Bahçeli: Bizim ismimiz Türk milletidir
-
MHP Başkanı Bahçeli, Diyarbakır mitinginde halka, kimliğimiz ne olursa olsun bizim ismimiz Türk milletidir, diye seslendi
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ''Biz, birlikte büyüdük ve Türk milleti olduk. Bilmeyene, anlamak istemeyene, tekrar hatırlatırım ki bu büyük milletin adı, Türk milletidir. Doğduğumuz yer, doyduğumuz yer, ilimiz, yöremiz, anamızın dili, inancımız, kimliğimiz ne olursa olsun, bizim ismimiz Türk milletidir'' dedi.
Diyarbakır mitinginde vatandaşlara seslenen Bahçeli, Diyarbakır'da bulunmaktan ve vatandaşlarla bir araya gelmekten dolayı son derece mutlu olduğunu belirterek, ''Bizlerin kavuşmasını nasip eden Cenab-ı Allah'a şükrediyorum'' dedi.
Diyarbakır'ın, bugün kendilerine kucak açarak kardeşliğin, birliğin ve sevginin tarafında olduğunu bir kez daha kanıtladığını ifade eden Bahçeli, Diyarbakırlıların misafirperverliklerini gösterdiğini belirtti. Bahçeli, ''Türkiye'nin ve Türk milletinin sonsuza kadar yaşaması için katkı veren, desteklerini esirgemeyen ve dua eden her kardeşimle el ele omuz omuza olacağız'' diye konuştu.
Diyarbakır'ın her köşesindeki vatandaşlara buradan en kalbi duygularını gönderdiğini dile getiren Bahçeli, Bismil'i, Çermik'i, Çınar'ı, Çüngüş'ü, Dicle'yi, Ergani'yi, Hani'yi, Hazro'yu, Kocaköy'ü, Lice'yi, Silvan'ı, Sur'u, Yenişehir'i ve Diyarbakır'ı hürmetle ve seviyle selamladığını, herkesi bağrına bastığını ve kucakladığını söyledi.
Seçimin barışa, huzura, berekete, bolluğa ve esenlik dolu günlere vesile olmasını temenni eden Bahçeli, bu açık hava toplantısının gerçekleşmesinde emeği geçen Diyarbakır İl Başkanı ile teşkilat mensuplarına takdirlerini sundu.
Bahçeli, Diyarbakır'ın çok şey anlattığını, Ziya Gökalap'in Diyarbakır'ın bu vatana bir armağanı olduğunu belirterek, ''Türk milletine eşsiz bir emanetidir. Yaşaması için, bir insanın ülküleri olması gerektiğini, bizlere ulaştıran odur. Tükenmez coşkumuzu, azalmaz milli heyecanımızı ve bitmeyecek millet aşkımızı Gökalp Bey'den esinlendik'' dedi.
Cahit Sıtkı Tarancı'nın da Diyarbakır'dan yola çıktığını anlatan Bahçeli, ''İşgal yıllarındaki milli duruşuyla haklı gururumuz olan şair, yazar ve devlet adamı merhum Süleyman Nazif de Diyarbakır'ın Türk milletine hediyesidir'' diye konuştu.
Diyarbakır'ın dört ayaklı minaresinin, müşterek değerleri anlattığını ifade eden Bahçeli, Diyarbakır karpuzunun ağızların tadı, sohbetlerin yarenliği olduğunu dile getirdi.
