Boyner: Cari açık için MB müdahalesi yeterli değil

T&uuml;rk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (T&Uuml;SİAD) Y&ouml;netim Kurulu Başkanı &Uuml;mit Boyner, 2000 li yılların başından itibaren T&uuml;rkiye ciddi bir demokratikleşme atağına kalktı ama bug&uuml;n geldiğimiz noktada demokratikleşme adına yaşadığımız bir takım krizlerde maalesef geldiğimiz yolun bir arpa boyu kadar olduğunu da itiraf etmek zorundayız dedi.T&Uuml;SİAD ın 2012 yılı programının a&ccedil;ıklandığı toplantıda Boyner, T&uuml;rk basını i&ccedil;in kolay olmayan bir d&ouml;nemden ge&ccedil;ildiğini, kendileri i&ccedil;in basının a&ccedil;ıklığının &ccedil;ok &ouml;nemli olduğunu kaydetti.Boyner, demokrasilerde meslek dışı baskılar altında kalmayan ifade &ouml;zg&uuml;rl&uuml;ğ&uuml; ortamında hareket edebilen araştırma yapabilen basının &ccedil;ok &ouml;nemli olduğunu vurgulayarak, demokrasilerin en &ouml;nemli g&uuml;c&uuml;n &ouml;zg&uuml;n ve tarafsız medya olduğunu, bunu &ccedil;ok &ouml;nemsediklerini belirtti. &Uuml;mit ediyoruz ki; T&uuml;rkiye de ifade ve basın &ouml;zg&uuml;rl&uuml;ğ&uuml; aslında ileri demokrasiye yakışacak şekilde ileri derecede gelişir diyen Boyner, bu konuda zaman zaman da farklı a&ccedil;ıklamalar yaptıklarını, kendilerinin de &ccedil;eşitli kaygıları olduğunu s&ouml;yledi.Boyner, T&Uuml;SİAD olarak ilkesel olarak hedeflerinin ve referans aldıkları değerlerin; a&ccedil;ık toplum, m&uuml;reffeh toplum ve demokrat toplum olduğunu dile getirerek, bu &uuml;&ccedil;&uuml;n&uuml;n tamamıyla i&ccedil; i&ccedil;e ge&ccedil;miş durumda olduğunu, bir toplumda demokrasi olmazsa a&ccedil;ık toplum olmasına imkan olmadığını, demokrasi olmazsa o toplumun m&uuml;reffeh olmasına imkan bulunmadığını, m&uuml;reffeh olmazsa demokratik olmasının g&uuml;&ccedil; olduğunu anlattı.Boyner, bu nedenle bu &uuml;&ccedil;&uuml;n&uuml;n her birinin T&uuml;rkiye i&ccedil;inde referans olması gerektiğini s&ouml;yledi.-2012 programı-2012 yılı programının &uuml;&ccedil; ana tema &uuml;zerinde şekillendiğini belirten Boyner, Birincisi s&uuml;rd&uuml;r&uuml;lebilir b&uuml;y&uuml;me i&ccedil;in &uuml;retkenliğin artırılması, ikinci hem teknik hem demokratik standartlar a&ccedil;ısından Avrupa birliği uyumunun derinleşmesi... Biz esasında &ouml;z&uuml;nde AB uyumunun, AB hedefi ne kadar uzak g&ouml;r&uuml;n&uuml;rse, T&uuml;rkiye nin değişimini ve T&uuml;rkiye deki reform g&uuml;c&uuml; i&ccedil;in &ccedil;ok &ouml;nemli olduğunu d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yoruz. &Uuml;&ccedil;&uuml;nc&uuml;s&uuml; de demokratikleşme... dedi. 2000 li yılların başından itibaren T&uuml;rkiye nin ciddi bir demokratikleşme atağına kalktığını ama bug&uuml;n gelinen noktada demokratikleşme adına yaşanan bir takım krizlerde Maalesef gelinen yolun bir arpa boyu kadar olduğunu ifade eden