Babacan: Yeni OVP Bayram'dan önce açıklanacak

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, 22 Mayıs tan bug&uuml;ne kadar gelişmekte olan &uuml;lkelerde sınırlı miktarda bir sermaye &ccedil;ıkışı olduğunu belirterek, Rakamlara bakıldığında gelişmekte olan &uuml;lkelerden gelişmiş &uuml;lkelere sermaye &ccedil;ıkışının hem milli gelire hem de toplam finansman stokuna oranla &ccedil;ok d&uuml;ş&uuml;k olduğunu g&ouml;r&uuml;yoruz. Biz bu gelişmeyi varlıkların yeniden fiyatlanması olarak g&ouml;r&uuml;yoruz dedi. Kalıcı B&uuml;y&uuml;menin Finansmanı temasının işlendiği 4. İstanbul Finans Zirvesi nde konuşan Babacan, zirvenin artık her yıl ger&ccedil;ekleşen g&uuml;zel bir gelenek haline geldiğini belirterek, her yıl daha fazla katılımcı ve g&uuml;ndemle yapılmış olmasından memnun olduklarını s&ouml;yledi.Babacan, 5 yıldır k&uuml;resel krizin fazlar değiştirerek devam ettiğini ifade ederek, şunları kaydetti: D&uuml;nyanın iktisat tarihine baktığımızda finans sekt&ouml;r&uuml;nden kaynaklanan krizlerin daha uzun s&uuml;rd&uuml;ğ&uuml;n&uuml; ve etkilerinin daha derin olduğunu g&ouml;r&uuml;yoruz. Bu yıl başlarından itibaren ABD de kısmi bir toparlanmayı yeni yeni g&ouml;rmeye başladık. Yaklaşık iki hafta &ouml;nce G20 Zirvesi nde ve hemen onun arkasında &Ccedil;in deki D&uuml;nya Ekonomik Forumu toplantılarında k&uuml;resel ekonominin pek&ccedil;ok y&ouml;n&uuml;n&uuml; ele aldık.ABD de bir toparlanma var, ancak bu toparlanmanın maliyetini piyasaya s&uuml;r&uuml;lm&uuml;ş trilyonlarca dolarlık fazla likidite ve &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k bir kamu bor&ccedil; stoğu olarak g&ouml;r&uuml;yoruz. 5 yıldır arka arkaya y&uuml;ksek b&uuml;t&ccedil;e a&ccedil;ığı vererek, bor&ccedil; stoğu biriktirerek, &ouml;b&uuml;r yandan olağan &uuml;st&uuml; para politikası uygulamasıyla yeni yeni bir toparlanmaya gidildiğini g&ouml;r&uuml;yoruz. Bu toparlanmanın istihdam boyutu &ouml;nemli. İstihdamdaki kalite arzu edilen boyutta değil. Y&ouml;netim ve kongre arasındaki uyumsuzluk, bor&ccedil; tavanı ile ilgili tartışmalar ABD ekonomisi ile ilgili belirsizliği s&uuml;rekli g&uuml;ndemde tutuyor. ABD Merkez Bankası nın gelecek d&ouml;nemde izleyeceği politikanın hen&uuml;z netleşmiş olmaması, gelişmelere g&ouml;re s&uuml;rekli a&ccedil;ıklamaların y&ouml;n değiştirmesi ve iletişim ile ilgili problemlerin k&uuml;resel ekonomide ve piyasalarda dalgalanmalara sebep olduğunu anlatan Babacan, Avrupa Birliği ne d&ouml;nd&uuml;ğ&uuml;m&uuml;zde son aylarda kısmi bir toparlanmayı g&ouml;r&uuml;yoruz. Bu toparlanmanın kalıcı olup olmadığıyla ilgili hen&uuml;z elimizde somut bir veri yok ama 6 &ccedil;eyreklik daralmadan sonra 2013 &uuml;n ilk &ccedil;eyreğinde ilk defa Avro B&ouml;lgesi nde 0,3 l&uuml;k, Avrupa Birliği nin t&uuml;m&uuml;nde ise 0,4 l&uuml;k b&uuml;y&uuml;meyi g&ouml;rebildik. &Ccedil;evre &uuml;lkelerde de b&uuml;y&uuml;me ile ilgili problemler var diye konuştu.- Euro B&ouml;lgesi i&ccedil;in en &ouml;nemli risk rehavet -Babacan, Avrupa Merkez Bankası nın son d&ouml;nemde uyguladığı gereken ne varsa yaparım, ve sınırsız bir şekilde m&uuml;dahale ederim taahh&uuml;d&uuml;nden sonra pek&ccedil;ok &uuml;lkede faizlerin d&uuml;şt&uuml;ğ&uuml;n&uuml; aktararak, D&uuml;ş&uuml;k faiz ortamı bazı &uuml;lkelerde rehaveti beraberinde getirdi ve piyasa baskısı azaldı. Piyasa baskısının azaldığı d&ouml;nemde h&uuml;k&uuml;metlerin reform konusunda istekleri gevşeyebiliyor. Şu anda Euro B&ouml;lgesi i&ccedil;in en &ouml;nemli riski rehavet olarak tespit etmekte fayda var dedi.Japonya ya bakıldığında yeni h&uuml;k&uuml;metle beraber abenomics denilen bir politika setinin uygulanmaya başlandığını belirten Babacan, bu politikanın da enflasyon hedefinin y&uuml;zde 1 den y&uuml;zde 2 ye y&uuml;kseltildiğini, Merkez Bankası bilan&ccedil;osunun iki katına &ccedil;ıkarılmasının politika aracı olarak g&ouml;r&uuml;ld&uuml;ğ&uuml;n&uuml; ve kamu borcunun ileriye doğru nereye gideceği ile ilgili de herhangi bir &ouml;ng&ouml;r&uuml;lebilirliğin olmadığını kaydetti.Babacan, Japon ekonomisinin b&uuml;y&uuml;mesiyle ilgili iyi sinyallerin olduğunu, ancak bu b&uuml;y&uuml;menin hangi maliyetlerle gelebileceği konusunun gelecek d&ouml;nemde g&ouml;r&uuml;leceğini ifade ederek, şunları s&ouml;yledi: &Ouml;zellikle 22 Mayıs tan bu yana t&uuml;m gelişmekte olan ekonomileri etkileyen yeni bir d&ouml;neme girmiş olduk. Gelişmekte olan ekonomilerin b&uuml;y&uuml;me potansiyeline baktığımızda son 10 yılda g&ouml;r&uuml;len b&uuml;y&uuml;me oranlarını gelecek 10 yılda pek g&ouml;remeyeceğiz, ancak gelişmekte olan &uuml;lkelerin