kara lekeler olmazdı. Ama bug&uuml;n T&uuml;rkiye bunları tartışıyor, T&uuml;rkiye gerekeni yapıyor. T&uuml;rkiye ge&ccedil;mişi aydınlatmak, gelecekte b&ouml;yle kirli tahriklere mahal vermemek i&ccedil;in cesaretle &ccedil;etelerle m&uuml;cadele ediyor. Bu &uuml;lkenin anamuhalefet partisi genel başkanı ter&ouml;r &ouml;rg&uuml;t&uuml;ne &uuml;ye olmak istediğini a&ccedil;ık a&ccedil;ık beyan etse de ter&ouml;r &ouml;rg&uuml;tleriyle, &ccedil;etelerle, karanlık g&uuml;&ccedil; odaklarıyla m&uuml;cadele etmeye devam edecek; ge&ccedil;mişteki o karanlık provokasyonlara cesaretle karşısına dikilecek ve onlarla y&uuml;zleşeceğiz. AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 2001 de Anayasa kitap&ccedil;ığının fırlatılması ile 675 bin lira olan dolar kurunun 1 milyon 470 bin liraya ulaştığını belirterek, Bunlardan kimlerin neler kazandığını benim halkım biliyor. İşte o kaymak tabaka, Anamuhalefetin şu anda paslaştığı tipler, onlar kazandı dedi.Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, 10 yıl &ouml;nce 21 Şubat 2001 de MGK toplantısı sonrasında ortaya &ccedil;ıkan ekonomik krizin T&uuml;rkiye nin yaşadığı en b&uuml;y&uuml;k ve derin kriz olarak tarih sayfalarında yerini aldığını s&ouml;yledi. Başbakan Erdoğan, ş&ouml;yle konuştu: Cumhurbaşkanı, Anayasa kitabını, kitap&ccedil;ığını demiyorum, aldı o g&uuml;n&uuml;n iktidarının suratına fırlattı. Başbakan demiyorum, 3 l&uuml; koalisyon h&uuml;k&uuml;meti vardı. Şimdi MHP Genel Başkanı Sayın Bah&ccedil;eli Mersin de halka hitap ediyor. Şu ifadeleri kullanıyor: Alnımız a&ccedil;ık, başarı da &ouml;p&uuml;lmek i&ccedil;in; ensemiz de a&ccedil;ık, başarısızlığımızda tokat atılması i&ccedil;in. Bir defa denenmek istiyoruz. Mut İl&ccedil;esinde, 2001 ekonomik krizinin 10. yıld&ouml;n&uuml;m&uuml;nden bir g&uuml;n &ouml;nce de şunu s&ouml;yl&uuml;yor: Milletimizin bir &ouml;zelliği var, o da şudur. Eğer birisi bir iş başarmışsa onu alnından &ouml;pelim, takdir edelim ama birisinin bir hatası olmuşsa onun da ensesine bir tokat atılır. Sayın Bah&ccedil;eli yi, aziz milletimizin bu engin ferasetini, bu hakemliğini, bu olgunluğunu teslim ettikleri i&ccedil;in tebrik ediyorum. Ger&ccedil;ekten de bu millet kendisine hizmet edeni alnından &ouml;pm&uuml;ş, y&uuml;klediği emaneti de yere d&uuml;ş&uuml;renleri asla affetmemiş, se&ccedil;im sandığında MHP liderinin deyimi ile ensesine tokadı vurmuştur. Ancak MHP Lideri bir defa denenmek istiyoruz derken, 2001 de DSP ve ANAP la iktidar ortağı iken, &uuml;lkeye &ouml;dettiği bedeli, ardından da 3 Kasım 2002 se&ccedil;imlerinde ensesine yediği tokadı belli ki hatırlamıyor, hatırlamak istemiyor. Aziz milletimizin şu hususu iyi hatırlamalarını, her an hatırlarında tutmalarını &ouml;zellikle rica ediyorum: T&uuml;rkiye de demokrasiye ne zaman m&uuml;dahale edilmişse, demokratik haklar ne zaman geriye gitmişse, sivil siyaset &uuml;zerinde ne zaman baskı kurulmuşsa, o zaman ekonomi &ccedil;ok ağır darbeler alır. Siyaset dışı kurumların, siyasete m&uuml;dahalesi kadar, &ccedil;etelerin, karanlık g&uuml;&ccedil; odaklarının, hukuk dışı &ouml;rg&uuml;tlenmelerin siyaseti dizayn &ccedil;abaları da aynı şekilde ekonomiyi olumsuz etkilemiş, faturayı da en ağır şekilde millete, &ccedil;alışana, esnafa, &ccedil;ift&ccedil;iye, yoksula, iş&ccedil;iye, işadamına, sanayiciye y&uuml;klemiştir. 