Boyner, s&ouml;zlerini ş&ouml;yle s&uuml;rd&uuml;rd&uuml;: &Uuml;&ccedil; konuyu toparlayan ve bug&uuml;n &ouml;zellikle &uuml;zerinde &ccedil;ok konuşmayı &ouml;nemli g&ouml;rd&uuml;ğ&uuml;m&uuml;z hukuk g&uuml;venliği konusu var. Hukuk g&uuml;venliği hayatımızın her ve&ccedil;hesini etkiliyor. Hukuk g&uuml;venliği, adalet, adalet duygusu ve yargı reformu T&uuml;rkiye i&ccedil;in &ccedil;ok &ouml;nemli... Bu &uuml;&ccedil; konuyu bu perspektiften ele alıyoruz. S&uuml;rd&uuml;r&uuml;lebilir b&uuml;y&uuml;me i&ccedil;in &uuml;retkenlik artışı.... Gelişmekte olan &uuml;lkelerdeki b&uuml;y&uuml;me oranlarına onların &ccedil;ektiği yabancı yatırımlara baktığımız zaman T&uuml;rkiye nin rekabet&ccedil;i g&uuml;c&uuml; &ccedil;ok &ouml;nemli hale geliyor.Biz s&uuml;rd&uuml;r&uuml;lebilir b&uuml;y&uuml;me ve verimlilik &ccedil;alışmalarımızı artırdığımız s&uuml;rece rekabet g&uuml;c&uuml;m&uuml;z&uuml; artırabiliriz diye d&uuml;ş&uuml;nebiliriz. Birincisi de yapısal bir konuma gelmiş olan cari a&ccedil;ık meselesi... S&uuml;rd&uuml;r&uuml;lebilir b&uuml;y&uuml;me i&ccedil;in iki tane &ouml;n koşul var. Biri makro ekonomik istikrar, bu da para ve maliye politikaları ile sağlanıyor. Para politikalarına baktığımız zaman fiyat istikrarını hedeflemiş bağımsız merkez bankacılığı anlayışı T&uuml;rkiye i&ccedil;in &ouml;nemli... Ge&ccedil;tiğimiz d&ouml;nemde &ouml;zellikle 2001 krizinden sonra yaptığımız yapısal reformlarda bunun &ccedil;ok b&uuml;y&uuml;k faydasını g&ouml;rd&uuml;k. - Dalgalı kur rejimini &ouml;nemsiyoruz -Boyner, dalgalı kur rejimini &ouml;nemsediklerini ve T&uuml;rkiye i&ccedil;in doğru olduğunu d&uuml;ş&uuml;nd&uuml;klerini ifade ederek, Sıfır b&uuml;t&ccedil;e a&ccedil;ığını hedefleyen maliye politikaları T&uuml;rkiye nin g&uuml;ndeminde oldu. Burada bizim &ouml;nemli g&ouml;rd&uuml;ğ&uuml;m&uuml;z s&uuml;rekli harcama reformu &uuml;zerinde &ccedil;alışan, kamu harcamalarını artan &ouml;l&ccedil;&uuml;de etkinlik ve &uuml;reten harcamalara y&ouml;nlendirmek. Bunlar nedir? Altyapı harcamaları, teknoloji, eğitim ve sağlıkla ilgili harcamalarıdır diye konuştu.Mali ve para politikalarının cari a&ccedil;ık probleminin &ccedil;&ouml;z&uuml;m&uuml; i&ccedil;in yetersiz kaldığına işaret eden Boyner, T&uuml;rkiye gibi gelişmekte olan &uuml;lkelerde cari a&ccedil;ığın y&uuml;zde 3-4 oranını &uuml;zerine &ccedil;ıktığı zaman farklı bir risk eşiğine atlandığını, T&uuml;rkiye nin bug&uuml;n y&uuml;zde 10 luk bir cari a&ccedil;ık rakamının olduğunu s&ouml;yledi.