Başçı: Enflasyon Mayısta tek haneye düşecek
Davos'ta Bloomberg HT'nin sorularını yanıtlayan MB Başkanı Başçı, enflasyonun Mayısta tek haneye ineceğini söyledi
Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, Davos'taki Dünya Ekonomik Forumu'nda Bloomberg HT Ekonomi Müdürü Özlem Dalga'nın sorularını yanıtladı.
Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, Bankanın finansal istikrarla ilgili amaçlarına ulaştığını belirterek, ''2011 yılında burada arzu ettiğimiz her şey gerçekleşti. TL üzerindeki değer kazanma eğilimini bertaraf etmek istedik. Çünkü cari açığın büyüyeceğini önceden öngörüyorduk. Onu başardık'' dedi.
Başçı, Türkiye'nin yüzde 4'lük büyümeyi çok rahatlıkla yapabilecek durumda olduğunu, enflasyonla ilgili tedbirleri ekim ayından bu yana aldıkları için şu anda bununla ilgili çok fazla risk görmediklerini bildirdi.
Dünya Ekonomik Forumuna katılmak üzere İsviçre'nin Davos kasabasında bulunan Başçı, Bloomberg HT'ye yaptığı değerlendirmede, şu anda Davos'ta olduklarını, orta ve uzun vadeli problemlerle ilgilendiklerini ifade etti.
Başçı, ''TL dolara karşı savaşı yendi mi?'' sorusu üzerine, bunun çok geniş bir resmin bir parçası olduğunu belirterek, ''Geniş resim şöyle; gelişmekte olan ülkeler bu sefer olumlu yönde ayrışacaklar. Lehman krizinde olduğu gibi olmayacak. Bu giderek daha iyi bir şekilde anlaşılıyor. Anlaşıldıkça da gelişmekte olan ülkelere rağbet, yatırım artıyor'' diye konuştu.
''Gelişmekte olan ülkelerden para çıktığına'' ilişkin analizin hatırlatılması üzerine Başçı, bu analizin kısmi bir analiz olduğunun bilinmesi gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
''Esas olan; fonların kaynakları şu anda var. Asya'da tasarruflar yüksek. Merkez bankaları bu fonları sağlıyorlar, hiç çekinmeden dünyanın her yerinde sağlıyorlar. Aracılık edecek olan bankalar Avrupa'da zayıf. Dolayısıyla Avrupalı bankaların aracılık yapma imkanlarını, bu fonları başka yerlere transfer etme imkanları zayıf. Ama dünyada başka banka çok... Aracılık edebilecek bankalar bu fonksiyonu yerine getireceklerdir. Önemli olan temeller... Gelişmekte olan ülkelerde temeller çok sağlam. Burada 2 konu çok önemli; kamu maliyesi, bütçe dengeleri ve büyüme... Bu ikisi de gelişmekte olan ülkelerde var. Dolayısıyla bir güvenli liman arayışı varsa, güvenli liman kıtlığı varsa ve aynı zamanda getiri arayışı varsa şu anda yatırımlar gelişmekte olan ülkelerden başka hiçbir yere gidemez.''
Avrupa Merkez Bankasından parasal genişleme sinyali bekleyip beklemediğine ilişkin bir soru üzerine Başçı, Avrupa Merkez Bankası'nın zaten sinyaller vermeden bunu yaptığını belirterek, ''Biraz da mecburiyetten... Avrupa'daki kurumsal mekanizmalar henüz oluşmadığı için, orada çok yavaş ilerleme sağlandığı için devreye girmek zorunda kalıyorlar. Zaten bunu yapıyorlar'' dedi.
TCMB'nin son gelişmelere göre nasıl pozisyon alacağına ilişkin soru üzerine de Başçı, yaptıkları iletişimin Kasım 2010'dan bu yana aynı olduğunu, politikalarında son derece esnek olmaları gerektiğini vurgulayarak, küresel şartların ani değişiklik gösterebildiğini, şu anda kurdukları çerçevenin buna son derece esnek olduğunu, şartlar değiştiğinde çok hızlı bir şekilde buna uygun reaksiyon verebildiklerini söyledi. Başçı, ''Temel olan fiyat istikrarı... Bunun yanı sıra finansal istikrara ne kadar katkı yapabilirsek onu da yapmaya çalışıyoruz'' dedi.
