Tarımdaki büyüme, kırsaldaki daralma
Türkiye ekonomisine dair büyüme verisi enine boyuna tartışılıyor.
Tarım tarafındaki gelişmelere detaylı şekilde bakmakta ve verileri doğru şekilde analiz ederek politikalar oluşturmakta fayda var.
2018'in son çeyreğinde yüzde 3 daralan Türkiye ekonomisi, 2018 yılında yüzde 2,6 büyüme kaydetti.
Dördüncü çeyrekteki küçülmeden tarım da nasibini aldı.
Son çeyrekte yüzde 0,5 daralan tarım sektörü 2018 yılını yüzde 1,3 büyüme ile kapattı.
Hatırlarsanız tarım sektörü 2018’in ilk çeyreğinde yüzde 7,3 büyürken, ikinci çeyrekte yüzde 1,1 küçülmüş ve üçüncü çeyrekte de yüzde 1,8 büyüme kaydetmişti.
Tarımsal hasılaya baktığımızda 2018 yılında 213 milyar 350 milyon TL seviyesinde gerçekleşti.
Böylece karşımıza dolar bazında 42,5 milyar dolarlık bir tarımsal hasıla çıkıyor.
KIRSALDA KİŞİ BAŞINA MİLLİ GELİR 3 BİN $ SEVİYESİNDE
2017 yılında 10 bin 602 dolar olan kişi başına mili gelir de 2018’de yüzde 9,2 azalarak 9 bin 632 dolar oldu.
Ama kırsalda kişi başına düşen milli gelir bu rakamın yaklaşık üçte birinden az.
Nüfusun yüzde 20’sinin tarımla geçindiği Türkiye kırsalında kişi başına düşen milli gelir 3 bin dolar seviyesinde.
Bloomberg HT’de Akıllı Tarım programına telefonla bağlanarak katkı sunan Dokuz Eylül Üniversitesi İktisat Bölümü Başkanı Prof. Dr. Yaşar Uysal, tarımın 2018 'büyüme performansı'na yönelik önemli tespitlerde bulunuyor.
Tarım algısındaki negatif sürecin son çeyrekteki daralma ile net şekilde ortaya konduğunu dile getiren Prof. Dr. Uysal, 2018’de yüzde 1,3 büyüyen tarım sektörünün, her yıl yaklaşık yüzde 1,5 artan nüfus artış hızının gerisinde kaldığına dikkat çekiyor.
Prof. Dr. Uysal, “Nüfus artış hızının gerisinde kalan bir tarımsal büyüme performansıyla karşı karşıyayız” uyarısında bulunuyor.
Son 20 yıldaki büyüme rakamlarını analiz eden Prof. Dr. Uysal, tarımsal üretimin yetersiz ve istikrarsız olduğunun altını çizerek bunu 2 temel nedene bağlıyor.
Birinci neden olarak Türkiye’de tarımsal üretimin doğaya bağımlılığının batılı ölçülerde aşağıya çekilemediğini kaydeden Prof. Dr. Uysal, “Bir başka ifadeyle Türkiye sulama imkânlarını yeterince kullanamıyor ve artıramıyor” diyor.
İkinci neden olarak da çiftçinin önemli bir kısmının gerçek anlamda para kazanamadığını ifade eden Prof. Dr. Uysal, çiftçinin kafasının karışık olduğunu ifade ediyor.
Prof. Dr. Uysal, hem yüksek girdi maliyetleri hem de ürün satış fiyatları konusunda çiftçinin önünü göremediğini belirterek, “Bir sezon şey ekiyor ama para kazanamıyor. Sonra, bir dahaki sezonda o üründen vazgeçip farklı bir şey ekiyor ama yine istediğini bulamıyor. Çiftçiler ürünler arasında sürekli bir geçiş yapıyor” diyerek üretim desenindeki oynaklık ve istikrarsızlığa vurgu yapıyor.
“YAPISAL SORUNLAR PARASAL ÖNLEMLERLE ÇÖZÜLEMEZ”
Tarımın her çeyreğindeki üretim artışının aynı öneme sahip olmadığını belirten Prof. Dr. Uysal, dikkatlerden kaçan bir noktaya dikkat çekiyor.
Prof. Dr. Uysal diyor ki, “1998-2018 arasındaki 21 yılda her bir çeyreğin tarım üretim katkısına baktım. Birinci çeyrekte yapılan tarımsal üretim yıllık tarımsal üretimin yüzde 10’una denk geliyor. İkinci çeyrek yüzde 18, üçüncü çeyrek yüzde 46 ve dördüncü çeyrek yüzde 26. Yani Türkiye tarımsal üretimin yaklaşık yüzde 75’ini üçüncü ve dördüncü çeyrekte yapıyor. O yüzden üçüncü ve dördüncü çeyrekte yapılan üretim diğer çeyreklerden daha fazla önem kazanıyor. 2018 üçüncü çeyrekte yüzde 1,8 büyüme, dördüncü çeyrekte de yüzde 0,5 küçülme var. Dolayısıyla biz tarımsal üretimin yoğun olduğu dönemlerin toplamında nüfus artışının bayağı bir gerisinde kalmışız” diyor.
Tarımdaki kronik meselelerin bugün geldiği noktayı ise şu önemli tespitle özetliyor Prof. Dr. Yaşar Uysal: “Yapısal sorunlar parasal önlemlerle çözülemez. 200 metredeki hedefi 100 metre menzile sahip silah ile vuramazsınız. O yüzden bir takım şeyleri değiştirmemiz lazım. Türkiye’de 2001 yılından bu yana tarım sayımı yapılmadı. Türkiye’nin tarımla ilgili tüm envanterini detaylı şekilde çıkarıp, hangi ürünün hangi bölgede daha verimli, kaliteli ve düşük maliyetli üretildiğini tespit edip, desteklerimizi bölgelere göre farklılaştırmamız lazım. Tarımı ve tarımsal desteklerimizi planlamaktan başka çaremiz yok.”
Bitkisel üretim açısından stratejik önemdeki ürünlerin ekim alanlarında düşüş yaşanırken, hayvansal üretimde aşağı yönlü trendler söz konusuyken, girdilerin yüksek, üretici fiyatlarının düşük ve oynak olduğu bir ortamda üretimden kaçış sürerken tarımda sağlıklı bir büyümeden bahsedebilir miyiz?
Üretimden çok ithalatın konuşulduğu bir anlayışla sürdürülebilir bir tarımsal büyüme sağlanabilir mi?
Kırsaldaki gerçeklere baktığımızda ‘tarımdaki daralma’ ya da ‘istenilen seviyede büyüyememe sorunu’ resmi verilerin çok daha ötesinde.
Kağıt üzerinde tarım büyüse de gerçekte kırsal daralıyor.
Bu konulara değinmeye devam edeceğiz.
İrfan Donat
Bloomberg HT Tarım Editörü