Bloomberght
Bloomberg HT Haberler Kredi hacmi yüzde 19,2 arttı

Kredi hacmi yüzde 19,2 arttı

Bankacılık sektörü kredi hacmi 1 Şubat itibariyle geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 19,2 düzeyinde arttı

Giriş: 13 Şubat 2013, Çarşamba 11:45
Güncelleme: 14 Şubat 2013, Perşembe 08:00

Bankacılık sektörü kredi hacmi 1 Şubat itibariyle geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 19,2 düzeyinde artarak 681 milyar 316 milyon liradan 812 milyar 188 milyon liraya yükseldi.

AA muhabirinin Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) verilerinden derlediği bilgilere göre kredi hacmindeki artış hızı 1 Şubat itibariyle geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 19,2 oranında artış kaydetti.

Kasım sonunda yüzde 14 olan toplam kredilerin 13 haftalık artış hızı 2012 sonunda yüzde 18'e, şubat ayı başında ise yüzde 21'e yükseldi. TL ticari kredilerde kasım sonunda yüzde 17 olan 13 haftalık yıllıklandırılmış ortalama artış hızı yüzde 26'ya, YP ticaride ise aynı dönemde kur etkisinden arındırılmış 13 haftalık ortalama artış hızı yüzde 5'den yüzde 15'e çıktı.

1 Şubat itibariyle, tüketici ve ihtiyaç kredilerinde ise 13 haftalık yıllıklandırılmış ortalama artış hızı sırasıyla yüzde 21 ve yüzde 19 seviyelerinde gerçekleşti.

Öte yandan toplam kredilerde kur etkisinden arındırılmış yıllık artış ise yüzde 19 seviyesinde sürüyor.

Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan Akbank Başekonomisti Fatma Melek, 2012'nin ikinci yarısından sonra gelişmiş ülkelerde büyümeyi destekleyici ve genel görünüme ilişkin riskleri azaltıcı politika değişimleri gördüklerini belirterek, ''Özellikle gelişmiş ülkelerden gelen parasal genişleme kararları ve avronun 'her ne pahasına olursa olsun muhafaza edilme' taahhüdü finansal piyasalarda risk alma iştahını artırırken, gelişmekte olan ülkelere olan sermaye akımlarını destekledi'' dedi.

Bu durumun hızlı kredi büyümesi ve para biriminin değerlenmesi şeklinde ekonomiye yansıdığını belirten Melek, Merkez Bankası'nın (MB), bir taraftan kısa vadeli sermaye akımlarını sınırlayarak kurdaki değerlenme baskısının önlenmesini diğer taraftan da kredilerin kontrollü bir şekilde büyümesini hedeflediğini kaydetti.

Bunun için kısa vadeli faiz oranları düşük seviyede tutulurken, MB'nin zorunlu karşılıklar yoluyla sıkılaştırmaya gittiğini ifade eden Melek, kredilerin kontrollü büyümesinin yüksek cari işlemler açığı gibi finansal riskleri bertaraf etme açısından kritik olduğunu belirtti.

Risk iştahındaki artışla birlikte 2012'nin sonundan beri toplam kredilerde bir ivmelenme görüldüğüne dikkati çeken Melek, bu oranların MB'nin makul ve sağlıklı olarak nitelendirdiği yüzde 15 referans yıllık kredi büyümesinin üzerinde olduğunu dile getirdi.

Diğer taraftan TL reel efektif kur endeksinin de değer kazandığını ve burada da MB'nin belirlediği sayısal hedefin 120'nin altı olduğuna değinen Melek, MB'nin ocak ayındaki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında kredilerdeki artış ve TL'deki değerlenme baskısının önüne geçmek için faiz koridorunda sınırlı indirime gittiğini ve zorunlu karşılıkları artırarak sıkılaştırmaya devam ettiğini hatırlattı.

Küresel risk iştahının kredilerin yüzde 15'in üzerinde seyretmeye devam edebileceğine işaret ettiğini vurgulayan Melek, ''Dolayısıyla bu olasılık çerçevesinde zorunlu karşılıklarda artışa ve gerekirse diğer makro ihtiyati tedbirler alınmaya devam edilecektir'' dedi.

-''Önümüzdeki dönemde ciddi proje finansman kredileri talebi var''-

İş Yatırım Bankacılık Sektörü Analisti Kutluğ Doğanay, sene başında yatırım stratejilerini oluştururken MB'nin yüzde 15 üzerinde bir kredi büyümesine tolere edebileceği yönünde kurduklarını ve bu görüşlerini halen koruduklarını söyledi.

MB'nin daha spesifik bir tanımla gelebileceğini kaydeden Doğanay, ''Madem ki dış dengeyi tüketici kredileri bozuyordu - MB'nin savı bu - o zaman bu kredi büyüme sınırlarını da ayrıştırmalıydı. Tüketici kredileri için bir üst sınır belirlese iletişim açısından daha net olurdu'' dedi.

Özellikle önümüzdeki dönemde özelleştirme, altyapı ve enerji yatırımları gibi ciddi proje finansman kredileri talebi olduğuna dikkati çeken Doğanay, bunların yatırıma yönelen krediler ve ekonomiye katma değer/dış dengede iyileşme gibi geri dönüşleri olacağı değerlendirmesinde bulundu.

Aynı şekilde ekonomik aktivitedeki toparlanmanın da beraberinde getireceği işletme sermayesi ve KOBİ kredileri talebini de dikkate almak gerekeceğini belirten Doğanay, bu gibi kredilerin yavaşlatılmasını genel ekonomi açısından olumlu karşılamadıklarını ifade etti.

MB'nin sadece kredi büyümesi değil TL'nin değeri ve asıl olarak enflasyon hedeflemesi çerçevesinde makro ihtiyari olarak bilinen tedbirlere devam edeceğini kaydeden Doğanay, ''Neyse ki alınan tedbirler bir süredir banka karlılıkları açısından nötre yakın sonuçlar doğuracak şekilde dizayn ediliyor'' dedi.

AA