Bloomberght
Bloomberg HT Haberler Brexit kararının onayı basında ve liderler cephesinde nasıl yankılandı?

Brexit kararının onayı basında ve liderler cephesinde nasıl yankılandı?

İngiltere'de 2016'da yapılan referandum ile Avrupa Birliği'nden ayrılma kararı alınmasının ardından başlayan süreçte önemli bir noktaya gelindi ve Avrupa Birliği Brexit'i onayladı. İngiltere'nin 29 Mart 2019'da Avrupa Birliği'nden resmen ayrılması bekleniyor

Giriş: 26 Kasım 2018, Pazartesi 10:53
Güncelleme: 26 Kasım 2018, Pazartesi 14:04

Avrupa Birliği üyesi ülkelerin devlet ve hükümet başkanları, İngiltere'nin birlikten ayrılığı anlamına gelen Brexit anlaşmasını onaylamak ve gelecekteki ilişkilerin ana hatlarını belirleyecek siyasi deklarasyonu imzalamak üzere Brüksel'de bir araya geldi.

Zirvede yaklaşık 1,5 yıldır devam eden Brexit müzakerelerinde sağlanan ilerleme değerlendirildi, ardından beklenen karar çıktı; AB anlaşmaya destek kararının oybirliğiyle alındığını duyurdu.

Brexit anlaşmasının ardından AB-İngiltere ilişkilerinin geleceğinin nasıl şekilleneceğini tanımlayan anlaşma metninin onaylandığını AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, "AB liderleri Brexit anlaşmasını onayladı" açıklamasıyla duyurdu.

Brexit'in onaylanması uluslararası basında nasıl yankılandı?

Brexit'in onaylanması basında da geniş yankı buldu.

The Wall Street Journal Brexit'i; "Avrupa Birliği zorlu Brexit ayrılığını onayladı. Şimdi daha zoru başlıyor" başlığıyla manşetine taşırken, Financial Times; "May'in gündemi Brexit'i avam kamarasına onaylatmaya yöneldi" dedi.

İtalyan basın kuruluşları ise genellikle anlaşmanın resmi statü kazanması için gerek duyulan İngiltere Parlamentosu'nun onayına işaret etti.

Il Sole 24 Ore "Brexit'i AB kabul etti ama Londra'da kaos var", Corriere "AB'nin onayladığı Brexit planında gözler Westminster oylamasında. Yeni boşanma riskleri yolda" diyerek duyurdu.

Repubblica "AB liderleri Brexit planını onayladı, ama May için İngiltere Parlamentosu'nda çoğunluğu sağlamak zor olacak" dedi.

Liderler karara ne yorum yaptılar?

Son 1.5 yıldır hem İngiltere'nin, hem de Avrupa'nın gündemini domine eden Brexit'te sona bir adım daha yaklaşıldı. Brexit için önemli bir adım olan Brüksel zirvesi sonucu AB Konseyi ayrılık anlaşmasını onayladı. Anlaşmanın resmi bir statü kazanabilmesi için İngiltere ve Avrupa Parlamentosu tarafından tasdik edilmesi gerekiyor.

Anlaşmanın onaylandığının duyurulmasının ardından AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Junker ve AB'nin Brexit Başmüzakerecisi Michel Barnier ortak bir basın toplantısı düzenledi.

Anlaşmaya varıldığı haberini duyuran AB Konseyi Başkanı Donald Tusk Bütün bunlar nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, kesin olan bir şey var - sonsuza kadar dost kalacağız" dedi.

Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Junker ise, "Şampanya kadehlerinin kaldırılacağı bir gün değil. Bugün hüzünlü bir gün" dedi.

Junker, anlaşma hakkında "Bu anlaşma İngiltere ve AB için en iyi anlaşma. Bu anlaşma mümkün olan tek anlaşma" ifadelerini kullandı.

Avrupa Parlamentosu Başkanı Antonio Tajani, İngiltere ile varılan anlaşmanın Şubat ya da Mart ayında Avrupa Parlamentosu'nda oylamaya sunulacağını söyledi. Tajani, "Bugün güzel bir gün değil" diye konuştu. İngiltere Parlamentosu'nun anlaşmayı reddetme ihtimaline ilişkin bir soruya, "Anlaşma maddelerini yeniden müzakere etmek imkansız" şeklinde yanıt verdi.

