Bloomberght
Bloomberg HT Haberler Kayıt dışı istihdamın faturası 21.2 milyar lira

Kayıt dışı istihdamın faturası 21.2 milyar lira

Türk-İş'e göre, kayıt dışı çalışanlar nedeniyle devletin toplam kaybı, asgari ücret düzeyi dikkate alındığında yıllık 21.2 milyar lira

Giriş: 17 Mart 2011, Perşembe 10:42
Güncelleme: 17 Mart 2011, Perşembe 10:42

ANKARA (A.A) - 17.03.2011 - Göksel Yıldırım - Türk-İş'in hazırladığı rapora göre, kayıt dışı çalışanlar nedeniyle devletin toplam sosyal güvenlik primi ve vergi kaybı, asgari ücret düzeyi dikkate alındığında yıllık 21.2 milyar lirayı buluyor.

AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, konfederasyon, kayıt dışı istihdamın maliyetine yönelik bir rapor hazırladı.

Raporda, kayıt dışı istihdamın, çalışanların gelir getirici çalışmalarının kısmen veya tamamen ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının (Sosyal Güvenlik Kurumu, Gelir İdaresi Başkanlığı, Bölge Çalışma Müdürlüğü, İŞKUR İl Müdürlüğü) bilgisi dışında bırakılması olduğu vurgulandı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Hanehalkı İşgücü Araştırması 2010 yıllık sonuçlarına göre, esas işlerinden dolayı herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna kayıtlı olmayanların toplamının 9 milyon 772 bin kişiye ulaştığına dikkat çekilen raporda, bunların 3 milyon 535 bininin ücretli veya yevmiyeli, 3 milyon 95 binin ise kendi hesabına çalışan konumunda olduğuna işaret edildi.

TÜİK verilerine göre, 2010 yılı itibariyle kayıt dışı istihdam oranının yüzde 43.3 seviyesinde olduğu belirtilen raporda, Türkiye'de ücretli veya yevmiyelilerle kendi hesabına çalışan, ancak herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna kayıtlı olmayanların toplamının 6 milyon 630 bini bulduğu kaydedildi.

Türkiye'de kayıt dışı istihdamın ülke ekonomisine ve sosyal güvenlik sistemine maliyetinin yüksek olduğu vurgulanan raporda, asgari ücret temel alınarak yapılan bir hesaplamanın, kayıt dışı istihdam nedeniyle alınamayan sosyal güvenlik prim ve vergi kaybının boyutunu ortaya koyduğu ifade edildi.

Raporda, 2010 yılında geçerli olan yıllık ortalama asgari ücret tutarının brüt 744.75 lira olduğuna dikkat çekilerek, ''Kayıt dışı istihdam edilen 6 milyon 630 bin kişinin, asgari ücret tutarı üzerinden kayıtlı duruma getirilmesi durumunda, devletin gerek sosyal güvenlik primi (işsizlik sigortası primi dahil) ve gerek gelir vergisi açısından önemli geliri söz konusu olacaktır'' denildi.

Rapora göre, 3 milyon 335 bin ücretli ve yevmiyeli için asgari ücret üzerinden ödenmesi gereken sigorta primi ve vergi toplamı yıllık 11.9 milyar liraya karşılık geliyor. Bunun 9 milyar 4 milyon 69 lirasını SGK primi, 1 milyar 708 milyon 678 lirasını gelir vergisi, 947 milyon 875 bin lirasını işsizlik sigortası primi, 208 milyon 706 bin lirasını ise damga vergisi oluşturuyor.

Kendi hesabına çalışan 3 milyon 95 bin kişi için ödenmesi gereken sosyal güvenlik prim tutarı da 9 milyar 266 milyon 105 bin liraya ulaşıyor.

Kayıt dışı ücretli veya yevmiyeli ya da kendi hesabına çalışanlardan devletin toplam sosyal güvenlik primi ve vergi kaybı asgari ücret düzeyi dikkate alınarak yapılan hesaplamaya göre 21.2 milyar lirayı buluyor.

