Bloomberght
Bloomberg HT Haberler Kılıçdaroğlu: Yeşil ekonomi modelini benimsiyoruz

Kılıçdaroğlu: Yeşil ekonomi modelini benimsiyoruz

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, ''Biz insani gelişimi ve sosyal adaleti hedef edinen yeşil ekonomi modelini benimsiyoruz'' dedi

Giriş: 08 Haziran 2011, Çarşamba 15:05
Güncelleme: 09 Haziran 2011, Perşembe 13:17

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ''Biz insani gelişimi ve sosyal adaleti hedef edinen yeşil ekonomi modelini benimsiyoruz. Kuracağımız yeşil ekonomi modeli ile hem günümüzde yaşayanların hem de gelecek kuşakların çevre hakkının tam olarak hayata geçirilmesini hedefliyoruz'' dedi.

Kılıçdaroğlu, İzmir Balçova Kaya Termal Otel'de düzenlediği ''Küresel İklim Değişikliği Raporu Herkes İçin Sürdürülebilir Kalkınma'' konulu toplantıda, partisinin iklim değişikliği konusunda hazırladığı raporu açıkladı.

Kılıçdaroğlu, sadece eleştirmekle ve çözüm üretmemekle eleştirilen CHP Genel Merkezi'nin son 6 ayda üniversite gibi çalıştığını belirtti. Kılıçdaroğlu, ''İzmir çevre konusunda Türkiye'nin en duyarlı yerlerinden biri. İzmir, Türkiye'nin incisi, göz bebeği ve bu kenti marka kent haline getirmek için çalışıyoruz. Bu nedenle raporu burada açıklıyoruz'' diye konuştu.

-''SAĞLIKLI ÇEVREDE YAŞAM HER YURTTAŞIN HAKKI''-

Kılıçdaroğlu, tüm politika önerilerini cumhuriyetin mirası ve sosyal demokrasinin evrensel değerleri çerçevesinde oluşturduklarını anlatarak, ''Çevrenin korunması ve ekonomik kalkınmanın çevresel açıdan sürdürülebilir olması, çağdaş sosyal demokrasinin temel değerlerinden birisi haline geldi'' dedi.

Sağlıklı bir çevrede yaşamın, her yurttaşın hakkı olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Çevre dostu ve dengeli bir büyümenin ancak sosyal demokrat politikalarla hayata geçirilebileceğine inanıyoruz. Çevrenin korunması, rantı, kar artırımını tek hedef olarak görmeyen, merkezine insan hakları, sosyal adalet gibi değerleri koyan bir anlayış gerektirmektedir. Bu kapsamlı ve tutarlı bakış açısı ancak sosyal demokrat bir çerçevede geliştirilebilir.

Çevrenin korunması, başlı başına bir hedef olmakla beraber, aynı zamanda sosyal adaletin de bir gereğidir. Bozulan çevre şartları ve dengesiz büyüme toplumun zayıf kesimlerini her zaman daha çok etkileyecektir. Aynı zamanda çevreye bugün verilen zarar, gelecek nesillerin haklarının ellerinden alınması anlamına da gelmektedir. Sosyal demokrasi hem güncel hem de nesiller arası adaletsizlikleri kendine dert edinen bir bakış acısıdır. İşte bizim çevresel sorunlara bakışımız da bu genel çerçevede şekillenmektedir.

Biz insani gelişimi ve sosyal adaleti hedef edinen yeşil ekonomi modelini benimsiyoruz. Kuracağımız yeşil ekonomi modeli ile hem günümüzde hem de gelecek kuşakların çevre hakkının tam olarak hayata geçirilmesini hedefliyoruz.''