-''MERAK ETMEYİN BİZ VARIZ, MHP VAR...''-
Bahçeli, ''Ulu Cami, aynı kıbleye baş koyduğumuzu dile getirir'' diyerek, şöyle devam etti:
''Dicle nehri özlemlerimizi taşır, sevdalarımızı yüzdürür. Diyarbakır surları, bir bedende aynı ruh olduğumuzu kanıtlar. Tarihe meydan okuyan kadim yapısıyla üzerimize gölgelik olur, ayrılığı değil, bütünleşmeyi sağlayan kemer gibi hepimizi sımsıkı sarar. Gururla söyleyebilirim ki bu şehrin her tarafından tarih ve medeniyet akıyor, her köşesinden asalet ve güzellik fışkırıyor. 'Dağılmaya değil, toplanmaya, dargınlığa değil kucaklaşmaya, kavgaya değil barışmaya, husumete değil uzlaşmaya varım ve hazırım' diyor. Diyarbakırlı kardeşim, 'nifak saçanlardan yoruldum' diyor. 'Küresel ayak oyunlarının tezgahlarından bıktım' diyor. 'Farklılıkları hatırlatarak müştereklerimizin altını oymaya çalışanlardan bunaldım' diye ses veriyor. Ses ver Diyarbakır, sesime kulak ver Türkiye...
İnanıyorum ki Diyarbakırlı vatandaşım istismara, fitneye, bölünmeye karşı çare arıyor. Kandan beslenen teröristlere karşı yardım bekliyor. AKP iktidarının aldatmalarına, yalanlarına ve işbirlikçi duruşuna son vermeyi umut ediyor. Merak etmeyin, biz varız, MHP var...''
-''OY İSTEMEYE VE SİYASAL FAYDA UMMAYA GELMEDİK''-
Buraya Diyarbakırlılardan ''oy istemeye'' ve ''siyasal fayda ummaya'' gelmediğini vurgulayan Bahçeli, öncelikli olarak Diyarbakırlı vatandaşların sorunlarını dinlemeye, dertleşmeye ve hasret gidermeye geldiğini söyledi.
Bahçeli, ''Başbakan Erdoğan'ın aramıza ekmeye çalıştığı fitne tohumlarını çürütmeye geldim'' diyerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Kafasında küstahça çizdiği Sivas-Gavurdağı hattını yerle bir etmeye geldim. İnanın bana, bize yönelik iftiraları aşmak için buraya koştum. Ortak değerlerimizin dilini paylaşmak için buradayım. Bin yıllık kardeşliği ayakta tutmak ve sonsuza kadar yaşatmak amacıyla karşınızdayım. Bin yıllık kardeşliği yaşamak ve yaşatmak için aranızdayım. Milliyetçi Hareketin mesajını, çağrısını sizlere getirdim. Aramıza inşa etmeye çalıştıkları bariyerleri yıkmak için kararlılığımızı getirdim.
Ekmeğimizi paylaştık, suyumuzu paylaştık, mahallelerimizi, evlerimizi, özlemlerimizi paylaştık. Cephelerde birlikte mücadele ettik. Balkanlarda birlikteydik, Yemen'de yan yanaydık, Çanakkale'de şahadet şerbetinden birlikte içtik. Hep beraber vatanımızı işgal eden emperyalistlere karşı direndik ve haddini bildirdik. Birlikte güldük, birlikte ağladık, sevgimizi bölüştük ama insanımızı bölmedik. Kız aldık, kız verdik, sıla özlemini hep beraber duyduk. Dokunan kilimlere kardeşliğimizi oya gibi işledik. Alın terimizi, şehit kanlarıyla kazandığımız vatan topraklarımıza düşürdük. Davul, zurnayla halay çektik ve keyif aldık. Deliloyla, Esmerle, Çaçanla, tek ayakla, çifte ayakla birlikte oynadık, birlikte güldük. Asırlarca, el birliği güç birliği yaptık. Aynı geceye yelken açtık, aynı güneşle ısındık. Benzer düşleri kurduk. Yunus'tan, Mevlana'dan ve Hacı Bektaş Veli'den aynı hissiyatı aldık.
