Arınç: Mısır'da flu bir durum var
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Arınç, "(Mursi'nin Türkiye'ye gönderileceği iddiası) Spekülasyondur" dedi
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Mısır'da ordunun yönetime el koymasına ilişkin, "İşbaşına geldiğini zanneden hükümete karşı bizim şu anda ekstra bir yaptırım uygulamamız söz konusu değildir. Ortada flu bir durum var, bu flu durumu Dışişleri Bakanlığımız süratle her gün, her an değerlendirmektedir. Biz de işin takibindeyiz" diye konuştu.
Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından düzenlediği basın toplantısında, "Türkiye'nin Mısır'a diplomatik yaptırım uygulama kararı alıp almadığı" sorusu üzerine, yol haritaları çerçevesinde Mısır'da olan bitenlere karşı ilkeli ve ahlaki tavırlarını sürdüreceklerini, bunu bütün dünyaya ilan ettiklerini, Mısır'da yönetime geldiğini zannedenlere de bunu yüksek sesle söylediklerini belirtti.
Aynı zamanda Mısır'da olan bitenlere ve yaşananlara destek açıklamaları yapan ülkelere "bunun yanlış olduğunu" dile getirdiklerini anlatan Arınç, bu prensipler çerçevesinde Mısır'da olağan hale dönülmesi konusunda, yine demokrasinin gereklerinin ifa edilmesiyle ilgili çabalarının süreceğini bildirdi.
İki ülke arasında tarihi ve köklü ilişkiler bulunduğunu anımsatan Arınç, "Bu ilkeden hareket etmek ve Mısır halkıyla dayanışmamızı sürdürmek, Mısırın meşru, seçilmiş cumhurbaşkanı ve hükümetleriyle dayanışmamızı sürdürmek bizim gayretlerimiz içerisindedir" dedi.
Mısır'da "flu" bir durum olduğunu vurgulayan Arınç, şöyle devam etti:
"Bir, Anayasa Mahkemesi Başkanıyken cumhurbaşkanı yetkileriyle donatılan kişinin durumu, ikincisi başbakan olarak atandığı ifade edilen ama geç saatlerde vazgeçildiği söylenen Baradai ve ondan sonra geldiği ifade edilen kişinin durumunun da netleşmemesi. Üçüncüsü bu açıklamalar yapılırken genelkurmay başkanı ve milli savunma bakanının koltuklarda oturan kişiler arasında da bölünme ve parçalanmanın olması. Bildiğiniz gibi Selefilerin Nur Partisi'nin ileri gelenleri de özellikle bu sabah yaşanan olaylardan sonra darbecilerle birlikte olmaktan ayrıldıklarını, buna karşı olduklarını ifade etmişlerdir. Yine Selefilerle birlikte diğer koalisyon ortakları da tutuklamaların, gözaltıların derhal kaldırılmasını, seçimlere bir an evvel gidilmesini talep etmektedirler."
Arınç, halkın kitlesel olarak katıldığı miting ve toplantılara bakıldığında, 8 milyona yakın kişinin darbeye karşı olduğunun görüleceğini belirterek, bu olaylardan sonra Tahrir Meydanında darbeyi alkışlayanların sayısında azalma olduğuna dikkati çekti.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Arınç, "Dolayısıyla işbaşına geldiğini zanneden hükümete karşı bizim şu anda ekstra bir yaptırım uygulamamız söz konusu değildir. Ortada flu bir durum var, bu flu durumu Dışişleri Bakanlığımız süratle her gün, her an değerlendirmektedir. Biz de işin takibindeyiz" diye konuştu.
-"Mursi'nin Türkiye'ye gönderileceği" iddiaları-
Arınç, "Mursi'nin Türkiye'ye gönderileceği" iddiaları anımsatılarak, "Böyle bir durumda Türkiye'nin tavrı ne olur?" sorusu üzerine, "Spekülasyondur. Önce birinci iddia doğru değil ki ikincisini konuşalım" dedi.