-Olağanüstü hal kalktı mı?-
Başçı, ''Merkez Bankası piyasadaki olağanüstü hali kaldırdı diyebilir miyiz?' sorusuna, şöyle yanıt verdi:
''Öyle düşünmemek gerekir. Çünkü Merkez Bankası finansal istikrarla ilgili amaçlarına ulaştı. Onu bir kenara yazmak gerekir. 2011 yılında burada arzu ettiğimiz her şey gerçekleşti. TL üzerindeki değer kazanma eğilimini bertaraf etmek istedik. Çünkü cari açığın büyüyeceğini önceden öngörüyorduk. Onu başardık. Kredilerde de olağanüstü hızda, özellikle tüketici kredilerinde olağanüstü hızda bir artış vardı. Kredi büyüme eğilimi yüzde 10'lar seviyesine kadar düştü. O açıdan Merkez Bankası elinden gelen her şeyi yaptı. Şimdi onun meyvelerini toplamaya başladık. Geriye enflasyon kaldı. Enflasyonla ilgili tedbirleri zaten ekim ayından bu yana aldığımız için onunla ilgili şu anda çok fazla bir risk görmüyoruz. Detayları nasılsa ay sonunda açıklayacağız.''
Sepet kur seviyesine ilişkin olarak da Başçı, hiçbir zaman seviye telaffuz etmediklerini belirterek, ''Sadece dengeyle ilgili, 'bunun dengesi nerededir' diye temmuz-ağustos gibi biraz bahsetmiştik. Aşağı yukarı oralara yaklaşıyor. Orada seviyeden ziyade, 'bu gidiş, bizim fiyat istikrarı amacını veya finansal istikrar amacını tehdit eder mi?'... O arada çok net bir şekilde, ağustostan itibaren Avrupa'daki kamu borç problemleri yoğunlaştıktan sonra, özellikle ekim ayından itibaren değer kaybı baskısı bu defa başladı. Biz onu, fazlasını istemedik. İstemediğimizi açıkça söyledik. Onunla ilgili gerekli tedbirlerimizi de aldık. Dolayısıyla değer kaybı baskısını da bertaraf edebileceğimizi gösterdik. Dolayısıyla şu anda bir sorun görmüyoruz'' şeklinde konuştu.
Değer kaybı baskısı yaşanırsa ne yapabileceklerini gösterdiklerini ve gerekirse tekrar yapacaklarını vurgulayan Başçı, IMF'nin tahminlerine ilişkin de, şu görüşleri dile getirdi:
''Bunların kendi içerisindeki analizleri şu anlamda anlaşılabilir; Avrupa'daki yavaşlamayı giderek aşağı çekiyorlar. Eksi olan büyüme rakamlarını da giderek, kademeli bir şekilde aşağıya çekiyorlar, biraz daha aşağı yönlü risklere daha fazla vurgu yapıyorlar. Türkiye de Avrupa'nın doğusunda bir ülke olarak, Doğu Avrupa grubunda değerlendirilerek etkilenir ve büyüme daha yavaş olur diye... Bizim orada görüşümüz biraz farklı. Türkiye'nin temel dinamikleri şu anda çok güçlü. Büyüme için hem arz yönlü hem talep yönlü faktörlere baktığınızda gerçekten yüzde 4'lük büyümeyi Türkiye, çok rahatlıkla yapabilecek durumda, bütün bu aşağı yönlü risklere rağmen. İhracatımız da şu anda iyi gidiyor. Ocak ayı rakamları gelecek büyük ihtimalle, öncü göstergeler oldukça iyi. Türkiye Avrupa'da pazar payını artırıyor. İhracatçılarımız pazar payını artırıyorlar. Avrupa'da bir talep daralması olsa bile durum o kadar da kötü olmayacak. Diğer ülkelerde de ciddi bir arayış var. İhracatçılarımızın açılımları, oralarda da meyvelerini vermeye başlıyor. O nedenle Orta Vadeli Program tahminini daha gerçekçi buluyoruz.''
Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, ''Şu anda biz gereken zamanda gereken araçları kullanarak sıkılaştırmayı başarabildiğimiz için herhangi bir sorun görünmüyor. Şu anda kimse 'Merkez Bankası'nı anlamıyorum' demiyor bu geldiğimiz noktada' dedi.
Almanya Başbakanı Angela Merkel'in Dünya Ekonomik Forumu'nun açılışında yaptığı konuşmanın hatırlatılması üzerine Başçı, Davos'un kendi gündemi olduğunu anımsatarak, ''Yıllardan beri devam eden standart Davos toplantıları vardır. Onların yanında tek konuşulan konu Avrupa'daki problemler. Bir yerde açılış konuşmasını Merkel'e yaptırmaları da bunun bir göstergesi'' dedi.
Dünya Ekonomik Forumu'nda İngiltere Başbakan'ı David Cameron'ın da bir konuşma yapacağını belirten Başçı, onun söylediklerinin de önemli olacağını kaydetti. Merkel'in tutumunun bilindiğini ifade eden Başçı, ''Son derece dikkatli bir tutum sergiliyor ve eğer likidite desteği ile ilgili bir açılım yapmak gerekiyorsa mali uyum sürecini garantiye almadan bunu yapmak istemiyor. Kendi içinde görüşlerinin tutarlı olduğu söylenebilir. Avrupa'da genel olarak karar süreçleri yavaş. 'Avrupa demokrasisi biraz yavaş ilerler, bunu herkesin bilmesi gerekir. Dolayısıyla piyasalar bizden çok hızlı acil kararlar beklemesin, biz bu şekilde devam edeceğiz' dedi'' şeklinde konuştu.
Avrupa'da yaşanan krizin yayılma riskine ilişkin olarak da Başçı, şu görüşleri paylaştı:
''Maalesef Yunanistan'daki problem İtalya ve İspanya'ya kısmen bulaştı. Bunu engelleyemediler. Krizi büyüten en büyük sebep de buydu. Problemler azalarak değil, büyüyerek gitti. Çünkü yayılma oldu. Sevindirici olan taraf; buradan gelişmekte olan ülkelere bulaşma sınırlı kaldı. Bir miktar hafif risk primlerinde artış oldu ama Lehman sonrasında olduğu gibi ani bir finansman kanalında sıkılaşma gerçekleşmedi. Bu açıdan gelişmekte olan ülkeler için daha iyimser bakabiliriz. Ama Avrupa'nın durumu şu anda üzerinde çalışılması gereken bir konu.''
Erdem Başçı, Merkez Bankası'nın politikalarına ilişkin kendisine ne yönde sorular yöneltildiğinin sorulması üzerine, ''Yakından izleniyor, onu biliyoruz. Çok dikkatli izliyorlar'' dedi.
-''Türkiye'de stok borç problemi yok''-
Türkiye'nin farklı olarak sıkılaştırmayı öncelikle makro ihtiyati araçlarla yaptığını anımsatan Başçı, şunları anlattı:
''Bizim mutlaka aşırı borçlanma konusuna el atmamız gerekiyordu. Türkiye'de stok borç problemi yok. Borçluluk oranlarına baktığımız zaman stok seviyeler açısından aşırı borçlanma yok. Bir akım sorunu var. Borçta aşırı hızlı artış sorunu vardı. Onu bizim politikalarla iyice yumuşattık, ondan sonra da Türk Lirası bizim arzu ettiğimizden daha fazla zayıflamaya başlayınca da parasal sıkılaştırmaya gittik. Bunun da kredilerde yavaşlamaya elbette olumlu bir etkisi oldu. Dolayısıyla şu anda biz gereken zamanda gereken araçları kullanarak sıkılaştırmayı başarabildiğimiz için herhangi bir sorun görünmüyor. Şu anda kimse Merkez Bankası'nı anlamıyorum demiyor bu geldiğimiz noktada. Yaptığımız şey çok net aslında. Faiz oranlarını gerektiği zaman kullanıyoruz, gerekmediği zaman kullanmıyoruz. İlgiyle izliyorlar. Gelişmekte olan ülkeler 'Acaba biz de benzer politikaları uygulayabilir miyiz' diye yavaş yavaş kendilerine sormaya başlayacaklar.''