Dualarımız bir, yakarışımız ve safımız bir oldu. Adımız bir, acımız bir, anımız bir oldu. Biz, birlikte büyüdük Türk milleti olduk. Bu aziz vatan, bin yıl önce gerçek sahiplerini buldu ve ellerde yükseldi. Aradan geçen asırlar boyunca, bu topraklara hep beraber mührümüzü vurduk ve büyük bir millete hep beraber vücut verdik. Bilmeyene, anlamak istemeyene, tekrar hatırlatırım ki bu büyük milletin adı Türk milleti'dir. Kökenleri, dilleri, alt kültür grupları, mezhepleri birlike yaşama ülküsüyle aynı hedefe yönlenmiş ve kopmaz bir bağ ile irtibatını kurmuştur. Zaferlerimiz, yenilgilerimiz, fetihlerimiz tarihe gam vurmuştur. Paylaşılan her düğün, açılan her duvak, doğan her çocuk, sallanan her beşik, tüten her ocak, çekilen her ızdırap, sevinçle tutuşan eller bizi millet yapmıştır.''
''Doğduğumuz yer, doyduğumuz yer, ilimiz, yöremiz, anamızın dili, inancımız, kimliğimiz ne olursa olsun, bizim ismimiz Türk milletidir'' diye konuşan Bahçeli, kendilerinin bu ülkede yaşayan herkesi, bin yıllık kaynaşmanın aziz hatırası olarak gördüklerini söyledi.
-''SİZ BİZSİNİZ, BİZ DE SİZ''-
Türklerin son yurdu olan Türkiye'de nefes alan herkesi, ecdadın yadigarı olarak kabul ettiklerini ifade eden Bahçeli, ''Doğudan batıya, güneyden kuzeye hangi etnik kökene, hangi mezhebe mensup olursa olsun, herkesi Cenab-ı Allah'ın kutsal bir emaneti olarak benimsiyor ve sahipleniyoruz'' dedi.
''Farklılıklara pirim vermedik, bir olduğumuzu, eşit olduğumuzu muhataplarına duyurduk'' diyen Bahçeli, bu itibarla anlayan, bilmeyen, çağıran, koşan, sevinen, üzülen ve bekleyen herkesi bir gördüklerini, beraber kabul ettiklerini ve ayrılmaz bir bütün olarak yüreklerine bastıklarını ifade etti.
Bahçeli, ''Başka türlüsünü de zaten düşünemezdik, düşünmeyiz. Türk milletinin, hiç bir evladı, bu ülkenin zencisi değildir, buna inandık. Türk milletinin hiçbir ferdi, bu ülkenin ötekisi değildir, bundan asla taviz vermedik. Kimsenin kendi evinde yabancı olmasını istemedik, aklımızdan geçirmedik. Aksini düşünenlerin ise heybetli bir şekilde karşısında durduk'' diye konuştu.
Diyarbakırlı vatandaşlara seslenen Bahçeli, ''Siz bizsiniz, biz de siz'' dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ''Hiç kimsenin kökeni kimseyi ilgilendirmiyor, ilgilendirmemeli. Ana diliniz ne olursa olsun, konuşmanıza saygımız vardır. Ancak hepimizin ortak meselesi, işsizlik, yoksulluk ve adaletsizliktir'' dedi.
Partisinin Diyarbakır mitinginde konuşan Bahçeli, vatandaşlara, ''Sizlerden de samimi bir şekilde düşünmenizi istiyorum. Bin yıldır son vatanımızı beraber savunmadık mı? Şehitlerin kanından ilhamını alan bayrağımızı beraber sallamadık mı? Zorluklara birlikte katlanmadık mı?'' diye sordu.
Bütün bunları hep birlikte gerçekleştirdiklerini ifade eden Bahçeli, şöyle devam etti:
''Başkalarının dediğine aldırmayın. Yıkım projesinin kirli taraflarına ve etnik tahrikçilerin sözlerine kanmayın. İstanbul'da oturup ahkam kesenlere ve bölünmüş Türkiye'nin denklemlerini kurmaya yeltenenlere siz bakmayın. Onların rahatı beyde yok, yedikleri önünde yemedikleri arkalarında. Sürekli ben yiyeyim, ben içeyim ve ben gezeyim diyorlar. Ama size gelince gözleri başka şeyi işaret ediyor, ağızları başka şeyleri söylüyor.