Mursi'nin seçilmiş bir cumhurbaşkanı olduğunu, daha önce Türkiye'yi ziyaret ettiğini anımsatan Arınç, "Türkiye'ye dost bir insandır. Türkiye ve Mısır tarihini çok iyi bilen bir insandır, güçlü bir insandır ama ne var ki bir darbeyle görevinden uzaklaştırılmıştır. Böyle birinin Türkiye'ye ihtiyaç duyduğu anda şüphesiz olumlu bir şekilde değerlendirmek bize düşen ahlaki bir görevdir. Ama ne kendisinden böyle bir talep gelmiştir ne de başkasından böyle bir ihtiyaç olduğu bize söylenmiştir" diye konuştu.
-"Korkunç bir görüntü"-
Bir başka soru üzerine Arınç, Bakanlar Kurulu'nda Gezi Parkı'yla ilgili konunun görüşülmediğini bildirdi.
"Gezi Parkı eylemleri konusunda elinde pala ile bazı kişilerin görüntülerinin kamuoyuna yansıdığı, bu kişilerin daha sonra mahkemece serbest bırakılmasının tepki gördüğü" ifade edilerek, değerlendirmesi sorulan Arınç, "Elinde bir pala, satır olan, herkese sataşan, herkesi korkutan, kimisine tekme atan, kimisinin üzerine tehditle yürüyen bir görüntü korkunç bir görüntü. Bunu meşru kabul etmek, hafif görmek, buna farklı anlamlar yüklemek kesinlikle doğru değil. Bu kamu düzenini bozan bir harekettir, insanların hayatına, canına ve malına tehdit kokan bir harekettir. Bunu kim yaparsa mutlaka Türk Ceza Kanunda bir karşılığı vardır" değerlendirmesinde bulundu.
Savcılığın tutuklanması talebiyle sevk ettiği mahkemenin bu kişiyi serbest bıraktığını anımsatan Arınç, ülkede hakimlerin ve savcıların, işlemleri ve kararlarıyla dolayısıyla alabildiğine eleştirildiğini, dolayısıyla elinde satırla sağa sola hücum eden bir kişinin neden serbest bırakıldığının hakime sorulması gerektiğini belirtti. Arınç, "Bu hükümetin bir işi değil, benim bir işim değil, dolayısıyla ben de sizin gibi çok garip karşıladım. Yani insanlara korku, endişe, tehdit salan böyle bir hareket karşısında herkesin bunu telin etmesi, bu saldırgan hakkında mutlaka Türk Ceza Kanunu kapsamında yargının süratli bir karar vermesi gerekir. Ama niçin serbest bırakılmıştır, bu kişi nasıl bir ifade vermiştir, neden bunu yapmıştır, bunlar herhalde mahkemenin bildiği hususlardır" ifadesini kullandı.
Arınç, Anayasa Uzlaşma Komisyonunun çalışmaları kapsamında randevu isteyen TBMM Başkanı Cemil Çiçek'in Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüşme tarihinin belirlenip belirlenmediği sorusu üzerine, buna bir karşılık verileceğini ama ne zaman olacağı konusunda kimsenin konuşmadığını kaydetti.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Mısır'da konsolosluklara ve büyükelçiliğe kayıtlı 7 bin 98 Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğunu belirterek, "Fevkalede önemli bir gelişme olur da yurttaşlarımızın tahliyesi söz konusu olursa bunlar süratle tahliye edilebilecek bir noktadadır" dedi.
Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin Mısır'daki olayların ardından orada yaşayan Türklerin ve onların tahliyelerinin Bakanlar Kurulu toplantısında gündeme gelip gelmediğini sorması üzerine, Arınç, konunun gündeme geldiğini belirtti.
Mısır ile ilgili bütün detayları görüştüklerini dile getiren Arınç, ülkedeki büyükelçiliğe ve konsolosluklara kayıtlı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı sayısının 7 bin 98 olduğunu bildirdi. Büyükelçiliğe veya konsolosluğa kendisini bildirmeyen yurttaşların da olabileceğini ifade eden Arınç, şöyle konuştu:
"Bunların 5 bin 500'ü Kahire'de yaşamaktadır. Diğerleri, bir kısmı İskenderiye'de geri kalan kısmı ise muhtelif şehirlerde yaşamaktadır. Ayrıca Arapça öğrenmek üzere kurs amacıyla 400 öğrencinin de Mısır'da bulunduğunu biliyoruz. Hepsiyle irtibat kurulmuştur. Fevkalede önemli bir gelişme olur da yurttaşlarımızın tahliyesi söz konusu olursa bunlar süratle tahliye edilebilecek bir noktadadır. Bu konuda bir endişe yaşamıyoruz. Ayrıca şirketlerimiz var. Şirketlerimizin yatırımları var. Bu şirketlerimizin Mısır'ın istihdamına 50 bin kişilik bir katkısı var. Şüphesiz bunlara karşı bir hareket yönelirse en büyük zararı görecek olan Mısır ekonomisidir. Herhalde bu kadar akıllı olduklarını düşünüyoruz. Ne Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarına ne de Türk işverenlerine ve onların yatırımlarına karşı herhangi bir olumsuzluğun söz konusu olduğuna inanıyoruz. Farklı bir gelişme olursa da herkesin nerede olduğu biliniyor ve süretle tahliye edilebilecek bir noktada."
