Ergün: Türkiye'de yeni bir otomobil markası, modeli, tasarımına imkan ve ihtiyaç var
-
Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Türkiye'de yeni bir otomobil markası, modeli, tasarımına imkan ve ihtiyaç bulunduğunu bildirdi
İSTANBUL (A.A) - 08.12.2010 - Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Türkiye'deki otomotiv sektörünün kalitesi, ihracat kabiliyeti ve markalaşma becerisi dikkate alındığında, Türkiye'de yeni bir otomobil markası, modeli, tasarımına imkan ve ihtiyaç bulunduğunu bildirdi.
Bakan Ergün, 3. Uluslararası İstanbul Otomotiv Kongresi'nde yaptığı konuşmada, İstanbul'un her geçen gün dünyanın önemli finans ve ekonomi merkezlerinden biri olma yolunda ilerlediğini belirtti. Otomotiv sektörünün, küresel krizden en çok etkilenen ve büyük bir dönüşüm sürecinden geçen sektörlerin başında geldiğine işaret eden Ergün, bu yılın kongre program konseptinin ''enerji dönüşümü ve emisyon'' olarak belirlenmesinin de bu gerçeği gösterdiğini söyledi.
Türkiye'nin, bir numaralı ihracat kalemi olan bu sektöre özel bir önem verdiğini vurgulayan Ergün, bugün üniversitelerde Otomotiv Mühendisliği diye bir bölümün kuruluyor olmasının, sektörün başarısının ve gelecek potansiyelinin bir kanıtı olduğunu ifade etti.
Nihat Ergün, Türkiye'nin son yıllarda, ekonomik, sosyal ve demokratik açılardan önemli bir ivme yakaladığını, diğer birçok sektörde olduğu gibi otomotiv sektörünün de şahlanışına tanık olduklarını kaydetti.
2002 yılında Türkiye'de yıllık 91 bin otomobil satılırken, 2009'da küresel krize rağmen 370 bin otomobil satıldığını, bu yılın 11 ayında ise 410 bin gibi çok önemli bir rakama ulaşıldığını dile getiren Bakan Ergün, yılın 10 ayında, geçen yılın aynı dönemine göre otomotiv üretiminin yüzde 27, otomotiv ihracatının ise yüzde 25 arttığına işaret etti.
Bakan Ergün, ana ve yan sanayinin 11 aylık ihracatının ise 14,5 milyar dolara yaklaştığını ifade ederek, otomotiv sektöründeki bu başarının, Türkiye'de tesis edilen güven ve istikrar ortamı ile özel sektörün gayretlerinin bir sonucu olduğunu anlattı.
Otomotiv sektörü incelendiğinde, sektörün sürekli bir biçimde Batıdan Doğuya doğru kaydığının görüldüğünü belirten Ergün, bu küresel baskılardan kaynaklanan değişime ilave olarak, otomotiv sektörünün de önemli bir değişimin eşiğine geldiğini bildirdi.
''Türkiye, küresel ekonomide, kendi ekonomisinde ve otomotiv sektöründe yaşanan değişimi harmanlayarak, buradan güçlü bir sektör oluşturmayı hedeflemektedir'' diyen Ergün, bu sürecin iyi yönetildiği takdirde Türkiye'nin, dünyanın önemli otomotiv üretim üslerinden biri olacağını kaydetti.
-OTOMOTİV STRATEJİ BELGESİ-
Ekonomi Koordinasyon Kurulu'na (EKK) sunulan Otomotiv Strateji Belgesinin, bu süreci en iyi şekilde yönetmek ve sektör temsilcilerine öncülük etmek için hazırladıklarını ifade eden Bakan Nihat Ergün, ''Bu belge, orta vadeli hedeflerimiz olan 2 milyon adet üretim, 1,5 milyon adet ihracat, 50 milyar dolar ihracat geliri ve 600 bin kişilik istihdam hedeflerine ulaşmamızda kilit rol oynayacaktır. Ancak mesele sadece bu sayısal hedeflere ulaşmakla ilgili değil, sektöre sürdürülebilir bir pozisyon kazandırmakla ilgilidir'' diye konuştu.
Strateji belgesinde, ''Ar-Ge altyapısını iyileştirmek, fiziki altyapıyı geliştirmek, şirketlerin tasarım, üretim ve markalaşma becerilerini artırmak, hukuki ve idari düzenlemeleri iyileştirmek, insan kaynaklarını geliştirmek'' başlıkları altında beş temel politika alanı belirlediklerini ifade eden Ergün, belgenin en önemli özelliklerinden birisinin de sektörün bir bütün olarak değerlendirilmesi, ana üreticilerle yan sanayi ve diğer tedarikçiler arasındaki işbirliğine önem verilmesi olduğunu anlattı.
Bakan Ergün, ''Sektörün rekabet gücünü artırmak ve yüksek katma değerli bir üretime geçişi sağlamak için 27 farklı eylem hazırladık. Bu kapsamda, Ar-Ge desteklerini artırmak, test merkezleri kurmak, özellikle alternatif yakıt ve elektrikli araçlarla ilgili yatırımları desteklemek gibi eylemleri devreye alacağız'' dedi.
