Günay: Dalgalanmalar iç dinamiklere olumsuz yansımaz
-
Prof. Dr. Günay, "Komşularımızda yaşanan iç savaşlar zaman zaman ülkemizde de gerilimlere neden olmaktadır. Ancak bu dalgalanmalar iç dinamiklere olumsuz yansımayacaktır" dedi
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Ekonomi Başdanışmanı Prof. Dr. Emine Nur Günay, "Komşularımızda yaşanan iç savaşlar ülkemizde de gerilimlere neden olmaktadır. Ancak güçlü bir ekonomi ve demokrasi kültürüne sahip ülkemizde bu dalgalanmalar, iç dinamiklere olumsuz yansımayacaktır" dedi.
Günay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, küresel ve bölgesel siyasi dinamiklerin hızla değiştiğini ve Türkiye'nin de içinde bulunduğu bölgeyi doğrudan etkilediğini söyledi.
Böyle bir ortamda yeni ayrışmaların ve çatışmaların tohumlarının ekilmek istendiğini ve bu ortamı fırsat bilen kriz sözcülerinin Türkiye'nin istikrarı üzerine söylemler geliştirdiğini aktaran Günay, "Ancak milletimiz her zaman olduğu gibi sağduyulu olarak olaylara yaklaşmaktadır. Bu sağduyulu yaklaşım çevremizi saran siyasi ateş çemberinin ülkemizde siyasi ve ekonomik ateş çemberine dönüşmesini engelleyecektir" diye konuştu.
Günay, küresel piyasalarda aşağı yönlü risklerin öncelikle yavaş büyüme ve özellikle ABD'de faiz artış riski olarak ortaya çıktığının altını çizerek, yavaş büyümeye bağlı düşük emtia fiyatlarının özellikle hammadde üreticisi ülkelerde sorun yaratırken, ABD'de yaşanabilecek faiz artışlarıyla birleştiğinde uluslararası finansal piyasalarda ciddi oynaklıklara sebep olduğunu anlattı.
Yurt içinde ise jeopolitik gelişmeler ve siyasi beklentilerin risk oluşturduğunu aktaran Günay, şöyle devam etti:
"Şu anda dünyada ABD dışında tüm gelişmiş ülkelerde ve gelişmekte olan ekonomilerde ciddi bir büyüme sorunu yaşanıyor. Buna ilave olarak, Türkiye'nin etrafında, Suriye, Irak, Ukrayna, Rusya, Yunanistan ve İran'da yaşanan sıkıntılar, Türkiye'nin büyüme potansiyelini ciddi şekilde olumsuz olarak etkiliyor. Nerede ise sınır komşusu olduğumuz tüm ülkelerde ya sıcak savaş ya da ciddi ekonomik krizler yaşanıyor. Böyle bir coğrafyada hala ekonomik olarak bu kadar güçlü kalabilmek ancak yıllardır sürdürülen mali disiplin sonrası düzelen makroekonomik dengeler sayesinde oluyor."
- "Türkiye, son bir yılda neredeyse üç seçim geçirdi, ancak mali disiplin yönüyle hiçbir sorunumuz olmadı"-
Emine Nur Günay, Yunanistan ve Avrupa'daki birçok ülkenin mali disiplinsizlikle hala mücadele ettiğini ve sonuçları da maalesef bütün dünyayı olumsuz olarak etkilediğini dile getirdi.
Türkiye'nin ise son bir yılda neredeyse üç seçim geçirdiğine ancak mali disiplin yönüyle hiçbir sorun yaşamadığına dikkati çeken Günay, "2014 yılı haziran ayında 613 milyon TL açık veren bütçe, 2015 yılı haziran ayında 3,2 milyar TL fazla vermiştir. 2015 yılı haziran ayında bütçe gelirleri bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 14,5, bütçe giderleri ise yüzde 3,3 artmıştır. Faiz dışı bütçe giderleri ise yüzde 3,1 artmıştır. Mayıs sonu itibariyle, kısa vadeli dış borç stoku 2014 yıl sonuna göre yüzde 5,8 azalmıştır. Bu dönemde, bankalar kaynaklı kısa vadeli dış borç stoku yüzde 6,3, diğer sektörlerin kısa vadeli dış borç stoku yüzde 4,2 düşmüştür" ifadelerini kullandı.
Makro ihtiyati tedbirler yine aynı şekilde uygulanmaya devam ederken bunun da Türkiye'nin kırılganlığını azalttığına işaret eden Günay, Türkiye'yi diğer ülkelerden olumlu anlamda ayıran bir diğer konunun da güçlü bankacılık sektörü olduğunu söyledi.
Günay, Türk bankacılık sektörünün gerek sermaye yapısı ve yeterliliği gerekse tecrübe birikimiyle diğer ülkelerle karşılaştırıldığında ekonomik büyümeleri destekleyebilecek bir yapı ve büyüklüğe sahip olduğunu vurguladı.
Özellikle ticari hayatın "atardamarı" sayılan KOBİ segmentinin bu tip ortamlarda doğru büyüklük ve vadede krediyle desteklenmesinin son derece önemli olduğunu belirten Günay, şunları kaydetti:
"Türk bankacılık sektörü de uzun zamandır bunu yapmaya devam etmektedir. Komşularımızda yaşanan iç savaşlar zaman zaman ülkemizde de gerilimlere neden olmaktadır. Ancak güçlü bir ekonomi ve demokrasi kültürüne sahip ülkemizde bu dalgalanmalar iç dinamiklere olumsuz yansımayacaktır. Negatif beklenti söylemleri üzerine senaryolar oluşturmak yerine geleceğimize sahip çıkacak faaliyetlere ve yatırımlara aralıksız devam etmemiz gerekmektedir. En büyük sorumluluk vatandaşlarımız, iş dünyamız ve siyasi partilerimize düşmektedir."
AA