Babacan: Birinci çeyrek büyümesi tatminkar olmayabilir
-
Başbakan Yardımcısı Babacan birinci çeyrek dönem büyümesinin tatminkar olmayabileceğini söyledi
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan bir televizyon kanalına verdiği röportajda birinci çeyrek dönem gayrisafi yurtiçi hasıla büyümesinin tatminkar olmayabileceğini dile getirdi.
Babacan, 10 Haziran’da açıklanacak birinci çeyrek verisinin piyasa beklentileri ile paralel olabileceğini belirtti.
Türkiye’nin 2015’te yüzde 4 büyüme hedefinin hala gerçekçi olduğunu kaydeden Babacan, Türkiye’nin ekonomik yönetim sütunlarını koruyacağını ifade etti. Babacan ekonomik yönetim ayaklarını mali disiplin, para politikaları ve bankacılık olarak sıraladı.
Seçimlerin ardından bazı isimlerin değişip bazılarının değişmeyeceğini söyleyen Babacan, “Türkiye otomobil işçilerinin protestolarını yönetmekte başarılı oldu. Ancak eylemler ekonomiyi kuşkusuz ki etkiledi” diye konuştu.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, seçimlerin ardından Başbakan danışmanı olacağı iddiasına ilişkin, "Önemli olan, AK Parti'nin kurumsal olarak önümüzdeki dönemde neler yapacağıdır. Yoksa şahıslar üzerine fazla tartışmalar yapmanın Türkiye'ye de partimize de faydası yok" dedi.
Babacan, A Haber'de katıldığı programda, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
7 Haziran'da yapılacak seçimlerden sonra Başbakan danışmanı olarak göreve devam edip etmeyeceğine yönelik soru üzerine Babacan, tüm ekip olarak seçimlere odaklandıklarını söyledi.
Seçim sonrasıyla ilgili dedikodulara, söylentilere bakmamak gerektiğini dile getiren Babacan, söz konusu süreçle ilgili AK Parti'nin hazırlıklarına bakılması gerektiğini ifade etti. Bir seçim beyannamesi açıkladıklarını, bunun yanında önemli reform programları bulunduğunu belirten Babacan, "Kişiler hiç önemli değil, kişiler fani. Önemli olan, kurumsal olarak AK Parti iktidarının bundan sonra yapacaklarıdır. Bundan sonra yapacaklarımız da çok detaylı şekilde dokümante edilmiştir" diye konuştu.
Hiçbir G20 ülkesinin, Türkiye kadar detaylı reform hazırlığının bulunmadığına işaret eden Babacan, uygulanan politikalar ile güven ve istikrar ortamının korunmasının önemini vurguladı.
"Seçim sonrasıyla ilgili bugünden bir karar açıklanması... Bunların hepsi çok yanlış olur"
Babacan, bunun yolunun da söz verip, yapmaktan geçtiğini belirterek, AK Parti'nin bugüne kadar ne söz verdiyse, hepsini yerine getirdiğini bildirdi.
AK Parti'nin "3 dönem kuralına" dikkati çeken Babacan, bu kuralın "ruhunun" çok önemli olduğunu ifade etti. Söz konusu kuralın, partinin kurumsal olarak güçlenmesi, sistemin şahıslara fazla bağımlı hale gelmemesi için olduğunu anlatan Babacan, "Bu 3 dönem kuralının ruhunun işletilmesi çok önemlidir. Burada önemli olan politikaların ve kurumların kalıcılığı ama insan kaynakları açısından da makul bir rotasyondur. Dolayısıyla bunun ruhunu mutlaka işletmemiz gerekiyor ama seçim sonrasıyla ilgili bugünden herhangi bir hesap, kitap, herhangi bir karar açıklanması... Bunların hepsi çok yanlış olur. Önemli olan taahhütlere sadık kalmaktır" diye konuştu.
"Kişisel olarak kararınızı 8 Haziran sabahı vereceksiniz, öyle mi?" sorusunu da Babacan, "Çok detaylı, somut şeyler söylemek, hele hele seçime gittiğiniz dönemde doğru değil. Kurumsal olarak da partimiz açısından da ekonomimiz açısından da doğru değil. Önemli olan, AK Parti'nin kurumsal olarak önümüzdeki dönemde neler yapacağıdır. Yoksa şahıslar üzerine fazla tartışmalar yapmanın Türkiye'ye de partimize de faydası yok" şeklinde yanıtladı.