Gelecek 10 yıl içinde, Avrupa'daki her beş araçtan birinin elektrikli araç olacağının tahmin edildiğine işaret eden Ergün, hükümet olarak, Türkiye'de elektrikli araçların hem üretilmesine hem de kullanılmasına büyük önem verdiklerini kaydetti. Sanayi ve Ticaret Bakanı Ergün, sözlerini şöyle sürdürdü:
''İçten yanmalı motor teknolojisini sadece üretim ve montaj başarısıyla sürdüren bu ülkenin, yeni nesil teknolojilerde kendi markalarını oluşturması gerektiğine inanıyoruz. Burada üretilen araçların hiç geri çağrılmamasından da anlıyoruz ki, bugün gerçekten de dünyada en kaliteli üretim yapan ülkelerden biriyiz. Ülkemizin otomotiv sektöründeki başarısını gösterecek bir örneği burada sizlerle paylaşmak istiyorum.
New York taksi ihalesinde son üçe kalan firmaların ikisi bizden. Birisi Karsan, diğeri ise Gölcük'te üretilen Ford Connect. New York belediyesinin internet sayfasında bu araçların iç ve dış tasarımını görme şansınız var. Bizim araçların ihaleyi kazanmaya çok yakın olduklarını da memnuniyetle söyleyebiliriz. Yine üretim başarımızı gösterecek bir örnek, Hyundai firmasının, bu yıl Hindistan'da ürettiği modellerden birinin üretimini Türkiye'ye kaydırma kararı almasıdır.''
-TÜRK MARKASI OTOMOBİL...-
Bakan Ergün, binlerce aracın montajından elde edilen kardan çok daha fazlasının, özgün bir tasarım veya yeni bir teknoloji üreterek elde edilebileceğini belirtti. Bu konuda toplumun büyük bir duyarlılığının ve Türk insanının büyük bir beklentisi olduğunu dile getiren Ergün, şunları kaydetti:
''İç pazarda 1 milyon otomobil satışını önümüzdeki 10 yıl veya 5 yıl içerisinde aşabiliriz. Bu da yeni bir otomobil markası üretmenin, yeni tasarımlar geliştirmenin bize sağlayacağı avantajı ortaya koyan iş gelişmelerdir. Türkiye'deki otomotiv sektörünün kalitesini ve ihracat kabiliyetini markalaşma becerisini de dikkate aldığımızda Türkiye'de yeni bir otomobil markası, modeli, tasarımına imkan ve ihtiyaç da vardır. İsterseniz bunu beraber bir araya gelip yapın, isterseniz bireysel olarak yapın, isterseniz Ford'la ortak yapın, isterseniz İtalyanlarla, Almanlarla, Japonlarla, Korelilerle ortak yapın, ama yapın.
Buna Türkiye'nin ihtiyacı var, toplumun beklentileri var. Bugüne kadar otomotiv sektöründe markalaşma teşebbüsleri adeta sabotaja uğradı. Bunlardan bir tanesi Devrim otomobilleri konusudur, diğeri de Anadol markasıdır. Aslında Anadol, markalaşmaya çok müsait bir isimdi; ancak aleyhinde o kadar karalama kampanyası yapıldı ki, ülke olarak büyük bir fırsatı kaçırdık. Artık bu tür sabotajlara izin vermeyiz. Buna sadece hükümet olarak izin vermeyiz demiyorum, buna artık toplum olarak izin vermeyiz, hukuk ve adalet olarak izin vermeyiz.''
-ELEKTRİKLİ OTOMOBİLLER...-
Bakan Ergün, elektrikli araçların tüketimini yaygınlaştırmak için, özellikle kamu alımlarında bu araçlara ağırlık vermeyi ve böylece topluma bu konuda öncülük etmeyi planladıklarını kaydetti.
Bakanlık olarak, 81 il müdürlüğü için alacakları araçların bir bölümünün elektrikli araç olmasına karar verdiklerini bildiren Ergün, emisyon seviyesi düşük çevre dostu araçlarla ilgili yasal çalışmaların da devam ettiğini söyledi.
Ergün, elektrikli ve hibrit araçların seri tadilatı ile ilgili teknik mevzuat çalışmalarının tamamlandığını ve ilgili yönetmelikte yapılan değişikliğin, 30 Kasım 2010 tarihli Resmi Gazete'de yayımlandığını anımsatarak, böylece Türkiye'de üretilen ya da tadil edilen elektrikli veya hibrit araçlarla, yurt dışından Türkiye'ye gelecek bu tür araçların trafiğe çıkmasının mümkün olacağını anlattı.
Türkiye'nin, dünyada her geçen gün artan itibarı ve istikrarlı ekonomisiyle, dünyanın en dikkati çeken ülkelerinden birisi olduğunu vurgulayan Ergün, şunları kaydetti:
''Ülkemizin nüfus, coğrafi konum, nitelikli işgücü, ekonomik performans gibi birçok özellikleri, uluslararası yatırımcıların ülkemize olan ilgisini artırmaktadır. Bu yıl Renault ülkemizde elektrikli araç üretimine başlamış, son olarak Opel, bazı modellerini Türkiye'de üretme kararı almıştır. Cherry'den sonra otomotiv sektöründe faaliyet gösteren 2 önemli Çin firması daha ülkemize yatırım yapmayı planlıyor.
Çinli DFM otomotiv firması, İzmir bölgesine yaklaşık 300 milyon dolarlık bir yatırım planlarken; yine BYD otomobil firması Çerkezköy civarında yatırım hazırlığı içinde. Buradan şunu net bir şekilde söyleyebiliriz ki, Türkiye otomotivde artık 'üretim üssü' olma yolundadır. Biz ülkemizi bir yatırım cenneti haline dönüştürmek, otomotiv gibi kritik sektörlerdeki yetkinliğimizi artırmak için çalışmalarımıza devam edeceğiz.''