ŞİMDİLİK BU KADAR YETER Mİ?

Finansal piyasalar son bir yıldır en iyi dönemlerinden birini yaşadı. İçeride büyümenin aşağı çekilmesi karşılığında cari açığın ve enflasyonun düşürülmesi, dışarıda yüksek risk iştahı yanında sermaye
hareketlerinin devam etmesi, varlık fiyatlarını yükselttikçe yükseltti. Son bir yıldır portföy yatırımları yoluyla gelen sermaye miktarı 40 milyar dolarla rekor düzeye çıktı.
SON BİR YILDA NE OLDU: Yatırım yapılabilir kredi notu seyivesine çıkma sürecinde olunması da, bu dönemde Türkiye piyasasını diğer gelişmekte olan ülkelerden ayırdı ve daha iyi performans göstermesine yol açtı.
■ Varlık fiyatlarının başına gayrimenkulü yerleştirelim. Merkez Bankası'nın hazırladığı Konut Fiyat Endeksi'ne göre son bir yılda yeni konutlar yüzde 12, ikinci el konutlar yüzde 10 arttı. Bunun üzerine bir de net kira gelirleri eklendiğinde yüzde 15 ve üstüne çıkılır. Gayrimenkulün getirisinin yüksek olduğunu söylemek mümkün.
■ Hisse senetlerinin ortalama değerini yansıtan BIST 100 Endeksi 25 Mayıs 2012'de 53.998 puandan 91.016'ya yükseldi ve yüzde 68.6 arttı. Bu oranla Türk hisse senetleri dünyada en çok kazandıran ilk beş piyasadan biri.
■ Hazine faizi 28 Mayıs 2012'deki yüzde 9.44'ten yüzde 4.58'e indi ve son bir haftada yüzde 5.32'yi gördü. Yıllık dönemde yarı yarıya geriledi. Bu gerileme de dünyada en yüksek faiz düşüşüne işaret ediyor. Bono ve tahvilde bekleyenler faiz kazancı yanında iyi bir sermaye kazancı da elde etti.
Ekonomide dengelenmenin tamamlanmasıyla yeniden büyümenin gazına basıldı. Bu
dengelenmenin ödülü olan yatırım yapılabilir kredi notu seviyesine de ulaşıldı. Geçen hafta 2 kredi kuruluşunun daha açıklamasıyla Türkiye'ye yatırım yapılabilir notu veren kurum sayısı 4'e yükseldi. Beklenti gerçekleşti.
KÜRESEL EĞİLİM: Dünyada da "mayısta sat tatile git" geleneğinin bu yıl da tekrarlanacağına dair işaretler çoğaldı. Bu yılın en çok primli borsası olan Japonya'da sert satışları diğer piyasalar da kısmen izledi. 10 yıllık faiz oranları da, yine Japonya'dan başlamak üzere yükseldi. Japon 10 yıllıkları yüzde 0.32'ye kadar düşmüşken geçen hafta yüzde 1 'in üzerini gördü. ABD faizi yüzde 1.61 'den 2.07'yi, Alman faizi yüzde 1.1 5'ten 1.47'yi buldu. Yukarı yöndeki hareketler hep mayıs ayı içinde gerçekleşti.
Bu gelişmeler ışığında 'mevsimi geldi, mola dönemi' denilebilir.
Şu Japonya borsası kadar hiçbir borsa çekmedi ayılardan!
Nikkei Endeksi bir günde yüzde 7.3 ile son yılların en büyük günlük düşüşünü yaşadı. Bu düşüş Tokyo Borsası'nın 13 Kasım'dan bu yana yüzde 81.3 artmasının ardından geldi. 7 ayı aşkın bir sürede yaptığı primin 10'da birini bir günde geri verdi. Ama ondan da önce Japon 10 yıllık faizlerinde büyük dalgalanmalar yaşandı. 5 Nisan'da yüzde 0.32'ye kadar düşen 10 yıllık faiz 1990 sonrasının en dip noktasını görmüştü. 23 Mayıs'ta ise aynı faiz yüzde 1.002'ye kadar yükseldi. İşte bu faiz yükselişine paralel şekilde borsadaki sert düşüşler yaşandı. Yorumcular bunu Abenomics'e diye tanımladıkları ülkenin başbakanının adıyla anılan ekonomi politikalarına tepkiye bağlıyor.
Tokyo Borsası'nın bu türbülansının kısa vadede çok ciddi ama uzun vadede ise çok küçük olduğu söylenebilir. İşin ekonomi tarafını bir yana, hiçbir borsa son 23 yıldır düşmüyor. Ya da hiçbir borsa 23 yıl önceki düzeyinin hâlâ yüzde 63 aşağısında değil. 29 Aralık 1989'da ulaştığı 38.916 puanlık düzeye Nikkei Endeksi 23 yıldır bir daha hiç yanaşamadı bile. Böyle bir eziyeti de ancak Japonlar gibi, geleneklerine çok sadık ve disiplinli bir toplum çekebilirdi.
SONUÇ: "Çok para tanrıları bile kımıldatır." Çin atasözü