&Uuml;mit Boyner, s&ouml;zlerini şunları kaydetti: Cari a&ccedil;ığın yapısına da baktığımız zaman mal ticareti dengesi a&ccedil;ığını daha y&uuml;ksek olduğunu g&ouml;rd&uuml;ğ&uuml;m&uuml;z i&ccedil;in temelde bunun bir mal ticaret dengesi sorunu da olduğunu s&ouml;yleyebiliriz. Burada zaman zaman rekabet&ccedil;i kur tartışmaları g&uuml;ndeme geliyor. Merkez Bankası m&uuml;dahaleleri yeterli mi yetersiz mi? Bu tartışmalar yapılıyor. A&ccedil;ık&ccedil;ası biz rekabet&ccedil;i kur tartışmasının veya Merkez Bankası m&uuml;dahalelerinin, cari a&ccedil;ığın sorun olmaktan &ccedil;ıkması i&ccedil;in yeterli &ouml;nlemler olduğuna kesinlikle inanmıyoruz. Bu noktada mal ticareti ve ticaret dengemize odaklanmalıyız diye d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yoruz. T&uuml;rkiye nin hep g&uuml;ndemde olan i&ccedil; tasarruf sorunu var. burada memleket i&ccedil;i tasarrufların finansal sisteme y&ouml;nlendirilmesi ve bir anlamda finansal derinleşmenin &ouml;zelleştirilmesi konuları var. bunlar bu yıl ki &ccedil;alışma programımızda &ouml;nemli bir yer tutuyor. T&Uuml;SİAD olarak sıklıkla mikro yapısal reformlar g&uuml;ndemine d&ouml;nmek istiyorum, bunlar inovasyon kapasitesiyle rekabet hukukuyla kayıt dışıyla m&uuml;cadeleden enerji piyasalarının reorganizasyonuna kadar &ccedil;eşitli alanları kapsıyor. Kendileri i&ccedil;in, &uuml;retkenlik temelli b&uuml;y&uuml;menin iki ana değişkeni olduğunu bildiren Boyner, Birincisi inovasyon kapasitesi. T&uuml;rkiye nin &ouml;n&uuml;m&uuml;zdeki d&ouml;nemde en &ouml;ncelikli olarak g&uuml;ndeme alması gereken konulardan biri. İnovasyon kapasitesi dediğimiz zaman teknoloji yaratma, yenilik&ccedil;i buluş geliştirebilme ve teknolojiyi kullanabilmekten bahsediyoruz. İkincisi de eğitim konusu bizim 2012 &ccedil;alışma programımızda ağırlıklı bir yer tutuyor. Eğitim kapsamı i&ccedil;eriği niteliği ve eğitimcinin eğitimi bizim &ccedil;alışma programımızda yer tutacak diye konuştu.Boyner, Sanayi Strateji Belgesini &ouml;nemsediklerini, y&uuml;r&uuml;rl&uuml;ğe girmesi i&ccedil;in bir takvimlendirmesi olduğunu ve bunu takip edeceklerini belirtti.T&uuml;rk Ticaret Kanunu nun ve Bor&ccedil;lar Kanunu nun temmuz ayından itibaren y&uuml;r&uuml;rl&uuml;ğe girmesini beklediklerini dile getiren Boyner, TTK nın ve Bor&ccedil;lar Kanununu iş d&uuml;nyasına yeni bir yaşam bi&ccedil;iminin hem şeffaflık a&ccedil;ısından hem y&ouml;netişim k&uuml;lt&uuml;r&uuml; a&ccedil;ısından bir reform olduğunu d&uuml;ş&uuml;nd&uuml;klerini kaydetti.-Yeni teşvik sistemi-&Uuml;mit Boyner yeni teşvik programını da &ouml;nemsediklerini belirterek, s&ouml;zlerini ş&ouml;yle s&uuml;rd&uuml;rd&uuml;: Bizim teşvik olarak g&ouml;rd&uuml;ğ&uuml;m&uuml;z sekt&ouml;rel teşviklerden veya s&uuml;bjektif olarak belli sekt&ouml;rlere verilen teşviklerden &ccedil;ok, yatay anlamda t&uuml;m sekt&ouml;rlerimizde b&uuml;y&uuml;k yatırımları, alt yapıyı geliştirecek, hem maddi alt yapı, hem de beşeri alt yapılardan bahsediyorum. B&uuml;y&uuml;k yatırımları inovasyon ve teknolojiyi, b&ouml;lgesel k&uuml;melenmeleri destekleyecek bir teşvik programı beklentisi i&ccedil;indeyiz.T&uuml;rkiye