-Kredi büyümesi...-
2012'de kredi büyüme hedefine ilişkin bir soru üzerine Erdem Başçı, ''Hedef değil ama bizim kendimizi rahat hissettiğimiz bir büyüme seviyesi var sektörün tamamı için. O da şu anda gerçekleşmiş durumda. Şu anki gidişattan memnunuz. Yüzde 20'nin altında genel kredilerde büyüme gözleniyor ilk haftalarda, diğer taraftan da tüketici kredilerinde yüzde 10 civarında bir artış var. Bunlar son derece makul, yönetilebilir seviyeler'' diye konuştu.
Erdem Başçı, bu yıl için öne çıkan en büyük risk konusunun ise Avrupa olduğunu dile getirdi.
ABD'nin üçüncü parasal genişlemeye gidip gitmeyeceği konusundaki soruyu Başçı, FED'in ne gerekiyorsa yaptığını, Amerikalıların çok esnek olduğunu ifade ederek, ancak şu anda parasal genişlemeyi tercih etmediğini hatırlattı.
-Avrupa'daki temerrüt riski...-
Avrupa'da temerrüt ihtimaline nasıl bakıyorsunuz?'' şeklindeki soruyu ise Başçı, şöyle yanıtladı:
''Burada sadece Yunanistan konusu tartışmalı. Benim katıldığım bir toplantıda oylama yapıldı. Yunanistan konusunda soru işareti var. Orada herkes ümit ediyor ki; herkes bir şekilde en son yapılan çerçevede işler çözülsün. Onun dışında diğer ülkelerde yoğun bir çaba var. İtalya'da İspanya'da çok ciddi önlemler alınıyor. Oralarda adımlar atıldıkça, güven sağlandıkça bir miktar da likidite desteği ile ilgili güven gelirse ki geliyor yavaş yavaş, temerrüt oralarda olmayabilir. Ama yine de izlemek lazım. Portekiz'de durum nedir orayı biraz izlemek lazım. İrlanda fena gitmiyor. İtalya ve İspanya çok kritik.''
Euro-dolar paritesindeki gerilemeye ve bunun Türk Lirası'na etkisine ilişkin olarak da Başçı, ''O tür konuşmalara hiç girmemek lazım. Çünkü ne zaman o tür enteresan konuşmalar dillendirilse, işler o yönde değil ters yönde gelişir. Ama o konularda Merkez Bankası'nın çok fazla konuşması doğu olmaz. Hele parite ile ilgili hiç konuşmamak daha doğru'' değerlendirmesini yaptı.
-''Türkiye toplamda bir rezerv kaybına uğramadı''-
Merkez Bankası'nın bundan sonraki duruşunun sorulması üzerine Erdem Başçı, ''Zaten gerekli ipuçları Para Politikası Kurulu toplantısında verildi. Daha fazla bilgi için enflasyon raporu basın toplantısını beklemek gerekecek. Önümüzdeki hafta salı günü İstanbul'da yapacağız'' dedi.
Reel faiz konusunda bir soruyu Başçı, şöyle yanıtladı:
''Şu anda dünyada baktığımız zaman hiç rastlamadığımız bir durumla karşı karşıyayız. İngiltere ve Amerika'da 30 yıl vadeli kamu kağıtlarının faizi sıfıra düştü. Bu orası için aslında bir problem. Çünkü 30 yıl vadeli bir kıymetin getirisi sıfır olunca bunları tutan emeklilik fonları var, yatırım fonları, sigorta şirketleri var. Onların gelirlerinde de önemli bir düşüş olmuş oluyor. Bu konu FED Başkanı Ben Bernanke'ye soruldu, o da 'farkındayız' dedi. Bu, küresel ortamlarda konuşulan bir konu. Türkiye'de şu an için öyle bir durum söz konusu değil. Dolayısıyla o konu şu anda bizim gündemimizde değil.''