"Ana hatlar, ana sütunlar aynen korunacak"
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, seçimlerin ardından AK Parti'nin ekonomi politikalarında değişiklik olup olmayacağına yönelik soru üzerine de Partinin söz konusu politikalarının çok detaylı şekilde dokümante edilmiş durumda olduğunu bildirdi.
Başından itibaren, temel konularda bir sürekliliğin bulunduğunu aktaran Babacan, "Yani Türkiye'yi son 12 yıldır başarılı kılan ne varsa, bu politikaların aynen devamı çok çok önemli. Ana hatlar, ana sütunlar aynen korunacak, bu da zaten yazılı bir şekilde taahhüt edilmiş durumda" dedi. Bunun ötesinde ise Türkiye'nin artık ikinci nesil, mikro ekonomik alanlarla ilgili alanlara yoğunlaşması gerektiğini belirten Babacan, söz konusu reformların detaylarının ise son açıklanan 25 yapısal dönüşüm programında yer aldığını kaydetti.
"Siyasi istikrarın mutlaka korunması gerekiyor"
Türkiye'de ekonomide başarının temelinde siyasi istikrarın yattığını vurgulayan Babacan, bunun mutlaka korunması gerektiğini söyledi.
Babacan, "Siyasi istikrar zafiyete uğradığı anda Allah korusun, ekonomi alanında ne yaparsanız yapın sonuç vermez. Şu anda dünyada da zaten siyasi istikrarı zayıflayıp da ekonomisi güçlü devam eden bir ülke kolay kolay bulamaz, gösteremezsiniz" diye konuştu.
Bu seçimlerin de onun için çok önemli olduğunu dile getiren Babacan, siyasi istikrar zemininin hemen üzerine de makroekonomik politikaların çok dikkatli şekilde kurgulanması gerektiğini ifade etti.
Ali Babacan, burada üç taşıyıcı sütunun bulunduğunu belirterek, "Bunlardan biri bütçe, ikincisi bankacılık sisteminin sağlam olması, üçüncüsü de Merkez Bankası'nın para politikalarının güven oluşturan politikalar olması. Bu üç ayağın da çok sağlam olması gerekiyor. Bu üç ayağın üçünün de nasıl olacağını biz dokümante ettik" dedi.
"Dev bankalar iflas ederken, Türkiye'de hiçbir bankamıza hiçbir şey olmadı"
Eski Bakan Kemal Derviş'in geçen gün yaptığı açıklamaların hatırlatılması üzerine de Babacan, bahsettiği üç ayağın Türkiye'de sağlam olması durumunda, dünyadaki çalkantılara karşı, ülkedeki sistemin korunaklı olarak yürütülebileceğini söyledi.
Bunun örneklerini Türkiye'nin 2006 yılında ve 2008-2009 krizinde yaşadığını hatırlatan Babacan, şöyle konuştu:
"O dönemde de bizim sistemimiz sapasağlam ayakta kaldı. Amerika'da, Avrupa'da dev bankalar iflas ederken, Türkiye'de hiçbir bankamıza hiçbir şey olmadı, hepsi sapasağlam ayakta kaldı. En son da Amerikan Merkez Bankası'nın (Fed) 2013 Mayıs ayında ki bizim Gezi olaylarıyla aşağı yukarı eş zamanlı olarak, para politikalarında sıkılaştırmaya gideceğini açıklamasıyla dünya piyasalarında çok ciddi dalgalanmalara sebep oldu ama bizim piyasalarımızda dalgalanma sınırlı kaldı.
Hiç etkilenmeyeceğiz diye de bir şey yok. Biz dışa açık bir ekonomiyiz. Ülkenin etrafına yüksek surlar, dalgakıranlar çevirip de ekonomiyi kapatıp, 'dışarıda ne olursa olsun bizi ilgilendirmez' dememiz de işe yaramaz, çünkü o da bizi çok kötü etkiler, ekonomiyi daraltır. Açık bir ekonomi olmak zorundayız ama dıştan gelecek dalgalanmalara karşı da sistemimizi korunaklı yapmak zorundayız. Muhtemelen Sayın Derviş'in bu ifadeleri, Türkiye'deki finansal sistemin, bu üç ayağın da sağlam tutulması suretiyle dışarıdan gelecek dalgalanmalara karşı oldukça korunaklı hale geldiğinin tekrar teyidi açısındandır."