Boyner: TÜSİAD 'kanarya sevenler derneği' değildi

T&uuml;rk Sanayicileri ve İş adamları Derneği (T&Uuml;SİAD) Y&ouml;netim Kurulu Başkanı &Uuml;mit Boyner, eğilip b&uuml;k&uuml;lmeme, her koşulda &ouml;zg&uuml;r d&uuml;ş&uuml;nceyi ve duruşu savunma, biat ve itaat k&uuml;lt&uuml;r&uuml;ne değil tartışma ve fikir &ccedil;oğulculuğuna inanmalarının semeresini g&ouml;rd&uuml;klerini belirterek, T&uuml;rkiye nin nasıl bir geleceğe sahip olacağını kurgularken, itaat k&uuml;lt&uuml;r&uuml; ile &ouml;zg&uuml;r d&uuml;ş&uuml;nce ve &ouml;zg&uuml;r ifade k&uuml;lt&uuml;r&uuml; arasındaki m&uuml;cadelede hangisinin ağır basacağının asıl belirleyici olacağına ben y&uuml;rekten inanıyorum dedi.T&Uuml;SİAD 43. Olağan Genel Kurulu nda, &uuml;lkenin m&uuml;reffeh bir geleceğe kavuşmasının en &ouml;nemli şartı olan yatırım konusunda zirveler d&uuml;zenlediklerini belirten Boyner, herkese kıvan&ccedil; veren ekonomiyle ilgili g&ouml;stergelerin, &uuml;lkeyi saran dinamizmin ve ileriye y&ouml;nelik umut ve hırsın &uuml;zerine maalesef iş&ccedil;i &ouml;l&uuml;mlerinin g&ouml;lgesinin &ccedil;ok sık d&uuml;şt&uuml;ğ&uuml;n&uuml; s&ouml;yledi. Bu rakamların, toplum olarak bireye ve insana verilen ya da verilemeyen değerin aynası olduğuna dikkati &ccedil;eken Boyner, şunları kaydetti: G&uuml;nde ortalama 3 iş&ccedil;inin kaza adı verilen, &ccedil;oklukla Zonguldak taki maden faciasının da g&ouml;sterdiği gibi neredeyse taamm&uuml;den &ouml;l&uuml;me g&ouml;nderdikleri i&ccedil;in hayatlarını kaybetmelerinin acısını, utancını y&uuml;reğimizde duyduk. Hep dile getirdiğimiz birey haklarına ve hukukun &uuml;st&uuml;nl&uuml;ğ&uuml;ne saygı, y&ouml;neticilerin hesap verebilirliğinin esas alınması gibi ilkelerin soyut sayıklamalar olmadığını, bu t&uuml;r y&uuml;rek dağlayıcı faciaların engellenmesi i&ccedil;in ne kadar somut ve gerekli olduklarının altını &ccedil;izmeye de devam edeceğiz. Kurum olarak saldırılara da uğradık. Bazıları tarihi &ccedil;arpıtmaktan ka&ccedil;ınmadı. Defalarca d&uuml;zelttiğimiz olgularda bile yanlışı s&uuml;rd&uuml;rebilmeyi i&ccedil;lerine sindirebildiler. Dernek olarak, savunduğumuz ilkeler &ccedil;er&ccedil;evesinde veremeyeceğimiz bir hesabımızın bulunmamasının rahatlığıyla hareket ettik. Ben bazen yakışıksız sataşmalara maruz kaldım. Kadın olmamı bir zaaf gibi g&ouml;renlerin haksız ve seviyesiz saldırganlıklarından yılmadım. Her yerde doğru bildiklerimi ve inandıklarımı s&ouml;ylemeyi s&uuml;rd&uuml;rd&uuml;m. Boyner, vatandaşlar olarak s&ouml;z s&ouml;ylemek i&ccedil;in izin alınması gerektiğini d&uuml;ş&uuml;nmediklerini dile getirerek, &Uuml;lkenin