TÜSİAD'ın, TESEV'in raporlarını tanzim edenler buraları samimiyetle ele alamayanlardır. Niyetleri iyi olmayanlardır. Beyefendiler bölünmüş Türkiye'nin alt yapı çalışmalarını hazırlayacaklarına bir zahmet gelsinler de iş versinler, tesis açsınlar ve Diyarbakırlı vatandaşımın elinden tutsunlar. Bu çerçevede oynanan oyunları görün. Tuzakları, komploları ve kışkırtmaları anlayın. Siz ortak, hissedar ya da iştirakçi değil, bu devletin asıl sahiplerindensiniz. Siz Türk milletinin eşit, onurlu ve yeri doldurulamaz birer mensubusunuz. Siz bizim her şeyimizdesiniz. Duamızdasınız, gönlümüzdeniz, dilimizdesiniz. Şuna da kesinlikle inanın, Washington'dakiler sizi benden daha fazla sevemez. Brüksel'dekiler sizi benden daha çok anlayamaz. Erbil'deki peşmerge sizi benden daha çok sahiplenemez.
Sorarım sizlere: Trakya'da söylenen şarkıyı Bismil'de duymadınız mı? Horonun neşesini Çınar'da hissetmediniz mi? Dicle'de çalan davulun sesiyle Ankara'da heyecanlanmadınız mı? Ege zeybeğinin sesini Ergani'den işitmediniz mi? Nafakanızı kazanmak uğruna siz de annenizden, babanızdan, kardeşinizden, bacınızdan ve yavuklunuzdan ayrı düşmediniz mi? Bizi bir kılan ayrılmaz bir bütün yapan hasletlerin bazıları işte bunlar.''
Türkiye'den ayrılmak isteyenlere de seslenen ve, ''Bizim verecek bir çakıl taşımız yoktur'' diyen Bahçeli, ''Elbette sıkıntılarımızın olmadığını iddia etmiyorum. 'Sorunlarınız yok' demek istemiyorum ama sorunlarla boğuşan yalnızca siz değilsiniz. Sıkıntıyı sadece siz yaşamıyorsunuz. Yurdumun her köşesinde en az sizler kadar problemleri olmuş insanlarımız var. Ancak her sorunu olan ve her derdi bulunan da çözüm ve çareyi çıkmaz sokaklarda aramıyor. Türk milletinden ayrılma rüyası görenler, bağımsız devlet özlemi içinde olanlar akıllarını başlarına almalıdırlar. Bizim ne verecek bir çakıl taşımız ne de vazgeçecek bir insanımız vardır'' dedi.
-''BÜTÜN HESAPLARI BİZİ BU COĞRAFYADAN ATMAK ÜZERE ŞEKİLLENMİŞTİR''-
Türk milleti için gidilecek, göç edilecek ve yaşanılacak başka bir toprak parçası olmadığını vurgulayan Bahçeli, şunları kaydetti:
''Son vatanımızda yaşamaya karar verdiğimizden bu tarafa bütün hesapları bizi bu coğrafyadan atmak üzere şekillenmiştir. Türk milletini meydanlarda yenemeyenler, topla tüfekle üstesinden gelemeyeceklerini anlayan gafiller, şerefsizce üzerimizde oyunlar oynamaktadırlar. Kudretli olduğumuz çağlarda pısanlar, bugün zorda olduğumuzu görünce bizi içten dağıtmaya odaklanmışlardır. Çanakkale, millet olarak çekilebileceğimiz son sınırın ilanı olarak iftiharla ve hüzünle hatırımızda olan bir mücadele destanıdır. Misak-ı Milli kazanılmış vatan topraklarının son ve kesin hattını çizmiş ve belirlemiştir. Bizim bu hattan zerre kadar geri çekilmemiz ve taviz vermemiz mümkün değildir.''
