IMF: Riskler gelişen ülkelere doğru kayıyor
-
IMF Küresel Finansal İstikrar Raporu'nda "Gelişmiş ülkelerdeki iyileşmelere rağmen, finansal riskler gelişmekte olan ülkelere doğru kaymaya devam ediyor" ifadesi yer aldı
Uluslararası Para Fonu (IMF), gelişmiş ülkelerdeki iyileşmelere rağmen finansal risklerin gelişmekte olan ülkelere doğru kaymaya devam ettiği uyarısında bulundu.
IMF'nin "Ekim 2015 Küresel Finansal İstikrar Raporu", "Riskler, gelişmekte olan ülkelere doğru kayıyor" başlığıyla yayımladı.
Raporda, nisan ayında yayımlanan Küresel Finansal İstikrar Raporu'ndan bu yana, gelişmiş ülkelerdeki finansal istikrarın iyileşme kaydettiği belirtilerek, bu iyileşmenin gelişmiş ülkelerdeki güçlenen makrofinansal ortamın yansıması olduğu ifade edildi.
Gelişmiş ülkelerde, parasal politikalara ilişkin güvenin güçlendiğine işaret edilen raporda, Avro Bölgesi'ndeki deflasyon risklerinin ise hafiflediği bildirildi.
Raporda, Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) kredi koşullarının iyileşme kaydettiği ve kredi taleplerinin de yükseldiği aktarılarak, şu değerlendirmelere yer verildi:
"Gelişmiş ülkelerdeki iyileşmelere rağmen, finansal riskler gelişmekte olan ülkelere doğru kaymaya devam ediyor. Ayrıca, gelişmekte olan ülkelerdeki kırılganlıklar yüksek kalmayı sürdürürken, söz konusu ülkelerde risk iştahı azalıyor, piyasa likidite riskleri ise daha yüksek seyrediyor. Gelişmekte olan piyasa ekonomileri politik altyapısını güçlendirmesine ve dış şoklara karşı dayanıklılığını artırmasına rağmen, bazı ana ekonomiler önemli iç dengesizlikler ve düşük büyüme problemleri ile karşı karşıya."
Raporda, gelişmekte olan ülkelerin birçoğunda, bankalardaki tahsili gecikmiş alacakların artmaya başladığı, şirket kazançları ve varlık kalitesinde de bozulmalar yaşandığı dile getirildi.
"Fed, parasal sıkılaştırmaya hazır görünüyor"
IMF'in "Küresel Ekonomik Görünüm (WEO)" tahminlerine de yer verilen raporda, gelişmekte olan piyasalar ile gelişen ekonomilerdeki büyümenin üst üste beşinci yılda da daralma kaydedebileceği öngörüldü.
Raporda, söz konusu ülkelerdeki birçok banka ve şirketin bilançolarında zayıflıklar yaşandığına vurgu yapılarak, ayrıca şirketlerin finansal streslere, ekonomik olarak gerilemeye ve sermaye çıkışlarına karşı daha kırılgan hale geldiği belirtildi.
ABD Merkez Bankası'nın (Fed) parasal sıkılaştırmaya hazır göründüğünün altı çizilen raporda, "Küresel finansal sistem, benzersiz bir uyum sağlama süreciyle karşı karşıya ve anormal piyasa koşullarında bu süreci sorunsuz bir şekilde atlatması gerek" denildi.
"Fed'in açık ve tutarlı bir iletişimi küresel finansal sağlık için gerekli"
IMF'in Finansal İstikrar Raporu'nda, Fed'in, başarılı bir normalizasyonu garanti altına almak için güçlü politika aksiyonlarına ihtiyaç duyduğu ifade edildi.
Finansal istikrar ve ekonomik görünüm için tabanın nispeten zayıf olması nedeniyle risklerin aşağı yönde eğildiği vurgulanan raporda, "Bu nedenle baskı yaratan sorunlarla mücadelede, finansal ve parasal koşulların başarılı bir şekilde normalizasyonunun garanti altına alınması ve daha fazla büyümeye doğru yumuşak geçişin sağlanması için daha fazla politika çabası gerekiyor" ifadeleri kullanıldı.
Raporda, söz konusu politika çabalarının neler olabileceğine ilişkin değerlendirmeler, şöyle sıralandı:
"Fed'in açık ve tutarlı bir iletişimi ve ABD faiz oranlarının artırılmasında yumuşak geçişin sağlanması yönünde devam eden çabalar küresel finansal sağlık için gerekli. Avro Bölgesi'nde, piyasa ve iş güveninin canlandırılması için ortak para biriminin finansal yapısının güçlendirilmesi yönünde daha fazla ilerleme sağlanmalı. Çin finansal sistemine ilişkin risk algılamasında kademeli değişiklik ve yeniden dengelenme gerekli.