meselelerinin bizim &uuml;zerimize vazife olduğuna inanarak hareket ettik. Zaten eski başkanlarımızdan birinin bir vesileyle s&ouml;ylediği gibi T&Uuml;SİAD kanarya sevenler derneği de değildi. Zaman veya zemine g&ouml;re s&ouml;ylem ve tavır değiştirmeyi d&uuml;ş&uuml;nmedik ve b&ouml;yle bir şey hi&ccedil; yapmadık. Yurt dışında sayısız toplantıya katıldık. D&uuml;nyayı sarsan ekonomik krizin akabinde, bildiğimiz d&uuml;zenin yıkılmasıyla ortaya &ccedil;ıkan şaşkınlığı, yeni bir d&uuml;zen kurulması i&ccedil;in verilen &ccedil;abaları izledik. Kore den Meksika ya, D&uuml;nya Bankası toplantılarından Businesseurope tartışmalarına d&uuml;nya ekonomisinin y&ouml;netilmesinde yeni arayışların i&ccedil;inde olduk diye konuştu. T&Uuml;SİAD ın bu &ccedil;abalara ciddi katkı sağladını ifade eden Boyner, T&uuml;rkiye ekonomisinin performansı, kredi notunun y&uuml;kseltilmesi gibi gelişmeler kadar bu yaptıklarının da &uuml;lkeye duyulan ilgiyi artırdığını s&ouml;yledi. -Biat ve itaat k&uuml;lt&uuml;r&uuml;Boyner, Avrupa iş d&uuml;nyasının T&uuml;rkiye yi itici bir &uuml;slupla AB dışında tutmaya &ccedil;alışan siyaset&ccedil;ilerinin ufuksuzluğunun ne kadar ağır bir bedeli olduğunu a&ccedil;ık&ccedil;a g&ouml;rd&uuml;ğ&uuml;n&uuml; vurgulayarak, s&ouml;zlerini ş&ouml;yle s&uuml;rd&uuml;rd&uuml;: Abartmadan kayda ge&ccedil;irmeliyim ki, T&uuml;rkiye yi d&uuml;ş&uuml;nmek ve anlamak a&ccedil;ısından her bakımdan bir referans noktası olduğumuz da ge&ccedil;tiğimiz &uuml;&ccedil; yılda iyice ortaya &ccedil;ıktı. &Ouml;ncelikle &uuml;yelerimizin temsil etiği ekonomik g&uuml;c&uuml;n ağırlığı ve &ouml;nemini herkes gayet iyi kavradı. Ekonomik konularda dar &ccedil;ıkarların peşinde koşmayıp, ortak ekonomik, sosyal ve siyasi &ccedil;ıkarların avukatlığını ve bek&ccedil;iliğini yaptığımız daha iyi anlaşıldı.Eğilip b&uuml;k&uuml;lmememiz, her koşulda &ouml;zg&uuml;r d&uuml;ş&uuml;nceyi ve duruşu savunmamız biat ve itaat k&uuml;lt&uuml;r&uuml;ne değil tartışma ve fikir &ccedil;oğulculuğuna inanmamızın semeresini g&ouml;rd&uuml;k. T&uuml;rkiye nin nasıl bir geleceğe sahip olacağını kurgularken, itaat k&uuml;lt&uuml;r&uuml; ile &ouml;zg&uuml;r d&uuml;ş&uuml;nce ve &ouml;zg&uuml;r ifade k&uuml;lt&uuml;r&uuml; arasındaki m&uuml;cadelede hangisinin ağır basacağının asıl belirleyici olacağına ben y&uuml;rekten inanıyorum. - Cumhuriyeti yeniden inşa ediyoruz Boyner, tarihin ger&ccedil;ekten de hayli kritik bir d&ouml;n&uuml;m noktasında olunduğunu belirterek, Cumhuriyeti yeniden inşa ediyoruz. Bu inşa &ccedil;abasının bizi daha demokratik, ger&ccedil;ek anlamıyla laik, hukukun &uuml;st&uuml;nl&uuml;ğ&uuml;n&uuml;, kuvvetler ayrılığını sağlamış bir d&uuml;zene g&ouml;t&uuml;rmesini istiyoruz. Bunu sağlamanın yegane yolu da renkli ve &ccedil;oğulcu bir tartışma ortamının s&uuml;rd&uuml;r&uuml;lmesinden ge&ccedil;iyor. G&ouml;reve gelirken kullanmış olduğum bir deyime d&ouml;necek olursam T&uuml;rkiye a&ccedil;ısından mesele demokrasi a&ccedil;ığı nın kapatılmasıdır. Bu a&ccedil;ığın kapatılması refahımız, huzurumuz ve istikbalimiz a&ccedil;ısından cari a&ccedil;ığın kapatılmasından daha az &ouml;nemli değildir.T&Uuml;SİAD Y&ouml;netim kuruluna başkanlık yaptığım bu &uuml;&ccedil; yılın sonunda pek &ccedil;ok bakımdan gidişatı sağlıklı, doğru yerde duran bir T&uuml;rkiye de yaşadığımıza inanıyorum. Ancak ne yalan s&ouml;yleyeyim kendi ayağına dolanacak, kibirin bubi tuzaklı yollarına s&uuml;r&uuml;klenecek bir T&uuml;rkiye ihtimalinden de kaygı duyuyorum.T&uuml;rkiye nin &ouml;zg&uuml;veni yerinde, d&uuml;nyaya meydan okumaya hazır, k&uuml;resel ekonominin zorlu koşullarında dişe diş m&uuml;cadele eden m&uuml;teşebbisleri var. D&uuml;nyanın d&ouml;rt bucağında aslanın ağzındaki işleri kaparken bulundukları yerlerdeki toplumlarla yakın ilişkiler geliştirebiliyorlar. Son otuz yılda artan bir ivmeyle harekete ge&ccedil;en bu &ccedil;alışma ve iş yapma enerjisi &uuml;lkemizin g&uuml;c&uuml;n&uuml;n &ouml;nemli bir kaynağıdır. Boyner, bir diğer kaynağın &uuml;lkenin tarihsel kimliği olduğuna dikkati &ccedil;ekerek, Bu tarihsel kimlik bir ge&ccedil;miş &ouml;yk&uuml;nmesinin &ccedil;ok &ouml;tesinde bir &ouml;neme ve değere sahiptir. T&uuml;rkiye nin bug&uuml;nk&uuml; kimliği, tarihin akışı i&ccedil;inde bu toprakları y&ouml;netenlerin yaptığı tercihlerden soyutlanamaz. 2013 te T&uuml;rkiye, ekonomisiyle, sosyolojisiyle, siyasetiyle d&uuml;nyanın odağındaysa, coğrafyasının da etkisiyle etrafındaki gelişmeleri etkileyecek bir konumda bulunuyorsa, bunun arka planında kritik d&ouml;nemlerde ger&ccedil;ekleştirilen radikal değişikliklere tanıklık etmiş hayli &ouml;zg&uuml;n o tarih vardır diye konuştu. T&uuml;rkiye nin bug&uuml;nk&uuml; başarılarının son on yılın iyi y&ouml;netiminin, istikrarının ve toplumsal enerjiyi dizginlerinden boşaltma başarısının bir sonucu olduğunu anlatan Boyner, Yine de vurgulamak isterim ki, T&uuml;rkiye ve onu y&ouml;netenler mevcut konumlarını aynı zamanda 3. Selim e kadar giden bir reform arayışının, tanzimat ve ıslahat fermanlarının, meşrutiyet d&ouml;nemlerinin ve Cumhuriyet in yarattığı, tanımladığı bir &ccedil;er&ccedil;eveye bor&ccedil;lular dedi. AA

Boyner: TÜSİAD 'kanarya sevenler derneği' değildi

Öne Çıkanlar