Babacan: Gelişmekte olan ekonomilerin ağırlığı artıyor
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Babacan, gelişmekte olan ekonomileri dünya ekonomisi içindeki büyüklüğünün % 34'e çıktığını söyledi
İSTANBUL (A.A) - 21.04.2011 - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, ''Bugünlerde ileriye doğru hesap kitap yaparken tek bir senaryo, varsayımla hareket etmek etmek mümkün değil. Karşımıza çıkacak pekçok farklı senaryoya, birbirinden çok farklı muhtemel tabloya hazırlıklı olmamız lazım'' dedi.
Babacan, Forum İstanbul 2011'in açılışında, Forum İstanbul'un ilk toplantısının 2023 hedefiyle 2002 yılında yapıldığını hatırlatarak, o dönem Türkiye'deki siyasi tablonun son derece karmaşık olduğunu, Türkiye ekonomisinin tarihinin en kötü dönemlerin yaşadığını, böyle bir dönemde 2023'ten bahsedebilmenin zor olduğunu söyledi.
Herşeyin iyi gittiği dönemlerde uzun vadeye bakmanın kolay olduğunu ifade eden Babacan, hükümet olarak ilk günlerinden itibaren hep uzun vadeye baktıklarını belirterek,''Günlük politikalar önemli ama eğer kendinize uzun vadeli gerçekçi hedefler koymazsanız başarı zorlaşıyor'' dedi.
Babacan, Türkiye'nin 2023 hedeflerini ele almadan önce şu andaki küresel ekonomik ortamın, bölgenin içinden geçtiği köklü siyasi sosyal dönüşümün dikkate alınması gerektiğinin altını çizerek, 2008 sonunda başlayan küresel ekonomik krizin, ''kriz öncesi'' ve ''kriz sonrası'' olarak dünyayı ikiye ayırabilecek kadar önemli olduğunu söyledi.
Kriz öncesi dünya ile sonrası dünyada ekonomik gücün dağılımının çok farklı olacağını belirten Babacan, 1995 yılında gelişmekte olan ekonomilerin dünya ekonomisi içindeki büyüklüğünün yüzde 18,4 iken, 2010'da bunun yüzde 34'e yükseldiğini, 2015'te yüzde 40'lara ulaşmasının öngörüldüğünü bildirdi.
Uzak olmayan bir tarihte E7 olarak adlandırılan gelişmekte olan ülkelerin G7 ülkelerinden daha büyük bir ekonomik büyüklüğe sahip olacağının beklendiğini anlatan Babacan, son krizin bu trendi daha da hızlandırdığını söyledi. Babacan, bugün artık dünyadaki ekonomik büyümenin üçte ikisinin gelişmekte olan ülkelerden geldiğini belirterek, yeni dünya düzeninin son krizin etkileri de dikkate alındığında son derece dikkatli olunması gereken bir döneme işaret ettiğini, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için ise fırsat pencereleri açan bir durumu gösterdiğinin altını çizdi. Bugün gelişmiş ülkelerin hala tam anlamıyla toparlanamadıklarını, sağlanan desteklerle ayakta durabildiklerini anımsatan Babacan, bu ülkelerde bütçe açıklarının tarihi yüksek seviyelerde olduğunu söyledi.
ABD'de bütün politikaların kamu borcunun artış hızının yavaşlatılması üzerine kurulduğunu, Japonya ve AB ülkelerinde de durumun farklı olmadığını anlatan Babacan, gelişmiş ekonomiler için sıkıntılı bir dönem olacağını tedbirler gerekeceğini ifade etti. ''Biz bütün riskleri, tehditleri dikkate alarak Türkiye olarak kendimize politikalar seçmemiz gerekiyor. Uygulamalarımızı dünyada olup bitenin farkında olarak gerçekleştirmemiz gerekiyor '' diyen Babacan, şöyle devam etti:
''Bugünlerde ileriye doğru hesap kitap yaparken tek bir senaryo, varsayımla hareket etmek etmek mümkün değil. Karşımıza çıkacak pekçok farklı senaryoya, birbirinden çok farklı muhtemel tabloya hazırlıklı olmamız lazım. Pekçok ülkedeki gelişmeler o ülkedeki siyasi iradenin alacağı kararlarla ilgilidir. Fakat pekçok ülkede gerektiği halde adım atılamadığını görüyoruz. Gelişmiş ekonomilerin pekçoğunun başında çok zayıf yönetimler işbaşında...''