-''AKP HÜKÜMETİ ÇEVREYE DUYARSIZ''-

AK Parti hükümetinin Türkiye'yi çevresel dönüşüme hazırlamaktan çok uzak olduğunu ileri süren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

''AKP'nin zihniyeti, birikimi, maalesef bu süreci idare etmeye yeterli olmuyor. AKP'nin çevre ile tek ilişkisi rant üzerinden kuruluyor. AKP için çevre para ettiği sürece değer kazanıyor. AKP su kaynaklarının sınırsızca sömürülmesine izin veriyor. Orman alanlarının talanının önünü açıyor. Derelerimiz, ormanlarımız, sit alanlarımız, madenlerimiz çevresel etkileri düşünülmeyen, sadece kar odaklı politikalara alet ediliyor. Hükümet yaşanmakta olan iklim felaketlerine karşı hiçbir tedbir almayarak zaten yoksullaştırdığı çiftçilerimizi iyice kaderlerine terk ediyor.''

Kılıçdaroğlu, doğanın korunması için üzerlerine çok önemli görevler düşen çiftçilerin her geçen gün kan kaybettiğini ifade ederek, şunları söyledi:

''Türkiye'de tarım sektöründe büyüme sıfırlanmış durumda. Kırsal yoksulluk her geçen gün artıyor. AKP'nin çevreye duyarsızlığının en açık örneklerini enerji politikalarında görüyoruz. Bilim insanları bize iklim değişikliğinin en önemli nedenlerinden birinin enerji kaynaklarının verimsiz kullanılması ve aşırı tüketimi olduğunu söylüyor.

AKP ise çevre dostu enerji politikaları üretmekten çok uzak gözüküyor. Sera gazlarının salınımında her geçen sene belirgin artışlar gözlemleniyor. Hükümetin kalkınma anlayışının ekonomik, çevresel ve sosyal politikalar arasında bir uyum ve dengeye dayanmadığı çok açık anlaşılıyor. AKP rant ve yandaş merkezli politikaları ile sadece bizleri değil, gelecek nesilleri de tehlikeye atıyor.''

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 2023 yılına kadar, toplam elektriğin en az 30'luk diliminin yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanmasını hedeflediklerini söyledi.

Kılıçdaroğlu, İzmir Balçova Kaya Termal Otelde düzenlenen ''Küresel İklim Değişikliği Raporu Herkes İçin Sürdürülebilir Kalkınma'' konulu toplantıda, AK Parti'nin enerji politikasının önceliğinde hala kömür ve doğalgaz gibi fosil yakıtların olduğunu ifade etti.

Hükümetin, yenilenebilir enerji konusunda inandırıcı politikalar ve hedefler ortaya koyamadığını savunan Kılıçdaroğlu, yeşil ekonomi politikalarını hayata geçirmek için çalışacaklarını belirterek, şöyle konuştu:

''Yüksek orandaki sera gazı salımlarının ana nedeninin, fosil yakıtların aşırı ve verimsiz kullanımı olduğunu çok iyi biliyoruz. Türkiye'de enerji ihtiyacının yüzde 88 gibi çok yüksek oranı, hala fosil yakıtlardan sağlanıyor. Bizim öncelikli hedefimiz; yenilenebilir enerji kaynaklarından sonuna kadar faydalanmak olacak. Biz, nükleer enerjiyi öncelikli bir yatırım olarak görmüyoruz. Bizim için öncelikli yatırımlar, çevre dostu yenilenebilir enerji kaynaklarının etkili bir şekilde kullanılması olacak. Özellikle de rüzgar, güneş gibi Türkiye'nin potansiyel olarak zengin olduğu kaynaklar üzerinde yoğunlaşacağız.

Hedefimiz, 2023 yılında toplam elektriğin yüzde 30'unun yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanması olacaktır. Bu konuda yapılacak tüm bilimsel çalışmalar ve yatırımlar için genel bütçede iklim fonu oluşturacağız. Türkiye'de yeşil teknolojilerin gelişimi için her türlü desteği sağlayacağız.''

-''CHP İKTİDARINDA DERELER ÖZGÜR AKACAK''-

Enerjinin, çevre dostu teknolojilerle üretimi kadar, üretilen enerjinin verimli kullanımının da çevrenin korunmasında önemli rol oynadığını kaydeden Kılıçdaroğlu, şöyle dedi:

''Bu konudaki eksiklik hem yurttaşlarımızın bütçesine ek bir yük oluşturuyor hem de çevresel kötü etkiler yaratıyor. CHP olarak bu alan için de çözüm önerileri geliştirdik. Dört sene içinde 1 milyon yoksul aileye bina kaynaklı enerji kayıplarını ve ısınma giderlerini azaltmak için hane başına 1500 lira bina yalıtım yardımı yapacağız. Yalıtım için kullanılan teknolojinin, Türkiye'de üretilmesini sağlayacağız. Bu yatırım ile hem on binlerce insanımıza yeni yeşil ekonomide çalışma olanağı yaratacak hem de yakıt masraflarında çok önemli bir tasarruf sağlayacağız.

