Hani havalimanında tüm taksiler turkuaz olacaktı!

Taksi meselesi, epeydir ülke meselesi olmuş durumda. Daha çok İstanbul’daki taksiler, taksiciler ve taksi şoförleri gündeme gelse bile Anadolu’da İstanbul’u örnek alıyor ve durumu farklı değil. Düzelme yok, iyice kötüye gidiyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin acilen bu konuya el atması gerekiyor.
Neden mi? Taksicileri eğitemiyoruz, UBER gibi örnekleri kovmaya çalışırken teknolojiden faydalanmayı da öteliyoruz. Kötü taklitleriyle uğraşıyoruz. Taksi lobisi de politikacılara sırt dayayıp, bürokrasiden de ilgili mercileri hoş tutarak, vatandaşa kötü hizmeti pahalıya vermeye devam ediyor. Değişim bazılarını hakkı olmayan tatlı gelirlerinden mahrum edeceği için gerçekleşmiyor.
İstanbul Havalimanı’na taşınma hazırlıkları yapıldığı geçen yıl kamuoyuna ne sözler verildiğini hatırlayın ...
İstanbul Havalimanı işletmeci şirketi İGA ile Atatürk Havalimanı Taksiciler Kooperatifi 2018’de sözleşme yapmıştı. Tüm taksiler turkuaz renkli, kaliteli, konforlu olacaktı. Çalışan şoförler eğitimli ve İngilizce bilecekti. Dünyanın en büyük havalimanına yakışır taksicilik hizmeti verilecekti. Var mı böyle bir şey? Hiçbirisi olmadı. Taksi kooperatifi aynı gettosuyla yeni meydana taşındı. Peki böyle bir sözleşmeye imza atan diğer taraf neden suskun? Havalimanının en iyi yeri taksicilere kötü hizmet vermeleri için tahsis edildi. Bu işte alan, veren memnun, ama maksat hasıl olmuyor.
İstanbul’daki taksiler, İstanbul Havalimanı’na günde en az 20 bin taksi müşterisi götürüyorlar. Müşterilerini bırakıp, boş dönüyorlar. Aynı şekilde havalimanı taksileri de müşteriyi şehire bırakıp, havalimanına boş dönüyorlar. Her türlü kaynak israfı söz konusu. Oysa bu bir fırsata dönüştürülebilir. Bu dönüşümü İstanbul Büyükşehir Belediyesi yapabilir.
Mesela havalimanına yolcu götürecek veya ordan yolcu alacak araçlara turkuaz şartı konsa, kooperatif gibi işe katkısı olmayan kuruluşlar da araya sokulmazsa, değişim kendiliğinden olabilir. Zira hiçbir taksici, bu kadar uzun mesafenin bir bacağını boş dönmek istemez.
Ancak, kamu otoritesi bu tartışmaları seçim atmosferinde yaptığı için söylemleri ona göre oldu. Sözleşme hükümleri uygulanmadan havalimanı taksicilerine haksız imtiyazlar verildi. Diğer taksilerin de oradan iş alması yanlış ve haksız bir şekilde engellendi. İstanbul Havalimanı, kooperatifin eski taksilerine, kötü idaresine mahkûm edildi. Taksi kooperatifine bu şekilde imtiyaz verilerek de İstanbul cezalandırıldı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve sözleşmenin tarafı havalimanı işletmecisi İGA’nın bu soruna acilen çözüm bulması gerekir. İstanbul’un taksisine, İstanbul Havalimanı’ndan iş alma imkanını verilerek kaynak israfının önüne geçilmelidir. Bunun için de imtiyazlar olmadan, standartlar, kriterler konmalı, denetimler yapılmalıdır.
2020 Türkiye’sinde, devlet taksiciye, taksi müşterisi satarak komisyon almaya tenezzül etmemelidir. Ederse taksiye değil, bir çok şeye kalite gelmez.
Ve Türkiye Şoförler Federasyonu bu konuda üzerine düşeni yapmalıdır. Kamuoyunu bir şeyler yapıyormuş gibi yapıp uyutmamalıdır.
XXX
ABD telekom şirketleri bir Huawei etmiyor
ABD ve Kanada’da başlayan Huawei karşıtlığının arka planında Batı’nın telekomünikasyon sektörünü Çin diğer ifadeyle Huawei kaptırma endişesi var. Böyle bir sektörde güçlü olan ABD’nin yıllarca başka ülkelerde ne gibi operasyonlar yaptığını en iyi kendileri bildiğinden endişeliler.
ABD’de yaşayan ve sektörün içinde olan bir tandığım, ‘ABD'nin telekomünikasyon ekipmanı sektöründe önce Bell Labs ve Motorola, sonra Bell yerine Western Electric ve AT&T ve akabinde Lucent ile sürdürdüğü liderliği 1990'larda fiber altyapısına geçildiğinde ve daha büyük bantgenişliğine sahip trafiklerin yönlendirilmesi gündeme geldiğinde devreye giren Cisco ile devam etti’ uyarısyıla bana bir mesaj göndedmiş.
İlginçliğe bakın. Lucent'ın Alcatel, Siemens, Nokia, Ericsson, Fujitsu ve NEC gibi birçok rakibi varken Cisco bir dünya monopolü olmayı başarmış. Fakat yeni dünya düzeninde artık Cisco üzerinden yönlendirilen global haberleşmenin çoğu da zaten Google, Facebook, YouTube, Twitter, Instagram gibi ABD kökenli yazılım şirketlerinin sunucuları tarafından yönetiliyor.