-Uzun tutukluluk süreleri-
Arınç, Bir gazetecinin uzun tutukluluk sürelerine yönelik Anayasa Mahkemesi'nin kararını hatırlatarak, "Tartışma noktası, 5 yıl mı 10 yıl mı uygulanacak? Hükümet ne zaman bir düzenleme yapacak" sorusu üzerine, bunun Bakanlar Kurulu'nun konusu olmadığını hatırlattı.
Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeli kararının henüz yayımlanmadığını belirten Arınç, şunları söyledi:
"Anayasa Mahkemesi itiraz üzerine veya açılan dava üzerine ya iptal eder ya iptal talebini reddeder. Kendisi kanun koyucu gibi hüküm koyamaz. Bu anayasamızın amir hükümlerindendir. Burada da Anayasa Mahkemesi ilgili maddeyi iptal etmiş ama bunun yerine yeni bir yasama yapılabilmesi için de bir yıllık süre tanımıştır. Bu bir yıllık süre, şüphesiz eğer bir yasal düzenleme yapılacaksa, gerekçeli kararın yayımlanmasından itibaren söz konusu olabilir. Anayasa Mahkemesi hangi gerekçelerle bunu iptal etti şüphesiz bunu tartışmıştır, gerekçesinde de göstermiştir. Onu şu an için bilmiyoruz. Dolayısıyla en kısa zamanda gerekçeli kararın yayımlanmasını bekliyoruz."
Anayasa Mahkemesi'nin kararına saygı duyduklarını da vurgulayan Arınç, şöyle devam etti:
"Bu konuda geçmişten bu yana bazı tartışmalar vardı. Böyle bir hüküm 2005'ten sonra kanunlara girdi ve daha önce bir uygulama sebebiyle tahliye edilenler kamuoyundan büyük bir tepki gördü. Bunun üzerine tekrar bazı özellikleri sebebiyle tutuklama süresinin azami hadleri, yani en üst limitleri, ayrıca kanunla belirlenmiş oldu. Bunu yüksek, yeterli, yetersiz bulabilirsiniz. Benim bu konudaki düşüncelerim geçmişten bu yana, bu konuyu sürekli gündeme getiren bir kişi olarak, herkes tarafından bilinmektedir. Ancak şununun da bilinmesini isterim, kanun on yıllık bir üst limit koymuşsa hiçbir mahkeme hakimi bununla bağlı değildir. Bu üst limitin geçilmemesi gereklidir. Yoksa o davada olayın şekli, işleniş tarzı, sanığın hakkındaki deliller, yargılama safahatı, neyle itham edildiğine bakarak mahkemeler her zaman tahliye kararı verebilirler. İlla on yıl beklemek zorunda değiller de. Dolayısıyla bir üst hat koymak suretiyle bu yetkinin ilanihaye devam etmemesi amaçlanmıştı. Belki mahkemelerden şikayet bu konuda düğümleniyordu, 'Şu kişi 5 yıldan beri içeride niye tahliye edilmedi' deyip. Ben zannediyorum ki Anayasa Mahkemesi'nin bu kararı bu soruna bir çözüm getirme amacına yöneliktir. Eğer bir yasama gerekliyse bunu düşünürüz. Ama yasama gerekli olmadan da esasen bu had, bir üst had olduğuna ve mahkemeler buna bağlı olmak zorunda da değillerse kendileri de bunu uygulayabilirler. Bugün kadar uyguladıkları gibi."
