Bloomberght
SON DAKİKA
Bloomberg HT Haberler BDDK/ Öztekin: Kredileri yakından izliyoruz

BDDK/ Öztekin: Kredileri yakından izliyoruz

  • BDDK Başkanı Mukim Öztekin; "Özellikle kredi kartlarını ve ihtiyaç kredilerini çok yakından izliyoruz ve bu alanda rasyonellikten uzak uygulamalara izin vermeyeceğiz" açıklamasında bulundu

Giriş: 23 Kasım 2012, Cuma 12:54
Güncelleme: 26 Kasım 2012, Pazartesi 10:49

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Mukim Öztekin, BDDK olarak yaklaşımlarının, risk tespit edilen spesifik konularda proaktif önlemler alınması şeklinde olduğunu ifade ederek, ''Özellikle kredi kartlarını ve ihtiyaç kredilerini çok yakından izliyoruz ve bu alanda rasyonellikten uzak uygulamalara izin vermeyeceğiz'' dedi.

Öztekin, Active Academy 10. Uluslararası Finans Zirvesi'nde, Türkiye'de gerçekleştirilen yapısal reform ve BDDK tarafından alınan tedbirlerin işlevselliğinin global finansal kriz ile Avrupa borç krizi dönemlerinde test edildiğini ve sektörün bu testlerden başarıyla geçtiğini anlattı.

Türk Bankacılık sektörünün temel göstergelerinin sağlamlığına işaret eden Öztekin, küresel boyutta yapılan kıyaslamalarda yukarı yönlü gelişmeye çok müsait olduğu ve büyük bir potansiyelinin bulunduğunu aktardı.

Global finansal kriz döneminin Türkiye'de finansal kuruluşların gözetim ve denetiminin sağlıklı olarak gerçekleştirilmesinin tek başına yeterli olmadığını da gösterdiğini belirten Öztekin, ''Basel III uzlaşısının ertelenmesi konusunda ise böyle bir gelişmenin kısa dönemde pozitif sonuçlar doğursa da uzun dönemde krizin çözülmesini geciktireceğinden, ülkemizi negatif etkileyeceğini düşünüyoruz. Bize göre, piyasalarda şeffaflık sağlanmadan kriz süreci tam olarak atlatılamayacaktır'' diye konuştu.

-''Türk bankaları güven duyulan kuruluşlar konumuna geldi''

Öztekin, finansal sistemin, sermaye piyasası ve finansal aracılık yapan bankacılık ve sigortacılık sektörüyle bir bütün olduğunu belirterek, ''Bu sistem içinde yer alan her bir sektörün sağlıklı biçimde gelişmesi ve işlemesi, sistemin bütünüyle birlikte iyileştirilmesiyle mümkün görünmektedir. Türkiye'nin bankacılık sektörünün finansal krizden başarıyla çıkışından güç alarak ve küresel finansal kriz döneminde edinilen derslerden faydalanarak bu iyileştirmeyi nasıl yapacağı konusunda fikir geliştirmesinin yerinde olacağını düşünüyorum'' diye konuştu.

Türk bankalarının, 2000-2001 krizi gibi önemli bir şokun ardından geçen bu kısa süre sonucunda güven duyulan kuruluşlar konumuna geldiğini ifade ederek, yabancı ülke bankalarının ciddi ölçüde sermaye getirerek Türk bankacılık sistemimize dahil olma taleplerinin bunu teyit eden önemli bir gösterge olduğunu belirtti.

Yeni banka lisansı verirken de büyük titizlik ve kılı kırk yararak hareket ettiklerini ifade eden Öztekin, bankaları uluslararası mevzuata uyumu, teknolojik altyapısı, uluslararası piyasalar ile entegrasyonunun yüksek oluşu ve kriz döneminde mali yapılarında bir bozulma veya değer erozyonuna uğramamış olmalarının bugün önemli avantajları olduğunu belirtti.