Erdem Başçı, ''Çok derin komplo teorilerine gerek yok, piyasada en büyük oyuncu Türkler' demiştiniz. Yurt içindeki yatırımcıların beklentileri nedir, ne demek istediniz?'' şeklindeki soruya şöyle yanıt verdi:
''O çok basit aslında, çok karışık değil. Türkiye'de daha ziyade şirketler kesiminin dövizde açık pozisyonu var. Büyük ölçekli şirketler bunlar. Fakat aşırı döviz borçlu pozisyon taşıyan şirketler dövizde hareketlenme olduğunda 'acaba bu hareketlenme devam eder mi, bu döviz pozisyonunu kapatayım mı' diye zaman zaman döviz talebinde bulunuyorlar. O dönemde Merkez Bankası devreye girdi. Burada çok karışık bir resim ortada yok. Dolarizasyon açısından da kötü bir sinyal vermedik. Çünkü o dönemde Türk Lirası borçlanmış olanlar o döneme kadar daha avantajlı çıktılar. O yüzden rahat olsunlar, orada biz bizeyiz. Sonuçta Türkiye toplamda bir rezerv kaybına uğramadı. Pozisyon kapatıldı bir miktar. Türk Lirası'na dönüş kademeli bir şekilde devam edecek. Bütün bilançolar kademeli bir şekilde Türk Lirası'na dönerse biz de bu konuları konuşmaz hale gelebiliriz ümit ederim.''
-''Türkiye'ye fon akışı hızlandı''-
Merkez Bankası'nın düzenli döviz satım ihalelerine son verdiğinin hatırlatılması üzerine Başçı, bunun nedenlerinin kurul duyurusunda bulunduğunu, cari açıktaki kademeli iyileşmeden bahsedildiğini söyledi. Başçı, ''Şu anda ani bir 'riske koş' dalgası var. Bu zaman zaman değişebilir. Bazen de ani bir şekilde 'riskten kaç' dalgası gelebilir. Bu konjonktüre göre gerekirse sadece gereken günlerde gün içi ihalelerle döviz satmamız söz konusu olabilir'' dedi.
Türkiye'ye fon akışının sürüp sürmeyeceğine ilişkin soruyu Başçı, ''Yılbaşından bu yana girişler biraz daha hızlandı. İlk iki haftada 1,3 milyar dolar, ondan sonra devam etti. Bu gelişmekte olan ülkelere rağbetin devam ettiğini gösteriyor. Belki de güçlenerek devam edecek. Türkiye bunun bir parçası. 2012 yılında artma ihtimali var'' şeklinde yanıtladı.
Faiz lobisi konusunda ise Erdem Başçı, ''Biz onun yerine fiyat istikrarı ve finansal istikrardan bahsetmeyi tercih ediyoruz, Merkez Bankası olarak. Temel amaç fiyat istikrarı, onunla çelişmemek kaydıyla da elimizden gelen katkıyı finansal istikrara vermeye çalışıyoruz. Epeyden beri Merkez Bankası o dilden konuşmuyor'' ifadelerini kullandı.
Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, TL'nin güçlü kalmaya devam etmesi, hatta biraz daha güçlenmesi halinde çok daha erken, Mayıs'tan önce enflasyonda tek haneye gelinebileceğini bildirdi.
Dünya Ekonomik Forumuna katılmak üzere İsviçre'nin Davos kasabasında bulunan Başçı, Bloomberg HT'nin sorularını yanıtlarken, Merkez Bankasının faiz koridorunun etkisinin devamıyla ilgili, bunun bir avantaj olduğunu ifade ederek, bu aracın; çok hızlı bir şekilde para politikasında aşağı veya yukarı yönde oynamalar, ayarlamalar yapabildiğini, TL likiditesinin miktarını ayarlayarak hızlı bir şekilde, değişen küresel şartlara ve ani değişikliklere anında cevap verme esnekliği sağladığını, diğer merkez bankalarında bunun olmadığını söyledi.
