Bloomberght
Bloomberg HT Haberler Babacan: Kıbrıs Rum Kesimi'ni tanımıyoruz

Babacan: Kıbrıs Rum Kesimi'ni tanımıyoruz

Babacan, KRK'nın tanınmadığını vurgulayarak "AB ile ilişkilerimizi bu noktada sürdürmenin imkanı yoktur" dedi

Giriş: 19 Temmuz 2011, Salı 16:47
Güncelleme: 19 Temmuz 2011, Salı 16:48

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'nin Rum Kesimi'ni tanımadığını belirterek, ''Dolayısıyla onların dönem başkanlığında, tanıdığımız bir ülke iş başında gibi ilişkimizi sürdürmenin imkanı yoktur'' dedi.

Babacan, TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner ve beraberindeki heyeti kabulünde, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Kıbrıs Rum Kesimi'nin dönem başkanlığında AB ile ilişkilere yönelik sorular üzerine Babacan, Dışişleri Bakanının ifadesinin tamamen kapıları kapatmak şeklinde olmadığını söyledi ve şöyle devam etti:

''İlişkiler donar dedi. O ne demektir? 6 aylık bir dönem başkanlığı vardır. Biz biliyorsunuz Kıbrıs Rum Kesimi'ni tanımıyoruz. Tanımadığımız, hiçbir diplomatik ilişkimizin olmadığı bir oluşum orası. Dolayısıyla onların dönem başkanlığı bizim normal bir AB dönem başkanı, tanıdığımız bir ülke işbaşındaymış gibi ilişkilerimizi sürdürmemizin tabi olarak imkanı yoktur.

Ama dondurmayı, 6 aylık bir deepfrize koyma, sonra tekrar kaldığı yerden başlatma gibi algılamakta fayda var. Bu, 6 ay herkes için kayıp olacaktır. Umarız, onların dönem başkanlığından önce Kıbrıs'ta kapsamlı bir çözüm yolu görülür. Amacımız çözümdür, çözüm için bugüne kadar çalıştık, bundan sonra da çözmek için çalışacağız.''

AB sürecinin, Türkiye'nin iç reformları açısından önemli olduğunu belirten Babacan, AB standartlarının, normlarının Türkiye açısından istifade edilen konular olduğunu ve AB'nin reform sürecine katkısı olduğunu ifade etti. Babacan, şunları kaydetti:

''Ancak AB'nin de Türkiye ile olan ilişkilerinde dikkatli davranması lazım. Türkiye'nin hak ettiği bir şekilde ilişkileri sürdürmesi lazım. Biz bildiğimiz yolda devam ediyoruz. Reformlarımıza devam ediyoruz. AB üyeliği olsun ya da olmasın ne yapacağımızı biliyoruz. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde özellikle ekonomik reformlar açısından fazla öğreneceğimiz, örnek alacağımız bir şey kalmadı. Tam tersine AB üyelerinden kim gelse Türkiye'ye, ne yapıyorsunuz, nasıl yapıyorsunuz, reçeteniz nedir? diye soruyor.

Tabii ki hala istifade edebileceğimiz konular vardır ama asıl siyasi reformlar, demokratikleşme, temel hak ve özgürlükler, yargının reforme edilmesi, hukukun üstünlüğü ilkeleri gibi konularda, Kopenhag Siyasi ilkeleri konusunda AB çerçevesi bizim için hala önemlidir.''

Başbakan Yardımcısı Babacan, sürecin azami istifade edilmesi bakış açısıyla yürütüldüğünü, tıkanmadığını, durmadığını, çok ağır da olsa devam ettiğini kaydetti. ''Ancak AB, bizim olmazsa olmazımız değil'' diyen Babacan, bundan sonraki dönemde Türkiye'nin üyelik hedefini sürdürme ve üyelik hedefine doğru ilerlemede fayda olduğunu söyledi.

Babacan, AB'nin de genişleme konusunda Türkiye'ye daha öz güvenle bakması durumunda sorunların aşılabileceğini bildirdi.

Cari açığa ilişkin bir soru üzerine de Babacan, ana muhalefet partisini dinlediklerini ifade ederek, ''Dikkate alırız, almayız ayrı. Biz yapacaklarımızı kendi takvimimiz içinde yaparız'' diye konuştu.

Babacan, ABD'de çok ciddi bir siyasi krizin yaşandığını, Avrupa'da da pek çok ülkede azınlık ile koalisyon hükümetlerinin iş başında bulunduğunu ve göz göre göre ciddi yanlışlıklar yaptıklarını, hatalı politikaları devam ettirdiklerini söyledi.

Ekonomik sorunların çözümünün çok zor olmadığını ifade eden Babacan, ''Türkiye'deki kadar güçlü, ne yapacağını bilen bir hükümet olsa ABD'de ve Avrupa'da çözülmeyen sorun kalmaz. Fakat siyasi karar verme mekanizmasının zayıflığı ve siyasi liderlerin kendi şahsi beka korkuları, doğruları yapmamalarına sebep oluyor'' dedi.

Doğru kararlar alınmazsa, doğru adımlar atılmazsa ABD'de de Avrupa'da da büyük riskler bulunduğunu, meydana gelebilecek ciddi bir sarsıntıdan da Türkiye'nin belli ölçülerde etkilenebileceğini, ama önemli olanın en az hasarla, sıkıntıyı, riskli tabloyu atlatabilmek olduğunu söyledi.

Babacan, kurumlara aylar öncesinden, ''Herkes her türlü senaryoya karşı hazır olsun'' şeklinde talimat verdiklerini kaydederek, ''Ama bu demek değildir ki illa zor, sıkıntılı bir tablo ortaya çıkacak. Belki de oturacaklar, anlaşacaklar, ciddi kararlar alacaklar ve bu riskler ortadan kalkacak. Böyle düşünmek lazım. Dışarıda bir problem ortaya çıkarsa, böyle bir senaryo ile karşılaşırsak sürpriz olmamalı. Herkes buna hazırlıklı olmalı'' şeklinde konuştu.