de 2001 krizinden sonra yapısal reformlarda &ccedil;ok ciddi yer tutan bağımsız d&uuml;zenleyici kurumlar bizim g&uuml;ndemimizde her zaman yer alıyor. Bu &ccedil;alışmaları izlemeye devam edeceğiz. bu kurumlarla ilgili bu yıl &ccedil;ok temel bir rapor hazırlıklarımız arasında. &Uuml;mit Boyner, d&uuml;nyada 2008 de yaşanan krizden sonra bir tehlike ile karşı karşıya olunduğunu ifade ederek, şunları kaydetti: Avro b&ouml;lgesinin yaşadığı sıkıntılar bizi ş&ouml;yle bir noktaya getirdi. Sadece T&uuml;rkiye değil global anlamda b&ouml;yle bir tehlikeden bahsediyorum. Demokratik standartlardan refah i&ccedil;in vazge&ccedil;me eğilimi... Yani daha merkeziyet&ccedil;i bir devlet, daha kalitesiz bir demokrasi. Hindistan ve &Ccedil;in hep &ouml;rnek olarak &ouml;n&uuml;m&uuml;ze sunuluyor. T&uuml;rkiye i&ccedil;in Avrupa nın &Ccedil;in i olsun. &Ouml;zellikle AB krizi g&uuml;ndeme getirilerek, demokratik standartlar &ccedil;ok mu &ouml;nemli? Refah ve istikrar s&uuml;rd&uuml;ğ&uuml; &ouml;l&ccedil;&uuml;de, soruları ile daha sık karşılaşır olduk. Biz bunun nafile bir tartışma olduğunu d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yoruz. Belki ge&ccedil;ici bir s&uuml;re refahın, size getirdiği rehavete kapılabilirsiniz ama o sırada &ccedil;ok &ouml;nemli ve zorluklarla elde edilmiş demokratik standartları geri getirmeniz &ccedil;ok zor olabilir.Hindistan bir kast sistemidir, gelir farklılıklarının olduğu. &Ccedil;in, keza otoriter, gayet merkezi bir sistem. Bunlar T&uuml;rkiye i&ccedil;in hedef olamaz. T&uuml;rkiye nin yeri orta halli orta demokrasili bir &uuml;lke olmak değildir. Biz T&uuml;rkiye nin ekonomik b&uuml;y&uuml;kl&uuml;ğ&uuml; kadar kişi başına gelir artışı oranında da d&uuml;nyanın sayılı &uuml;lkelerinin arasına girmesi gerektiğini, ve gelir arklılıklarının da daha adil bir şekilde gerektiğini d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yoruz. T&uuml;rk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (T&Uuml;SİAD) Y&ouml;netim Kurulu Başkanı &Uuml;mit Boyner, T&Uuml;SİAD olarak kayıtsız şartsız se&ccedil;ilmiş h&uuml;k&uuml;metin ve parlamentonun siyaset &uuml;retme hakkından yana olduklarını belirterek, Ancak mevcut sistemde hukuk devleti, hukukun &uuml;st&uuml;nl&uuml;ğ&uuml; ve hUkukun usul&uuml; konusunda geldiğimiz bu tıkanmış noktada MİT veya diğer devlet g&ouml;revlileri i&ccedil;in kanun &ccedil;ıkarmak maalesef durumsal bir y&ouml;ntem... dedi.T&Uuml;SİAD ın 2012 yılı programının a&ccedil;ıklandığı toplantıda Boyner, T&Uuml;SİAD ın AB konusunda uzun s&uuml;re &ccedil;alışmış bir dernek olduğunu hatırlatarak, belki de yeteri kadar farkındalık yaratamadıklarını, Avro b&ouml;lgesinin i&ccedil;inde yaşadığı krizi kendilerinin bir sistem krizi olarak veya Avrupa nın sahip olduğu değerler b&uuml;t&uuml;n&uuml;n krizi olarak