- "Hükümet Sözcüsü olarak bunların üzerinde ben bir şey söylemeyeyim"-
Bir gazetecinin, ordunun yönetime el koymasının ardından Mısır'da Gazze'ye açılan Refah Sınır Kapısı'nın kapatıldığı, tünellerin ise bombalandığına yönelik haberleri hatırlatarak, "Diğer taraftan da Mursi döneminde diplomatik ilişkilerin askıya alındığı Suriye'nin Kahire'de yeniden büyükelçilik açtığına yönelik haberler var. Bu politika değişikliğini nasıl değerlendiriyorsunuz" sorusuna üzerine Arınç, şu yanıtı verdi:
"Darbe yoluyla bir hükümet devrilmişse gazetelerin yazdığına göre, Sayın Mursi'nin en büyük kabahatlerinin birisi olarak zaten Gazze'nin açılmış olması, burayla Gazze Filistin arasında bir irtibatın geçmişe göre daha kolay hale gelmesi. Bu, ideolojik bir bakış açısıdır. 'Doğrudur' veya 'Yanlıştır' deme noktasında değilim. Bunun mukabilinde de başka yaptırımlar da söz konusuydu. Onlar lehine de bazı ülkeleri kastederek söylüyorum, bazı adımlar atılmış olabilir. Bunların hiçbirisi kalıcı değildir. Ancak Mursi'nin gitmiş olmasından ve ona karşı bir darbe yoluyla ellerinden bütün yetkilerinin alınmış olmasından memnun olan ülkelere baktığımız zaman, özellikle Mısır'a komşu olan ülkeler başta olmak üzere, bunun altında yatan sebepleri tek tek görmek mümkün. Bunları siz yazın, biz okuyalım ama Hükümet Sözcüsü olarak bunların üzerinde müsaade edin ben bir şey söylemeyeyim."
Tüm milletin ve İslam aleminin ramazan ayını da tebrik eden Arınç, "İnşallah ramazan ayını barış, huzur içinde, sağlık ve mutlulukla geçirmemizi diliyorum. Bayramlara kavuşmayı yine Allah'tan temenni ediyorum" dedi.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Mısırda ordunun yönetime el koymasının ardından yaşanan gelişmelere ilişkin, "Daha önceki açıklamalarımızda demokrasiye taraf olan, demokrasiyi ortak paydamız olarak kabul eden bütün anlayışları içine alacak bir şekilde tek ülke olarak Türkiye, tek hükümet olarak AK Parti'nin varlığını görmek bizi bir açıdan yalnız kaldığımız için üzüyor ama hakikatleri söyleyen sadece Türkiye'nin olması da bize gurur veriyor. Türkiye, bu onur verici tutumunu bundan sonra da sürdürmeye devam edecektir" dedi.
Arınç, Başbakanlık Yeni Bina'da düzenlenen Bakanlar Kurulu toplantısının ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Başbakan Yardımcısı Arınç, toplantıda. Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz'ın, Yüksek Öğretim Kurumları Araştırma Merkezleri'nin kurulması ve işleyişi hakkında bilgi sunumunda bulunduğunu, bu araştırma merkezlerinin yüksek öğretim için çok önemli olduğu ve önümüzdeki kalkınma planının amaçlarına uygun bir şekilde desteklenmesi gerektiği yönünde kaanate varıldığını söyledi.
Avrupa Birliği'yle ilgili AB Bakanı Egemen Bağış'ın da bilgi sunumunda bulunduğunu belirten Arınç, toplantıda bunun dışında Mısır'da yaşanan olaylar, iç ve dış bazı konular üzerinde ilgili bakanların bilgi verdiğini ve üzerinde tartışmalar yapıldığını anlattı.
İmzalanan bir kararnameyle de dövizlik askerlik bedelininin 10 bin avrodan 6 bin avroya düşürüldüğünü bildiren Arınç, şöyle devam etti:
"Bu, herhalde yarın ya da diğer günlerde yayımlanacak. Bu, özellikle yurt dışındaki genç kardeşlerimizi, askerlik çağına gelmiş dövizli askerlik yapma durumunda bulunan bütün yurttaşlarımızı kapsayacak. Onların talebi üzerine böyle bir karar allınmış oldu. Bildiğiniz gibi 5 bin 112 avrodan geçtiğimiz yıl 10 bin avroya yükseltilmişti. Bunun çok yüksek olduğu ve yurttaşlarımızın zararına yol açtığı ve bazı sosyal piskolojik endişeler meydana getirdiği görüldü ve hükümetimiz, Bakanları Kurulumuz konuyla ilgili birkaç aydan bu yana üzerinde çalıştığımız konuyu bugün sonuçlandırdı. Bugün itibarıyla dövizli askerlik 10 bin avrodan 6 bin avroya düşürülmüştür. Bunun uyguluma esasları ve usulleri Milli Savunma Bakanlığımız tarafından takip edilecektir."
