HSBC/King: ABD Rus ruleti oynuyor
HSBC Küresel Başekonomisti Stephen King, BloombergHT ekranlarında "Akıllı Para" programında Hande Demirel ve Ayşe İyigündoğdu'nun konuğu oldu
Akıllı Para programında bugünkü konuğumuz HSBC’nin “kralı” Global Başekonomisti Stephen King idi. ABD’nin Rus ruleti oynamasından, Doların rezerv para birimi olma tahtını çok zorladığına, Japonya’daki gibi çok uzun süre düşük faizlerin ABD’ye de 10 kayıp yıl getirmesinden, Wall St. ile ana cadde arasındaki farka kadar önemli konulara değindik.
ABD verilerine odaklandığımız, gözümüzün bir ucuyla da "Avrupa Merkez Bankası’ndan faiz indirim adımı gelir mi" diye beklediğimiz bir haftada umarız King’in cevapları bir miktar merhem olabilir.
“Agresif para politikaları ekonomiye etkilemedi”
Parasal politikalar gevşekleştirildiğini ve bunun çok agresif bir şekilde yapıldığını ifade eden King, "Varlık fiyatlarına da hızlı yansımasını gördük. Yatırımcılar iyi bir getiri ararken, nakitte çare olmuyordu. İngiltere ve Japonya gibi ülkeler şunu düşündü, yatırımlar finansal varlıklar üzerine gerçekleşir ve yerel anlamda da işe yarar. Nakit kendini yatırımdan ziyade aşırı tüketimde buldu. Belki balonlar alıştı, ödemeler dengesinde açıklara sebep oldu. Cari denge paranın ekonomiye dökülmüş olmanın bir yansımasıdır" dedi.
“ABD ekonomisinde bir “akşamdan kalmalık” söz konusu ”
Tarımdışı istihdam verisi çok önemli olduğunu, birincil anlamda bir görünüm sağladığını ifade eden Stephen King, "Ancak burada da problem yaşanabilir. Fed’in esas odağı işsizlik, burada da bir düşüş yaşadık. İstihdam tarafındaki artış işsizlikle çok da ilişkili olamadı. Hangi taraf sizi daha doğru sonuca ulaştırıyor? İstihdam verisi mi? işsizlik rakamı mı? tekniksellik var. İşsizlik ciddi düştü, katılım oranı beraberinde oldu. İş arayan insanlar iş aramamaya başladı. İsithdam verisi çok güçlü olmasa da yüzde 7’lerdeki işsizlikten daha önemli" dedi.
ABD'deki mevcut durumunu "Üretkenlik büyümesi yumuşak geliyor, Amerika çok dinamik görülüyordu, şu an akşamdan kalmalık olduğu görülüyor" şeklinde niteleyen King, "Varlıkların değeri artırmadan ekonomiyi canlandırmaya çalışan bir parasal genişleme programı vardı. Bir süre önceye kadar güçlü bir antibiyotik gibiydi. Yoğun bir hastalığı tedavi edebilecek gibiydi. Finansal piyasalar ve ekonomi performansı arasında farklılaşma yaşattı. Fed’de finansal boşluk devam ederse ekonomik boşluk devam etmez ise bu boşluğun bir şekilde doldurulması gerektiğine karar verdi. Yaratılan finansal balonlar istikrarsızlık yarattı. Politikacılar Fed’in her zaman yardım elini uzatmaya hazır olduğunu bilirse, o zaman politikaların üzerindeki baskı daha da azalıyor. Nihayetinde gevşek para politikasına bağımlı hale geliyorlar. Temelde öneme sahip mali reformlar yaşanmıyor. Rezerv para olma durumu da olduğundan mali cephede risk alma durumu da oluyor" ifadelerini kullandı.
“Amerika Rus ruleti oynuyor”
ABD'nin Rus ruleti oynadığı yorumlarına yönelik King, "Ben de kullanıyorum bu benzetmeyi o yüzden inkar edemicem. Rus ruletinde çok az şansınız var. Ateş etmez ama nihayet edecektir. Amerika yabancı kreditörlere, özellikle Çin ve Rusya'ya bağımlı bir hale geldi. Yoğun bir şekilde bono yatırımları var. Washington dünyanın geri kalanını da düşünmek durumunda. Sadece yerel tarafa veya sadece uluslar arası tarafa odaklanamaz. Tarihte bunu böyle söylüyor. Rezerv para birimimi suistimal eden ülke beraberinde ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kalır. 21 yüzyıl ülkelerinde bunu gördük, Çin gibi ülkelerin resme girmesiyle ABD’nin sıkıntı yaşamasını gördük" dedi.
Wall St. ile Ana cadde arasındaki uçurumları kapamak adına Fed ne zaman tahvil alımını azaltır?