b&uuml;y&uuml;me oranları gelişmiş &uuml;lkelerin b&uuml;y&uuml;me oranlarının &uuml;zerinde olacak. Hangi senaryoda olursa olsun gelişmekte olan &uuml;lkelerin d&uuml;nya ekonomisindeki payı artmaya devam edecek.22 Mayıs tan bug&uuml;ne kadar gelişmekte olan &uuml;lkelerde sınırlı miktarda bir sermaye &ccedil;ıkışı var. Rakamlara bakıldığında gelişmekte olan &uuml;lkelerden gelişmiş &uuml;lkelere sermaye &ccedil;ıkışının hem milli gelire hem de toplam finansman stokuna oranla &ccedil;ok d&uuml;ş&uuml;k olduğunu g&ouml;r&uuml;yoruz. Biz bu gelişmeyi varlıkların yeniden fiyatlanması olarak g&ouml;r&uuml;yoruz. - D&uuml;nya ekonomisi toparlanmaya başladı -Babacan, artık farklı bir faiz oranlarının olduğu bir d&ouml;neme girildiğini ve eskisine g&ouml;re daha y&uuml;ksek faiz oranlarının uygulanacağını s&ouml;yledi.ABD nin kendi hazinesinin bor&ccedil;lanma faizinin y&uuml;zde 1,8 den y&uuml;zde 3 e &ccedil;ıktığını belirten Babacan, buna bağlı olarak pek&ccedil;ok &uuml;lkenin bor&ccedil;lanma, kredi mevduat faizlerinin etkilendiğini, faizlerin daha y&uuml;ksek olduğunu bir d&ouml;nemde varlık fiyatlarının bir miktar aşağı &ccedil;ekilmesinin doğal bir sonu&ccedil; olduğunu anlattı. Babacan, b&uuml;t&uuml;n bu g&ouml;stergelerin yeni şartlara g&ouml;re yeni denge aradığına işaret ederek, s&ouml;zlerini ş&ouml;yle s&uuml;rd&uuml;rd&uuml;: Bu tamamen beklenmeyen s&uuml;rpriz bir gelişme değil. Bu olağan&uuml;st&uuml; uygulanan gevşek para politikalarının g&uuml;n gelip de normale d&ouml;neceği beklenmekteydi. Bu i&ccedil;ine girdiğimiz d&ouml;nem d&uuml;nya ekonomisinin toparlanmaya başladığı ve bu toparlanma sonucunda merkez bankalarının politika değişikliğine gittiği bir d&ouml;nemdir. D&uuml;nyada tekrar k&ouml;t&uuml; bir gidişat başladı olarak d&uuml;ş&uuml;nmemek lazım. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, senaryo ne olursa olsun, gelişmekte olan &uuml;lkelerin dinamizminin, n&uuml;fus yapısının ve rakabet g&uuml;c&uuml;n&uuml;n &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k &uuml;st&uuml;nl&uuml;k olduğuna işaret ederek, Yeter ki gelişmekte olan &uuml;lkeler akılcı, makroekonomik politikalar uygulasınlar dedi.Babacan, Fed Başkanı Ben Bernanke nin 22 Mayıs ta Fed in varlık alımlarını azaltacağını a&ccedil;ıklamasından daha &ouml;nce kendisinin 7 Mayıs ta yaptığı a&ccedil;ıklamayı hatırlatarak, şunları anlattı: Oradaki ifadelerimi size aynen okuyorum, demişim ki, Bug&uuml;n&uuml;n likidite bolluğuna asla aldanmayın. G&uuml;n gelip de bu likidite &ccedil;ekilmeye mecburen başlandığı zaman da gelişmekte olan &uuml;lkelerin &ccedil;ok dikkatli olması gerekiyor ve o g&uuml;ne de bug&uuml;nden hazır olmak gerekiyor. Biz de T&uuml;rkiye olarak kendi politikalarımızı uygularken bunlara &ccedil;ok dikkat etmek zorundayız. Daha bu dalgalanma başlamadan, Fed Başkanı a&ccedil;ıklama yapmadan &ouml;nce biz bunu s&ouml;ylemişiz ve bug&uuml;nlerin geleceğini, her kurumun, her gelişmekte olan &uuml;lkenin buna hazırlıklı olması gerektiğini kayda d&uuml;şm&uuml;ş&uuml;z. Konuşmasında gelişmekte olan &uuml;lkelerdeki genel tablo hakkında bilgiler aktaran Ali Babacan, &Ccedil;in de ciddi bir reform ihtiyacı olduğunu en &uuml;st y&ouml;netimin de artık ortaya konulduğunu s&ouml;yledi.&Ccedil;in in yeni y&ouml;netiminin Cumhurbaşkanı ve Başbakanı ile g&ouml;r&uuml;şmeler yaptığını hatırlatan Babacan, Başbakan Li ile yaptıkları toplantıda T&uuml;rk ve &Ccedil;in ekonomilerine ilişkin değerlendirmede bulunduklarını, &Ccedil;in de &ouml;zellikle finans sistemi, sosyal g&uuml;venlik sistemi ile alakalı reformların &ouml;nemli olduğunu dile getirdi. Babacan, cari a&ccedil;ık ile b&uuml;t&ccedil;e a&ccedil;ığının aynı anda oluşunun, gelişmekte olan &uuml;lkelerden biri olan Hindistan ekonomisini olumsuz etkilediğini belirterek, Brezilya ve Endonezya nın da bundan &ouml;nceki b&uuml;y&uuml;me rakamlarına nazaran &ouml;n&uuml;m&uuml;zdeki d&ouml;nemde daha d&uuml;ş&uuml;k bir b&uuml;y&uuml;me trendine gireceği g&ouml;r&uuml;ş&uuml;n&uuml; paylaştı.Senaryo ne olursa olsun, gelişmekte olan &uuml;lkelerin dinamizminin, n&uuml;fus yapısının ve rakabet g&uuml;c&uuml;n&uuml;n &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k &uuml;st&uuml;nl&uuml;k olduğuna işaret eden Babacan, Yeter ki gelişmekte olan &uuml;lkeler akılcı, makroekonomik politikalar uygulasınlar, gerekli reformları zamanında gecikmeden yapabilsinler ve eğitim, yoksullukla m&uuml;cadele, gelir dağılımı gibi sosyal politikalarında da dikkatli olsunlar diye konuştu. - B&uuml;y&uuml;menin kalitesi &ouml;nemli -B&uuml;y&uuml;menin kalitesinin de &ccedil;ok &ouml;nemli olduğuna işaret eden Babacan, konuşmasına ş&ouml;yle devam etti: Sadece nicelik olarak hangi &uuml;lkenin y&uuml;zde ka&ccedil; b&uuml;y&uuml;d&uuml;ğ&uuml; değil ama b&uuml;y&uuml;menin niteliği de bundan sonraki d&ouml;nemde herkesin dikkat etmesi gereken &ouml;nemli bir unsur... B&uuml;y&uuml;menin kalitesi derken, b&uuml;y&uuml;meye sadece ekonomik bir g&ouml;sterge ve sadece rakamsal boyutuna baktığımızda o ekonominin yapısıyla ilgili fazla bilgi vermediğini kastediyorum. Bir &uuml;lke y&uuml;zde 3, bir &uuml;lke y&uuml;zde 7 b&uuml;y&uuml;m&uuml;şse y&uuml;zde 7 b&uuml;y&uuml;yen &uuml;lke &ccedil;ok iyi iş &ccedil;ıkarmış diyebiliyor muyuz acaba? Babacan, b&uuml;y&uuml;menin 3 &ouml;nemli unsuru bulunduğuna vurgu yaparak, bunların finansal, sosyal ve &ccedil;evresel s&uuml;rd&uuml;r&uuml;lebilirlik olduğunu, &ccedil;oğu &uuml;lkede siyasetin kısa vadeye odaklanabildiğini dile getirdi.S&uuml;rd&uuml;r&uuml;lebilirlik unsurlarının zaman zaman g&ouml;zardı edilebildiğine işaret eden Babacan, finansal s&uuml;rd&uuml;r&uuml;lebilirliği şu şekilde a&ccedil;ıkladı: B&uuml;y&uuml;menin niteliğine baktığımızda, b&uuml;y&uuml;me kamu sekt&ouml;r&uuml;nden mi geliyor yoksa, &ouml;zel sekt&ouml;rden mi geliyor? B&uuml;y&uuml;me t&uuml;keterek mi yoksa yatırım harcamalarıyla mı oluyor? B&uuml;y&uuml;me i&ccedil; tasarrurlara dayanan bir b&uuml;y&uuml;me mi yoksa dış kaynağa bağlı bir b&uuml;y&uuml;me mi? B&uuml;y&uuml;menin sonucunda kamunun bor&ccedil; stoğu, şirketlerin borcu nereye gidiyor? Finans sisteminin kaldıracı bankaların bilan&ccedil;o b&uuml;y&uuml;kl&uuml;kleriyle sermayesini mukayese ettiğimizde bilan&ccedil;o yapıları, hane halkının bor&ccedil;luluk oranı nereye gidiyor? T&uuml;m bunları beraberce değerlendirilmesi &ouml;nemli, bunlara dikkat edilmezse, b&uuml;y&uuml;menin finansal s&uuml;rd&uuml;r&uuml;lebilirliği ile ilgili riskler her an karşınıza &ccedil;ıkabilir. Ali Babacan, finansal s&uuml;rd&uuml;r&uuml;lebilirlikte T&uuml;rkiye nin tercih ettiği tabloyu ise ş&ouml;yle &ouml;zetledi: Mevcut tablodan değil, olması gereken tablodan bahsediyorum. &Ouml;ncelikle t&uuml;ketime değil, &ouml;zel sekt&ouml;r&uuml;n kamunun yatırımlarına bağlı bir b&uuml;y&uuml;me... Kamunun değil, &ouml;zel sekt&ouml;r&uuml;n yatırımda, harcamada ağırlıklı olduğu bir b&uuml;y&uuml;me yapısı...T&uuml;m devlet gelirlerimizin milli gelire oranı y&uuml;zde 27, OECD ortalaması y&uuml;zde 34 ama OECD &uuml;lkeleri arasında y&uuml;zde 50 nin &uuml;zerinde olan &uuml;lkeler var. Biz bu y&uuml;zde 27 nin b&uuml;y&uuml;memesini istiyoruz. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; bizim petrol, doğalgaz gelirimiz yok, tek gelirimiz vergi... Daha &ccedil;ok vergi alıp daha &ccedil;ok harcama yapan bir devlet olmak istemiyoruz. İ&ccedil; talebe değil, dış talebe, ihracata dayalı b&uuml;y&uuml;menin de &ccedil;ok &ouml;nemli bir unsur olduğunun altını &ccedil;izen Babacan, T&uuml;rkiye ancak &uuml;rettik&ccedil;e, y&uuml;ksek katma değerli &uuml;rettik&ccedil;e, &uuml;r&uuml;nlerini, hizmetlerini d&uuml;nya pazarına daha &ccedil;ok sattık&ccedil;a ger&ccedil;ek anlamda sıhhatli b&uuml;y&uuml;meye sahip olacak dedi.Babacan, b&uuml;y&uuml;menin kamu bilan&ccedil;osu, bankaların bilan&ccedil;osu, reel sekt&ouml;r bilan&ccedil;osu, hane halkı bilan&ccedil;osu &uuml;zerindeki etkilerinin dikkate alınmasının gerekliliğini, kısa vadeli b&uuml;y&uuml;me planının ileride riskler oluşturabileceğini belirterek, Bir bakıma b&uuml;y&uuml;menin faturasını gelecek nesillere bor&ccedil; stoKu olarak bırakmamalıyız ifadelerini kullandı.- B&uuml;y&uuml;menin uzun vadede, doğal kaynaklar &uuml;zerindeki etkileri dikkate alınmalı -B&uuml;y&uuml;menin sosyal s&uuml;rd&uuml;rebilirliğini de B&uuml;y&uuml;menin, toplumun t&uuml;m kesimlerine adil bir refah olarak yansıması olarak a&ccedil;ıklayan Babacan, şunları kaydetti: Bazı &uuml;lkelerde &ccedil;ok hızlı b&uuml;y&uuml;me oluyor ama g&ouml;r&uuml;yoruz zengin daha zengin, fakir daha fakir olup gelir dağılımı a&ccedil;ılıyor. İşte bu b&uuml;y&uuml;menin sosyal s&uuml;rd&uuml;r&uuml;lebilirliği &uuml;zerinde riskler oluşturuyor. Yine yoksullukla m&uuml;cadele, her ekonomik programın &ccedil;ok &ouml;nemli sosyal ayağı olmak zorunda. Eğitimde, sağlıkta ve adalet sistemlerinde mutlaka b&uuml;y&uuml;meyle paralel olarak iyileştirmelerin topluma yansıması &ouml;nemli... Sosyal g&uuml;venlik sistemlerinin, sosyal adalet ilkesine uygun şekilde reforme edilmesi ve &ccedil;alışanların haklarının korunması... B&uuml;t&uuml;n bunlar bir &uuml;lkedeki b&uuml;y&uuml;menin sosyal