-"TBMM'de yaşananlar çok üzücü"-
TBMM'de milletvekilleri arasında yaşanan kavgaya da değinen Arınç şunları söyledi:
"TBMM'de yaşananlar çok üzücü. Bu konu üzerinde de birkaç cümle söylemek istiyorum. Benim de kısmen cuma günü şahit olduğum ama daha sonra cumartesi günü Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ'a ve maalesef tartışmalar sırasında Şırnak Milletvekilimiz Sayın Mehmet Emin Dindar'ın yaralanmasına yol açan, Meclise yakışmayan, milletvekillerinin onuruna, itibarına tamamen aykırı olayı da zikretmek istiyorum. Bu, çok üzüntü verici olaydır. Bu olaya sebebiyet veren isimleri gerek milletvekilimiz gerekse Sayın Bakanımız tarafından, CHP milletvekilleriyle ilgili olarak hem TBMM'nin, onun şahsında Sayın Başkanın hem de sayın milletvekilimiz şikayetçi olduğuna göre, bu milletvekilleri hakkında yargısal sürecin bir an once başlamasını, sonuçlanmasını temenni ediyoruz."
TBMM'nin 1 Temmuz'da tatile girmesinin, anayasa gereğince mümkün olduğunu ancak çalışma kararı alıdğını belirten Arınç, şöyle konuştu:
"Meclis, toplumun bütün kesimlerini ilgilendiren çok önemli konularda, 100'den fazla maddeyi barındıran kanunu görüşmeye başladı. Bu görüşmelerde özellikle MHP ve CHP engelleyici bir tavır içindedir. Şüphesiz muhalefetin engelleme hakkı demokrasilerde kutsaldır ve önemlidir. Ancak bunların yerince kullanılması gerekir. Yurttaşlarımızın aleyhine, toplumun özellikle büyük kesimlerine zarar verecek bir noktaya gelmemesi, hele hele eleştirilerin ötesinde fiili saldırılara dönüşmemesi gerekir. Benim görebildiğim cuma günkü manzara şöyleydi, AK Parti büyük çoğunluğuyla Mecliste hazır bulunuyor, CHP'den sadece sayabildiğim en yüksek rakam 25 civarında milletvekili, MHP'den en fazla 15 milletvekili, BDP'den en fazla 2 milletvekili salonda bulunuyor. Ama her maddenin, önergenin oylamasında karar yeter sayısı isteniyor, zaman zaman içerinin biraz zayıfladığını görünce yoklama talep ediliyor. Zaman kaybına yol açılıyor. Her madde üzerinde birbirinin aynısı olan konuyla hiç ilgisi olmadığı halde her biri üç sayfa tutan önergeler veriliyor. Bu önergelerin okunması ve oylanması da zaman alıyor. Oysa yapılmak istenen nedir? Buna karşı muhalefetin engellemeleri hangi sebepledir? Kamuoyunun bilmesinde fayda var."
Meclis'te toplumun yüzbinlercesini ilgilendiren çok önemli adımlar atıldığını dile getiren Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunlardan hepinizin öncelikle takip ettiği, her Bakanlar Kurulu'ndan sonra bana sorduğunuz sözleşmelilerin durumu ne olacak. Bu, artık gerçekleşmiştir, bildiğiniz gibi 4 B sözleşmeli yaklaşık 100 binin üzerindeki bir sözleşmenin muhtelif kurumlarda çalışanlar artık kadroya alınmışlardır. KİT'lerdeki sözleşmelilerin babalık ve mazeret izinleri artırılmıştır. Vekil imamlara yıllık 20 gün izin hakkı tanınmıştır.