''Başka bir vatan üzerinde yaşamak ya da başka bir milletin sığıntısı olmak gibi seçeneğimiz, tercihimiz kesinlikle bulunmamaktadır.'' şeklinde konuşan Genel Başkan Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Biz Türkiye Cumhuriyeti'nde Türk milleti olarak yaşamaya Allah'ın izni ile sonuna kadar devam edeceğiz. İrademiz budur, azmimiz ve dileğimiz buna yöneliktir. Unutmayınız ki ya bu vatan üzerinde bir ve bütün olarak kardeşçe yaşayacağız ya da millet olarak yalnızca Diyarbakır'dan değil, Anadolu'dan da atılacağız. Yedi düvelin karanlık planları durmak bilmiyor, bunun için terörist PKK'yı taşeron olarak kullanıyor, dağlarımızdaki eli silahlı eşkıyayı sürekli besliyor.
Bir tarafta hepimiz varız, diğer yanda milletimizi ayrıştırmaya çalışan odaklar var. Bir yanda Türk milleti var, diğer yanda iştahları yüzyıllardır doymayan Haçlı zihniyeti. Umuyorlar ki birbirimizden kopalım, istiyorlar ki kardeş kavgasının tarafı olalım. Diliyorlar ki birbirimize küselim ve çözülelim. Aramızı bozmaya çalışıyorlar, birbirimize düşürmeye çabalıyorlar. Bizi birlikteyken amaçlarına ulaşamadılar, ulaşamayacaklarını da biliyorlar, şimdi de dağıtarak sonuç almayı istiyorlar. Ama asla başaramayacaklar, emellerine muvaffak olamayacaklar, bizi asla bölmeyecekler. Son sözümüzü 29 Ekim 1923'te söyledik. Kimse heveslenmesin bu tarihi yeminden geri adım atmayacağız.''
-''ANADİLİ ANAYASAYA KONULUNCA KARNINIZ DOYACAK MI?''-
Türkiye'ye hep birlikte sahip çıkacaklarını ve Türk milletini Allah'ın izniyle sonsuza kadar var edeceklerini kaydeden Bahçeli, şöyle konuştu:
''Üzerinde yaşadığımız coğrafya hepimize büyük sorumluluklar yüklüyor. Takip edeceğimiz siyasetin, icra edeceğimiz yönetim tarzının şeklini coğrafyamız belirliyor. Son vatanımızda yaşamanın bir jeo-politiği vardır ve bu bin yıldır da hiç değişmemiştir. Coğrafyamız aynı duruyorken, bu vatana yön veren politik dinamikler değişirse, dikkat edin bu coğrafyayı mutlaka kaybederiz. Bunun için her zamankinden daha uyanık olmamız gereken bir dönemden geçiyoruz. Her zamankinden daha çok şuurlu olmamız gereken bir zamanı adımlıyoruz.
Hiç kimsenin kökeni kimseyi ilgilendirmiyor, ilgilendirmemeli. Anadiliniz ne olursa olsun, konuşmanıza saygımız vardır ancak hepimizin ortak meselesi, işsizlik, yoksulluk ve adaletsizliktir. Bir an için düşünün ve farz edin, anadili Anayasa'ya koyunca karnınız doyacak mı? Anadilde eğitim imkanı sağlanınca ekonomik sorunlarınız bitecek mi? Ekmeğiniz artacak mı? Sırtınıza yeni elbise alabilecek misiniz? Bugün içinde kıvrandığımız sorunların ayrışarak çözüleceğini zannedenler büyük bir yanılgı ve hata içindedir. Allah muhafaza, ama Türkiye Cumhuriyeti çatısı altında halledilemeyen meseleler, yarın bölünmüş bir ülkede nasıl giderilecektir?
Birlikteyken çözülemeyen sorunlar ayrılınca nasıl bitecektir? Biraz vicdanı, haysiyeti ve izanı olanlar sorunların merkezinde sosyo ekonomik açmazların olduğunu açıkça görecektir. Şüphesiz terörle bu sorunları aynı değerlendirecektir. Bu yöre için yürekten kaygı duymayanlar, ileri demokrasi zırvası ve sahte özgürlük vaatleriyle Diyarbakırlı kardeşimin aklını çelmeye çalışmaktadır. Hatta MHP'yi kardeş kavgasının tarafı yapmak için uğraşıyorlar, bitmek tükenmek bilmeyen nefretlerini kusuyorlar. Biz kavgadan sonuna kadar uzak kalacağız.''
