Erdoğan: Satın alma paritesine göre dünyanın 13. büyük ekonomisiyiz
-
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin 500 Büyük Hizmet İhracatçısı Ödül Töreni'nde konuşuyor.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin 500 Büyük Hizmet İhracatçısı Ödül Töreni'nde konuşuyor.
Yurtdışındaki sancaktarlarımız olarak gördüğümüz ihracatçı firmalarımıza başarılar diliyorum. Türkiye bugünlere kolay gelmemiştir.
Cumhuriyetle sanayiden tarıma kadar her alanda yapılan atılımlar 2. dünya savaşı sonrasında tek parti döneminde akamete uğramıştır.
Milletin baskısı ve zorlamasıyla demokrasiye geçildikten sonra bir yükseliş ve büyüme hamlesi başlamıştır. Şehir Başbakan Adnan Menderes ile başlayan bu dönem kaos içindeki 1970'li yıllarda kaybolmuştur.
Özal'ın 1980'lerde uygulamaya koyduğu Türkiye'yi dünyaya açma çabaları 1990'ların koalisyon karmaşasında aynı akıbete uğramıştır.
23,5 milyar dolar IMF'ye borçlar devraldığımız borcu 2013'te sıfırladık.
Türkiye kendine güvendikçe, bilhassa iş dünyasının önünü açtıkça bölgesinde gücü ve itibarı artan bir ülke haline geldi. Türkiye son 16 yılda, yılda ortalama 5.7 büyüdü. Satın alma paritesine göre dünyanın 13. büyük ekonomisi haline geldi. Tesis ettiğimiz ve adeta gözümüz gibi koruduğumuz istikrar ve güven ortamı sayesinde Türkiye, adeta küllerinden yeniden doğmuştur.
Önümüzde 500 milyar dolarlık ihracat hedefi olduğunu unutmayalım, bunun aktörleri karşımızda. 174 ayrı ülkeye ihracat gerçekleştiren 36 bin 630 firmayı tebrik ediyorum. Cari işlemler dengesinde de ciddi bir iyileşme dikkat çekiyor. Merkez Bankası rezervlerimiz yaklaşık 92.5 milyar dolara ulaştı
Türkiye demokrasisiyle, ekonomisiyle, güvenliğiyle hedeflerine doğru kararlılıkla yürümeye devam ediyor. Büyük ve güçlü Türkiye'yi sizlerle birlikte inşa edeceğiz.
Türkiye'nin yönetimi, Türkiye'nin iktidarı dış politikada destan yazmaktadır, destan. Ve bunu dünyanın devleriyle birlikte hem diplomatik, hem askeri, hem de sınırlarımızın güvenliği anlamında başarmış bir Türkiye var. Bunu hazmedemeyenler var, özellikle de içeriden hazmedemiyorlar. Onları gastroentologlara göstermek lazım.
Bizim Suriye'nin topraklarında gözümüz yok ama Suriye'den bize gelecek terör saldırılarına karşı tavrımız kesindir. Güvenlik noktasında taviz veremeyiz.
Bölgenin güvenliği bizim için esastır. Gerek Rusya gerek İran'la birlikte bölgede attığımız adımların hedefi, güvenliği tesis etmektir.
Sayın Trump'la da yaptığımız görüşme neticesinde bize şunu söyledi; 'Buradan siz DEAŞ'ı temizler misiniz?' Biz temizledik, bundan sonra da temizleriz. Yeter ki sizler lojistik anlamda bizlere gerekli desteği verin ve çekilmeye başladılar mı, başladılar. Şimdi hedef bu diplomatik ilişkilerimizi sağlıklı bir şekilde sürdürmek, nasıl ki Cerablus'ta 3 bin DEAŞ'lıyı etkisiz hale getirdiysek, bundan sonra da yine bu terör gruplarını PKK, PYD, YPG hepsini etkisiz hale getirebilecek kabiliyete sahip bir Özgür Suriye Ordusuna ve Mehmetçiklere sahibiz.
Obama döneminde yaşanan sorunlar kötü bir miras olarak Trump'a kaldı. Trump ile Suriye meselesinde pek çok noktada aynı görüşü paylaştığımızı gördük.
Gelişmeler Fırat'ın doğusundaki operasyonda bizi bir müddet daha beklemeye yöneltti ama bu ucu açık bir bekleme değil. Önümüzdeki aylarda Suriye sahasında PKK ve DEAŞ kalıntılarını ortadan kaldıracak bir harekat tarzı izleyeceğiz, bu böyle bilinsin.
Bugün Türkiye'ye diz çöktürmek düne göre kat be kat zorlaşmıştır. İş dünyamızın tamamını yine yanımızda görmekten memnuniyet duyuyorum. Sizlerin her birini yol ve kader arkadaşım olarak görüyorum.