Kaynağım ilginç notlarına devam ediyor:
‘ABD istihbarat örgütleri, 11 Eylül sonrasında kongreden geçirilen ‘Homeland Security Yasaları’nı kılıfına uygun bir şekilde kullanarak, tüm dünyayı bu yazılımlar ve Cisco yönlendiricileri üzerinden takibe aldı. ABD Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA) bünyesinde kurulan Tailored Access Operations birimi, önemli veya izlenmesi gereken yerli yabancı şirketlere (Türk Telekom ve Turkcell gibi şirketler de dahil) gönderilen kritik Cisco yönlendiricilerine, HP sunucularına veya diğer şebeke cihazlarına nihai müşteriye postalanmadan önce el koyup bunlara ‘firmware’ denilen donanım veya aygıt yazılımları yerleştirmeye başladı.
İşaret fişeği veya fener gibi çalışan bu Truva atları ne zaman hangi data istense NSA'ya bir kopyasını geçiyor. Güya Cisco bu işin içinde değil, ama cihazına yapılan ilaveleri bilmemesi de mümkün değil. Bu yüzden dünyanın heryerinde Cisco yöneticilerinden ABD'nin Huawei yöneticilerinden korktuğu gibi korkmak lazım. ABD'nin global istihbarat monopolü en azından donanım kısmında yıkılıyor ve üstelik onun yerini dişli rakibi Çin alıyor. ABD kendi ülkesinde Huawei yasağı uygularken Çin'in de Google, Facebook, Twitter ve YouTube gibi yazılımlara kapıyı kapatması gayet normal.
Bu arada Huawei'nin 1980'lerde kendi ülkesinin ihtiyaçlarını karşılayan bir şirket iken 1990'larda Nortel'in taşeronu olmak süretiyle batı teknolojisiyle tanıştığını unutmayalım. Kanada'nın gururu Nortel 2009'da iflas etti ve herkes iflasa giden yolun ilk adımının Huawei'ye transfer edilen teknoloji olduğunu düşünüyor. Bu yüzden Huawei patronunun kızı ve şirketin de CFO'su olan Meng'in Vancouver'da tutuklanmasına da çok şaşırmamak lazım.’
Şimdilik bu konuda bu kadar bilgilenme yeterli. Şimdi bir de ABD-Çin çatışmasında 2 yıl önce filizlenmeye başlayan Huawei gibi bir şirketin 2017’deki durumuna bakmak gerekiyor. Aslında tablo her şeyi anlatıyor.
2017’nin en fazla gelir sağlayan 12 telekomünikasyon şirketi (milyar dolar)
1) Huawei -Çin 92.55 milyar dolar2) Cisco Systems -ABD 48.00 milyar dolar3) Fujitsu-Japonya 38.57 milyar dolar4) Nokia-Finlandiye 27.73 milyar dolar5) Ericsson-İsveç 24.16 milyar dolar6) NEC Corp.-Japonya 23.95 milyar dolar7) Qualcomm-ABD 22.29 milyar dolar8) ZTE-Çin 16.71 milyar dolar9) Corning-ABD 10.12 milyar dolar10)Motorola-ABD 6.38 milyar dolar11)Juniper -ABD 5.03 milyar dolar12)Ciena-ABD 2.80 milyar dolar
Görülüdüğü üzere ABD’nin 6 telekomünikasyon şirketi 2 yıl önce bir Huawei etmeyince tartışmalı sürecinde ipi çekilmiş oldu. Bu işin maddi boyutu. Bir de daha fazla keyfiyet arz eden manevi boyutu, görünmeyen tarafı olunca, Türkiye gibi ülkelerin de tabloya bakıp, bir ders çıkarması gerekir.
Yerli teknoloji geliştirmek, yapabildiğin kadar uğraşıp, didinmek milli güvenlik açısından önemli. En azından güçlü ülkelerin bu alanda ne yaptığını ve neler yapabileceğini anlayabilmek için yerli telekominikasyon sektörünün ihmal edilmemesi geliştirilmesi, sahip çıkılması gerekiyor.
XXX
Dubai Havalimanı’ndaki asıl sorun...
Son beş yıldır ağırlıkla merkez (HUB) havalimanlarının geleceğinin parlak olmadığını yazıyorum. Sebebi basit. Büyük gövdeli jumbo jet uçakların (Airbus 380 ve Boeing 747-8) üretimi durduruluyorsa transit merkezi havalimanlarının da yükü hafifleyecek demektir. Dubai El-Maktum Uluslararası Havalimanı gibi ağırlıkla transit yolcuyla çarkı döndürünlerin durumu ise daha vahim. İç hat, dış hat ve transit yolcu rakamları birbirine yakın dengelerde dağılmıyorsa sürdürülebilir bir işletmecilik söz konusu olamaz. Küçük sendelemelerde zarar görür. Nitekim El-Maktum Havalimanı genişleme çalışmaları da Körfez bölgesindeki ekonomik durgunluk nedeniyle durdurulmuş.
Birleşik Arap Emirliklerinin (BAE) Emirates Hava Yolları için 36 milyar dolarlık dev bir aktarma merkezi olması planlanan havalimanının ilk etabının tamamlanması için öngörülen süre de 5 yıl ertelenmiş. Beş yıl sonra devam edeceğini sanmıyorum. Zira menzil sorunu olmayan noktadan, noktaya uçan Boeing 787 ve Airbus A350 uçak aileleriyle ve diğer operasyon maliyetleri aşağı çekilmiş uzun menzilli modellerle dengeler değişiyor.