Bugün bir önergeyle köy ve mahalle muhtarlarının maaşlarında neredese yüzde 100'e yakın artış yapılmaktadır. Şu anda önerge geçti mi bilemediğim için ihtiyaten söylüyorum, köy ve mahalle muhtarlarının uzun yıllardan beri arzu ettikleri ücret artışları, maaş artışları bu suretle yüzde 100'e yakın bir gerçekleşme imkanı bulacaktır."
-Çiftçiler lehine düzenleme-
Arınç, 55 yaşını doldurduğu için SGK tarafından bayilik bağlananların en düşük ücretlerinin hemen hemen yüzde 100 oranında artırıldığını, çiftçiler lehine de önemli bir düzenleme yapıldığını bildirdi.
Başbakan Yardımcısı Arınç, "55 ildeki 100 bine yakın çitfçiyi ilgilendiren, 200 milyon lirayı bulan desteklemelerle igili çiftçiler lehine düzenleme yapılmıştır. 2011 öncesine ait çiftçilerin ürettikleri ürünleri sattıkları şirketler, bu aldıkları faturalarla ilgili soruşturma nedeniyle prim ödemeleri bloke edilmişti ve bu insanlar kendi hak ettiklerini alamaz noktaya gelmişlerdi. Şimdi bu maddeyi kabul etmekle 100 binden fazla çiftçi ailesi tekrar bu ödemelerini süratle alabilecek noktaya geldiler" dedi.
1997 ve 1999 prim borçlarının kamu tarafından ödeneceğini bildiren Arınç, polis eğitim merkezlerine alınan polis adaylarının 6 aylık sağlık sigortalarının da Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağını söyledi.
Arınç, belediye İl özel idareleri ve kamu tüzel kişiliklerinin, 6, 7, 8, ve 9. ay prim ve vergi borçlarının da 2017'ye öteleneceğini bildirdi.
Yeni düzenleme kapsamında ayrıca 12 Eylül'de disiplinsizlik nedeniyle okulunu bitiremeyip daha sonra tamamlayanlara devlet memuru olmak isterlerse 2 yıl süreyle yaş sınırlamasının kaldırıldığını belirterek, şöyle dedi:
"Aday memur olmuş, disiplin nedeniyle 1-2 yıl çalışmış, asaleten atananmamış olanlara memuriyete dönüş imkanı getiriliyor. Her maddesinde binlerce insanı ilgilendiren bir kanun tasarısına hiç sebepsiz karşı çıkmak, Meclisi meşgul etmek ve bunun bir an evvel yasalaşmasına engel olmak çalışmasını müsade ederseniz huzurlarınızda kınıyorum ve muhalefetin bu tutumunu milletimize şikayet ediyorum. İş bununla kalmamıştır. Evvelsi gün yaşanan olaylarda Mahmut Tanal, CHP İstanbul Milletvekili ve Sakarya Milletvekili Engin Özkoç ve arkadaşları, Sayın Başbakan Yardımcısına fiili saldırıda bulunmak için masasına gelmişlerdi. O sırada AK Parti'li milletvekilleri bunu önlemek için ortaya çıktıklarını ama tartışmalar sırasında bir sayın milletvekilimizin kaşının yaralandığını, gözünün zedelendiğinin ve başka arkadaşlarımızın bundan zarar gördüğünü biliyoruz. Maalesef bu isimleri sayılanlarla birlikte birkaç kişi daha özellikle bu tartışmalarda vurucu kişiler olarak rol oynamakta, birileri bunları meydana getirmek suretiyle adeta Meclisi kavga alanı şekline dönüştürmektedirler. Sayın Genel Başkanlarının, bu milletvekilleri hakkında kendi iç bünyelerinde mutlaka disiplin soruşturması yapması, kavgaya karışan milletvekillerini, tartışmalarını saldırıya götüren milletvekillerini en azından cezalandırması ve onların mecliste elbette bu görevlerin verilmemesi gerekir.
Değerli arkadaşımız konuyu yargıya taşıdığına gore mutlaka bunun gereği yapılacaktır. Ancak bilelim ki bu isimler gibi pekçok isimler daha once Silivri'de mahkemeyi de basmışlardır. Dışarıda cerayen eden pekçok olaylara karışmışlardır. Yine Meclisin pek çok oturumlarında kavga çıkaran, hakaret eden pekçok isimlerden birileri olmuşlardır. Bu, Meclise yakışmıyor, milletveikilliğine yakışmıyor. Milletimizin de tasvip ettiği bir olay değildir. Yaşadığımız bu olaydan dolayı tekrar üzüntülerimizi ifade etmek istiyorum."