yapıla beraber s&uuml;rd&uuml;r&uuml;lebilir olmasının &ouml;nemli koşulları. &Ccedil;evresel s&uuml;rd&uuml;r&uuml;lebilirlik konusunda da katılımcıları bilgilendiren Babacan, bu &uuml;&ccedil;&uuml;nc&uuml; boyutun, kriz d&ouml;neminde tamamen ihmal edildiği yorumunda bulundu. Babacan, &ccedil;evreyle ilgili yapılan pek &ccedil;ok toplantıdan artık fazla sonu&ccedil; alınamadığını belirterek, &Uuml;lkeler kendi uyguladıkları &ccedil;izgiye kilitlenmiş durumda ve gelecekte kolektif olarak d&uuml;nyanın daha riskli bir ortama girdiği ger&ccedil;eği olduğu gibi ortada olmasına rağmen bu konuda k&uuml;resel boyutta yeterince işbirliği g&ouml;remiyoruz. B&uuml;y&uuml;menin uzun vadede, doğal kaynaklar &uuml;zerindeki etkilerinin mutlaka dikkate alınması gerekiyor, nesiller arasındaki adalet sağlanmalı değerlendirmesinde bulundu. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Se&ccedil;imler geldi, h&uuml;k&uuml;met yine kesenin ağzını a&ccedil;acak şeklinde yorumlar yapıldığını belirterek, Bu bizim girdiğimiz ilk se&ccedil;im değil. Mali disiplinden asla taviz vermedik. &Ouml;n&uuml;m&uuml;zdeki d&ouml;nemde de aynı devam edecek. Bundan kimsenin ş&uuml;phesi olmasın dedi. B&uuml;t&ccedil;e disiplinin tavizsiz bir şekilde devam ettirdiklerini anlatan Babacan, bu sayede T&uuml;rkiye nin borcunun milli gelire oranının y&uuml;zde 46,1 den y&uuml;zde 36 ya d&uuml;şt&uuml;ğ&uuml;n&uuml; s&ouml;yledi. Babacan, gelecek d&ouml;nemde de bu b&uuml;t&ccedil;e disiplininin devam edeceğini vurgulayarak, ş&ouml;yle konuştu: Bu aralar yorumlar yapılamaya başladı. Se&ccedil;imler geldi. H&uuml;k&uuml;met yine kesenin ağzını a&ccedil;acak deniyor. Bu bizim girdiğimiz ilk se&ccedil;im değil. T&uuml;rkiye 2007, 2011 de genel se&ccedil;imlerden ge&ccedil;ti. 2004 ve 2009 da yerel se&ccedil;imlerden ge&ccedil;ti. &Ccedil;ok sayıda referandum yaptık. Biz mali disiplinden asla taviz vermedik. &Ouml;n&uuml;m&uuml;zdeki d&ouml;nemde de aynı devam edecek. Bundan kimsenin ş&uuml;phesi olmasın. Bir yandan cari a&ccedil;ığınız bir yandan da y&uuml;ksek b&uuml;t&ccedil;e a&ccedil;ığınız varsa bu &ccedil;ifte a&ccedil;ık &uuml;lke ekonomileri a&ccedil;ısından en &ouml;nemli tehlike. Bizim cari a&ccedil;ığımız y&uuml;ksek, buna bir de b&uuml;t&ccedil;e a&ccedil;ığını eklersek, T&uuml;rkiye nin ekonomik ve finansal istikrarı zarar g&ouml;rebilir. - Yeni Orta Vadeli Program Kurban Bayramı ndan &ouml;nce a&ccedil;ıklanacak -Babacan, yeni Orta Vadeli Program &uuml;zerinde &ccedil;alıştıklarını dile getirerek, Kurban bayramından &ouml;nce bu programı a&ccedil;ıklayacağız. B&ouml;ylece &ouml;n&uuml;m&uuml;zdeki d&ouml;neme y&ouml;nelik politikamız daha net bir şekilde ortaya konmuş olacak dediB&uuml;y&uuml;me rakamlarına da değinen Babacan, Sadece b&uuml;y&uuml;me tablolarına baktığımız zaman tablo fena değil. Ama b&uuml;y&uuml;menin kalitesiyle ilgili bazı endişelerimiz var. Kaliteli iyileştirme i&ccedil;in daha fazla &ccedil;aba harcamamız gerekecek. T&uuml;rkiye olarak kazanıp sonra harcamamız gerekiyor. Sadece bor&ccedil;lanarak yaşanan bir refahın s&uuml;rd&uuml;r&uuml;lebilir olmayacağını unutmamak lazım diye konuştu.T&uuml;rkiye nin b&uuml;y&uuml;mesinin bir diğer sonucunun istihdam olduğunu ifade eden Babacan, şunları kaydetti: 2009 dan bu yana T&uuml;rkiye de oluşan istihdam 5 milyonu ge&ccedil;ti. Bu sadece b&uuml;y&uuml;menin bir sonucu değil, iyi hedeflenmiş istihdam politikalarının da bir sonucudur. Aynı zamanda gelir dağılımı d&uuml;zeliyor ve yoksulluk g&ouml;stergeleri daha iyiye gidiyor. &Ouml;n&uuml;m&uuml;zdeki d&ouml;nemde de bağlı kalacağımız &ccedil;ok &ouml;nemli temel ilkeler var. Bunlar, kurallı bir piyasa ekonomisi, &ouml;zel sekt&ouml;r&uuml;n &ouml;nc&uuml;l&uuml;ğ&uuml;nde bir b&uuml;y&uuml;me, fırsat eşitliği ile israf ekonomisinden verim ekonomisine ge&ccedil;mektir.Cari a&ccedil;ık dikkat etmemiz gereken bir alan olarak karşımızda. Bunun en &ouml;nemli sebebi petrol ve doğal gazda dışarıya bağımlı olmamız. Ama su&ccedil;u sadece petrol ve gaza atamayız. İran ile olan altın ticaretimiz hem dış ticaret istatistiklerinde hem de &ouml;demeler dengesi ile ilgili verileri biraz farklılaştırıyor. Bu k&uuml;l&ccedil;e altın ticaretini dışarı alıp, tabloya baktığımızda 2011 de cari a&ccedil;ığın basamak basamak d&uuml;şt&uuml;ğ&uuml;n&uuml; ve d&uuml;şmeye devam ettiğini g&ouml;r&uuml;yoruz. - Son dalgalanma bir &ccedil;ok &uuml;lkeyi olduğu gibi T&uuml;rkiye yi de etkiledi -Babacan, cari a&ccedil;ıkla ilgili yapısal alanda &ouml;nemli adımlar atılması gerektiğine dikkati &ccedil;ekerek, dışa bağımlılığı azaltmak i&ccedil;in &ouml;zellikle enerji alanında yerli kaynaklara y&ouml;nelinmesi gerektiğini kaydetti.Bakan Babacan, 22 Mayıs tan itibaren başlayan dalgalanmanın bir &ccedil;ok &uuml;lkeyi olduğu gibi T&uuml;rkiye yi de etkilediğini ifade ederek, Gelişmekte olan &uuml;lkelerde sermaye &ccedil;ıkışının sınırlı, varlıkların yeninden yapılandığı bir d&ouml;nemdeyiz. T&uuml;rkiye gibi cari a&ccedil;ığı olan &uuml;lkelerin bu son dalgalanmadan daha &ccedil;ok etkilendiğini g&ouml;r&uuml;yoruz. Ancak, finans sistemimizle ilgili sağlam konumumuz ve kamu maliyemizle ilgili dikkatli tutumumuz ve Merkez Bankası nın zamanında atmış olduğu adımlar &uuml;lkemizin bu olanlardan etkilenmesini sınırlı tutacaktır diye konuştu.Babacan, bir s&uuml;re daha bu dalgalanmanın devam edeceğine vurgu yaparak, s&ouml;zlerini s&uuml;rd&uuml;rd&uuml;: Şimdi herkes heyecanla yarın Amerikan Merkez Bankası nın ne a&ccedil;ıklayacağını merak ediyor. Aslında Amerikan Merkez Bankası nın gelecek 2-3 yıllık s&uuml;rede ne yapacağı az &ccedil;ok belli. Yapacağı hi&ccedil;bir şey s&uuml;rpriz değil ama ne zaman ve hangi dozajda bunların yapılacağı tartışılıyor. B&uuml;t&uuml;n bunlar artık ekonomi toparlanıyor ve normale d&ouml;n&uuml;yoruz un bir sonucu. Yeniden bir kriz havası var diye d&uuml;ş&uuml;nememek lazım. Sıradışı bir d&ouml;nemden normal bir d&ouml;nem giderken bunlar yeni y&ouml;n ve denge arayışıdır. Bunu b&ouml;yle değerlendirmekte fayda var. - Demokrasi ile ekonomi paralel y&uuml;kselmek zorunda -Babacan, ekonominin gereği neyse g&ouml;zlerini kırpmadan yaptıklarını dile getirerek, Herkesi dinliyoruz, her g&ouml;r&uuml;ş&uuml; alıyoruz ama karar verme noktasına geldiğimiz zaman T&uuml;rkiye i&ccedil;in doğrusu ne ise yapılıyor. Sadece bug&uuml;n i&ccedil;in en iyisi değil, T&uuml;rkiye nin orta ve uzun vadede sıhhatli bir ekonomiye sahip olması i&ccedil;in ne gerekiyorsa bug&uuml;nden yapılıyor. Geleceğe sonra bakalım demedik. Bundan sonra da demeyeceğiz diye konuştu.Gelecek d&ouml;nemde T&uuml;rkiye nin en &ouml;nemli sorunun eğitim olduğunu anlatan Babacan, eğitimde &ccedil;ok k&ouml;kl&uuml; adımların atılması gerektiğini kaydetti.Babacan, inovasyon, markalaşma konusunda da T&uuml;rkiye nin &ouml;nemli adımlar atmasının b&uuml;y&uuml;k &ouml;nem taşıdığını, rekabet g&uuml;c&uuml;n&uuml;n artması i&ccedil;in reformların devam etmesi gerektiğini belirterek, bir başka adım atılması gereken konun ise yargı olduğunu s&ouml;yledi.Demokrasi ile ekonominin paralel y&uuml;kselmek zorunda olduğunu anlatan Babacan, birinden biri geri kaldığında diğerini aşağı doğru &ccedil;ektiğini dile getirdi.Babacan, İstanbul un uluslararası bir finans merkezine d&ouml;n&uuml;şmesini ama&ccedil;ladıklarını vurgulayarak, bu konuda &ouml;nemli adımların atıldığını, bankacılık sekt&ouml;r&uuml;n&uuml;n aktif b&uuml;y&uuml;kl&uuml;ğ&uuml;n&uuml;n milli geliri ge&ccedil;tiğini vurguladı.Konuşmasının ardından Babacan, Halkbank Genel M&uuml;d&uuml;r&uuml; S&uuml;leyman Aslan, Borsa İstanbul Y&ouml;netim Kurulu Başkanı ve Genel M&uuml;d&uuml;r&uuml; İbrahim Turhan, T&uuml;rkiye İhracat&ccedil;ılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet B&uuml;y&uuml;kekşi, Şekerbank Y&ouml;netim Kurulu Başkanı Hasan Basri G&ouml;ktan, Aktif Bank Genel M&uuml;d&uuml;r&uuml; &Ouml;nder Halisdemir e sponsorluklardan dolayı teşekk&uuml;r plaketi verdi. Daha sonra Babacan, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz ve Merkez Bankası Başkanı Erdem Baş&ccedil;ı nın da aralarında bulunduğu katılımcılar aile fotoğrafı &ccedil;ektirdi. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Bazen yerel, kişisel g&ouml;r&uuml;şler o g&uuml;n manşet olabilmek i&ccedil;in duyulabilir. Bunların hi&ccedil;bir ge&ccedil;erliliği yoktur. Bizim H&uuml;k&uuml;metimiz ve otoritelerimiz ne uygulayacak sorusunun cevabı, yazılı dok&uuml;manlarımızdır dedi. İstanbul Finans Zirvesi nin &ouml;zel m&uuml;lakatında konuşan Babacan, kamu bankalarının katılım bankası kurma s&uuml;reciyle ilgili bir soru &uuml;zerine, devletin katılım bankacılığına girmesinin stratejik bir karar olduğunu s&ouml;yledi. H&uuml;k&uuml;met olarak bu kararı verdiklerini ve kamu bankalarını g&ouml;revlendirdiklerini anlatan Babacan, Şimdi her birisi, Ziraat Bankamız, Halk Bankamız ve Vakıf Bankımız birer tane kamu katılım bankası kurma &ccedil;alışmalarına başladı. Burada strarejik se&ccedil;enekler var. Bunların hepsi değerlendiriliyor ama 2014 i&ccedil;erisinde epey şekil alacağını d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yorum. &Ouml;n&uuml;m&uuml;zdeki d&ouml;nemde hukuki &ouml;ng&ouml;r&uuml;lebilirliği artırmak