''Bize has esneklik verdiği için o konuda son derece memnunuz ve o esnekliği kullanmaya devam edeceğiz'' diyen Başçı, burada (Davos'ta) kendilerine faiz koridoruyla ilgili sorular gelip gelmediğinin sorulması üzerine, tanıştıkları, görüştükleri merkez bankalarının başkanlarının, gerek içeride, Basel'de yaptıkları toplantılarda gerekse buralarda kendilerine ''Çok ilginç işler yapıyorsunuz. İlgiyle izliyoruz'' dediklerini anlattı. ''Belki onlar da kullanmak ister'' değerlendirmesi üzerine de Başçı, ''Belki ileride'' dedi.
Türkiye'nin makro ihtiyati sıkılaştırıcı araçları, zorunlu karşılıklar dahil olmak üzere, kullanabildiğini, bunu kullanabilmenin herkes için kolay olmadığını vurgulayan Başçı, Türkiye'nin bu sıkılaştırmayı hiç bir sorun olmadan, sektörün de olumlu görüşleriyle yapabildiğini, TCMB'nin şu anda piyasayı fonlayan durumda, fonlamanın miktarını da günlük olarak ayarlayabilme yeteneğine sahip ve bunun çok önemli, ciddi bir fark olduğunu söyledi.
Başçı, cari açığa değinirken de Türkiye'nin geçen yıl rekor cari açık verdiğini hatırlatarak, ''Daha önce görülmemiş şekilde, GSYH'a oranla yüzde 10'a yakın yıllık gerçekleşme olacak. Bu çok dikkat çekici, yüksek bir oran. Onun tedbirlerinin hepsi alındığı için, hem şimdi cari açıkta kademeli bir şekilde bir gerileme söz konusu olacak, aydan aya bir olay... İkincisi de finansman hem güçlü olacak hem de finansman kalitesini iyileştirici önlemleri de aldık. O yüzden finansman kalitesinde de kademeli bir artış olacak'' şeklinde konuştu.
-''Şu anda krediler gayet makul''-
Erdem Başçı, cari açık hedefine ilişkin bir soru üzerine, yüzde 8'in altına gelme ihtimali olduğunu, kredilerin iyi gittiğini ve şu anda kredilerin gayet makul seviyede bulunduğunu söyledi.
Petrol fiyatlarını varsayım olarak 110 dolar civarında, şu anki seviyelere yakın beklediklerini kaydeden Başçı, ABD tarafından 3. parasal genişleme gelmemesi halinde daha nominal olarak petrol fiyatlarının düşebileceğini, aksinin olması halinde de yükselebileceğini bildirdi. Enerji dışı cari açıkta düzelme olduğunu ifade eden Başçı, ''Enerjinin dışında belki sıfır, belki hafif artıya geçme söz konusu olabilir. Yılın ortalarına doğru...'' dedi.
Enflasyon beklentilerine ilişkin olarak da Başçı, şu ana kadar yaptıkları söylemlerin geçerli olduğunu belirterek, ''Mayıs ayında bir baz etkisiyle tek haneye düşme öngörülecek. Daha sonra da yılın son 3 ayında, Ekim-Kasım-Aralık'ta en az 3 puanlık bir düşüş gelecek. TL böyle güçlü kalmaya devam ederse, hatta biraz daha güçlenirse o zaman çok daha erken tek haneye düşme ihtimalimiz var, Mayıs'tan önce tek haneye düşebiliriz'' diye konuştu.
2012'ye ilişkin yüzde 4 büyümenin bir hedef değil, projeksiyon olduğunu vurgulayan Başçı, bu projeksiyonun Avrupa'daki aşağı yönlü riskin artmış olmasına karşın halen geçerli olduğunu düşündüklerini kaydetti.
