Yıldız: Çevreye rağmen değil, çevreyle birlikte
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Yıldız, enerjinin, çevreye rağmen değil, çevreyle beraber yürütülmesine inandıklarını aktardı
Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından Hamitler Katı Atık Depolama Alanı'nda yaptırılan "Metan Gazından Elektrik Üretim Tesisi"nin açılış töreninde konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Türkiye'de katı atık alanlarından şu anda 100 megavatlık elektrik üretildiğini, 80 megavat elektrik üretecek tesislerin inşaatının devam ettiğini söyledi.
Hedeflerinin metan gazından elektrik üretimini 600 megavata çıkartmak olduğunu bildiren Yıldız, "Bizler için bu rakamlar çok büyük olmayabilir ama yalnızca elektrik üretim maksatlı değildir bunlar" diye konuştu.
Yıldız, yıllar önce metan gazı nedeniyle bazı çöplüklerdeki patlamalar sonucu insanların yaşamını yitirdiğini hatırlatarak, bunun kabul edilemez bir durum olduğunu belirtti. Bu tesislerle çöplüklerdeki metan gazı patlamalarının da önüne geçmiş olacaklarını dile getiren Yıldız, "Biz, enerjinin çevreye rağmen değil çevreyle beraber yürütülmesine inanıyoruz. İşte bu proje, çevre faktörünü en fazla dikkate aldığımız projelerden bir tanesidir ve doğru bir iştir. Bir günlük 50 bin ton civarındaki çıkan çöpün enerjiye dönüştüğü, gerek metan gazı vasıtasıyla gerekse diğer katı atıklar vasıtasıyla dönüştüğü bir ortamdayız" ifadesini kullandı.
Kağıtların, camların ve diğer atıkların ayrıştırılmasıyla daha verimli bir ortam sağlanabileceğine dikkati çeken Yıldız, şöyle devam etti:
"Türkiye'de refah seviyesi arttıkça çöp miktarı da artıyor. Türkiye'deki büyümenin, gelişmenin mutlaka bu sektörlerde de olması gerektiğine inancımı vurgulamak istiyorum. Ve bir metreküp dahi olsa, bir megavat dahi olsa bize ithalatı engelleyici, doğal gazın ithalatını engelleyici her türlü işlemimizin ekonomimize yapılan genel katkı olduğuna inanıyorum. Burada gençlerimize ve çocuklarımıza çok fazla iş düşüyor. Biz sizlere şu anda bulunduğumuz ülkemizden daha temiz bir gelecek, daha temiz bir ülke bırakmak istiyoruz. Bunun için büyükleriniz gece gündüz demeden uğraşıyorlar ve gayret ediyorlar. Sizlerin de inşallah aynı niyetle Türkiye'nin kalkınmasına, büyümesine koyacağınız katkıları hep beraber görmüş olacağız."
Yıldız, çöplerden çok miktarda ekmek çıktığını da kaydederek, "Bizim kültürümüzde, dinimizde israf yok. Geleneklerimizde, göreneklerimizde ve yetişme tarzımızda bu yok. Ekmek nimettir. Küçükken, yere düştüğünde öpüp alnımıza koyardık. Ekmekleri ziyan etmiyoruz. En yenilemeyecek olanları dahi kuşlara vereceğiz" dedi.
Taner Yıldız, nükleer santral projelerine ilişkin, "22 milyar dolarlık projeye uluslar arası kredi ve finansmana 27 bankadan sendikasyon yapılıyor, 22 dolarına hazine garantisi vermedik. 170 milyon dolarlık bir işe 2001 yılında bu Türkiye hazine garantisi verdi" dedi.
Türkiye'nin geleceğine ilişkin, geçmişte ihtiyatlı konuşmaların tercih edildiğini, bugün ise 10 yıl sonraki hedeflere inanan insanların sayısının yalnızca partileriyle sınırlı olmadığını anlatan Yıldız, kendilerine oy vermeyenlerin dahi hakkı teslim ettiğini ifade etti. Yıldız, halkın istikrar istediğini vurgulayarak, şöyle konuştu:
"Yapılan anketlerde yüzde 73'ler civarında, Türkiye'nin istikrarının, sürdürülebilmesi açısından farklı partilere inanan vatandaşımız da olsa bu istikrarın bu iktidarla devam etmesini istiyor. Türkiye'deki istikrar sürdürülebilir hale geldikçe, uluslar arası yatırımcı buraya finansmanını, yatırımlarını getiriyor, ülke böylece hedeflediğimizden daha da hızlı bir şekilde inşallah büyümeye devam ediyor.
