Olabildiğince tarafsız bir yazı

Galatasaray ın Mali Genel Kurulu nun ilk toplantısı 20 Mart 2011 tarihinde yapılacak. Yani Fenerbah&ccedil;e nin ASY Kompleksi TT Arena Stadı nda ağırlanacağı g&uuml;n&uuml;n sabahında Galatasaray &uuml;yeleri yeterli &ccedil;oğunluğu sağlarlarsa ge&ccedil;en sene se&ccedil;tikleri Y&ouml;netim Kurulu ve Denetim Kurulu nu ibra etmek i&ccedil;in el kaldıracaklar. Kaderin bir cilvesi midir nedir, ge&ccedil;en yıl da se&ccedil;imler Fenerbah&ccedil;e Derbisi nin hemen &ouml;ncesine denk gelmiş, şu anda y&ouml;netimde bulunanlara oy atanlar derbideki yenilgiden sonra şu ilgin&ccedil; fikri &ouml;ne s&uuml;rm&uuml;şlerdi: Eğer se&ccedil;im derbiden sonra olsaydı kesinlikle oy vermezdik . Ben de şu esprili cevabı vermiştim: Peki diğer taraf kazanmış olsaydı ve derbide yine Galatasaray yenilseydi, o zaman ne diyecektiniz? Aslında bir yandan kul&uuml;p başkanlarını veya y&ouml;netimlerini eleştiriken, &uuml;yelerin de taraftarların da tam ne istediğini &ccedil;ok iyi bilmesi gerekiyor diye d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yorum. Ancak sırf eleştirmek i&ccedil;in eleştirenlerin s&ouml;yledikleri, suya yazı yazılan yazı gibi unutuluyor. Biz ise ya televizyonda ya da diğer medya mecralarında iz bırakacak şekilde ortada olduğumuz i&ccedil;in, s&ouml;ylediğimiz her s&ouml;z &ouml;n&uuml;m&uuml;ze &ccedil;ıkartıp konulabiliyor. Tabii bu durumun bana sağladığı bir avantaj var, onu da s&ouml;ylemeliyim.Bundan yaklaşık 1 yıl &ouml;nce 20 Mart 2010 tarihinde L&uuml;tf&uuml; Kırdar Kongre Merkezi nde, 2000 e yakın Galatasaray &uuml;yesine bir konuşma yapmıştım. K&uuml;rs&uuml;de s&ouml;ylediklerimin &ouml;zeti şuydu: Galatasaray Kul&uuml;b&uuml; &Uuml;yelerinin elinde 2 adet yol haritası bulunuyor. Bunlardan ilki mevcut d&uuml;zenin devamı i&ccedil;in oy kullanmak ve kul&uuml;b&uuml;n dibe vurmasına katkıda bulunmak. İkincisi ise Galatasaray ı Avrupa nın ilk 20 kul&uuml;b&uuml;n&uuml;n i&ccedil;ine sokmak i&ccedil;in planlamalarını yapan akılcı bir y&ouml;netim i&ccedil;in oy kullanmak ve en azından b&uuml;y&uuml;k d&uuml;ş&uuml;nmek i&ccedil;in risk almak. Eğer birinci yolu se&ccedil;ersek, bir zamanlar kaldırdığımız kupaların anılarıyla yaşar, ge&ccedil;mişimizle &ouml;v&uuml;n&uuml;r, geleceği harcarız. İkincisinde ise &ccedil;ocuklarımıza torunlarımıza değişim zamanı geldiğinde bunu ger&ccedil;ekleştiren kahramanlardan biri olduğumuzu g&ouml;ğs&uuml;m&uuml;z&uuml; gere gere s&ouml;yleriz . Bu s&ouml;zlerim, bir tanıtım toplantısı i&ccedil;in hazırlanan DVD nin de i&ccedil;inde yer aldığı ve t&uuml;m Galatasaray &uuml;yelerine dağıtıldığı i&ccedil;in artık tescil olmuştur. Bir kanıt niteliği taşımaktadır. Galatasaray-Gaziantep kupa ma&ccedil;ının ikinci ayağında ASYSK TT ARENA da dolaşırken, finans&ccedil;ılar ve işadamlarından oluşan bir&ccedil;ok Galatasaray &uuml;yesi ile karşılaştım ve konuştum. Hemen hemen tamamı şu anki y&ouml;netime oy vermiş ama bug&uuml;n son derece şikayet&ccedil;i olan kişilerdi. Ge&ccedil;en yılki se&ccedil;imlerden &ouml;nce bir restoranda tartıştığımız ve mevcut y&ouml;netime oy vermenin en doğru hareket olduğunu d&uuml;ş&uuml;nen bir &uuml;ye yanımdan ge&ccedil;erken Haklı &ccedil;ıkmanın gururunu yaşıyorsun değil mi? diye sordu. Ben de ona haklı &ccedil;ıkmış olmamın şu an i&ccedil;in kimseye faydası olmadığını, asıl maharetin m&uuml;dahale edilmesi gereken zamanda m&uuml;dahale ederek basiretli davranmak olduğunu s&ouml;yledim. İşler sarpa sardıktan sonra haklı &ccedil;ıkmış olmanın ger&ccedil;ekten &ouml;nemi yok.Gaziantep yenilgisinden hemen sonra yapılan olağan&uuml;st&uuml; Y&ouml;netim Kurulu Toplantısı başlamadan, bir &uuml;yenin bana sence ne karar alınmalı? şeklindeki sorusununa &ccedil;ok basit bir cevap verdim. Sportif Direkt&ouml;r&uuml;n &uuml;zerinde birikmiş olan baskılar nedeniyle istifa etmesi gerekir. Teknik Direkt&ouml;r ise sezon sonuna kadar kalmalı, &ccedil;&uuml;nk&uuml; Galatasaray Avrupa da 3 ayda bir teknik direkt&ouml;r kovan bir &uuml;nvana kavuşmamalı. Tugay Kerimoğlu nu sezon sonuna kadar teknik direkt&ouml;r olarak devam etmesi ise kariyerini riske atmak anlamına gelir. Kimse bir B&uuml;lent Korkmaz olayı daha yaşamak istemiyor. Bunların yanı sıra para yutan t&uuml;m faaliyetlerin daraltılması ve kaynak yaratan faaliyetlere hız verilmesi gerekir dedim. Bir de şunu ekledim: Yapacağınız olumlu faaliyetleri mutlaka Mali Genel Kurul da ayrıntılı şekilde anlatın, g&ouml;z boyamaya kalkmayın, net ifadeler kullanın, &ccedil;&uuml;nk&uuml; kimsenin hikaye dinleyecek hali kalmadı. Nitekim, aklın yolu bir, Galatasaray ın olağan&uuml;st&uuml; Y&ouml;netim Kurulu nda s&ouml;ylediğimiz şekilde kararlar &ccedil;ıktı. Artık lig bitimine kadar 10 ma&ccedil;lık bir kısa metrajlı film var. Gelecek yıl i&ccedil;inde UEFA dahil bir&ccedil;ok gelirden yoksun kalacak olan bir Kul&uuml;b&uuml;n, sıfırdan başlayacağız demesi akılcı değildir. Tam tersine faaliyetlerini &ccedil;ekidek seviyeye kadar d&uuml;ş&uuml;rerek, harcamaları kontrol altına alması, gen&ccedil;ler ve onların etrafında Atat&uuml;rk &uuml;n tarif ettiği sporcu tipinde tecr&uuml;beli isimlerle yeniden yapılanmayı denemesi gerekir. Bunun i&ccedil;in teknik kadronun T&uuml;rkiye de m&uuml;cadele edecek bir takımı şampiyon yapacak nitelikte bir yetkinliğe sahip olması b&uuml;y&uuml;k bir &ouml;nem arz ediyor. Zaten bu haliyle gelecek sene Galatasaray sadece T&uuml;rkiye de m&uuml;cadele edebilecek. O zaman yapılacak en akıllıca iş, T&uuml;rk Milli Takımları na en &ccedil;ok oyuncu veren bir Galatasaray ı yaratacak, T&uuml;rk Futbolu nu iyi tanıyan, gen&ccedil;lere &ouml;nem veren, teknik direkt&ouml;rl&uuml;k tecr&uuml;besiyle herkeste saygı uyandıracak bir isim getirmektir. Ancak bu sayede taraftar kitlesi Galatasaray a tekrar kaynak yaratacak bir motivasyona kavuşabilir. Bu yıl olduğu gibi 30 Milyon Euro nun &uuml;zerinde para harcayıp, UEFA dan ve kupadan elenip, S&uuml;perlig de de ilk 10 sıradan aşağıya d&uuml;şmemek i&ccedil;in m&uuml;cadele edecek bir anlayışı kimse bir kere daha test etmek istemiyor. Bazı fikirleri