g&ouml;rme yanlışına d&uuml;şm&uuml;ş olabileceklerini kaydetti.Aslında bu ikisinin birbiriyle ilgisi olmadığını dile getiren Boyner, Avro krizinin mali uyum ger&ccedil;ekleştirilmediği i&ccedil;in ortaya &ccedil;ıktığını, ancak ne olursa olsun AB modelinin siyasi, y&ouml;netişim, teknik a&ccedil;ısında k&uuml;reselleşmenin en şeffaf, en sağlıklı ve en hesap verebilir provası olduğunu d&uuml;ş&uuml;nd&uuml;klerini s&ouml;yledi.Boyner, ileriki d&ouml;nemde hedefin esasen AB normlarında, AB şeffaflığında ve hesap verebilir bir d&uuml;zende T&uuml;rkiye nin kendini geliştirmesi olmalıdır diye d&uuml;ş&uuml;nd&uuml;klerini belirtti.T&Uuml;SİAD ın Anayasa konusunda T&uuml;rkiye de 1990 ların başından bu yana hem metin olarak hem şu andaki metinde farklı değişiklikleri &ouml;nererek hem de yepyeni bir anayasa yapmak &uuml;zere farklı fikirleri bir araya getirerek &ccedil;ok yoğun bir şekilde &ccedil;alışmalar ger&ccedil;ekleştirdiğini s&ouml;yleyen Boyner, konuşmasına şu şekilde devam etti: Bir anayasa komisyonumuz var. Biz esasen burada topun siyaset&ccedil;ilerde olduğunu d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yoruz. Biz bug&uuml;ne kadar hep şunları duyduk... Birey odaklı, &ouml;zg&uuml;rl&uuml;k&ccedil;&uuml;, yepyeni bir anayasa dışında siyaset&ccedil;ilerden yeni anayasayla ilgili somut bir şey hen&uuml;z duymadık. A&ccedil;ık&ccedil;ası bunu bekliyoruz. Komisyonun bir s&uuml;resi var. Mart ta bir şeyler duymayı bekliyor olacağız. Yeni Anayasayı &ouml;nemsiyoruz. Yaptığımız &ccedil;alışmalarla da buna destek verdik. Anayasaya kadar &ouml;nemli, hatta belki daha &ouml;nce g&uuml;ven arttırıcı &ouml;nlem dediğimiz bir takım konular var T&uuml;rkiye nin g&uuml;ndeminde... Bir tanesi biz tekrar bireyin &ouml;zg&uuml;rl&uuml;ğ&uuml; ve bireyin hukuk g&uuml;venliği konuların d&ouml;nmeliyiz diye d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yorum. Aslında yargıda yapılacak reform, bireyin hukukunu ve &ouml;zg&uuml;rl&uuml;ğ&uuml;n&uuml; &ouml;ne alan bir yargı reformu ifade &ouml;zg&uuml;rl&uuml;ğ&uuml; ile ilgili yapılacak d&uuml;zenlemeler ve siyasi partiler ve se&ccedil;im kanununun daha şeffaf, daha hesap verebilir bir noktaya taşınması T&uuml;rkiye nin &ouml;n&uuml;n&uuml; anayasadan &ouml;nce bile a&ccedil;abilecektir diye d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yoruz. T&Uuml;SİAD yargı reformundan aslında iki şey anlıyor. Yargı reformu devlet kurumları arasında yetki ve g&uuml;&ccedil; paylaşımının d&uuml;zenlenmesi olduğu kadar vatandaşların temel haklarının ve kaliteli yargı hizmetinin g&uuml;venceye alınması olarak anlıyoruz. O a&ccedil;ıdan yargı reformuyla ilgili beklentilerimiz b&uuml;y&uuml;k. -Reform heyecanı-T&uuml;rkiye nin 2000 li yılların başında &ouml;zellikle de AB s&uuml;recinin g&uuml;ndeme gelmesiyle bir reform heyecanı