İkinci bir Yunanistan hiç olmayabilir
Dünyaca ünlü akademisyen Kenneth Roggoff Yunanistan krizini MarketWatch için değerlendirdi
Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) Yunanistan’ın borcunun sürdürülemez olduğunu kabul etmesi, küresel mali sistemde bir dönüm noktası niteliği taşıyabilir. Yüksek borçlarla ilgilenen heterodoks politikaların gelişmiş ülkelerde dahi ciddiye alınması gerektiği açık.
Yunanistan’daki krizin başladığı günden bu yana esasında olayla ilgilenen üç ekol vardı. Öncelikle sözde Troyka, (Avrupa Komisyonu, Avrupa Merkez Bankası ve de IMF) Euro Bölgesi'nin borçlu ve daha geride kalmış çevre ülkelerinin (Yunanistan, İrlanda, Portekiz ve İspanya) kısa vadeli likidite krizinin uzun vadeli bir batışa dönüşmesini önlemek için daha katı bir mali disiplin gerektiğini savunuyor.
Ortodoks politika bu ülkelerin geleneksel köprü kredisinin vadesini uzattı, böylelikle de onlara bütçe problemlerini çözmeleri ve de uzun vadeli büyüme potansiyellerini arttırmayı hedefleyen yapısal reformlara başlamaları için zaman vermiş oldu. Bu yaklaşım İspanya, İrlanda ve Portekiz’de ‘işe yaradı’ fakat büyük bir ekonomik durgunluğa mal oldu. Buna ek olarak küresel ekonomide kayda değer bir gerileme olması durumunda büyük bir düşüş riski söz konusu. Fakat öte yandan üçlü yönetim Yunan ekonomisine istikrar kazandırmakta başarılı olamadı.
Bu durumla ilgilenen ikinci bir ekol ise krizi tam anlamıyla bir likidite problemi olarak tanımlıyor fakat uzun vadedeki iflası en kötü ihtimalle dış bir risk olarak görüyor. Problem, Euro Bölgesi'ndeki bu borçlu ülkelerin borçlarının çok büyük olması değil ama bu borcun yeteri kadar artmasına izin verilmemesidir.