Türkiye, Sayın Başbakanımızın önümüze koyduğu hedefler doğrultusunda 2023 yılında inşallah, belki de istediğimizin çoğunluğu bir alanla beraber normalleşmiş olacak. Şu anda gerekli pek çok işler yapıldı Türkiye'de. Ama hala yapacak çok işimiz var."
-Nükleer santral sözleşmeleri-
Yıldız, geçen hafta Japonya ile nükleer güç santralleriyle alakalı hükümetler arası bir anlaşma imzaladıklarını hatırlatarak, bunun birçok açıdan önemli bir anlaşma olduğunu vurguladı.
Anlaşmaların yankılarına dikkati çeken Yıldız, "Uluslar arası arenada, Fransızların ortak olduğu Sayın Başbakanımız tarafından söylendiğinde ertesi gün Fransa'daki borsada, o şirketin hisseleri yüzde 40'lara yakın değer kazandı ve Japonya Başbakanı ile olan görüşmede, 'biz bunu deklare ettiğimizde inanıyorum ki Japonya'daki hisseler de artacaktır' dedi ve nitekim öyle oldu. Türkiye yalnızca kendisiyle alakalı değil, irtibata, ilişkiye geçtiği her ülkenin değerini artıran bir pozisyona geldi" dedi.
Yıldız, Türkiye'de şu anki yönetimin, en önemli farklılıklarından birinin, ülkeyi büyürken değiştirmesi olduğunu belirterek, bu çerçevede özel sektörün payını artırırken, kamunun payını azalttıklarını anlattı. Bir sanayicinin, "Elektrik fiyatları düşük olduğu için biz doğal gaz santralimizi çalıştıramıyoruz" dediğini belirten Yıldız, şu bilgileri verdi:
"Eurostat'ta yayımlanan son güncel rakamdan bir örnek vereyim; 27 tane AB üyesi ülke arasında Türkiye'deki doğal gaz fiyatları, 27 ülkenin en ucuz fiyatlarını müşterisine, vatandaşına sunan ülke seçildi. Peki nasıl oluyor da biz Avrupa'nın en ucuzunu satabiliyoruz? Çünkü Türkiye'nin gelişmiş bütün değerlerini, su kaynaklarını bu fiyatı dengelemekte kullanıyoruz. Elektrik fiyatlarında Avrupa'da, ilk 5 içindeyiz, en ucuz klasmanda, ama buna rağmen, Türkiye'de yapacak çok fazla iş var. "
Yıldız, Türkiye'de nükleer santrallerle alakalı serüvenin, 1956 yılında başlatıldığını hatırlatarak, "Bir tane nükleer santral yapmak için yaklaşık 16 tane başbakan ve 25'ten fazla hükümet bu alanda görev yaptı. Yalnızca bunun müzakeresi minimum 18 ay sürüyor. Biz iktidara gelene kadar hükümetlerin ortalama süresi 18 ay olmuş. Herhangi bir hükümetin karar verip de o işe başlayıp da onu sonuçlandırma imkanı filan yok. O yüzden siyasi istikrarın korunması partiler üstü bir meseledir derken bunu kastediyorum" diye konuştu.
2 tane nükleer santralin, 8 tane ünitenin anlaşmasını yaptıklarını anımsatan Yıldız, bu konuda yerli sanayicilere çok fazla iş düşeceğini belirtti. Yıldız, bir nükleer güç santralinin kurulmasında 515 bin adet parça olacağını kaydederek, "Sayın Başbakanımız bize bir hedef koydu; 'üçüncü nükleer santrali, Türk mühendislerinin operatörlüğüyle beraber bunu yapabilir misiniz?' dedi. Ben, 'Sayın Başbakanım biz yapabiliriz' dedim. Üçüncü bir ülkeyle yine anlaşabiliriz, ama bu 8 üniteden sonra, bizim yerli sanayimizin gelişmesiyle beraber biz bunu gerçekleştirebiliriz" değerlendirmesinde bulundu.