yaşadığını anımsatan Boyner, T&uuml;rkiye nin sivilleşme alanında &ouml;nemli adımlar attığını, 2008 le birlikte devlet i&ccedil;indeki &ccedil;etelerin ortaya &ccedil;ıkarılması, bunların hesap vermesi konusunda bir arınma başlıyor heyecanına toplumun b&uuml;y&uuml;k bir &ccedil;oğunluğunun katıldığını d&uuml;ş&uuml;nd&uuml;ğ&uuml;n&uuml; belirterek, Ama ge&ccedil;tiğimiz d&ouml;nem i&ccedil;inde &ouml;yle tartışmalar yaşamaya başladık ki &ouml;zellikle bu arınma s&uuml;reci evrensel hukuk kuralları i&ccedil;inde mi ger&ccedil;ekleşiyor? Bu soruya cevap veremedik&ccedil;e veya bu sorunun cevabı netleşmedik&ccedil;e toplumda kaygının ve biraz bu s&uuml;rece inancın azaldığını maalesef g&ouml;r&uuml;yoruz dedi. Hukukun &uuml;st&uuml;nl&uuml;ğ&uuml;nden g&uuml;nden g&uuml;ne uzaklaşan bir tabloyla karşı karşıyayız. Bizler de sıradan vatandaşlar olarak devlet i&ccedil;indeki erkler kavgasının nereye bağlanacağını biraz dehşetle ve g&uuml;vensizlik duygumuz artarak izliyoruz diyen Boyner, bu g&uuml;vensizlik duygusunun kaynağının hukukun işlememesine, adaletin yerini bulmadığı inancına, hukukun g&uuml;c&uuml;n&uuml;n değil, g&uuml;c&uuml;n hukukunun bir kez daha &ouml;n plana &ccedil;ıkmasına bağladığını anlattı.Boyner, ş&ouml;yle devam etti: Tabiri caizse bir s&uuml;redir gazeteciden, devlet memuruna, g&uuml;venlik g&ouml;revlisinden, &ouml;ğretim g&ouml;revlisine kadar &ccedil;ok sayıda insan bir &ccedil;ok vatandaşımızın g&ouml;z&uuml;nde kim vurduya gidiyor. Sistemin i&ccedil;ine bir giriyorlar daha sonra haber alabilirsen al. S&uuml;re&ccedil; son derece yavaş işliyor. Kamuoyu olarak neredeyse bir g&ouml;lge oyunu seyrediyoruz. Bu seyrettiklerimiz i&ccedil;inde g&ouml;rd&uuml;klerimizin hangi ger&ccedil;ekliği yansıttığını anlamak i&ccedil;in de gerekli malzemelerden biz yoksunuz kamuoyu olarak. Bu g&uuml;vensizlik ve savrulma toplumda kamplaşmayı, &ouml;tekileştirmeyi arttırarak aslında toplum olarak b&uuml;nyemize bir zehir olarak akıyor. Arınmaya ger&ccedil;ekten ihtiyacımız var. Devlet i&ccedil;indeki yasa dışı &ouml;rg&uuml;tlerin temizlenmesi &ccedil;ok &ouml;nemli... Bunun kadar &ouml;nemli iki nokta daha var onlarında altını &ccedil;izmek istiyorum. Birincisi yargı ve adalet sistemimizin bir an &ouml;nce evrensel hukuk kriterleri &ccedil;er&ccedil;evesine oturması ve s&uuml;recin bundan sonra bu şekilde işlemesi... İkincisi vesayet sisteminin sadece sivilleşme yoluyla bitmesi değil, devlet i&ccedil;indeki erklerin g&ouml;rev ve sorumluluklarının daha net ve hukuk normlarına şeffaflık ve hesap verebilirlik değerlerine uygun hale gelmesi... - T&uuml;rkiye nin etrafındaki coğrafya bir yangın yeri -T&uuml;rkiye nin etrafındaki coğrafyanın bir yangın yeri olduğunu anımsatan Boyner, T&uuml;rkiye nin yaslanacağı en &ouml;nemli dayanağın 2000 li yılların başında