Bunun yanı sıra iklim değişikliğinden en çok etkilenen yoksul çiftçiler, tarım işçileri, balıkçılar sele açık gecekondu yerleşim alanlarında yaşayan yurttaşlarımız gibi toplum kesimlerini korumak için eylem planlarını ivedilikle hazırlayacağız. Çevre ve iklim mühendislerimiz ile işbirliği içinde çevresel risklere karşı önlemleri hızla hayata geçireceğiz.''

Türkiye'nin iktidara en hazır partisi olduklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, ''CHP iktidarında, sadece her yurttaşımız değil, çevremiz de doğamız da rahat bir nefes alacak. CHP iktidarında dereler özgür akacak. Gökyüzü, kömürün kara dumanına değil özgürce uçan kuşlara yuva olacak'' dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İzmir'in geçmiş dönemdeki belediye başkanlarının çalışmalarıyla Körfez'deki kokunun büyük ölçüde giderildiğini belirterek, ''Bir ülkenin Başbakanı bir kente gelirken 'Bu kent leş gibi kokuyor' demesi akıl alacak şey değil''dedi. Kılıçdaroğlu, Başbakan'ın bu sözleriyle İzmirlilere hakaret ettiğini söyledi.

Kılıçdaroğlu, İzmir Balçova Kaya Termal Otelde düzenlenen ''Küresel İklim Değişikliği Raporu Herkes İçin Sürdürülebilir Kalkınma'' konulu toplantıda, Kopenhag'daki uluslararası toplantıda 140 ülkenin küresel değişime ilişkin projelerini anlattığını, sadece Türkiye'nin bir şey söylemediğini ifade etti.

Ekonomi konusunda da çevre konusunda da tarım konusunda da iktidara en hazırlıklı partinin CHP olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, ''Sadece söylemle sınırlı kalmadık, söylemin ötesine geçtik. Bu konuyu en iyi kimler bilir, o kişileri davet ettik. Bu olayları nasıl çözebiliriz diye onlara danıştık. Bir üniversite gibi çalıştık. Hiçbir parti bizim ürettiğimiz kadar rapor ve çözüm üretmiş değil. Bir sorun olmadan soruna çözüm üreten bir partiyiz'' diye konuştu.

Küresel iklim değişikliği konusunda açık ve net bir siyasi iradeyi ortaya koyduklarını anlatan Kılıçdaroğlu, ''Bu iradeyi biz ortaya koyuyoruz. Bu sorun sadece Türkiye'nin değil, tüm dünyanın sorunu'' dedi.

-İZMİR KÖRFEZİ'NDEKİ KOKU-

Kılıçdaroğlu, toplantının sonunda basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın İzmir Körfezi'ndeki kokuya ilişkin eleştirileri hakkındaki soruya Kılıçdaroğlu, şu yantı verdi:

''İzmir'de askerliğimi yaptığım dönemde felaket bir koku vardı. (Ahmet) Piriştina da (Burhan) Özfatura da ciddi çalışmalar yaptılar. O kokuyu büyük ölçüde giderdiler. Bir ülkenin Başbakanın bir kente gelirken 'Bu kent leş gibi kokuyor' demesi, akıl alacak şey değil. İzmirlilere hakaret ediyorsunuz. Bunu söyleyen Başbakan, İzmir Anakent Belediyesi'nin yatırımlarını engelliyor. 'Yerel yönetimlere özerklik şartı getireceğiz' derken bunu kast ediyoruz. 'Baraj yapacağım' diyoruz 'Yapma' diyorlar. 'Ben de yapmam' diyor. Niçin? 'İzmir'i cezalandıracağım.' Oy zamanı geliyor İzmir'den oy istiyor. 9 yıl geçti İzmir'e ne yaptınız? İzmirliye ne yaptınız? Engeller dışında ne verdiniz? Kullandığı sözcükleri bırakın bir Başbakan'a bir insana bile yakıştıramıyorum.''

