2012 bir tekrar yılı olamayacaksa çözüm yılı mı olabilecek mi?
Dünya ekonomisinin 2007’nin ortasında başlayan kriz sürecinde sorunlarla başetmede, bugün karşı karşıya olduğumuz yoğun belirsizlikler dikkate alınırsa, ne yazık ki çok ilerme kaydettiği söylenemez. Yılın ikinci yarısında AB ekseninde sorunların ön plana çıkması ve büyük oranda bölgenin karar mekanizmasındaki aksamalar nedeniyle Yunanistan borç-büyüme sorununun hiç istenmeyen bir şekilde bölgeye yayılmaya başlaması dünya ekonomisine dair kırılgan büyüme görünümünü biraz daha zayıflattı. 2012 bu bağlamda yeni bir “düzeltme” yılı olmaya aday. Biz bu düzeltmenin Avrupa’da her ne kadar yapısal sorunların çözülmesi yıllar alacak olsa da, başlayan doğru yöndeki adımların arkasının doldurulmaya devam edeceği beklentisiyle daha çok Euro bölgesinde hissedileceğini öngörüyoruz. Diğer bir deyişle Euro bölgesinin 2012’de negatif büyümeden kaçınabilmesi pek olası görünmüyor ve bundan da önemlisi 2012’in ilk çeyreği bir anlamda önümüzdeki yılın kalan dönemi ve büyük olasılıkla takip eden yıllar üzerinde de belirleyici olmaya aday. Çünkü alınan birçok karara karşın İtalya, İspanya gibi büyük ekonomiler ne yazık ki hala “gri” alandan çıkamadı ve piyasaların bu anlamda negatif algısı Avrupa Merkez Bankası’nın sağladığı ciddi kaynağa karşın devam ediyor. Bu ülkelerin yılın ilk çeyreğindeki borçlanma ihtiyaçlarının yüklü olması da atılan adımların etkisinin yılın ilk aylarında test edileceğini düşündürtüyor. Aslında dünya ekonomisi ve dünya toplam ihracatı içindeki paylara bakıldığında beklentilerin iyi yönetilmesi, piyasalardaki algının düzeltilmesi halinde 2012’den sonra dünya ekonomisinde büyüme yeniden ivmelenebilir. Nitekim bölgesel olarak Euro bölgesi dünya içinde en büyük ihracat payına sahip grup: 2010 itibarıyla IMF verilerine göre (satınalma gücü paritesine göre) dünya GSYH’si içinde %15 payı olan Euro bölgesi ekonomilerinin dünya ihracat hacmi içindeki payı ise %26. Dolayısıyla Asya ve ABD’de büyüme olumlu seyrettiği sürece dünya ekonomisine dair fazla karamsar olmaya gerek olmayabilir.