Babacan: Düşük tasarruf kırılganlık oluşturuyor
Başbakan Yardımcısı Babacan, "Tasarruf oranlarının düşüklüğü, ekonomi açısından kırılganlık alanı oluşturuyor" dedi
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, tasarruf oranlarının düşüklüğünün, ekonomi açısından kırılganlık alanı oluşturduğunu söyledi.
Babacan, OSTİM Organize Sanayi Bölgesinin (OSB) etkinliğinde yaptığı konuşmada, iş hayatında olduğu kadar siyasette de güven ve itibarın önemli olduğunu ifade etti.
10 yılı aşkın süredir ekonomi politikalarının odağına güven unsurunu yerleştirdiklerini dile getiren Babacan, "Güven ve istikrar ortamını yakalayamazsak sonuç almak zor. Bunun canlı örneğini şu anda pekçok gelişmiş ülkede görüyoruz" dedi.
Birçok ülkenin çok ciddi bütçe açığı verdiğini, söz konusu ülkelerin harcamalarını Merkez Bankalarının karşılıksız para basmaları yoluyla finanse etmeye çalıştıklarını ve reel sektörü desteklemek adına piyasaya trilyonlarca euro para sürdüklerini anlatan Babacan, bunların hiçbirinin sonuç vermediğini vurguladı.
İktidara geldikleri ilk günden bu yana mali disipline çok önem verdiklerine işaret eden Babacan, "Dedik ki, devlet önce kendi hesabını kitabını sağlam tutacak" ifadesini kullandı.
- "Paranın değeri devletin verdiği bir sözdür"-
Enflasyonla mücadele konusunda da çok önemli mesafe aldıklarını belirten Babacan, 34 yıl boyunca Türkiye'de 2-3 haneli enflasyonlar yaşandığını, artık enflasyonunun tek haneye indiğini kaydetti.
Paranın değerinin de devletin verdiği bir söz olduğuna dikkati çeken Babacan, "O sözü verip de o paraya güven oluşturmak istiyorsanız arkadan enflasyon üretip paranın değerini düşürmeyeceksiniz" dedi.
Enflasyonla mücadele konusunda kararlı durmanın önemine değinen Babacan, baskılara rağmen Türkiye'yi aynı hataya düşürmemek gerektiğini söyledi.
- "Özel sektör geleceğe güvenle bakıyor"-
Türkiye ekonomisinin büyümesinin odağında özel sektör olduğunu dile getiren Babacan, "Son 10 yıldır ekonomik büyümeye özel sektörün yatırımları ile ulaştık. Devlet yatırım ve harcamalarının son 10 yılda büyümeye katkısı sıfır. 2012 yılında dahi 1 milyon 200 bin ilave istihdam oluştu. Demek ki özel sektörümüz geleceğe güvenle bakıyor" diye konuştu.
Üretim, yatırım ve ihracata çok önem verdiklerini kaydeden Babacan, OSTİM'deki dinamizmi tüm ülkede görmek istediklerini ifade etti.
- "Finans sistemi sağlam ama tasarruf oranları düşük"-
Türkiye'nin makroekonomik dengeleri hakkında da değerlendirmelerde bulunan Babacan, kamu borç stokunun milli gelirin yüzde 36'sına düştüğünü belirtti.
Finans sisteminin oldukça sağlam olduğuna işaret eden Babacan, "buna karşın tasarruf oranlarının düşüklüğünün ekonomi açısından kırılganlık alanı oluşturduğunu" söyledi.
- "Demokrasi ve ekonomi aynı anda yükseltilmeli"-
Ekonomideki ilerlemenin tek başına yeterli olmadığına dikkati çeken Babacan, Türkiye'nin hukuk devleti olması, daha iyi işleyen bir demokrasiye sahip olması için çaba göstermeye devam etmesi gerektiğini dile getirdi.
Demokrasi ile ekonominin aynı anda yükseltilmesinin önemine değinen Babacan, "Birinden biri geri kalırsa o, maalesef topal oluyor, başarıya götürmüyor" diye konuştu.
Eğitime de konuşmasında yer veren Babacan, çalışan nüfusunun ortalama eğitim süresinin 6,5 yıl olduğunu hatırlattı.
Dünyada bu kadar düşük eğitim seviyesine sahip olup da 10 bin 500 dolar kişi başı geliri olan hiçbir ülke bulunmadığını belirten Babacan, "Bizim 25 bin dolar gelir ulaşmamız eğitim alanında çok ciddi reformları yapmamızla mümkün olabilecek" ifadesini kullandı.
Hem üniversiteden mezun olanların becerileri ile sanayinin ihtiyacı olan becerilerin örtüşmesine dikkat edilmesi hem de üniversitelerin araştırma kapasitesinden sanayi kesiminin daha fazla yararlanması gerektiğini anlatan Babacan, "Bu alanlarda da Türkiye 2023'e kadar gerekli adımları atabilirse güzel bir sonucu elde edebileceğiz" dedi.
2023'te milli gelirin yüzde 3'ü oranında Ar-Ge harcamasının hedeflendiğini vurgulayan Babacan, şu anda Avrupa ortalamasının yüzde 2 olduğunu dile getirdi. Babacan, Ar-Ge ve inovasyon olmadığı zaman yüksek katma değerli üretimin de mümkün olmadığını sözlerine ekledi.
AA