Fed'in tahvil alım programının hızını azaltma tarihiyle ilgili ise King, "Fed bir şeyler yapmak konusunda baskı hissediyordur. Çok güçlü bir görüş olmasa da Aralık ayında yüzde 50 - yüzde 50 oranla bir şeyler olacak gibi. Kısmen politika tarafının da nasıl gelişeceğine bağlı, yıl sonunun nasıl şekilleneceğine de bağlı. Fed’in odaklanmasının büyüme üzerine çevirdiğini biliyoruz. Amerika öyle bir durumdaki, Japonya’dan çok da farklı değil. Kayıp bir 10 yıldan bahsediyor, risk faiz oranlarıdır, beklentilerden çok daha uzun süre düşük kalmaktır. Fed halen verilere çok bağlı. Fed’i ikna etmek için ihtiyacımız olan verilerden tarımdışı istihdam verisi, ortalama 180-200 bin ortalaması olması lazım ki burada değiliz. Çok düşük enflasyon da problem olabilir, kredi büyümesi tarafında netleşme gösterge. Son sene içerisinde veriler hep bir hayal kırıklığı yarattı. 2000 yılından bu yana yılbaşında ABD tarafında beklentiler hep çok yüksek olur ancak yıl sonuna doğru bu durum düşer" şeklinde yorum yaptı.
“Açıklanan datalarla beklentileri arasındaki boşluk: Nakit var yatırım yok “
İşletmelere yönelik görüşlerini de paylaşan HSBC Başekonomisti, "PMI ve ISM e baktığımız zaman hepsi şunu ölçmeye çalışıyor: İşletmeler küresel ekonomiyi nasıl görüyor? Aslında toparlanma var, 2010’da da görmüştük. Herkes büyük bir toparlanmanın başındayız gibi düşünmüştü. Şirketler karlı durumda, ilginç olan ise karlılık olmasına rağmen yatırımın olmaması. Yatırım olmazsa toparlanma ideal şekilde olmayabilir. Nakit var ama yatırımlar gerçekleşmiyor" sözlerini kullandı.
"Türkiye kırılgan 5’lide, Ukrayna ile birlikte sıkıntılı 6 ülke var"
King, Fed'in azaltmaya başlaması durumunda gelişen ülkelere yapacağı etkiyi değerlendirirken şu sözleri kullandı:
"Tahvil alım azalımının miktarı çok önemli. Küçük bir miktarla başlarlarsa çok korkutucu olmayabilir. Eğer Fed’de bir şey ters giderse, tahvil alımları artarsa bu da olabilir. Gelişmekte olanlar daha kırılgan. Kırılgan 5’li Türkiye, Hindistan, Endonezya, Brezilya, Güney Afrika. Ukrayna’yı da eklersek sıkıntılı 6 diyebiliriz. Bu ülkelere giren sıcak para, arz tarafında veya yatırım tarafına yansımamış. Tüketim aşırı hale gelmiş, ödemeler dengesinde sıkıntılar meydana gelmiş. Sıcak para varken tahvil alımlarının azalması başlarsa, küresel likidite kurayacak gibi düşünülürse bu problem yaratır. Örnek olarak Türkiye’yi değil Hindistan’ı örnek göstericem. 3-4 sene önce yaklaşık yüzde 8 büyüyordu, Çin’e benzer bir hikayesi vardı. Cari açığı yüksekti. Bugün baktığımızda Hindistan %4 büyüyebiliyor ve cari açığı aynı yükseklikte. Bu kırılganlığın tanımı. Türkiye örneği de buna benzer. Türkiye’nin büyümesi uzun vadede yönetilemeyecek seviyelerde olabilir. Arz tarafında reformlar gerçekleşmediği için büyüme daha düşük gerçekleşebilir. Enflasyon yüksekken sıcak para girişlerine çok ihtiyaç var. Gelişen ülkeler bu nedenle Fed’in adımlarına çok bağımlı hale geliyor. Ancak Çin’deki cari fazla azaldı ama hala fazlası var. Döviz rezervi yüksek. Reformlar yapıldı. Son dönemdeki yavaşlamaya rağmen Çin’de gelecek var. Gelişen ülkeler arasında öne çıkıyor."
“AMB’den politika değişikliği önümüzdeki sene bekliyorum”
Stephen King son olarak, yatırımcıların dikkatle takip edip beklediği Avrupa Merkez Bankası (AMB) kararı ile ilgili, "Önümüzdeki sene bekliyorum politika değişikliği. Enflasyon oldukça düşük ve bir şey yapmaları gerekli. Repo ihaleleri olasılığı ve parasal genişleme de masada olabilir. Euro, ABD tarafındaki belirsizlikle her ne kadar son günlerde zayıflasa da tüm yıl boyunca güçlü seyretti. Beklenenin en kötüsünün yaşanmamasından Euro beslendi" şeklinde konuştu.
Ayşe İyigündoğdu
BloombergHT Araştırma
(aiyigundogdu@bloomberg.net)