-''KANAL İSTANBUL GERÇEKLEŞMESİ MÜMKÜN OLMAYAN BİR HAYALDİR''-

Türkiye'yi 21. yüzyılda kendi coğrafyasında en güçlü ülke haline getirmek istediklerini söyleyen Kılıçdaroğlu, İzmir'i tüm Avrupa'nın en önemli sağlık merkezlerinden biri haline getirmeyi hedeflediklerini anlattı.

Ayakları yere basan ve birbirini bütünleyen projeler hazırladıklarını, Kanal İstanbul Projesi'nin ise gerçekleşmesinin mümkün olmadığını öne süren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

''Kanal İstanbul gerçekleşmesi mümkün olmayan bir proje hayalidir. Neden gerçekleşmesi mümkün değil? Gelen gemiler kılavuz dahi almak zorunda değil. Bu sorun çözüldü mü? Montrö Sözleşmesi, taraf olan bütün ülkelerin imzaladığı bir sözleşme. Biz bu projeyi gündeme bile almadık. Tartışma konusu bile yapmadık.

Yarımadayı neden ikiye bölüyorsunuz? Biz bu projeleri yapsak şimdi yer gök inlerdi. 'Şu CHP'ye bakın maliyeti belli olmayan, uluslararası ilişkileri çözülmeyen bir konuda milletin önüne proje koyuyor' derlerdi. ''

İzmir'de kentsel dönüşüm alanında ve başka alanlarda yapacakları bir çok projeleri olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, ''İzmir turizmden hak ettiği payı alamıyor. Bunları aşamıyoruz. Aşabilirsek İzmir'e çok önemli katkılar yapmış oluruz. İzmir, olağanüstü vergi ödüyor. Kamudan aldığı pay çok sembolik. İzmir bunu hak ediyor mu? 9 yıldır hiçbir şey vermeyenler şimdi oy için geliyorlar'' dedi.

İzmir'in projelerinin hayata geçmesinin Hükümet tarafından onaylanmasına bağlı olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, hükümetin tüm belediyelere eşit mesafede olması gerektiğini dile getirdi.

Hava kirliliği konusunda da hükümetin sorumlu olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Hava kirliliği konusunda da birisi suçlanacaksa, iktidarın suçlanması lazım. Kömürü anakent belediye başkanı mı dağıtıyor? Kullanılmayan doğalgaz için para ödedik. Ver gecekondudaki vatandaşlara. İran'a vereceğin parayı onlara ödersin. Paran kendi ülkende kalmış olur.

İktidar gölge etmesin İzmir kendi olanaklarıyla marka kent olmaya aday. Şimdi gelmiş konuşuyor. 9 yıldır neden yapmadınız? Elinizden tutan mı var? İzmir'i seviyoruz, sorunlarını çözeceğiz. İzmir kendi bölgesinde Avrupa'nın en güzel yeşil kentlerinden birisi olacak. Sayın Başbakan, ödenek ve projeyi birbirinden ayıramıyor. İzmir'in parası var. Ödeneğe ihtiyacı yok.

İzmir'e engellemelerin kalkması lazım. Kamu İhale Kurumu tarafından İzmir'in projelerinin engellendiğini ispat edersem kendisi Başbakanlıktan ayrılacak mı? Ben elma gönderiyorum ama o armut diyor. Biz, açık, net, somut söylüyoruz. Ödenek ayrıdır, paradır. İzmir'in parası var. Belediyenin olanakları var ama engelleniyor.''