tavsiye ederken, mevcut y&ouml;netimler bunları muhalefet yapmak gibi anlıyor. Herşeyden &ouml;nce şuna dikkat etmek lazım: Hayatı boyunca tarafsız kalmaya gayret etmiş bir akademisyen bir anda mevcut gidişata karşı son derece belirgin bir şekilde itiraz ediyor hatta itirazla kalmayıp &ccedil;&ouml;z&uuml;mler de &ouml;neriyorsa, ona kızmak yerine dinlemek lazım diye d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yorum. Kendi fikrini herkesten &uuml;st&uuml;n g&ouml;ren bir anlayışla y&ouml;neticiler kurumları u&ccedil;uruma g&ouml;t&uuml;r&uuml;r. Bu nedenle farklı fikirlere sahip olanları, kalibrelerine g&ouml;re ayırıp o şekilde dinlemeleri gerekiyor. Ben kendi adıma başkan adaylarından tutun da, lobi oluşturma kabiliyeti olan herkesle g&ouml;r&uuml;ş&uuml;p fikir almaya &ccedil;alışıyorum. İsterseniz bir &ouml;rnek vereyim.Galatasaray ile ilgili &uuml;yelik ve taraftarlıktan &ouml;te bir katkım olmazken, Galatasaray Kul&uuml;b&uuml; ile temasımı derinleştirmiş olan Sn. Hasan AK&Ccedil;A Lise K&ouml;kenli bir &uuml;ye olarak var g&uuml;c&uuml;yle akılcı bir y&ouml;netimin iş başına ge&ccedil;mesi i&ccedil;in &ccedil;alışıyor. Ona g&ouml;re liseli-lisesiz tartışmalarının artık hi&ccedil;bir &ouml;nemi kalmadı. Doğru olan işin kimsenin vesayeti altında kalmadan mali a&ccedil;ıdan g&uuml;&ccedil;l&uuml; bir kurumsal yapı oluşturmak gerektiğini s&uuml;rekli olarak s&ouml;yl&uuml;yor. S&ouml;ylemekle de kalmıyor, onun gibi d&uuml;ş&uuml;nen her meslekten Galatasaray &Uuml;yelerini bir araya getirerek bir b&uuml;y&uuml;k platform oluşturuyor. Mali Genel Kurula katılacak olan 7000 ye yakın &uuml;yenin &ouml;nemli bir kısmı son derece değerli tecr&uuml;belere sahip y&ouml;neticiler, bilim adamları, hukuk&ccedil;ular ve sporculardan oluşuyor. Hasan AK&Ccedil;A, arkadaşlarıyla beraber 30-55 yaş arası &uuml;yelerle beraber yeni bir paradigmanın yaratılması i&ccedil;in var g&uuml;c&uuml;yle &ccedil;alışıyor. Ama&ccedil;, kimseyi k&ouml;t&uuml;lemek değil, daha iyisini ortaya koyabilmekse, parmağını taşın altına koyanların sayısı binlerce kişiyi bulabiliyor. Sanıyorum,diğer Kul&uuml;pler de &ccedil;ok ge&ccedil;meden i&ccedil;ine d&uuml;şecekleri a&ccedil;mazdan, Galatasaray &Uuml;yelerinin bulduğu &ccedil;&ouml;z&uuml;m ile kurtulacak. Bir kul&uuml;b&uuml;n &uuml;ye profili nasılsa kurtuluş metodu da ona g&ouml;re olacak gibi g&ouml;z&uuml;k&uuml;yor.Mesela bazı kul&uuml;plerde &uuml;yeler şirketleşmekle dertlerden kurtulacaklarını s&ouml;ylerken, Galatasaray &uuml;yeleri şirketleşme modelinin doğru olmadığını d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yorlar. Camianın k&ouml;keni eğitime ve akademiye dayandığı i&ccedil;in, kararlarını iktisadi rasyoneller i&ccedil;inde alan ama dernek h&uuml;viyetini kaybetmeyen bir yapıyı tercih ediyorlar. O zaman kul&uuml;p ve iştiraklerin, &uuml;yelerin denetimine s&uuml;rekli a&ccedil;ık bir hale getirecek ancak b&uuml;y&uuml;mek i&ccedil;in gerekli riskleri alacak bir y&ouml;netim yapısının oluşturulması i&ccedil;in &ccedil;alışmak