Ayrıca, daha geniş anlamda gelişmekte olan piyasalarda konjonktürel ve yapısal sorunların belirlenmesi, beklentiler ve dayanıklılığın iyileştirilmesini desteklemede kritik olacak. Bunların yanı sıra, gelişmekte olan piyasalarda yetkililer, şirketlerin kurdan etkilenme riskini düzenli olarak izlemeli. Özellikle gelişmiş ekonomilerin piyasalarında, piyasadaki likidite azlığına karşı koruyucu ve piyasa yapısını güçlendirici önlemlerin de önceliklendirilmesi gerek."
"Olası yanlış adımlar, piyasa bozulmasına yol açabilir"
Raporda, olası şoklar veya yanlış adımların küresel varlıklarda piyasa bozulmasına yol açabileceğine işaret edildi.
Başarılı bir normalleşme için gerekli politikalar uygulanmazsa, potansiyel olumsuz şokların veya yanlış politik adımların piyasa risk primlerinde ani bir artışı tetikleyebileceği belirtilen raporda, ayrıca politikalarda hızlı bir erozyona neden olabileceği uyarısında bulunuldu.
Raporda, şokların, gelişmiş ya da gelişmekte olan piyasalardan kaynaklanabileceği kaydedilerek, şu ifadelere yer verildi:
"Bu durum, nerede oluşacağı bilinmeyen sistem kırılganlıklarıyla birleştiğinde küresel varlık piyasasında bozulmaya ve birçok varlık sınıfında piyasa likiditesinin erimesine yol açabilir. Bu koşullar altında varlıkların geçici yanlış fiyatlamaları, finansal istikrar üzerinde olumsuz yansımalara neden olabilir. Böyle bir olumsuz senaryoda, sıkı mali koşullar, konjonktürel iyileşmeyi önemli ölçüde durdurabilir ve orta vadeli büyüme beklentilerini zayıflatabilir."
Düşük nominal büyümenin, borç yüklü kamu ve özel bilançolar üzerindeki kredi risklerini artırdığı aktarılan raporda, toplam küresel üretimin 2017'ye kadar yüzde 2,4 kadar daha zayıf olabileceği öngörüsünde bulunuldu.
"Piyasa likiditesi, daha az esnek olmaya başladı"
Rapora ilişkin değerlendirmelerde bulunan IMF Sermaye Piyasaları Bölümü Başkanı Jose Vinals, küresel finansal istikrarın daha tam olarak güven vermediğini ve aşağı yönlü risklerin daha hakim durumda olduğunu ifade etti.
Aşağı yönlü risklerden kaçınmanın yanı sıra parasal ve finansal şartlardaki başarılı normalizasyonun sağlanması için politikaların iyileştirilmesi gerektiğini belirten Vinals, bunun finansal istikrarı ve ekonomik iyileşmeyi güçlendireceğini dile getirdi.
Vinals, Fed'in sıkı para politikasına yakın olduğunu ve bunun için ön koşulların hazır olduğunu kaydederek, "Avrupa'da da kredi koşulları hazır. Riskler gelişmekte olan ülkelere doğru kayıyor. Gelişmekte olan piyasa ekonomilerinin politik altyapısını güçlendirmesine ve dış şoklara karşı dayanıklılığını artırmasına rağmen, bazı ana ekonomiler önemli iç dengesizliklerle ve düşük büyüme problemleriyle karşı karşıya bulunuyor" yorumunu yaptı.
Gelişmiş ekonomilerde krizin etkilerinden kurtulmak için, finansal istikrarın sağlamlaştırılması ve büyüme üzerindeki dalgalanmaların azaltılması üzerinde yoğunlaşılması gerektiğini aktaran Vinals, şunları kaydetti:
"Diğer bir sorun ise küresel finansal piyasaların bu baskı altında nasıl tepki vereceği. Bizler, piyasa likiditesi düşük olduğu zaman, piyasaların şokların etkisini artırabildiğini ve volatilitenin kaynağı gibi hareket edebildiğini öğrendik. Dolayısıyla bu raporda, piyasa likiditesinin daha az esnek olmaya başladığını bulabilirsiniz.
Sürdürülebilir ekonomik toparlanmayla birlikte para politikalarının ve finansal koşulların başarılı normalizasyonunu sağlamak istiyoruz. Ancak politikadaki yanlış adımlar ve olumsuz şoklar, küresel pazarda uzun süreli kargaşaya neden olarak ekonomik iyileşmeyi durdurabilir ve başarısız normalleşmeye yol açabilir. Bu iki senaryo arasındaki farkın, 2017'ye kadar küresel üretimin yaklaşık yüzde 3'üne denk geldiği hesaplanıyor."
AA