-MÜCADELE İÇİN YOL HARİTASI ÖNERİSİ-

Raporda, kayıt dışı ekonomi ve ona bağlı olarak yaygınlık kazanan kayıt dışı istihdamın önemli bir sorun olarak gündemde durduğu vurgulandı.

Kayıt dışında çalışmak durumunda kalanların İş Yasası güvencesinden ve sosyal güvenlik haklarından yararlanmalarının sınırlı düzeyde kaldığı belirtilen raporda, kayıt dışı istihdamın yaygınlığının, sosyal hukuk devleti uygulamalarının ve sendikal örgütlenmenin önündeki en önemli engellerden birisi olduğu ifade edildi.

''Vergi ve sigorta gelirlerinde azalmaya, işletmeler arasında rekabet koşullarında eşitsizliğe, çalışanlar açısından kötü çalışma koşullarına ve sosyal güvenceden yoksunluğa neden olan kayıt dışı ile mücadeleden vazgeçilmemelidir'' denilen raporda, bu konuda tüm sosyal tarafların katılımıyla bir ''ulusal eylem planı'' hazırlanması ve kayıt dışı istihdama yönelik mücadelenin çok yönlü bir bütünsellik içinde sürekli olması gerektiği belirtildi.

Kayıt dışı istihdamla mücadele konusunda, kayıt dışı istihdamı (yabancı kaçak işçiler dahil) kabul edilebilir bir seviyeye (yüzde 5-10) indirecek 3 yıllık ''mücadele süresi'' belirlenmesi teklifinde bulunulan raporda, şu önerilere yer verildi:

''-Bu mücadele, siyasi kararlılık, yani mücadeleye samimiyetle karar vermek, işçi ve işveren sendikaları başta olmak üzere sosyal bileşenler ile işbirliği yapmak yani onların yardımını istemek, tam istihdamı amaç edinmek ve buna uygun politikalar üretmek ilkelerine dayalı olmalıdır.

-Mücadele süresi içinde denetim birim ve elemanları kayıt dışı iş yeri/işletmeleri belirlemeye ve kayıt altına almaya yönelmelidir.

-Bu dönemde tüm denetim birim ve elemanları bir merkez tarafından yönetilmelidir.

-Mücadele süresinde resmi denetim elemanlarına ilave olarak (trafik denetimlerinde olduğu gibi) gönüllü müfettişler oluşturulmalıdır.

-Mücadele süresi içinde kendi başvurusu ile kayıt altına giren iş yeri/işletmeler bu tarihten itibaren 3 yıl süre ile gözetim altında tutulmalı ve bu süre içinde yanıltıcı ve kayıt dışı bir eylemde bulunmamak koşulu ile kayıt altına girdikleri tarihten öncesi eylemleri nedeniyle cezalandırılmamalıdır.

-Kendi başvurusu ile kayıt altına giren iş yeri/işletmeler gözetim süresi içinde belirlenecek bazı muafiyet ve istisnalardan yararlanmalıdır.

-Kayıt altına alma oranına ve kayıtlı istihdam artışına bağlı olarak (kayıt altına alınan çalışanlardan sağlanacak yeni prim gelirleri de dikkate alınarak) vergi ve sosyal güvenlik prim oranlarında indirime gidilmelidir. Bu indirimlerden yalnızca çalışanları örgütlü ve toplu iş sözleşmesi olan iş yeri/işletmeler yararlanmalıdır.

-2821 sayılı Sendikalar Kanunu'nda yapılacak değişiklikler ile işsizlerin bir süre ile sınırlı olmadan sendika üyesi olmaları, işçi emeklilerinin sendika üyesi olabilmeleri veya derneklerinin sendika haline gelmesi ve konfederasyonlara üyeliği sağlanmalıdır. Mücadele süresince sendika üyeliği zorunlu olmalı ve sendika üyesi olmayanlar işe girememelidir.