Öztekin, Türkiye'nin çevre ülkelerle olan tarihsel ve kültürel bağı ile yakın coğrafyadaki ülkelerde görece geri kalmış bankacılık sistemi ve potansiyeli dikkate alındığında, Türk bankalarının uluslararası düzeyde daha fazla söz sahibi olma imkanı olduğuna dikkat çekerek, şunları söyledi:

''BDDK olarak genel anlayışımız, sektörün ihtiyaçları ve riskliliği göz önünde bulundurularak, düzenleme ve denetim altyapısının geliştirilmesidir. Bu noktada ülkemiz kuruluşlarına da uluslararası gelişmeleri yakından takip etmek anlamında önemli görevler düşmektedir. Tüm denetim otoriteleri ile finansal kuruluşların son dönemde yaşanan krizlerden gerekli dersleri çıkardığını ümit ediyoruz ve umuyoruz ki bunun neticesinde gelecekte daha sağlam bir global finansal sistemin getirilerinden hep beraber faydalanırız.''

Öztekin, ''Moody's ülkemizin derecelendirme notunu hak ettiğimiz seviyeye çıkarmasa da Avrupa'da görünümü pozitif tek ülke olarak Türkiye'ye işaret etmesi dünya ekonomisinin krizle boğuştuğu bir konjonktürde bizim ülke olarak farkımızı ortaya koyuyor'' dedi.

Krizin başarıyla atlatılmasında özelde BDDK, genelde tüm ekonomi yönetiminin geliştirdiği refleks ve doğru politikaların büyük rol oynadığını, sektörün sağduyusu ve kriz tecrübesinin de en az bu kadar etkili olduğunu dile getiren Öztekin, kriz sonrası dönemde birçok gelişmiş ülke karar almakta zorlanırken, Türkiye'nin değişen dünyaya ve değişen koşullara çok hızlı uyum sağlayan ve esnek politikalar belirleyen bir ekonomi yönetimine sahip olduğunu bildirdi.

Denetim otoritelerinin istikrarlı dönemlerde düzenlemeleri sıkılaştırması, kriz dönemlerinde ise bankaların kriz yönetimi yapmalarına olanak verecek rahatlamayı sağlamaları gerektiğine dikkati çeken Öztekin, şöyle devam etti:

''Bu yapılmadığında, bugün AB'nin içinde bulunduğu açmaza düşmek kaçınılmazdır. Yani ekonomik göstergeler kötüye giderken, bir yandan da sıkılaştırıcı tedbirler alınması gerekebilecek, bu durum da ekonomik daralmanın daha da artmasına veya daha uzun sürmesine neden olabilecektir. Bu nedenle biz BDDK olarak ekonomik göstergelerin olumlu olduğu dönemlerde bankacılık sektöründe rezerv oluşturulmasını önemsiyoruz. Bu çerçevede, henüz kriz ihtimalinin gündemde olmadığı bir dönemde, uygulamaya koyduğumuz hedef rasyo, likidite yönetmeliği, kar dağıtımının sınırlandırılması gibi düzenlemeler, kurumumuzun ileriye dönük bakış açısı ve proaktif olarak çalışma gayretinin sonuçlarıdır.''

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Mukim Öztekin, ''Uluslararası düzenleme altyapısına ilişkin gelişmelere karşın global ölçekte finansal sistemin henüz yeterli sağlamlığa ulaşmadığını düşünüyoruz'' dedi.

Öztekin, 5 yıl geçmesine karşın ekonomileri etkilemeye devam eden krizin, bugüne kadar global ölçekte 4 trilyon dolarlık kayba ve 28 milyon kişinin işini kaybetmesine neden olduğunun tahmin edildiğini anlattı.