-Mısır'daki olaylar-
Mısır"da ordunun yönetime el koymasının ardından yaşanan olaylara da değinen Arınç, "Bu sabah erken saatlerde Cumhuriyet Muhafızları Karargahı önünde oturma eylemi yapan ve kısmen namaz kılan göstericilerin üzerine sabah namazını kılarken ateş açılması sonucunda şu anda 60'a yakın insanın hayatını kaybettiği, bine yakın insanın da yaralandığını derin bir üzüntüyle öğrenmiş bulunuyoruz" ifadesini kullandı.
Bu gösterilere karşı silah kullanılmasının, kendi halkına yöneltilen bu silahların ölümlere yol açmasının, darbe yoluyla iktidara geldiğini düşünenlere büyük bir ibret olması gerektiğine vurgu yapan Arınç, şunları söyledi:
"Halkıyla savaşan, halkına silah doğrultan ve bu sebeple meşru hükümetleri, cumhurbaşkanını devirerek yetkileri bir başkasının eline veren bir anlayışı şiddetle kınıyoruz. Hükümetimiz bu konuda ilkeli ve kararlı tavrını bugüne kadar sürdürdü, bundan sonra da sürdürmeye devam edecek. Daha önceki açıklamalarımızda demokrasiye taraf olan, demokrasiyi ortak paydamız olarak kabul eden bütün anlayışları içine alacak bir şekilde tek ülke olarak Türkiye, tek hükümet olarak AK Parti'nin varlığını görmek bizi bir açıdan yalnız kaldığımız için üzüyor ama hakikatleri söyleyenin sadece Türkiye'nin olması da bize gurur veriyor. Türkiye, bu onur verici tutumunu bundan sonra da sürdürmeye devam edecektir.
Bu darbeyi yapanlara karşı birkaç defa seslendiğimizi, siyasal amaçlarla tutuklamaların, gözaltıların olmaması, halkın üzerine ateş açılmaması, şiddetten uzak durulması, bir an önce meşru seçimlere gidilmesi, tutuklu ve gözaltında olanların hemen serbest bırakılması ve ülkede yaşanabilecek olumsuz olaylara karşı da hiçbir zaman silahla ve şiddetle karşılık verilmemesi taleplerimizi tekrarlayacağız. Türkiye olarak bunu elbette sürdürmeye devam edeceğiz. Türkiyenin açık ve net tavrı bu açıklamalarımızdan sonra da aynen devam edecektir. Biz bu tavrımızı ilkesel ve ahlaki olarak sürdürmekte kararlıyız."
-"Uluslararası baskıların artırılması amacıyla Türkiye olarak çalışmalar yapıyoruz"-
Mısır'daki yaşanan gelişmeler doğrultusunda uluslararası baskıların artırılması amacıyla Türkiye olarak çalışmalar yaptıklarını ifade eden Arınç, "ABD başta olmak üzere AB ülkeleri ve Arap Birliği'ne üye olan ülkelerle İKT üyeleri ile Mısır'da yaşanan olaylara karşı elbette demokrasiyi önceleyen, insan hakları ihlallerini süratle yok etmeyi amaçlayan çalışmalar yapıyoruz. Bugün İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt'in açıklamaları ve buna destek olacak başka ülkelerdeki dışişleri bakanları ve hükümetler düzeyindeki açıklamaları umarım yarından itibaren çok daha bütünleşmiş olarak göreceğiz" değerlendirmesinde bulundu.
"Sayın Başbakanımız bir taraftan, Dışişleri Bakanımız bir taraftan ilgili ülkelerin başbakanları ve dışişleri bakanları ile sürekli bir iletişim içerisindedir" diyen Arınç, şunları kaydetti:
"Arap ülkeleri bağlamında da temaslar devam etmektedir. Şüphesiz bütün liderlerin serbest bırakılması hemen erken seçime gidilmesi ve herkesin erken seçime katılabilmesi için ortak bir hükümetin kurulması, Mursi'nin Cumhurbaşkanlığına geri dönmesi gibi taleplerimizi bütün ülkelerle tekrar tekrar paylaşmaya devam edeceğiz."
AA