-"Kırmızı çizgilerimizi koyuyoruz"-
Yalnızca bir projenin 22 milyar dolar olduğunu, iki projenin 44 milyar doları bulduğunu belirten Yıldız, şu bilgileri verdi:
"Yalnızca bir nükleer santralin cirosu 60 yıl içinde 84 milyar dolar olacak. Şimdi 22 milyar dolarlık projeye uluslar arası kredi ve finansmana 27 bankadan sendikasyon yapılıyor, 22 dolarına hazine garantisi vermedik. 170 milyon dolarlık bir işe 2001 yılında bu Türkiye hazine garantisi verdi. Ama şimdi, biz 22 milyar dolarlık projeye vermiyoruz. Ülkenin bir tanesi yalnızca hazine garantisi istediği için elendi. Biz dedik ki; 'Türkiye eski Türkiye değil. Ekonomimizi iyice bir inceleyin ve bizden hazine garantisi istemeyin, isterseniz bu projeyi size veremeyiz.' Bizler kırmızı çizgilerimizi koyuyoruz ve onun üzerinde yoğun bir şekilde de devam ediyoruz."
Yıldız, elektrik dağıtım hizmetlerinde 10 yıl önce hemen hemen özel şirket yokken, 2 ay sonra hemen hemen kamu şirketlerinin kalmayacağını belirterek, bunun bir değişim olduğunu ve aldıkları 13 milyar doları geriye dönük borçların faizlerine, yatırımlara kullanıldığını kaydetti.
-"Kim kirletiyorsa, o temizlesin"-
Bakan Yıldız, daha sonra katılımcıların sorularını yanıtladı.
Bir soru üzerine Yıldız, dünyadaki iklim değişikliğinin birçok kurum ve kuruluşun umurunda olmadığını, ama dünyanın kirlendiğini söyledi.
Yıldız, "Biz şunu önerdik; lütfen kim kirletiyorsa, o temizlesin. Kalkınma sırasında hangi ülkeler nereleri kirletmişse, hangi ozon tabakasının neresini delmişse, herkes o deldiği yeri tamir etsin. Yok kirletenler ayrı temizleyenler ayrı, böyle şey olmaz. Biz Türkiye olarak, hukuk devleti olarak, biz çevremizi kirletmeyeceğiz, ama kirletenlerin de parasını ödemeyi düşünmüyoruz. bizim o kadar çok paramız yok. Bu yüzden yalıtım çok önemli" dedi.
Keles'in Kozağacı köyünde yapılması planlanan termik santral ve ÇED sürecine ilişkin eleştirilerin hatırlatılması üzerine Yıldız, Türkiye'de 46 tane enerji yatırımlarıyla alakalı yatırım müracaatı bulunduğunu, 46 yatırıma 46 tane de itiraz olduğunu belirtti.
Yıldız, bunda bir gariplik olduğunu ifade ederek, "Nükleer patlar yapmamak lazım, kömür zaten kirli, onu hiç yapmamak lazım, rüzgar, kuş yollarında kuşları öldürdüğü için yapmamak lazım, su, coğrafyayı bozuyor, jeotermaller yer altını bozuyor, doğal gaz zaten ithal onu yapmamak lazım.' Ben sordum; neyi yapmamı önerirsiniz? 'Ben o kısmını bilmem' dediler. Kusura bakmayın onu da biz biliyoruz o zaman. Toplumun, vatandaşımızın hassasiyetlerini tabii ki dikkate alacağız, ama biz iyi bir inceleme yaptırdık. Bizim yerli kaynaklarımızı harekete geçirmemiz lazım. Çevreye rağmen değil, çevreyle beraber davranıyor olabilmemiz lazım" görüşünü kaydetti.
-Elektrikte kayıp-kaçak-
Yıldız, "Başka bölgelerin kullandığı elektriğin yükü bizim üzerimizden ne zaman kalkacak?" şeklindeki soruya ise şu yanıtı verdi:
"Türkiye'de 2 bölgenin haricinde, Dicle ve Van Gölü dağıtım şirketlerinin haricinde, mayıs 2013 tarihi itibariyle geldiği nokta, AB üyesi ülkelerin kayıp kaçak ortalamalarının altındadır; yüzde 9,4. Peki ne yapacağız bu iki bölgeyi? Özelleştirmek için teklifler aldık. Taahhütlerimizi, teminatlarımızı aldık ve zannediyorum, en geç haziran, temmuz ayında da bunların devirlerinin gerçekleşmesi gerek. 2015 yılının sonuna kadar, Türkiye ortalamasını, AB ülkelerinin ortalamasının altına indirme imkanımız var, bu çok önemli bir nokta."
Bakan Yıldız, vatandaşlara gelen faturalardaki kayıp kaçaktan kaynaklanan 3-4 lira civarındaki rakamın minimize edileceğini sözlerine ekledi.