i&ccedil;in belki birka&ccedil; maddelik yasal d&uuml;zenlemeler yapmamız gerekebilecek a&ccedil;ıklamasını yaptı. Katılım bankacılığının &ouml;nemsedikleri bir sekt&ouml;r olduğunu belirten Babacan, Şu anda 4 tane &ouml;zel sekt&ouml;r kuruluşumuz var ve &ccedil;ok başarılılar. Ama bir yandan kamuoyunun katılım bankacılığını daha iyi tanınması, bir yandan da dağıtım ağının toplumda ve &uuml;lkemizde yaygın bir nitelik kazanması i&ccedil;in bunun faydalı olacağını d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yoruz diye konuştu. Babacan, ş&ouml;yle devam etti: Ger&ccedil;i biz prensip olarak kamunun sekt&ouml;rlerin i&ccedil;ine fazla girmesini istemiyoruz. Bir yandan da d&uuml;nyanın &ouml;zelleştirmesini yapıyoruz. Pek &ccedil;ok sekt&ouml;rden &ccedil;ıkıyoruz. Ama bankacılık sekt&ouml;r&uuml; T&uuml;rkiye de kamunun 3 te 1 sahip olduğu bir sekt&ouml;r. Son krizde de &ouml;zel bankaların bir kısmı tekrar devlete d&ouml;nd&uuml;. Dolayısıyla biz şimdiki bu 3 te 1 oranımızı bir m&uuml;ddet daha koruruz. Belki halka a&ccedil;ılmayla devletin bankalarımızdaki sahiplik oranını d&uuml;ş&uuml;r&uuml;r&uuml;z. Ama kontroll&uuml; satacak, kontoll&uuml; devredecek şekilde bir &ouml;zelleştirme 2-3 yıl i&ccedil;erisinde g&uuml;ndemimizde yok. Ama 2-3 yıl sonrasıyla ilgili kesin bir şey s&ouml;ylemek zor. Biraz da d&uuml;nyanın gidişine bakmamız gerekecek. Babacan, kamu bankalarının katılım bankalarında ticari prensiplerle y&ouml;netilmesi, siyasi bir bakış a&ccedil;ısının bu bankaların y&ouml;netimine yansımamasının kilit bir konumda bulunduğunu belirterek, Nokta atış, firma ve kredi bazında şunu yap bunu yapma gibi bir m&uuml;dahale asla bizim y&ouml;netimimizde s&ouml;zkonusu olmadı 11 yıldır, bundan sonra da olmaz dedi. - &Ccedil;abamız yazılı dok&uuml;manlardır şahıslar değil - Babacan, 2008 in mayıs ayında IMF &ccedil;apasının bittiği, sonra Babacan &ccedil;apasının başladığı yorumunu i&ccedil;eren bir soru &uuml;zerine, şu değerlendirmede bulundu: Bir ekonomi politikası sadece şahıslara bağlı y&uuml;r&uuml;yorsa orada b&uuml;y&uuml;k bir soru işareti var demektir. Burada &ouml;ncelikle Sayın Başbakanımızın liderliğinde, onun genel bakışı ve y&ouml;nlendirmesiyle uyguladığımız bir ekonomi politikasından bahsediyoruz. Tabii ki AK Parti gibi &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k bir yapıda, tek parti H&uuml;k&uuml;meti i&ccedil;erisinde d&ouml;nem d&ouml;nem farklı g&ouml;r&uuml;şler, farklı yaklaşımlar dile getirilebiliyor. Biz bunların a&ccedil;ık&ccedil;a tartışılmasından yana olan bir partiyiz. Hatta bunu teşvik de ediyoruz, her şeyi tartışalım ki doğrusunu hep birlikte bulalım diye&hellip; Ama nihayetinde d&ouml;n&uuml;p dolaşıp aslında bizim &ccedil;apamız yazılı dok&uuml;manlarımızdır. Her şey konuşulur ama bizim uygulamamız yazılı olan ne ise odur. Babacan, devamla şunları kaydetti: Bir de siyasette fırsat&ccedil;ılık var. &Ouml;zellikle &ccedil;ok eskiler Siyaset yereldir ve kişiseldir der. Ama biz AK Parti de bunu b&ouml;yle yapmamaya &ccedil;alıştık. Kurumsal, s&uuml;rekli ve &uuml;lkenin t&uuml;m&uuml; i&ccedil;in, hem bug&uuml;n&uuml;n hem de geleceğin T&uuml;rkiye si i&ccedil;in de politikalar uygulama &ccedil;abasında olduk. Bazen yerel, kişisel g&ouml;r&uuml;şler o g&uuml;n manşet olabilmek i&ccedil;in duyulabilir. Bunların hi&ccedil;bir ge&ccedil;erliliği yoktur. Bizim H&uuml;k&uuml;metimiz ve otoritelerimiz ne uygulayacak sorusunun cevabı, yazılı dok&uuml;manlarımızdır. Bundan sonraki ilk program da Orta Vadeli Program olacak. Orta Vadeli Program da ne yazıyorsa uygulama odur. Orta Vadeli Program a&ccedil;ıklansın 3 g&uuml;n, bir hafta sonra bir arkadaşımızın &ccedil;ıkıp ona aykırı bir şey s&ouml;yleyeceğini duyabilirsiniz. Bunların hepsi olabilir ama hi&ccedil;birinin &ouml;nemi yok. Dolayısıyla buradaki &ccedil;apa kişilerde değil yazılı dok&uuml;manlarda ve yazılı a&ccedil;ıklanan politikalardadır. Zaten yazılının dışında bir uygulama varsa o zaman gelip de bize, H&uuml;k&uuml;metimize hesap sorulması lazım. T&uuml;rkiye ye bakarken g&uuml;nl&uuml;k a&ccedil;ıklamalardan &ouml;te yazılı politika dok&uuml;manlarına bakmakta b&uuml;y&uuml;k fayda g&ouml;rd&uuml;ğ&uuml;n&uuml; vurgulayan Babacan, Bu bizim sadece H&uuml;k&uuml;met değil diğer d&uuml;zenleyici ve denetleyici kurumlarımız i&ccedil;in de ge&ccedil;erli. Bazen bir kurumumuzun başındaki arkadaşımız bir şey s&ouml;yleyebilir. Ama kurumun yazılı a&ccedil;ıklamaları daha bağlayıcıdır, daha &ouml;nemlidir. Şahsi g&ouml;r&uuml;şlere dikkat edilmesi gerekir. Bu, nihayetinde kredibilite sorunları oluşturabilir. Ama yazılılara bakmakta ve yazılı kurumsal politikalara dikkat etmekte ben hep fayda g&ouml;r&uuml;yorum. &Ccedil;apamız yazılı dok&uuml;manlardır, şahıslar değil şeklinde konuştu. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Borsa İstanbul un halka arzına ilişkin, Borsa İstanbul i&ccedil;in halka arz takvimimiz biraz zamana yaygın bir takvim. Yani ilk halka arz belki 2015 sonu gibi olabilir dedi. İstanbul u uluslararası finans merkezi yapma fikrinin 2009 dan bu yana &ccedil;eşitli kanallarla d&uuml;nyaya duyrulduğunu belirteren Babacan, G&uuml;ven ve itibarınız olmalı bunu i&ccedil;in. Onunla basamak basamak bunu inşa edeceksiniz. Bu da akşamdan sabaha hızlı oluşan bir şey değil. Ama şu son 4 yıllık d&ouml;nemde hukuki altyapı a&ccedil;ısından baktığımızda biz ev &ouml;devimizin hemen hemen tamamını yapmış durumdayız diye konuştu. Altyapı ve hukuki d&ouml;n&uuml;ş&uuml;mleri hazırlamak i&ccedil;in sadece yasa &ccedil;ıkarmanın yeterli olmadığına işaret eden Babacan, Hukuki altyapı sadece kanun yazmakla olmuyor. Bunun ikincil mevzuatı, bunun sahada uygulanması, yargıya gittiğinde yargının bu konuları ele alış tarzı da son derece &ouml;nemli ifadelerini kullandı. T&uuml;rk finans sekt&ouml;r&uuml;n&uuml;n son k&uuml;resel krizde sergilediği başarılardan s&ouml;z eden Babacan, T&uuml;rk finans sekt&ouml;r&uuml;n&uuml;n son kriz d&ouml;neminde vermiş olduğu sınav d&uuml;nyada dillere destan. Yani Avrupa da, Amerika da pek &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k banka ciddi zorluklar yaşarken, dışarıyla &ccedil;ok entegre ve dışa &ccedil;ok &ccedil;ok a&ccedil;ık bir finans sekt&ouml;r&uuml;m&uuml;z&uuml;n sapasağlam ayakta duruşu, en ufak bir olumsuzluk yaşanmaması bizim &ccedil;ok iyi bir referans noktamızdır şeklinde konuştu. Babacan finansal okur yazarlığın T&uuml;rkiye genelinde gelişmesinin &ouml;nemine de değindi. - Finans sekt&ouml;r&uuml;ndeki vergi y&uuml;k&uuml; T&uuml;rkiye de pek &ccedil;ok &uuml;lkeye g&ouml;re daha d&uuml;ş&uuml;k noktada - Faizsiz finansman yatırım ara&ccedil;larında T&uuml;rkiye nin gelişmesini istediklerini kaydeden Babacan, Kamu zaten bu işe başladı, &ouml;zel sekt&ouml;r i&ccedil;in kapılar a&ccedil;ık. Ama takdir edersiniz ki son 3-4 aylık dalgalanma bu piyasanın biraz daha yavaş gelişmesine yol a&ccedil;acaktır değerlendirmesini yaptı. Aracılık işlemlerinin vergilendirilmesine ilişkin sorular &uuml;zerine Babacan, Avrupa da finansal işlemlerle ilgili yeni bir aracılık vergisinin tartışılmakta olduğunu anımsatarak, Biz Avrupa bazında uygulanacak bir finansal işlemler vergisinin ger&ccedil;ek&ccedil;i olmadığını b&uuml;t&uuml;n uluslararası platformlarda s&ouml;yl&uuml;yoruz. Buna biz olumlu bakmıyoruz. Finans sekt&ouml;r&uuml;ndeki vergi y&uuml;k&uuml; T&uuml;rkiye de pek &ccedil;ok &uuml;lkeye g&ouml;re daha d&uuml;ş&uuml;k noktada, onu da dikkate almak lazım ifadelerini kullandı. - Borsa İstanbul un halka arzı 2015 sonu gibi - Borsa İstanbul un halka arz s&uuml;recine ilişkin bilgiler veren Babacan, Borsa İstanbul i&ccedil;in halka arz takvimimiz biraz zamana yaygın bir takvim. Yani ilk halka arz belki 2015 sonu gibi olabilir. &Ccedil;&uuml;nk&uuml; &ouml;ncelikle bir kurgunun tamamlanması lazım, bir değer oluştuğunun herkes tarafından g&ouml;r&uuml;lmesi lazım ki o noktada yerini bulunca halka arzı ger&ccedil;ekleştirelim ifadelerini kullandı. Borsa İstanbul ve Nasdaq OMX arasında imzalanan stratejik ortaklık anlaşmasna ilişkin değerlendirmeler de yapan Babacan, bu iş birliklerinin Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) onayına tabi olduğunu anımsatarak, ş&ouml;yle konuştu: Borsamız bu konularda g&ouml;r&uuml;şmeler yapmaktadır. Tabii bu g&ouml;r&uuml;şmeler, nihai kararlar her iki adım da SPK nın da onayına tabi. Kendi perspektifi a&ccedil;ısından bunları değerlendiriyor. Biz m&uuml;mk&uuml;n olduğu kadar bu t&uuml;r karrların siyasi karar olmaması, ticari karar olması &uuml;lkenin finansal geleceği i&ccedil;in ne uygunsa onun yapılmasını uygun g&ouml;r&uuml;yoruz. Yaptığımız sadece arkadaşlarımızı dinlemek. Fazla m&uuml;dahaleci bir anlayışımız yok, biz sonuca bakarız. Sonu&ccedil;ta, performansta sonu&ccedil; varsa sorarız tabii ne olduğunu. - Kamu kendisine &ccedil;eki d&uuml;zen vermiş durumda - Cari a&ccedil;ığın şimdiki durumunda, kamudan &ouml;zele ge&ccedil;işlerin etkisinin olup olmadığına y&ouml;nelik bir soruya Babacan ş&ouml;yle yanıt verdi: Bizim ş&ouml;yle bir bilan&ccedil;olara baktığımızda, artık kamunun bilan&ccedil;osu ger&ccedil;ekten &ccedil;ok sağlam bir yapıya sahip. Kamunun bor&ccedil;luluğu t&uuml;m uluslararası