Nükleer bir yana, tasarruf bir yana

Enerjide ikinci büyük hamle bugün Sinop Nükleer Santralı ile atılıyor. Sinop'ta nükleer santral ile turizm yan yana gelebilecek mi, göreceğiz. Ama gelmezse Karadeniz'in turizm potansiyeli en yüksek bölgesini kaybedeceğiz. Santral için başka bir yer mümkün müydü bilemem. Böyle bir turistik potansiyeli bastırma karşılığında nükleer santral yapılıyorsa enerjinin Türkiye için önemini siz değerlendirin. Yetmedi, Hasankeyf gibi Güneydoğu turizmine öncülük edecek ortaçağ kenti ve uygarlığı yine Ilusu Barajı'nın suları altında kalacak. Tarihi ve turizmi bir kez daha enerjiye kurban edeceğiz.
HOYRATÇA KULLANIM: Doğu Karadeniz'in o güzelim havzalarının HES'ler ile nasıl bir katliama uğradığını her yıl yakından görüyorum. 50-60 km uzunluğundaki akarsular üzerine 15-20 HES arka arkaya sıralanmış, dereler kurumuş. Uzungöl'ün dibine HES yapma işini tepki çekmesin diye Trabzonspor'a vermişler. Nitekim burada aşırılığa kaçıldığını Enerji Bakanı Taner Yıldız da doğruladı. Yıldız bu konudaki sorumuza "Bir havzada 21 tane HES ihale edilmiş. Çok hoyratça kullanım söz konusu. Burada 4-5 şirket HES yapmaktan çekiliyor" dedi. Hasankeyf konusunda ise "Bütün evreler geçildi, artık geri dönüş mümkün değil" dedi.
% 72'Sİ İTHALATA BAĞIMLI: Bütün bunlar enerji için. Çünkü ekonominin çarkları ancak enerjiyle dönüyor, enerjisiz hayatın kalitesini artırmak mümkün olmuyor. Biz ise enerjinin yüzde 72'sini dışarıdan ithal ediyoruz. 2012 yılında enerji ithalatına 60 milyar dolar ödedik. Verdiğimiz cari açığın üstünde bir rakam. Böylesine önemi büyük, ama bu da madalyonun bir yüzü.
Yılda çeyrek altınlık tasarruf mümkün
Madalyonun ikinci yüzünde Türkiye için bu kadar hayati olan enerjinin verimli kullanılmaması, israf edilmesi, kayıp ve kaçağının yüksek olması durumu var. Bu da herhalde bize özgü. Binalar yalıtımsız, camlar tek kat. Bırakalım çift kat camı, Avrupa'da üçüncü kat cam yaygınlaşıyor. Kışın boşu boşuna havayı ısıtıyoruz. Şimdi bir de küresel ısınma çıktı karşımıza. Kentlerin büyümesi devreye girdi, turizm sektörü gelişti ve dev alışveriş merkezleri kuruldu. Bu nedenlerle artık elektriği yazın yetiştiremiyoruz.
İşte bu israf ve elektrik kullanımında verimliliği artırmak için Enerji Bakanlığı devreye girdi. 2023'e kadar elektrik kullanımından yüzde 20 daha tasarruf etmeyi planlıyor. Bu da Atatürk Barajı'nın iki katı elektrik üretimine eşit. Peki nasıl?
ENERJİ HANIM DEVREDE: Bunun yanıtını "Enerji Hanım Malatya'da" projesinde aldık. Bakanlık ile Enerji Verimliliği Derneği 20 kentte kadınlara yönelik bir program hazırlamış. Konutlarda nasıl elektrikten tasarruf edilebileceği anlatılıyor. Tasarruflu ampullerden, ütüyü 5 dakika önce çekmeye kadar küçük küçük 5-10 adım atılmasını öneriyor. "Kadınlar için küçük ama Türkiye için büyük adım." Çünkü yılda bu adımla 4 milyar liralık tasarruf elde edilebileceği hesaplanmış. Ortalama aile başına 56 lira elektrik faturası geliyor. "Tasarruflara uyun sonraki ay gelecek faturanın ne kadar azalacağını görün" deniyor. Bakan Taner Yıldız, yaşam kalitesinden ödün vermeden aile başına yılda yapılabilecek tasarrufun bir çeyrek altın tuttuğuna işaret ediyor. Bu tasarruf aynı zamanda 200 tane tam teşekküllü hastane demek.
FİNANSMANI KENDİNDEN: Enerji tasarrufu elbette evlerle sınırlı kalmayacak. Sokak aydınlatmalarında lamba değişikliğine gidilecek. Bundan yılda 750 milyon lira tasarruf sağlanacak. Yeni inşaatlarda yalıtım artık zorunlu. 2012 yılından tibaren yalıtımsız binaların ruhsat alması yasaklandı. Eski binalar ise bu konuda çalışma yapılacak.
Evet enerji tasarrufu hem ailelere ve işletmelere hem de kamuya güçlü bir destek sağlayacak. Bunu sağlamak için de, ayrı bir kaynak ayırmaya gerek yok. Çünkü tasarrufun bizzat kendisi projeyi finanse ediyor. Ettiği gibi, birçok örneğinde olduğu gibi, fazlaya da geçiyor. Galiba bu konuda eksik olan şey duyarsızlık. Kıt olan enerjimizi, ithal ettiğimiz enerjimizi bu kadar hoyratça kullanım bundan olsa gerek.
SONUÇ: "İsraf haram, sünnet sevaptır."Türk atasözü