1960 m&uuml;dahalesi ve sonrası ekonomik duruma bakın. 1971 den sonra yaşananlara bakın, bu tabloyu g&ouml;r&uuml;rs&uuml;n&uuml;z. 1980 ve sonrası ekonomik duruma bakın, bu tabloyu g&ouml;r&uuml;rs&uuml;n&uuml;z. 1997 de sivil siyasete y&ouml;nelik m&uuml;dahale, tarihimizin en b&uuml;y&uuml;k ekonomik krizi olarak baş g&ouml;stermiş, 21 Şubat 2001 de de adeta patlayarak arkasında &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k bir enkaz bırakmıştır. Bizim AK Parti olarak 8 yıl boyunca, altını kalın &ccedil;izgilerle &ccedil;izerek ifade ettiğimiz bir ger&ccedil;ek var. Biz, o bırakılan pisliği temizledik, temizliyoruz ama d&ouml;nemin iktidar ortakları şimdi bundan rahatsız oluyor. Niye rahatsız oluyorsunuz? Siz bu &uuml;lkeye b&ouml;yle bir pislik bıraktınız, bizi bozguna uğrattınız. Finans sekt&ouml;r&uuml;nde bizi yıkımla karşı karşıya bıraktınız. - O D&Ouml;NEMDE BİZE BUNU YAŞATTILAR -Başbakan Erdoğan, O d&ouml;nemde 21 bankanın fona devredildiğini ve bunun bedelini halkın &ouml;dediğini belirterek, &Uuml;lkede, demokratikleşme, &ouml;zg&uuml;rl&uuml;k adına hi&ccedil;bir şey kalmadı. İstikrar, g&uuml;ven adına hi&ccedil;bir şey kalmadı. G&uuml;ven ve istikrar bu &uuml;lkeden gitti. Dış ve i&ccedil; politikadaki anlayışını tamamıyla dışarıdan birileri şekillendiriyorsa, ben g&uuml;&ccedil;l&uuml; bir &uuml;lkeyim diyemezsiniz. O d&ouml;nemde bize bunu yaşattılar dedi. 1999-2001 yılları arasında bu durumun yaşandığını ifade eden Erdoğan, i&ccedil;eride istikrar, g&uuml;ven ortamı, kardeşlik ve dayanışma sağlanamadan kalkınılamayacağını, kendilerinin g&uuml;veni, istikrarı sağladıklarını bildirdi. Erdoğan, T&uuml;rkiye nin demokrasisi ile aktif dış politikası ile b&uuml;y&uuml;yeceğine ve bunu at başı g&ouml;t&uuml;receğimize karar verdik dedi.Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: 8 yıl boyunca T&uuml;rkiye nin ekonomide elde ettiği başarıları tesad&uuml;f olarak g&ouml;renler, bunu iddia edenler &ccedil;ıktı. Bu bir tesad&uuml;f , bu tutmaz dediler. Ardı ardına bunlar gelmeye başlayınca, Başbakan haklıymış demeye başladılar. 8 yıl boyunca ekonomideki iyileşmeyi ge&ccedil;ici g&ouml;renler, her an kriz &ccedil;ıkacağını iddia edenler, hatta kriz i&ccedil;in tarih verecek kadar ileri gidenler &ccedil;ıktı. 8 yıl boyunca ekonomide rekor seviyedeki başarıları uluslararası konjonkt&uuml;re bağlayanlar oldu. Bunların tamamının yanlış olduğunu, olacağını, teğet ge&ccedil;eceğini s&ouml;ylediğimizde de dalga ge&ccedil;enler oldu. Sonunda ne oldu? Sonunda d&uuml;nya, b&uuml;t&uuml;n kredi kuruluşları T&uuml;rkiye nin başarısını konuşmaya başladı. 