Deutsche Bank'ta sular durulmuyor
Almanya'nın en büyük bankası Deutsche Bank'ın hisseleri, son yaşanan gelişmelerin ardından ocak ayından bu yana tarihi düşük seviyelere gerilerken bankanın piyasa değeri yaklaşık 10 milyar avro eridi
Avrupa bankacılık sektöründe son dönemde yaşanan dalgalanmadan en fazla etkilenen bankalardan olan Deutsche Bank'ın hisseleri, ocak ayından bu yana tarihi düşük seviyelere gerilerken bankanın piyasa değeri de yaklaşık 10 milyar avro eridi. Bu durumda piyasalarda henüz ECB'nin herhangi bir müdahalesine gerek olmadığı ancak durumun daha kötüye gitmesi durumunda ECB’nin devreye girebileceği görüşü hakim.
Avrupa bankacılık sektörü, son yıllarda küresel krizin etkisiyle en kötü performansı sergilerken, Avrupa bankacılık hisselerinde ciddi kayıplar yaşanıyor.
2015 yılında 6,8 milyar avro zarar eden ve geçen yıl yaklaşık 35 bin çalışanını işten çıkarmayı planladığını açıklayan Deutsche Bank, bu zor durumun en belirgin yaşandığı bankalardan biri olarak dikkati çekiyor.
Banka, hafta başında yaptığı açıklamada, şartlı dönüştürülebilir tahvil (CoCo) kuponlarının ödenmesine ilişkin 2016 yılının nisan ayında 1 milyar avro ve 2017 için de 4,3 milyar avro kaynak ayırdığını açıklayarak, ödemeler için yeterli fona sahip olduğunu vurguladı.
Bankanın değeri 10 milyar avro eridi
Deutsche Bank'ın, son dört yıldan bu yana riskli borç kuponlarını ödemek için yeterli fona sahip olduğu konusunda yatırımcılarına ve çalışanlarına güvence vermek zorunda kalan en büyük banka olması da piyasaların üzerinde durduğu konulardan oldu.
Deutsche Bank Eş Üst Yöneticisi (Co-CEO) John Cryan da banka çalışanlarına hitaben yayımladığı mesajında, bankalarının, güçlü sermaye ve risk pozisyonuyla kaya gibi sağlam olmaya devam ettiğini ve planlı ödemeleri yapabilecek kapasitede olduklarını açıklayarak piyasalardaki panik havasını yatıştırmaya çalıştı.
Ancak yatırımcılar, son zamanlarda daha çok faiz manipülasyonu, "libor" skandalı ve Rusya'da kara para aklama gibi skandallarla gündeme gelen Deutsche Bank’tan bu yıl başından itibaren kaçış eğiliminde oldu.
Yaşanan gelişmelerin ardından Almanya'nın en büyük bankası konumundaki Deutsche Bank'ın hisseleri 9 Şubat Salı günü son 30 yılın en düşük seviyesine geriledi. Salı gününü yüzde 4'lük değer kaybıyla kapatan Deutsche Bank hisseleri 4 Ocak 2016’da 21,59 avrodan işlem görürken 9 Şubat’ta 13,23 avroya kadar geriledi. Bankanın hisseleri çarşamba günü hafif toparlanmayla 14,50 avrodan kapattı. Perşembe günü tekrar gerileyen banka hisseleri günü 13,69 avrodan kapatırken, haftanın son günü ise 15,28 avro olarak belirlendi.
Frankfurt borsasında işlem gören bankanın hisseleri piyasaların açıldığı 4 Ocak'tan bu yana ortalama yüzde 32 değer kaybetti. Bu dönemde yaklaşık 30 milyar avro olan bankanın piyasa değeri (market cap) ise 10 milyar avro eriyerek 20 milyar avroya geriledi.
İnişli çıkışlı bir grafik sergileyen banka hisseleri zaman zaman yükselse de yatırımcıların her yükselişi satış fırsatı olarak değerlendirdiği gözlendi.
Krizin başlıca nedenleri
Küresel piyasalardaki zayıf büyüme endişesi, petrol ve enerji fiyatlarındaki gelişmeler ve batık kredilere ilişkin endişe gibi nedenlerle piyasalarda oluşan bozulma, başta Avrupa bankacılık sektörünü etkilerken Japonya bankaları da bu olumsuz dalgaya yakalandı.
Deutsche Bank hissedarlarının, kötüleşen küresel ekonomik görünüm ve negatif faiz oranlarının olduğu ortamda geçen yıl ekim ayında duyurulan radikal dönüşüm planının uygulamaya konulmasına ilişkin duyduğu endişeler de bankayı etkileyen faktörlerden kabul ediliyor.
Ayrıca, bankanın "CoCo" tahvil kuponlarına ilişkin ödemeleri yapamayabileceğine yönelik endişeler de yatırımcıları tedirgin eden konulardan oldu.
ECB, müdahale eder mi?
Kamuoyunda, bu durumda Avrupa Merkez Bankasının (ECB) herhangi bir müdahalesine gerek olmadığı ancak durumun daha da kötüye gitmesi durumunda ECB’nin devreye girebileceği görüşü hakim.
Avrupa bankacılık sektöründe henüz dünyada 2008 yılındaki krizin başlangıcı sayılan ABD'li yatırım bankası Lehman Brothers’ın çöküşü gibi bir durum oluşmazken, bankacılıktaki ortamın kriz seviyesine gelmesi halinde devlet müdahalesinin gelebileceği de piyasalarda ihtimaller arasında değerlendirilen senaryolardan.
Öte yandan, ECB Yönetim Kurulu, 17 Şubat’ta Frankfurt’ta daha önce planlanan ve para politikasıyla alakalı olmayan rutin bir toplantı gerçekleştirecek. Bu toplantıda bankaların durumunun görüşülebileceği tahmin ediliyor.
Başkan Mario Draghi’nin 10 Mart’ta Frankfurt’ta faiz kararlarının ardından düzenleyeceği basın toplantısı da piyasalar tarafından merakla bekleniyor.
AA