HABERLER ABONE OL

Uluslararası Para Fonu, Türkiye için 4. Madde Gözden Geçirme Raporunu yayımladı.

IMF heyeti James Walsh öncülüğünde 29 Mayıs-11 Haziran 2024 tarihlerinde 4. madde istişarelerini yürütmek amacıyla Türkiye’ye ziyarette bulundu.

Raporda Walsh ekonomik politikalarda dönüşümün Türkiye’nin genel politika karışımını sıkılaştırarak kriz risklerini önemli ölçüde azalttığını ve güveni artırdığını belirtti.

Raporda cari açığın ilk çeyrekte GSYH’nin yüzde 2,7’sine düştüğü, piyasa duyarlılığının iyileştiği vurgulandı. Uluslararası rezervlerin Nisanda 91 milyar dolar artırdığı ifade edildi. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının ülkenin kredi notunu artırdığı, CDS’in de 2023 yılının ortasından beri yaklaşık 440 baz puan düştüğü hatırlatıldı.

Enflasyon ve büyüme tahmini

Manşet enflasyonun yazın düşmeye başlasa da hala yüksek seyrettiği belirtilen raporda “IMF hala GYSH büyümesinin ve enflasyonun bu yıl ve gelecek yıl yavaşlamasını bekliyor” değerlendirmesine yer verildi.

Sıkı para ve gelir politikalarının içe talebi baskılayacağı ve 2024’te büyümenin yaklaşık yüzde 3,4 olacağı tahminine yer verilen raporda “Olumlu baz etkisine rağmen yıllık enflasyon Aralık sonunda yüzde 43 civarında gerçekleşecek. 2025’te büyüme yüzde 2,7’ye doğru ılımlılaşacak, enflasyon yüzde 24’lere düşecek.

Orta vadede enflasyonda daha fazla düşüş güveni artıracak ve büyüme yeniden yüzde 3,5-4 aralığına yükselecek. Uluslararası rezervler IMF'nin rezerv yeterlilik ölçütünün yüzde 100'ünün üzerinde kalacak.” ifadeleri kullanıldı.

Açıklamada, otoritelerin enflasyonla mücadeleye yönelik kademeli yaklaşımının büyüme üzerindeki etkiyi sınırlamayı amaçlasa da aşağı yönlü riskler taşıdığı ifade edildi.

Küresel enerji fiyatlarının yükselmesi, Orta Doğu'daki çatışmadan veya Ukrayna'daki savaştan kaynaklanan jeopolitik gerginlikler veya sermaye akışlarının tersine dönmesi gibi enflasyonun rayından çıkmasına neden olabilecek risklere işaret edilen açıklamada, enflasyon beklentilerinin daha hızlı bir şekilde yeniden sabitlenmesinin bu riskleri azaltacağı vurgulandı.

Mali politikaya odaklanan sıkı politika karışımının riskleri azaltacağı ve enflasyonda daha hızlı ve sürdürülebilir düşüşe neden olabileceği belirtilirken “Mali, parasal ve gelir politikalarının birlikte çalışması gerekecektir. Daha sıkı politikalardan büyümeye kısa vadeli bir maliyet olsa da hızlı enflasyon düşüşünün sürdürülebilir olma olasılığı daha yüksektir ve orta vadeli büyümeyi ve finansal istikrarı güçlendirecektir” dendi.

Enflasyonu düşürmek için önden yüklemeli mali konsolidasyona ihtiyaç olduğu, hızlıca vergi harcamalarının rasyonalize edilip vergi tabanının da genişletilebileceği ifade edildi.

“Sıkı finansal koşullara ihtiyaç olacak”

Enflasyon kesin biçimde düşüşe geçene kadar ve enflasyon beklentileri TCMB’nin tahmin aralığına yaklaşana kadar sıkı finansal koşullara ihtiyaç duyulacağı belirtildi. Açıklamada “enflasyon 2025 sonu hedef aralığına tutarlı bir yolda ilerlemezse ek sıkılaşma gerekebilir” yorumuna yer verildi.

Açıklamada, hala yüksek olan enflasyon ataletinin ele alınması gerektiğine işaret edilerek, fiyatları, ücretleri ve kira gibi diğer sözleşmeleri yıllık olarak ve ileriye dönük enflasyona göre belirlemenin beklentileri sıfırlamak ve rekabet gücünü korumak için önemli olduğu kaydedildi.

Finansal istikrarın devamı için daha fazla reforma ihtiyaç olduğu dile getirilen raporda Türkiye’nin gri listeden çıkmasının memnuniyet verici olduğu vurgulandı.

Açıklamada, politika çerçevelerinin güçlendirilmesi, KOBİ'lere yönelik engellerin ele alınması, iş gücü piyasasının işleyişinin iyileştirilmesi ve yeşil geçişin hızlandırılmasının orta vadeli büyümeyi artıracağı kaydedildi.

Advertisement