-''DİYARBAKIR'IN HER SEMTİNE YOKSULLUK ADETA SALTANAT KURMUŞTUR''-
Diyarbakır'ın ve Türkiye'nin biriken, katlanan sorunlarını çözmek istediklerini belirten Bahçeli, şunları söyledi:
''Biliniz ki ne olursak olalım, neye inanırsak inanalım yoksulluk çoğalmaktadır, işsizlik artmaktadır. Bugün ülkemizde sayıları 6 milyona yaklaşan işsizimiz vardır. Genç işsizlerin durumu ise çok kötüdür. Başbakan Erdoğan, kendi çocuklarının geleceğini çok iyi hazırlarken diğer vatan evlatlarını aklına dahi getirmemektedir.
13 milyona ulaşan yoksulumuz canımızı yakmaktadır. Bireysel borçlar katlanamaz bir hale gelmiştir. Bankalar haciz memurları Diyarbakırlı kardeşimin peşindedir. Esnafımız bitkin ve sorunlarına çare beklemektedir. Diyarbakırlı esnafımız siftah yapmadan kepenk kapatmaktadır.
Diyarbakır'ın her semtine yoksulluk adeta saltanat kurmuştur, çoluk çocuğumuzun rızkını çıkaracak bir işe kavuşmak neredeyse hayal olmuştur. Diyarbakır'ın her hanesini işsizlik, çaresizlik ve perişanlık harap etmiştir. Diyarbakırlı kardeşimin hayatı içler acısıdır, gençler sokaklarda, kahvehanelerde ömür tüketmektedir. Gurbete yevmiyeli çalışmaya gidenler ise kuru ekmeğe razı olmaktadır. Ne var ki Diyarbakır'ın bu hali ortada iken Başbakan Erdoğan hayali ve boş projelerle uğraşmaktadır. Diyarbakırlı işsizim diye sızlanıyor, Başbakan Suriçi yenileme projesiyle avunuyor, Diyarbakırlı yoksulum diye şikayet ediyor, Başbakan Diyarbakır'ın çehresini değiştirmeyi proje olarak sunuyor, cezaevi inşa etmeyi marifetmiş gibi takdim ediyor, Diyarbakırlı eve ekmek götüremiyorum diye feryat ediyor, Başbakan Dicle Nehri'nin kenarına piknik alanı yapmakla meşgul oluyor.
Diyarbakırlı dayanacak gücüm kalmadı diye sesleniyor, Başbakan sanki dokuz yıla yakın zamandır iktidar değilmiş gibi havaalanı projeleriyle vakit geçiriyor. Çılgın projeler Diyarbakırlı kardeşim için bir anlam ifade etmiyor, karnını doyurmuyor. Başbakan Erdoğan, yatırım yapmaktan fabrika açmaktan bahsedemiyor. Başarısızlığını, iş bilmezliğini ve beceriksizliğini Kürt kökenli kardeşlerime fatura etmeye çalışıyor. Üstelik kardeşlik bağlarımızı sakatlıyor ve PKK ile aynı karede, aynı tehlikeli hedeflerde buluşuyor. Çünkü Başbakan Erdoğan'ın hizmet etme ve Türkiye'yi huzurlu ve ekonomik refaha ulaştırmak gibi bir derdi bulunmuyor. Varsa da yoksa da yandaşları kazansın, hanedanı büyüsün ve zenginleşsin, derdi ve çabası budur. 'Türkiye büyüsün istikrar sürsün' derken, lale ve sülale devrinin devam etmesini kafasından geçiriyor. Başbakan Erdoğan'ın yönettiği Türkiye tablosunun ve Diyarbakır manzarasının fazlası vardır, ama eksiği bulunmamaktadır.