Krizin, geçmişteki uluslararası finansal düzenleme çerçevesinin yetersizliğini açıkça ortaya koyduğunu dile getiren Öztekin, kriz sonrası dönemde alınan tedbirlerle uluslararası ölçekte finansal kuruluşların, sermayelerini önemli ölçüde güçlendirdikleri, kaldıraçlarını azalttıkları ve likidite yeterlilikleri konusunda da bir miktar iyileşme gösterdiklerinin görüldüğünü ifade etti.

Bunun sağlanmasında önemli etkenlerden birinin de Basel Bankacılık Denetim Komitesince Aralık 2009'da açıklanan ve Eylül 2010'da son haline getirilen reform paketi olduğuna işaret eden BDDK Başkanı, Basel III olarak isimlendirilen bu Uzlaşının 2013 yılından başlayarak 2019 yılına kadar sürecek bir dönem içinde uygulanmasının Türkiye'nin de içinde bulunduğu üye ülkelerce kararlaştırıldığını anımsattı.

2010 yılında üzerinde mutabakata varılan Basel III uzlaşısının, kriz sonrası oluşturulan ilk öneriye göre önemli geri adımlar içerdiğini ve bunun temel nedenini pek çok gelişmiş ülkenin bankacılık sektörünün getirilen düzenlemelere uyum konusunda önemli sıkıntılarla karşı karşıya kalacağının farkedilmesi olarak açıklayan Öztekin, diğer taraftan, global finansal krizden sonra etkinliği arttırılan Finansal İstikrar Kurulu (FSB) bünyesinde de yakından takip edilmesi gereken önemli çalışmalar yürütüldüğünü aktardı.

-''Finansal sistem yeterli sağlamlığa ulaşmadı''

Bankacılık dışında kredi aracılığı faaliyeti gerçekleştirilmesi olarak bilinen gölge bankacılığın da kriz döneminde önemli dersler alınan konulardan biri olduğunu belirten Öztekin, ''Krizin bize öğrettiği önemli derslerden birisi, özellikle sermaye piyasaları kullanılarak bankaların tabi olduğu sıkı kurallardan kaçılmasının ne kadar pahalı sonuçları olabileceğidir. FSB'nin, yakından takip ettiğimiz gölge bankacılığa ilişkin çalışmasının sonuçlarının 2013 yılında ortaya çıkmasını beklemekteyiz'' diye konuştu.

Türev finansal araçlarının piyasalarda neden olduğu kırılganlıklar da dikkate alınarak, altyapının güçlendirilmesine dönük adımlar atıldığını ifade eden Öztekin, yapılan çalışmaları şöyle anlattı:

''Bu kapsamda tezgah üstü türev ürünlerin merkezi, karşı taraflar üzerinden gerçekleştirilmesine ilişkin çalışmada önemli mesafe kaydedilmiştir. FSB'nin üzerinde çalıştığı ve standart belirlediği diğer önemli konular ise mortgage kredisi oluşturma prensipleri ve finansal kuruluşlardan kurtarma ve çözümleme planları alınmasını içeren dokümanlardır. Ayrıca, Yerel Sistemik Önemi Haiz Finansal Kuruluşlar (D-SIFI) için daha yüksek sermaye gereksinimleri belirlenmesine ilişkin çalışma da FSB ve Basel Komitesince tamamlanmıştır. Bu çalışma, sermaye gereksinimlerinin büyük ölçekli bankalar için belirlenen bir metodoloji doğrultusunda daha da arttırılması üzerine odaklanmaktadır ve 2016 yılının başından itibaren uygulanması hedeflenmektedir.''

Uluslararası düzenleme altyapısına ilişkin ortaya çıkan tüm bu gelişmelere karşın global ölçekte finansal sisteminin henüz yeterli sağlamlığa ulaşmadığı düşüncesinde olduğunu ifade eden Öztekin, BDDK olarak bugün gelinen noktada, küresel finansal krizin başlaması ile farkına varılan pek çok soruna ilişkin önemli mesafeler kat edildiğini ancak yapılacak birçok işin olduğunu kaydetti.

AA