-''ÖNCELİĞİMİZ DOĞA''-

Kılıçdaroğlu, hidroelektrik santrallerine ilişkin bir soru üzerine de şunları söyledi:

''Bölge halkı istemiyorsa, ciddi haksızlıklar yaratıyorsa onlara sıcak bakmayacağız. İptal etme yetkisinin olup olmadığını hukukçulara danışacağız. Maliyeti ne olursa olsun çevreye zarar veriyorsa, doğaya zarar veriyorsa o HES'i iptal edeceğiz. Önceliğimiz doğa. Altın arama konusunda da duyarlılığımız devam ediyor. Pek çok milletvekili İzmir'e geldi, maden alanlarını incelediler. Aynı duyarlılığımızı sürdüreceğiz, bu konuda kimsenin kuşkusu olmasın.

Ankara'ya sokulmayan arkadaşlarımız var. Adalet ve Kalkınma Partisi bir duyarlı kitleyi Ankara'nın içine sokmuyor. Ellerinde silah yok, molotofkokteyli yok. Haksızlıklara karşı tepkilerini dile getirmek istiyorlar siz tepkilere izin vermiyorsunuz.''

Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da İzmir'in sorunlarının çözümü konusunda sıkıntı yaşadıklarını, hazine arazisi alamadıkları için kamulaştırma yapmak zorunda kaldıklarını ifade etti.

Kılıçdaroğlu, basın toplantısının yapıldığı otele gelirken, Balçova ilçesinde parti otobüsünden vatandaşları selamlayarak karanfil dağıttı.

İlçede çiçeklerle karşılanan Kılıçdaroğlu, karşılayanların tek tek ellerini sıkarken, programına geç kalması nedeniyle parti otobüsünden inerek, Balçova Belediye Başkanı Mehmet Ali Çalkaya'nın makam aracıyla otele ulaştı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AK Parti'nin ''İstikrar sürsün, Türkiye büyüsün'' sloganına ilişkin, ''İşsizlik istikrarı devam ediyor, yoksulluk istikrarı devam ediyor, yasaklar devam ediyor'' dedi.

Kılıçdaroğlu, İzmir Kaya Termal Otel'deki basın toplantısının ardından seçim otobüsü ile Narlıdere ilçesinde cadde ve sokakları dolaştı. Kılıçdaroğlu'nun bulunduğu seçim otobüsüne evlerin balkonlarından çiçek atıldı ve sevgi gösterilerinde bulunuldu. Bazı vatandaşlar meşale yaktı.

Daha sonra Buca ilçesine geçerek, Buca Belediyesi tarafından yaptırılan Evka-1 semtindeki Betontaş Pazaryeri'nde vatandaşlara seslenen Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

''Sizin için çalışacağım, sizin için çaba harcayacağım. Her yerde, her ortamda sizlere doğruları söyleyeceğim. Bu ülkede bir çocuğun bile yatağa aç girmediği güzel bir ülkeyi ayağa kaldıracağım. Ben 7 kardeşten biriyim, üniversiteyi okuyan sadece benim, cumhuriyetin çocuğuyum. Cumhuriyetin imkanları ile okudum, cumhuriyetin sağladığı imkanlarla devlette görevler edindim, milletvekili oldum. CHP genel başkanı oldum. O nedenle cumhuriyeti kuranlara başta Mustafa Kemal ve arkadaşları olmak üzere hepsine şükran borçluyuz. Bugünlere gelişimizde, Türkiye'nin çağdaşlaşmasında büyük katkıları var. Biz cumhuriyeti, geleceğimizi koruyacağız, çocuklar geleceğe umutla bakacak.''

Kemal Kılıçdaroğlu, İzmir'in Kemalpaşa ilçesine geçerek burada da halka hitap etti. 12 Haziran'da sandığa gidilmesini isteyen Kılıçdaroğlu, ''Sandığa gidip bir ıslık çalacağız değil mi? Kemalpaşa tarih yazacak, adına uygun tarih yazacak. Siz Kemalpaşa'da halkın iktidarını kurdunuz, bir belediye başkanı seçtiniz memnun musunuz? Hiç meraklanmayın yetkiyi aldıktan sonra 13 Haziran'dan itibaren inşallah Türkiye'de halkın iktidarını kuracağız'' dedi.