Müzakere sürecini "sıradışı ve zor" olarak tanımlayan AB'nin Brexit başmüzakerecisi Michel Barnier, "İngiltere ile müzakere ettik, asla İngiltere'ye karşı değil" dedi.

Barnier sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şimdi herkesin, ama herkesin sorumluluk alma zamanı. Bu anlaşma İngiltere ve AB arasında güven inşası için, eşi görülmemiş ve hedefleri büyük olan ortaklığın geleceği için gerekli bir adım. Müttefik, ortak ve dost kalacağız."

Almanya Başbakanı Angela Merkel, "Karmaşık duygulara yol açan tarihi bir zirve ve tarihi bir gün olduğunu söylemek mümkün. 45 yıl sonra İngiltere'nin AB'den ayrılıyor olması trajik, ancak İngiliz halkının kararına saygı duymak zorundayız. Bu açıdan baktığımızda, bir ayrılık anlaşmasına ve İngiltere ile gelecekteki bağlar üzerine siyasi bir anlaşmaya varmış olmamız önemli" dedi.

Merkel, İngiltere Parlamentosu'nda anlaşmanın reddedilmesi halinde ne olacağına ilişkin soruya, "Bu yanıt veremeyeceğim spekülatif bir soru" dedi ve Theresa May'in İngiliz kamuoyunu ve milletvekillerini ikna etmek için kendine düşeni yapacağına emin olduğunu söyledi.

Merkel şöyle konuştu:

"Bu zamana kadarki müzakereler zorlu oldu. Şu anki ve gelecektekilerle ilgili ise kendimize 'İstek varsa, bir yolu da vardır' sözünü şiar edinmeliyiz."

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, "Brexit, AB'nin reform edilmesi ihtiyacını ortaya koydu" dedi.

"Bugün mutlu bir gün değil" diyen Macron, gelecekteki ilişkilerle ilgili, Fransız balıkçıların İngiliz karasularında avlanabilmesinin kendileri için öncelikli konu olduğunu söyledi.

Hollanda Başbakanı Mark Rutte, İngiltere'nin AB'den ayrılıyor olmasının üzücü bir durum olduğunu ifade ederek, "Alkış ya da çiçek yoktu ve herkes bunun üzücü bir gün olduğunu söylüyor" dedi.

"B planının olmadığını" söyleyen Mark Rutte, "Masada olan anlaşma bu. İngiltere Parlamentosu'ndan geçmeme ihtimalini düşünmek istemiyorum, çünkü Başbakan Theresa May'e ve İngiliz halkının bilgeliğine güvenim tam" diye konuştu.

Rutte, "Eğer İngiltere'de bu anlaşmaya 'Hayır' demenin daha iyi bir sonuç doğuracağını düşünen varsa yanılıyorlar. Hem Avrupa Birliği hem de İngiltere için yapabileceğimizin en iyisi bu" ifadesini kullandı.

Bundan sonraki süreçte ne olması bekleniyor?

AB tarafından onaylanan anlaşma Avrupa Konseyi ve İngiltere Parlamentosu'nda oylamaya sunulacak. Anlaşmanın resmi bir statü kazanabilmesi için 27 AB üyesi ülkeden en az 20 üyenin lehte oy kullanması ve Avrupa Parlamentosu tarafından da tasdik edilmesi gerekiyor.

29 Mart 2019'da başlaması beklenen resmi ayrılık sürecini 21 aylık bir geçiş dönemiyle başlamış olacak.

Süreçte temel sorun başlıklarından biri olan çalışma ve eğitim hakları varılan anlaşmayla güvence altına alındı. Buna göre; İngiltere'deki AB vatandaşları ve AB'deki İngiliz vatandaşlarının bulundukları ülkede çalışma veya eğitim hakları sürecek.

İngiltere AB'ye, "adil bir finansal anlaşma" diye nitelendirilen 39 milyar sterlinlik "ayrılık ücreti" ödeyecek.