gerekiyor. T&uuml;rkiye de Futbol K&uuml;l&uuml;plerinin harcamaları ve zararları ile ilgili y&ouml;neticiler herhangi bir sorumluluk taşımıyorlar. Dernekler yasası sadece bazı &ouml;zel durumlar ile ilgili sorumlulukları belirlemiş olduğu i&ccedil;in y&ouml;netimden kaynaklanan zararlar ile ilgili herhangi bir yaptırım bulunmuyor. Burada T&uuml;rkiye Futbol Federasyonu nun UEFA Kiriterleriyle ilgili ge&ccedil;iş s&uuml;recini hemen başlatması, bazı sorunların &ccedil;&ouml;z&uuml;lmesine katkı sağlayabilir. &Ouml;zetle, K&uuml;l&uuml;p Y&ouml;neticilerinin kendilerine yapılan eleştirilere karşı duygusal tepkiler vermeleri soruna &ccedil;are olmuyor. Başarı ve başarısızlıklarını standartları belirli bir Performans Şablonundan g&ouml;rmeleri gerekir. Medya, &uuml;yeler ve taraftarların da aynı şablondan &ccedil;ıkan verilere bakarak eleştirilerini yapmaları herkes i&ccedil;in faydalı olacaktır. Aksi taktirde k&ouml;t&uuml; olanı iyi, iyi olanı da k&ouml;t&uuml; g&ouml;stererek oy toplamak her zaman m&uuml;mk&uuml;nd&uuml;r. Bu durumda da başarısız olduğu her halinden belli olan y&ouml;neticiler bile koltuklarında daha uzun s&uuml;re oturmayı başarabilirler. Başarıyorlar da. Konuya geri &ouml;dersek, daha &ouml;nce bir&ccedil;ok kurumda gen&ccedil; yaşlardan beri idarecilik yaptığım i&ccedil;in, bug&uuml;n zor durumda olan Galatasaray ın y&ouml;neticilerinin nasıl bir ruh hali icinde olduklarını tahmin ediyor ve hi&ccedil;bir menfi his taşımadan empati kurmaya &ccedil;alışıyorum. Galatasaray S&uuml;perlig sıralamasında her yıl aşağıya d&uuml;ş&uuml;yor, milyonlarca euroya transfer edilen futbolcuların bazıları oynamadan bile başka &uuml;lkeye gidiyor, yıldız futbolcuları s&uuml;rekli sakat, şirket birleşmesi sancılı, y&ouml;netim kurulu kavgalı, kabahati s&uuml;rekli kendinden başkasında aramalarına rağmen empati kurmaya &ccedil;alışıyorum.Y&ouml;netimde bir&ccedil;ok kıymetli, tecr&uuml;beli ve dinamik isim var. Hemen hemen hepsiyle g&ouml;r&uuml;ş&uuml;yoruz ve konuşuyoruz. Bazılarına sadece saygımız değil sevgimiz de var. Ancak nasıl bir bozuk orkestrasyon var ki, bu kadar kıymetli isimden bu tip sonu&ccedil;lar &ccedil;ıkıyor, dışardan bakan i&ccedil;in anlamak &ccedil;ok zor. Aslında, biz anladık ama kimler anlamadıysa bu işin sorumlusu odur. Bu insanlar kendi kendilerine oy almadılar. Dernekler kanunu ve kul&uuml;p t&uuml;z&uuml;ğ&uuml;ne g&ouml;re yapılan se&ccedil;imli genel kurulda &uuml;yelerin verdikleri oylarla se&ccedil;ildiler. &Uuml;yeler de daha &ouml;nceki se&ccedil;imlerde verdikleri oyun daha fazlasını vererek bu kişileri se&ccedil;tiler. Dolayısıyla bu sonucun sorumluluğunu sadece Y&ouml;netim Kurulu na y&uuml;klemek hakkaniyetli olmaz. Eğitim seviyesi son derece y&uuml;ksek olan Galatasaray Kul&uuml;b&uuml; n&uuml;n &uuml;yeleri bu sonucu kendi elleriyle yarattılar. Bu nedenle d&uuml;zeltmek istiyorlarsa yine kendi elleriyle d&uuml;zeltecekler. Sorumluluğu sadece d&uuml;nyanın en dertli işine talip olmuş olan bu insanlara y&uuml;klemek işin kolayına ka&ccedil;mak olacaktır.