Bloomberght
Bloomberg HT Haberler Çağlayan: Merkez Bankası'nın politikası hatalı

Çağlayan: Merkez Bankası başkanının adının 'arif' olması gerekmiyor

Ekonomi Bakanı Çağlayan, Merkez Bankası'nın faiz politikasıyla ilgili "Söyleyeceklerimizi söyledik. Bu saatten sonra söylenecek her şey zaman kaybı olur. Ümit ediyorum ki, 'arif olan anlar.' Arif olması için illaki Merkez Bankası başkanının adının 'arif' olması gerekmiyor" dedi

Giriş: 19 Ekim 2012, Cuma 10:53
Güncelleme: 19 Ekim 2012, Cuma 12:23

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Merkez Bankası'nın önemli bir kuruluş olduğunu ve kendisinin Merkez Bankası ile kavga etme gibi bir düşüncesinin olamayacağını belirterek, "Merkez Bankası hatalı faiz politikasıyla önümüzü tıkıyor, gerekli sinyalleri veremiyor. Avrupa'nın ekonomik olarak dünya yarışından koptuğu bir ortamda Türk ekonomisi frene basamaz, bunda pişmanlık duyarız." dedi

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Merkez Bankası'nın faiz politikasıyla ilgili ''Söyleyeceklerimizi söyledik. Bu saatten sonra söylenecek her şey zaman kaybı olur. Ümit ediyorum ki, 'arif olan anlar.' Arif olması için illaki Merkez Bankası başkanının adının 'arif' olması gerekmiyor'' dedi.

Çağlayan, Türkiye'nin bugün marka değeri olan bir ülke konumuna geldiğini söyledi. Bundan en fazla faydayı da Türk özel sektörünün gördüğünü belirten Çağlayan, Türkiye'nin her geçen gün büyüdüğünü ifade etti.

Bir çok ülke krizlerle uğraşırken, Türkiye'nin önemli başarılara imza attığını vurgulayan Çağlayan, bunun devam etmesini istediklerini bildirdi.

-''Bu kadar geniş bir faiz bandına ne gerek var?''

Merkez Bankası'nın dünkü Para Politikası Kurulu (PPK) kararlarını da değerlendiren Çağlayan, şunları kaydetti:

''Merkez Bankası diyor ki 'dediğimiz dedik, çaldığımız düdük'. Merkez Bankası önemli bir kuruluşumuz. Benim Merkez Bankası ile kavga etme gibi bir düşüncem olamaz ancak onların gördüğü pencereyle bizim baktığımız pencere tamamen farklı. Türkiye büyümek, üretmek zorunda.''

Dünyanın en iyi teşvik sistemini açıkladıklarını vurgulayan Bakan Çağlayan, bu teşvik sistemini tüm dünyaya anlattığını, binlerce iş adamıyla bir araya geldiğini ve son bir ayda 120'den fazla üst yönetici (CEO) ile birebir görüşme gerçekleştirdiğini belirterek, şöyle devam etti:

''Bunlar tek başına yetmiyor. Aramızda (Merkez Bankası) bir senkronizasyon arızası var. Birlikte hareket edemiyoruz, birlikte söylem yapamıyoruz. Bugün Avrupa'nın ekonomik olarak dünya yarışından koptuğu bir ortamda Türkiye frene basamaz. Asıl şimdi yol almamız gerekiyor, çünkü onlar geride kaldı. Onları durup bekleme gibi bir düşüncemiz olamaz bizim. Böyle bir ekonomi anlayışı yok. Bu kadar geniş bir faiz bandına ne gerek var? Bu kadar ihtiyatlı olmaya... İhtiyat, ihtiyat, eyvallah biz de ihtiyatlıyız ama bu kadar aşırı bir şekilde fren yapmanın Türk sanayicisine, Türk ekonomisine hiç bir kazancı olamaz. Olsa olsa sadece pişmanlık duyarız.''

Derdinin Merkez Bankası ile uğraşmak olmadığını tekrarlayan Çağlayan, ''Benim vaktim yok bir kere uğraşmaya. Benim söylediğim şu; yeni bir teşvik sistemi var. Avrupa ekonomisi çökmüş, Böyle bir ortamda Türkiye'nin de içinde olduğu yükselen pazarlar öne çıkıyor. Böyle bir ortamda Türkiye ihracatını artırmış. Ekonominin geliştiği bir ortamda ülkemize gelecek yatırımcıların önünü kesmeyelim. İhtiyat adına onları sıkıntıya sokmayalım. Ayağını frene basmış bir ülkeye yabancı yatırımcı gelir mi?'' diye sordu.

-''Merkez Bankası önümüzü tıkıyor''

Türkiye'nin bir çok nimeti bulunduğunu ve yabancı yatırımcıların bu nimetlere geldiğini belirten Çağlayan, buna karşın Merkez Bankası'nın hatalı faiz politikasıyla yabancı yatırımcılara Türkiye'ye gelebilmeleri için gerekli sinyalleri vermediğini, önlerini tıkadığını söyledi.

Çağlayan, Türkiye'nin her yerinde sanayicilerin çok zor şartlarda üretim yapmaya çalıştığına dikkati çekerek, şöyle konuştu:

''Böyle bir ortamda yatırım yapmak için sanayicinin, yatırımcının kredi desteğiyle desteklenmesi gerekir. Şimdi böylesine yüksek faiz ortamında hangi bankadan, nereden bulacaksınız kendinize bu krediyi de yatırımda kullanacaksınız? Benim derdim bu. Bu faizler düştüğü zaman yatırımcı, yatırım yapacak, finansman desteğini bulacak. Bu konuda bankalara da görev düşüyor. Bankaların da sanayi yatırımları konusunda biraz insaflı olmaları gerekiyor. Onların kazancında kimsenin gözü yok, Allah daha da fazla versin ama 'bir sana bir bana' demesi lazım. Fakat asıl politika belirleyen kuruluş, Merkez Bankası'ndan benim beklediğim şey bu. Merkez Bankası bunları görebilmeli. Bu sinyalleri gerek içeriye gerek dışarıya verebilmeli. Böyle bir ortamda, bu yatırım teşvik sistemine uygun sinyaller vermesi, algılamasının değişmesi lazım. Maalesef Merkez Bankası Türkiye'yi farklı algılatıyor, farklı gösteriyor. Herkes aynı şeyi söylüyor. 'Siz büyüme rakamlarını aşağı doğru götürürseniz biz niye gelelim kardeşim' diyorlar. Şimdi bunları söylerken benim ekonomist falan olmama gerek yok. Hayatın içinden geldim, yaşadım gördüm. Benim derdimin bağcıyı dövmek değil, üzüm yemek olduğunu ifade etmek istiyorum. Ve böylesine bir ortamda gelin senkronize olalım diyorum. Konuşma, eylem, hareketler birbirini tamamlasın. Bu noktada yolumuzun açık ve aydınlık olduğunu söylüyor, durmak yok büyümeye devam, durmak yok gaza devam, durmak yok ihracata devam diyorum.''