T&uuml;rkiye yi şaha kaldırmış olan insan haklarına saygılı, demokratik, hukuk devletinin inşa edilmesine y&ouml;nelik azmine tekrar kavuşmak olduğunu vurguladı.Demokrasinin hukuksuz olmayacağını, demokrasilerde en &ouml;nemli referansın hukuk devleti ve adalete duyulan g&uuml;ven olduğunu belirten &Uuml;mit Boyner, halk iradesinin en sağlıklı bi&ccedil;imde y&ouml;netime yansımasının, azınlığın da temsil edilebilmesinin, &ouml;zg&uuml;r bir ifade ortamı i&ccedil;in devletin g&ouml;rev sınırlarının belirlenmesinin şart olduğu kadar adaletin g&uuml;venceye alınması i&ccedil;in de hukukun şart olduğunu s&ouml;yledi.T&uuml;rkiye de demokrasi ve hukuk g&uuml;venliği i&ccedil;in gerekli temel yasaların bug&uuml;n yazılmamış olduğuna dikkati &ccedil;eken Boyner, eşitlik ve &ouml;zg&uuml;rl&uuml;ğ&uuml;n ileri demokrasi standartlarında olmadığı gibi devletin g&ouml;rev alanının da net olmadığını s&ouml;yledi.T&Uuml;SİAD Başkanı Boyner, konuşmasını ş&ouml;yle tamamladı: Biz T&Uuml;SİAD olarak kayıtsız şartsız se&ccedil;ilmiş h&uuml;k&uuml;metin ve parlamentonun siyaset &uuml;retme hakkından yanayız. Ancak mevcut sistemde hukuk devleti, hukukun &uuml;st&uuml;nl&uuml;ğ&uuml; ve hukukun usul&uuml; konusunda geldiğimiz bu tıkanmış noktada MİT veya diğer devlet g&ouml;revlileri i&ccedil;in kanun &ccedil;ıkarmak maalesef durumsal bir y&ouml;ntem ve hesap verme zorunluluğu şeffaflık a&ccedil;ısından geliştirilerek bir hukuk normu haline getirilmesi gerekiyor. Yeterli değil. Sistemi bir demokratik hukuk devleti inşa etme &uuml;zerine d&ouml;n&uuml;şt&uuml;rme amacına da yeteri kadar hizmet etmediğini, mutlaka geliştirilmesi gerektiğini d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yoruz. &Ouml;zel yetkili mahkemelerle ilgili kanun h&uuml;k&uuml;mlerinden ter&ouml;rle m&uuml;cadele yasasına kadar topyekun bir hukukun &uuml;st&uuml;nl&uuml;ğ&uuml; Avrupa İnsan Hakları S&ouml;zleşmesi &ccedil;er&ccedil;evesinde hukuk anlayışını yansıtacak kanun metinlerini yazma, &ouml;zg&uuml;rl&uuml;k alanlarını da ama sız a&ccedil;ma y&ouml;n&uuml;nde bir seferberlik başlatmak zorunda olduğumuzu d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yoruz. Reform dediğimiz şey zihniyetten başlayan bir b&uuml;t&uuml;nd&uuml;r. Par&ccedil;a par&ccedil;a, yamayla biz bu sistemi d&uuml;zeltebileceğimiz yeri &ccedil;oktan ge&ccedil;tik diye d&uuml;ş&uuml;n&uuml;yoruz. &Ouml;n&uuml;m&uuml;zdeki d&ouml;nem i&ccedil;in T&Uuml;SİAD ın T&uuml;rkiye i&ccedil;in ana vizyonumuz g&uuml;c&uuml;n hukukunun değil, hukukun g&uuml;c&uuml;n&uuml;n&uuml;n hakim olduğu demokratik bir devlet, m&uuml;reffeh ve a&ccedil;ık bir toplumdur.

Boyner: Cari açık için MB müdahalesi yeterli değil

Boyner, "Rekabetçi kur tartışmasının veya MB müdahalelerinin, cari açık için yeterli önlemler olduğuna inanmıyoruz" dedi

Öne Çıkanlar