-''GÖNLÜMÜZDE İNSAN SEVGİSİ VAR''-

İşçi, köylü, çiftçi için, alın teri döken herkes için çalışacaklarını, CHP iktidarında herkesin evine helal ekmek götüreceğini belirten Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

''Bunların meşhur bir sloganları var biliyorsunuz, 'İstikrar sürsün, Türkiye büyüsün' diye. Ama bir şey söyleyeyim, işsizlik istikrarı devam ediyor, yoksulluk istikrarı devam ediyor, yasaklar devam ediyor. Bugüne kadar yaptıklarını sürdürmek istiyorlar. Bugüne kadar biz bu ülke değişsin, yenilensin, herkes ekmek kazansın, alın terinin değeri verilsin diyoruz.

Onlar 'hayır diyorlar, mevcut istikrar sürsün' diyorlar. Buna razı mısınız? O zaman yapacağınız bir şey var 12 Haziran'da sandığa gideceksiniz, elinizi vicdanınıza koyacaksınız. Cumhuriyet tarihinde hangi iktidar döneminde ithal koyunluk geldi, angus geldi? Tarım ürünlerine 20 milyar dolar ödüyoruz. Alın teri için, emek için, esnaf için, çiftçi için, gençler, kadınlar, çocuklar için sandığa gideceğiz ve AKP'yi sandığa gömeceğiz. Söz mü? O zaman Türkiye'yi hep beraber aydınlığa kavuşturacağız.''

CHP'nin gönlünde insan sevgisi olduğunu, insanları sevdiklerini belirten Kılıçdaroğlu, miting meydanındaki deniz feneri ile ilgili bir pankartı okuyarak, ''Küçük hırsızlar el feneri, büyük hırsızlar deniz feneri ile yürütürler, bunu biliyoruz'' dedi.

Kılıçdaroğlu, cumhuriyeti kuranların ve Ulu Önder Atatürk'ün köylüyü milletin efendisi olarak gördüğünü anlatarak, ''2011 yılında Recep Tayyip Erdoğan, köylü için ne dedi, 'ananı da al git' dedi. O zaman bütün çiftçiler, bütün köylülerden bir isteğim var, belki doğruyu söylüyor, anamızı, babamızı, dayımızı akrabamızı, arkadaşımızı alacağız, sandığa gideceğiz ve AKP'ye ders vereceğiz'' diye konuştu.

Miting meydanındaki pankartları okuyan Kılıçdaroğlu, ''Yeter ki bana yetki verin. Bunlar malı götürme uzmanı, o işin ustası. Milletvekili adaylarımız burada, onlar sizin çocuklarınız. Sizin için uğraşmak, size hizmet etmek istiyorlar. Onları size, sizi Allah'a emanet ediyorum, sağ olun, var olun'' dedi.

-''BENİM MİTİNGLERİM DEVLET MİTİNGİ DEĞİL''-

Kemalpaşa ilçesindeki konuşmasının ardından, Manisa'nın Turgutlu ilçesine geçen Kılıçdaroğlu, burada da partisinin ilçe binasının önünde toplanan vatandaşlara hitap etti.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın mitinglerinin, konuşmalarının 12-13 televizyonda birden yayımlandığını belirten Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

''Söz veriyorum silkeleyeceğim. Ben milletime, halkıma gidiyorum. Ben mazlumdan yanayım, ben halktan yanayım, ben halkımı seviyorum, halkım için çalışacağım. Benim mitinglerim, CHP mitingleri devlet mitingi değil. Burada vali, kaymakam yok, memurlar, işçiler zorla getirilmedi. Burada halk var, burada yüreği insan sevgisi ile dolu olan güzel insanlarımız var. Burada Türkiye'nin sorunlarını çözmek isteyenler var. Burada halkın iktidarını kurmak için çalışan insanlarımız var.''

Manisa'daki miting için çok sayıda insanın güneş altında beklediğini, konuşmasını kısa keseceğini belirten Kılıçdaroğlu, ''Ben güneşin altında kalırım, onlar kalmasınlar. Sıkıntıyı ben çekeyim, onlar çekmesinler. Buraya sonra geleceğim, sözüm var. İnşallah buraya Başbakan olarak geleceğim'' diye konuştu.