8 yıl boyunca T&uuml;rkiye ekonomide elde ettiği istikrarlı b&uuml;y&uuml;me ve ilerleme ile k&uuml;resel finans krizi karşısındaki sapasağlam duruşu ile t&uuml;m bu iddiaları boşa &ccedil;ıkarmış, demokrasi ile b&uuml;y&uuml;d&uuml;ğ&uuml;n&uuml;, aktif dış politikayla istikrar ve g&uuml;venle kalkındığını hem kendi milletine hem de d&uuml;nyaya ispat etmiştir. -ANAYASA KİTAP&Ccedil;IĞININ FIRLATILMASI-Başbakan Erdoğan, Anayasa kitap&ccedil;ığının fırlatılması ile 675 bin lira olan dolar kurunun, bir ka&ccedil; g&uuml;n i&ccedil;inde 1 milyon 470 bin liraya ulaştığını s&ouml;yledi. 2001 krizi &ouml;ncesinde y&uuml;zde 39 seviyesinde olan enflasyonun kriz sonrasında y&uuml;zde 69,5 a y&uuml;kseldiğini ifade eden Erdoğan, devlet i&ccedil; bor&ccedil;lanma senedinin faiz oranının y&uuml;zde 36,2 den y&uuml;zde 100 e &ccedil;ıktığını, gecelik faiz oranlarının y&uuml;zde 7 bin 500 e kadar fırladığını bildirdi. Bunlardan kimlerin neler kazandığını benim halkım biliyor. İşte o kaymak tabaka, anamuhalefetin şu anda paslaştığı tipler, onlar kazandı diyen Erdoğan, Merkez Bankasının d&ouml;viz rezervinin 26 milyar dolardan 16 milyar dolara d&uuml;şt&uuml;ğ&uuml;n&uuml; kaydetti. Başbakan Erdoğan, deval&uuml;asyondan hemen &ouml;nce Merkez Bankasından 5,4 milyar dolar d&uuml;ş&uuml;k kurdan &ccedil;ekim yapıldığını dile getirerek, s&ouml;zlerini ş&ouml;yle s&uuml;rd&uuml;rd&uuml;: &Uuml;lkenin milli bankası, milletin hazinesi adeta birilerine, işte o malum &ccedil;evrelere peşkeş &ccedil;ekildi. Yıllardır iktidarda... AK Parti o zaman yoktu bile. Kim vardı? MHP, DSP, ANAP vardı, bu millet bunlara tokat atmayacak da kimlere tokat atacak? Milletim gereğini yaptı. Fona devredilen bankaların millete maliyeti 46 milyardı. Ziraat Bankası, Halk Bankası, Emlak Bankası, TMSF ve Merkez Bankasının zararlarını karşılamak amacıyla y&uuml;ksek faizlerle senet ihracı yaptılar. Bu ihra&ccedil;lardan kaynaklanan ana para ve faizleri kim &ouml;dedi? Biz &ouml;dedik biz. Ey Sayın Bah&ccedil;eli, sen yaptın biz &ouml;dedik. En son &ouml;demeyi ne zaman yaptık? 2010 da yaptık. Bunları nasıl g&ouml;rmezsin. Ondan sonra sıkılmadan &ccedil;ıkıyorsunuz, burunlarından lime lime getireceğiz. Sizin burnunuzdan kim lime lime getirecek diye merak ediyordum, Allah tan millet getirdi. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; enseye tokattan &ouml;te, demokratik tokadı, demokrasi terbiyesi almış olanlar &ccedil;ok daha &ouml;nemserler. Bunlar hala akıllanmadılar. Bazen bakıyorsunuz, k&uuml;lhanbeyi edebiyatı ile konuşuyorlar ama biz o edebiyatı kullanmayız. O edebiyatın i&ccedil;inde b&uuml;y&uuml;d&uuml;k aslında ama bizim aldığımız terbiye buna m&uuml;saade etmez. Sadece bu senetlerin ihracının T&uuml;rkiye ye maliyeti ne biliyor musunuz? 382 milyar lira. şimdi onlar olmamış olsaydı, T&uuml;rkiye nin ekonomi noktasında bu durumda olduğunu tasavvur edin.

Erdoğan: Bölgedeki gelişmeleri çok yakından izliyoruz

Başbakan Erdoğan, ''Gelişmeleri çok yakından ve tüm boyutlarıyla izliyor, gereken temasları sağlıyor, gereken adımları da atıyoruz" dedi

Öne Çıkanlar