g&ouml;stergelere g&ouml;re &ccedil;ok &ccedil;ok d&uuml;şm&uuml;ş durumda. Şu anda kamunun net borcuna baktığımızda, net dış bor&ccedil;ta sıfırladığımız gibi artıya ge&ccedil;tik. Bizim kamu sekt&ouml;r&uuml; olarak yaklaşık 40 milyar dolarlık bir artımız var. Dış borcumuzu &ouml;demişiz, hatta artı varlığa ge&ccedil;mişiz kamu sekt&ouml;r&uuml; olarak. Hazine, belediyeler ve KİT ler bunların t&uuml;m&uuml;n&uuml; toplam olarak d&uuml;ş&uuml;nd&uuml;ğ&uuml;m&uuml;zde... Dolayısıyla kamu kendisine &ccedil;eki d&uuml;zen vermiş durumda. Artık kamu cari a&ccedil;ığa da sebep olmuyor. Kamunun ilave dış bor&ccedil;lanma ihtiyacı da yok. Babacan, kamu borcunun &ouml;zel sekt&ouml;re ge&ccedil;mesi gibi bir durumun olmadığını, burada bir g&ouml;&ccedil;ten bahsedilemeyeceğine dikkati &ccedil;ekerek, &ouml;zel sekt&ouml;r&uuml;n &ccedil;ok aktif olduğunu, sekt&ouml;r&uuml;n &ccedil;ok iş, yatırım ve ihracat yaptığını, b&uuml;y&uuml;d&uuml;ğ&uuml;n&uuml; ve b&uuml;y&uuml;rken de bunu finansmanla yaptığını dile getirdi. - Orta uzun vadede sonu&ccedil; alacağımız yapısal reformlara hızla devam etmemiz gerekiyor T&uuml;rkiye de hızlı b&uuml;y&uuml;menin &ouml;zel sekt&ouml;rden geldiğini ve &ouml;zel sekt&ouml;r&uuml;n b&uuml;y&uuml;mesinin bir kısmını &ouml;zkaynak, bir kısmını da bor&ccedil;lanarak yaptığını anlatan Babacan, Bu borcun &ouml;zel sekt&ouml;r ağırlıklı bir dış bor&ccedil; olduğunu da artık bundan sonraki d&ouml;nem i&ccedil;in g&ouml;rmemiz gerekiyor. Fakat yine sonu&ccedil;lara baktığımızda, 2009 da test edildi, daha &ouml;nce 2006 da test edildi. Yani &ouml;zel sekt&ouml;r&uuml;m&uuml;z&uuml;n dış borcuyla alakalı da zorlu sınavlardan ge&ccedil;miş olmamıza rağmen bir problem de yaşamadık şeklinde konuştu. Babacan, &ouml;te yandan &ouml;zel sekt&ouml;r&uuml;n dışa bor&ccedil;lu gibi g&ouml;r&uuml;nd&uuml;ğ&uuml;n&uuml; kaydederek, konuşmasına ş&ouml;yle devam etti: Patronun kendi birikimi yurt dışında, şirketine yurt dışından kredi alıyor. &Ouml;yle şirketlerimiz yurt dışından &ouml;yle krediler alıyorlar ki diyorsunuz bilan&ccedil;osu zaten bor&ccedil;lu bu şirketin bir de yurt dışından nasıl bu kadar kredi bulmuş. Kimse kimseye bu parayı kolay kolay vermez. Belli ki dışarıda sağlam bir teminat var o teminat karşısında yurt dışından bizim şirketlerimize kredi veriyor rakamların sadece boyutlarına baktığımızda. Dolayısıyla T&uuml;rkiye nin bilan&ccedil;osunu sadece T&uuml;rkiye sınırları i&ccedil;erisindeki rakamlarla değil ama T&uuml;rkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının yurt dışındaki varlıklarını da dikkate alarak değerlendirmemizde fayda var. Tabii bunları s&ouml;ylerken herşey g&uuml;ll&uuml;k g&uuml;listanlık, m&uuml;kemmeliz, hi&ccedil;bir problemimiz yok anlamında s&ouml;ylemiyorum &ouml;yle bir yanlış algı da olmasın. Tabii ki dikkat ettiğimiz bir konu. Tabii ki yakından izlediğimiz g&ouml;stergeler bunların hepsi ama buradaki problemi stok olarak değil akım olarak g&ouml;rmekte fayda var. T&uuml;rkiye a&ccedil;ısından bakıldığında, &ouml;zel sekt&ouml;r&uuml;n bor&ccedil;lu ama cari a&ccedil;ığın olması nedeniyle s&uuml;rekli ilave dış finansman ihtiyacı olduğunu belirten Babacan, bu ilave dış finansman ihtiyacının daha aşağı seviyelere &ccedil;ekebilmek i&ccedil;in de konjonkt&uuml;rel tedbirler gerektiğini, daha da &ouml;nemlisi orta uzun vadede sonu&ccedil; alınacak yapısal reformlara hızla devam edilmesi gerektiğini vurguladı. Babacan, OECD nin T&uuml;rkiye ye ilişkin gelecek on yıl i&ccedil;in &ouml;ng&ouml;rd&uuml;ğ&uuml; y&uuml;zde 5 in &uuml;zerindeki ortalama b&uuml;y&uuml;meyi hatırlatarak, şunları kaydetti: Pek &ccedil;ok bağımsız değerlendirme yapanlar, b&ouml;yle y&uuml;ksek b&uuml;y&uuml;me potansiyeli olan bir &uuml;lkenin de yılda y&uuml;zde 4-5 bir cari a&ccedil;ık vermesi &ccedil;ok da b&uuml;y&uuml;k bir problem olmayabilir diyor. Yani y&uuml;zde 4-5 e kadar cari a&ccedil;ığı T&uuml;rkiye, gen&ccedil; n&uuml;fuslu b&uuml;y&uuml;me ile &ccedil;evirebilir ama onun &uuml;zerine y&uuml;zde 4-5 &uuml;n &uuml;zerine &ccedil;ıktığı zaman cari a&ccedil;ık ger&ccedil;ekten dikkat edilmesi lazım ve tedbirlerin mutlaka alınması lazım. Zaten son 3-4 ayda tekrar ispat etti ki bu t&uuml;r durumlarda &ouml;zellikle likiditenin azalabileceği durumlarda en &ccedil;ok etkilenen &uuml;lkeler cari a&ccedil;ığı olan &uuml;lkeler oluyor. T&uuml;rkiye gibi, Endonezya gibi, Hindistan gibi, Brezilya gibi, G&uuml;ney Afrika Cumhuriyeti gibi. AA

Babacan: Yeni OVP Bayram'dan önce açıklanacak

Babacan, "Yeni Orta Vadeli Program Kurban Bayramı'ndan önce açıklanacak" dedi

Öne Çıkanlar