S&P'den "Türkiye'nin not görünümünü değiştirebiliriz" açıklaması
Standard & Poor's Türkiye'nin "negatif" olan not görünümünü hangi durumda durağan'a çevirebileceklerine dair bir değerlendirme yaptı
Kredi derecelendirme kuruluşu S&P'nin gelişmekte olan ülkelerin 2016'daki piyasa durumları ve risklerine dair öngörülerini paylaştığı raporu yayımlandı.
Raporun Türkiye'ye ilişkin değerlendirmelere yer verilen bölümünde, Türkiye'deki son genel seçimlerle iç politik istikrarsızlık sürecinin sona erdiği ifade edildi.
Türkiye'nin kredi notunun "BB+" olduğu, not görünümünün ise hala negatifte bulunduğu anımsatılan raporda, hangi durumların not görünümünün durağana çevrilmesini sağlayabileceğine ilişkin değerlendirmeler yapıldı.
S&P Türkiye'nin cari işlemler açığını finanse etmek ve yurt içi büyümeyi teşvik etmek için yabancı sermayeye bağımlı olduğunu, bunun da yüksek dış borç ve büyük refinansman ihtiyacını ortaya çıkardığını belirtti.
Türkiye'nin gelişmekte olan ülkeler arasında en zayıf dış finansman göstergelerinden birine sahip olduğu belirtilerek, "Bu nedenle ekonominin dış borç finansmanına bağımlılığını azaltacak etkin reformların uygulamaya alınması ve aynı esnada iş gücündeki hızlı büyümenin çoğunu karşılayacak düzeyde ekonomik büyümenin sürdürülmesi kredi notu görünümünü durağana revize etmemize yol açabilir" denildi.
S&P "Türkiye, derecelendirdiğimiz gelişmekte olan ülkeler arasında en zayıf dış profile sahip ülkelerden biri, yatırımcı algısına ve küresel likiditedeki değişimlere karşı oldukça duyarlı" ifadesine yer verdi.
Raporda ayrıca reformların, "Merkez Bankası, bankacılık düzenleme kurumu, yargı gibi bağımsız kurumların üzerinde son yıllarda arttığı görülen baskıların hafifletilmesiyle" desteklenebileceği belirtildi.
3 temel risk
Gelecek yıl gelişmekte olan ülkelerin 3 temel riskle karşı karşıya olduğu belirtiliren raporda, "İlk olarak, Çinli yetkililer en kısa vadede çöküşü önlemek için gerekli araçlara ve iradeye sahip görünüyor olsa da ülkede beklenenden hızlı bir ekonomik gerileme gerçekleşmesi muhtemel" dendi.
2. risk olarak, ekonomik ve finansal istikrar açısından risk oluşturabilecek kaldıraç oranının azaldığı bazı gelişmekte olan ülkelerin, kredi bazlı büyümeden kendi kendine yeten kalkınma stratejilerine ihtiyaç duyacağı gösterildi.
3. riskin ise Fed'in faizlerde artırıma gitmesiyle daralacak uluslararası likiditeyle ilgili olduğu dile getirildi. "Türkiye, Lübnan ve Venezuela, küresel faiz oranlarındaki artışa karşı en hassas ülkeler. Özellikle Türkiye, başta bankacılık sektörü olmak üzere kısa vadeli dış borçlara olan bağımlılığından dolayı kırılgan" değerlendirmesi yapıldı.