-6 milyar dolar civarında döviz rezervi kazancı-
Merkez Bankası Başkanı Başçı, Eximbank kredilerindeki artışın ne kadar olacağının sorulması üzerine, burada iyi bir gidiş olduğunu, Kredi Garanti Fonunun kefaleti kabul edildiği için KOBİ'lerin de bunu yavaş yavaş kullanır hale geleceğini, kullanım miktarının da stok olarak 2 milyar doların altında bulunduğunu, bunu 4 milyar dolara kadar çıkardıklarını ve çok rahat bir şekilde bunun 2 milyar doları aşacağını belirterek, şunları kaydetti:
''Oradan bize yaklaşık 6 milyar dolar civarında bir döviz rezervi kazancı gelecek. Eğer 2 kullanırsa, eğer 2 değil de 3-4 kullanırsa, 4'e kadar gidebilir, 4 milyar dolar kullanırsa rezervlerimizde 12 milyar dolarlık bir artış göreceğiz. Çünkü krediyi TL veriyoruz, geri dönüşlerini ihracatçılarımızdan döviz olarak istiyoruz. Döviz satın almayla eş değer... Mesela şu anda günlük 25 milyon dolar civarında bir döviz satın almaya eş değer bir şekilde ihracatçılarımızdan döviz kazanıyoruz. Eğer bunun tamamını kullanırsa günlük 50 milyon dolar civarında döviz satın almış gibi olacağız. Rezervlerimizi yıl sonuna kadar bu şekilde güçlendirmiş olacağız.''
Enflasyonun kalıcı olarak yüzde 5'ler seviyesinde dalgalanmaya başladığı ve dalga boyutu da biraz daraldığı anda herkesin daha çok TL ile işlem yapacağını ifade eden Başçı, bankacılık sektörünün yastık altındaki altınlarla ilgili çalışmaları olduğunu, altın depo hesapları açmaya başladıklarını, bu hesaplarda ciddi artış kaydedildiğini, bunun yatırım kalemleri arasında en hızlı artan kalemi oluşturduğunu anlattı.
Başçı, sisteme biraz yardımcı olmak, bu süreci biraz daha kolaylaştırmak açısından zorunlu karşılık yükümlülüklerinin bir kısmının altın olarak Merkez Bankasında tutulmasına izin verdiklerini, bunun süreci hızlandırdığını belirterek, ''Önümüzdeki aylarda duruma bakarak belki buralarda yeni adımlar atabiliriz. Böylece, hem bizim altın rezervlerimizde artış olur, bilançomuzun aktif kalitesi iyileşmiş olur, aynı zamanda bankacılık sistemine bu açıdan yardım ederiz, Türkiye'de de yastık altı altınların biraz daha sisteme kazandırılmasına yardımcı oluruz'' şeklinde konuştu.
Türk vatandaşlarına yönelik tasarruf önerilerine ilişkin de Başçı, şu görüşleri dile getirdi:
''Tasarruflarla ilgili yapısal kısım çok önemli. Konjonktürel tarafla ilgili gereken tedbirleri aldık. Tüketici kredilerindeki aşırı hızlı artışın yavaşlaması zaten tasarrufları bir miktar iyileştirecek. Ama bu konjonktürel, dönemsel bir şey. Daha ziyade yapısal reformların yapılması lazım. Ne gibi? Mesela bireysel emeklilik sisteminin daha ön planda olması, biraz daha belki teşvik edilmesi... Finansal İstikrar Komitesinde de bunu konuşuyoruz. Yapısal taraf çok önemli. Orada Hazine Müsteşarlığımız güzel bir çalışma devam ettiriyor, Maliye Bakanlığı ile koordinasyon içerisinde. O çok önemli bir reform. Bunun dışında Türkiye'nin yaptığı emeklilik reformu çok önemli. Eğer Türkiye'de emeklilik yaşı hala 42'da kalsaydı şu anda biz inanılmaz büyük bir dış açık veriyor olurduk.''
-''Durumumuz fazla iyi, biraz fazla dikkat çekiyor''-
Erdem Başçı, OECD Genel Sekreteri ile dün resepsiyonda birlikte olduklarını hatırlatarak, Genel Sekreter'in ''Siz Türkler hep gülümsüyorsunuz. Çok fazla gülümsemeyin, dikkat çekiyor. Durumumuz fazla iyi, biraz fazla dikkat çekiyor. Biraz daha şöyle, karamsar bir yüz şekli takınsanız Davos'un ruhuna daha uygun olur'' şeklinde bir espri yaptığını da anlattı.